Şeker Hastalarının Kalp-Damar Sağlığı

Şeker Hastalarının Kalp-Damar Sağlığı

Şeker Hastalarının Kalp-Damar Sağlığı

Bizi Takip Et


Şeker hastalığı kalp-damar sağlığını nasıl etkiler? Diyabet bir kalp rahatsızlığından dolayı sonradan saptanabiliyor mu? Bu tür kalp krizi belirtileri özellikle diyabetli hastalarda mı görülür? Diyabetli hastalarda çekilen anjiyo sonucu hatalı çıkabilir mi? Kalple ilgili problemler tip1 diyabette mi yoksa tip2 diyabette mi daha çok görülür? Hastalar kontrollerini hep ihmal mi ediyorlar? Otonom nöropati nedir? Kalp sağlığını nasıl olumsuz etkiler? Diyabet tedavisinde kullanılan bazı ilaçların kalp üzerinde olumsuz etkileri var mıdır? Buna göre tedaviler de değişebiliyor mu? Kışın kalp hastalarının spor yapması riskli midir? Yeni tanı almış bir şeker hastası kalplerine mutlaka baktırmalı mıdır? Nazif Bağrıaçık Diyabet Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Edibe Nuray Saatçi tüm bu soruları Sağlığım İçin Herşey’de yanıtladı.

. Şeker hastalığı kalp-damar sağlığını nasıl etkiler?
“Diyabet hastalarında damar ve kalp hastalıkları çoğunlukla görülmektedir. Bu da damarların zamanla iyi ayarlanmamış şeker nedeniyle yavaş yavaş daralmasından kaynaklanır. Bazı istatistiklere göre diyabet hastalarının yüzde 75’i kalp krizi veya dolaşım hastalıklarından hayatlarını kaybetmektedirler. Bunlar kalp krizi, büyük bölgeleri kapsayan beyin felci veya kronik böbrek yetmezliğidir. Bunun dışında diyabet hastalarında 2-3 misli kalp krizi ve dolaşım hastalıkları diyabet hastası olmayanlara göre daha sık görülmektedir. Yapılması gerekenler de bunlarla belli olmaktadır. Diyabet hastalarının şikayeti olsun, olmasın senede bir kere muhakkak kontrolden geçmeleri gerekir. Bu kontrol de, sadece şeker kontrolü değil göz tahlilleri, dahili kontrol ve kalp uzmanı kontrolü olmalıdır.”

“KALP BAZEN SADECE NEFES DARLIĞI OLARAK KENDİNİ BELLİ EDER”

. Diyabet bir kalp rahatsızlığından dolayı sonradan saptanabiliyor mu?
“Diyabet hastalarında damar hasarları dışında vücuttaki sinir sisteminde de önemli hasarlar oluşmaktadır. Bununla birlikte diyabet hastalarının ağrıyı algılamaları zayıflamaktadır. Dolayısıyla kalp krizi veya kalp-damar hastalıkları kendisini tipik şiddetli göğüs ağrısı ya da kolda ağrı gibi yansıtmaz. Çoğu diyabet hastası da bunu fark etmez. Bu ağrıları hissetmediği için bazı hastalar kliniğe geldiğinde ultrasonu çekilirken ileri derecede kalp yetmezliği saptanabilir. Kalp kaslarında, kalp krizinin neden olduğu genişlemiş yara dokuları oluşmuş olabilir. Ama hastaya sorunca ‘Ben hiçbir şey hissetmedim’ der. Kalp krizinin belirtileri diyabetli hastalarda sessiz olabilir. Bu yüzden diyabet hastalarında sırf ağrıya odaklanmamak gerekir. Kalp bazen sadece nefes darlığı olarak kendini belli edebilir. Bu astım, bronşit gibi geçiştirilir. Ama nefes darlığı önemli bir bulgudur. Kalp krizi anında şiddetli göğüs ağrısı yerine soğuk ter dökme, mide bulantısı, karın ağrısı, çarpıntı gibi bulgular da ön plana çıkabilir.”

KALP KRİZİ BELİRTİLERİ

. Bu tür kalp krizi belirtileri özellikle diyabetli hastalarda mı görülür?
“Ağrı ortadan kalktığı için vejetatif sistemdeki bulgular öne çıkmaktadır. Bunlar da soğuk ter dökme, mide bulantısı, kusma gibi belirtilerdir. Kalp krizinde hasta normal bir bulantı olmadığının genelde farkında olur. Bir ölüm korkusu da hastayı genelde sarar. Hasta bunun normal bir şey olmadığını anlar. Böyle bir durumda vakit kaybetmeden 112 Acil Ambulans üzerinden en yakın hastaneye başvurmalıdırlar.”

. Diyabetli hastalarda çekilen anjiyo sonucu hatalı çıkabilir mi?
“Eğer anjiyo yapıldıysa ve kalbi besleyen üç ana damar temiz çıktıysa da bu her şey temiz ve yolunda demek değildir. Kalpte bir yetmezlik yine de varsa, o zaman anjiyoda görülmeyen ve kalp kasını besleyen kılcal damarlarda da yıpranma olabilir demektir. Bunlar da kalbin pompalama gücünü zamanla zayıflatır. ‘Ana damarlarda problem yok, şeker hastası tertemiz, kalple ilgili bir problem yok’ demek yanlış olur. Kalp yetmezliği olan hastaların da aynı şekilde tedavi görmeleri gerekir.”

Dr. Edibe Nuray Saatçi

Dr. Edibe Nuray Saatçi

‘‘HASTAYI BİR BÜTÜN OLARAK GÖRMEK GEREKİR’’

. Bazı vakalara hem bypass ameliyatı hem de stent tedavisi önerilebiliyor. Bu gruptaki bir hasta aynı zamanda diyabet hastasıysa öncelikle kroner bypass ameliyatını mı olmalı yoksa stent tedavisi mi olmalıdır?
“Hastada diyabet varsa ve kalbin pompalama gücü hafif derecede de olsa düştüyse, hasta için ideal yöntem bypass ameliyatıdır. Eğer hasta diyabetliyse ve tek damar söz konusuysa o zaman stentle açma da uygundur. Hastayı bir bütün olarak görmek gerekir. Yaşlı, felç geçirmiş ya da böbrek yetmezliği olan hastalar bypass ameliyatına girecek durumda olmayan hastalardır. Ameliyat riski yüksek olacağı için bu hastalara mecburen ara çözümler üretmek gerekir.”

. Kalple ilgili problemler Tip1 diyabette mi yoksa Tip2 diyabette mi daha çok görülür?
“Genelde damar hastalıkları Tip1’de görülür. Tip2’de çok ihmal olduğu için Tip2 daha şanslı bir durumda değildir.”

. Diyabetlilerde ortada görülen bir problem olmadığı ve sessizce ilerlediği için kişiler hastalıklarını çok önemsemiyorlar. Bu toplumda da böyle midir? Hastalar kontrollerini hep ihmal mi ediyorlar?
“Hastaları ve toplumu iyi bilgilendirmemiz gerekir. Şeker hastalığının sadece şeker ayarından, senede bir şeker ölçümünden ibaret olmadığını anlatmalıyız. Şekerin gerçekten çeşitli organlara negatif etkilerinin olduğu ve felçten kalp krizine kadar önemli boyutlara gidebileceği vurgulanmalıdır. O zaman hastanın kendisi de kontrollerini ihmal etmez.”

OTONOM NÖROPATİNİN KALP SAĞLIĞINA ETKİLERİ

. Otonom nöropati nedir? Kalp sağlığını nasıl olumsuz etkiler?
“Diyabet hastalığında, sinir sisteminde de bir tahribat söz konusudur. Nabız ve tansiyonu ayarlayan sinir sisteminde bozulmalar olur. Sakin uyurken veya otururken nabız düşük seyreder. Ama heyecanlanıldığında, koşulduğunda ya da bir aktivitede bulunulduğunda bu nabız yükselmelidir. Bu fizyolojik bir durumdur. Ama diyabet hastalarında nöropati nedeniyle bu değişkenlik yani nabzın azalması veya gerektiğinde yukarıya doğru yükselmesi görülmemektedir. Nabız sabit kalmaktadır. 24 saat boyunca EKG çekildiğinde tipik olarak diyabet hastalarında günlük aktiviteler yapılsa bile fazla değişme olmadan aynı seviyede nabız kalmaktadır. Sonuçta hasta aktivite yapmak isterse nefes darlığı görülebilir. İkincisi ise yavaşlamaması da bir problemdir. Kalp krizine meyilli olan bir hastanın nabzının düşmemesi kalbin daha da yorulması demektir.”

. Diyabet tedavisinde kullanılan bazı ilaçların kalp üzerinde olumsuz etkileri var mıdır? Buna göre tedaviler de değişebiliyor mu?
“Bazı grup ilaçlar kalp yetmezliğinde olumsuz etki yaratır. O yüzden diyabet hastasının, bugüne kadar kardiyolojik kontrollerden geçmediyse, ilk önce bir ekosunun çekilip kalp yetmezliğinin varlığına bakılır. Ondan sonra şekerin düzenlenmesinde fayda vardır.”

KALP HASTALARI KIŞIN SPOR YAPABİLİR Mİ?

. Kışın kalp hastalarının spor yapması riskli midir? Ne ölçüde sporlar yapılmalıdır? Egzersizlerin zamanı var mıdır?
“Kalp hastaları ister spor ister yürüyüş olsun soğuk havada fazla bulunmamalıdır. Çünkü soğuk, damarların daralmasına yol açabilir. Zaten damarlarda bir problem ve daralma varsa bu durum ani spazmlara, kalp krizlerine sebep olabilir. Bunun dışında kişi diyabet hastası olsun olmasın, 50-55 yaşın üstündeyse, bir efor testi yaptırmadan ve kardiyoloji kontrollerinden geçmeden çok hırpalayıcı sporlara sağlıklı yaşam adına başlamamalıdır. Doktor kontrolünde efor EKG testi yapıldıktan ve kalbin ultrasonu çekildikten sonra bir negatif bulgu saptanmazsa, spora istediği şekilde devam edebilir.”

. Yeni tanı almış bir şeker hastası, kalbine mutlaka baktırmalı mıdır?
“Yeni tanı konulsa ve hatta şeker değerleri sınırda olsa bile kalplerine mutlaka baktırmalıdırlar. Genelde hastalar diyabetle kalmayıp başka kardiyovasküler risk faktörlerine sahip olabilirler. Ek olarak sigara içilmesi veya tansiyonun sınırın üstünde olması da bir araya gelince damarlarda problem çıkma riski de katlanır.”

. Son olarak neler önermek istersiniz?
“Kişi kiloluysa kilosuna dikkat etmeli ve kilo vermelidir. Sigara içiyorsa sigarayı bırakmalıdır. Şeker hastasıysa şeker düzeyinin normal seviyede olmasına dikkat etmesi ve kontrollerini ihmal etmemesi gerekir. En önemlisi de dolaşım hastalıklarında aşırı yorucu spor yerine, günde yarım saat yürüyüşün yapılmasıdır. Kişinin kendini zorlayarak değil keyifle sporunu yapması gerekir. Dolaşımı bu gibi kısa yürüyüşler hızlandırmaktadır.”


İçeriği Paylaşın