Sertleşme Sorununun Tedavisi Var!

Sertleşme Sorununun Tedavisi Var!

Sertleşme Sorununun Tedavisi Var!

Bizi Takip Et


Aslında kolayca çözülebilecek bazı cinsel sorunlar, önemsenmedikleri ve üzerinde durulmadıkları takdirde yıllarca büyüyerek devam ediyor. Zamanında müdahale ile bu sorunları kronikleşmeden çözmek mümkün. Hekimlerimiz cinsel sorunların çözümü için yol gösteriyor.

Cinsel fonksiyon bozukluğu ne anlama geliyor?
Cinsel fonksiyon bozukluğu ana hatlarıyla, erkeklerin sertleşme ve boşalmayla ilgili sorunlarını kapsar. Erkeklerin cinsel fonksiyon bozukluğu polikliniklerine en sık başvuru nedeni, sertleşme sorunudur.

Sertleşme sorununa hastaların yaklaşımı nasıl?
Sertleşme sorunu, dünyada olduğu gibi Türkiye`de de hasta-hekim ilişkisinde oldukça az konuşulan bir konu. Yapılan araştırmalar, 40-70 yaş arası her iki erkekten birinin sertleşme problemi yaşadığını gösteriyor. Türkiye`de bu oran yüzde 69 civarında seyrederken, dünya genelinde yüzde 52`yi buluyor. Detaylara bakıldığında şiddetli sertleşme sorunu yaşayanların oranı yüzde 8.5 düzeyinde.

Hastalar, bu sorunu hekimlere aktarıyor mu?
On erkekten biri sertleşme sorunuyla ilgili olarak hekime başvuruyor. “Yaşlanıyoruz tabi ki sertleşme azalacak” düşüncesi kişiyi hekime gitmekten alıkoyuyor. Diğer taraftan, dört kişiden üçü utandığı için veya rahatsızlığının ciddi bir sorun olarak değerlendirilmeyeceği düşüncesiyle, şikayetini hekime aktarma gereği duymuyor. Oysa bu sorun, mutlaka hekimlerle paylaşılmalı.

Sertleşme sorunu başka hastalıkların belirtisi olabilir mi?
Özelikle kan yağlarının yüksek olması, kalp damar hastalıkları, şeker ve depresyonun ilk belirtisi sertleşme sorunu olabilir. Sertleşme sorunu olan kişilerin; yüzde 68`inin tansiyonu, yüzde 60`ının kan yağları yüksek çıkıyor. yüzde 40`ında kalp damarlarında tıkanıklık, yüzde 20`sinde şeker hastalığı ve yüzde 11`inde depresyon bulgusuna rastlanıyor. Bu nedenle sertleşme sorunu yaşayan erkeklerin, çekinmeden hekime başvurmaları gerekiyor. Cinsel organlara gelen kan akışı şeker hastalığında ciddi biçimde azalıyor. Kilo alımıyla gelen obezite sorunu da, benzer biçimde sertleşme konusunda kişinin sorun yaşamasına neden oluyor. Her iki hastalık da vücutta sinir, damar sistemi, kan akışı ve genital bölgedeki adaleleri etkiliyor. Sertleşmenin olabilmesi için, sinire bir uyarı gelmesi, kan damarlarının yeterli kan taşıyabilmesi ve adalenin gevşeyerek kanla dolabilmesi gerekiyor. Kilo alımıyla birlikte kan yağları ciddi bir şekilde artıyor. Bu kan yağları, başta kalp olmak üzere cinsel organlarda da bulunan kan damarların tıkanmasına neden olabiliyor.

Rahatsızlığın tanısı nasıl konuluyor?
Hastalığın tanısı için, erkek ve kadına özel olmak üzere geliştirilmiş formlar var. Bu formlar problemin hangi bölgeyi ilgilendirdiğini ya da problemin ne olduğunu ortaya koyabiliyor. Cinsel istek, uyarılma, erkekte boşalma, orgazm ve bundan duyulan memnuniyet gibi birbirinden farklı aşamalar bu formlar aracılığıyla sorgulanabiliyor. Ayrıca, muayene, hastanın cinsel hikayesi, geçirilmiş ameliyatlar, kullanılan ilaçlar ve hastalıklar da gözden geçiriliyor. Bunun dışında, kan şekeri ölçümü, cinsellikle ilgili hormonların kontrolü, şüphe varsa kan yağlarının kontrolü, sinir sistemi ve damar sisteminin yetirince kan taşıyıp taşımadığı kontrol ediliyor.

Tedavi aşamasından bahseder misiniz?
Pek çok sorun kişisel bilgi eksikliğine veya yanlış bilgi edinmeye bağlı. Bu nedenle, sebebi ortadan kaldırmak veya bilgi eksikliğini gidermek yeterli. İlaç tedavisi uygulama şansımız var. İlaçların yeterli olmadığı durumlarda kişinin kendi kendine yapabildiği iğneler (sertlik sağlayan maddeleri içeren enjeksiyonlar) bulunuyor. Bunlar da yeterli değilse, penis protez (mutluluk çubuğu) olarak bilinen cerrahi işlem uygulanabiliyor.

Gelecekte daha etkili tedavi protokolleri olacağı ön görülüyor. Örneğin, gen tedavisi gibi gelecekte umut vaad eden çalışmalar var. Doğrudan cinsel organa yapılacak iğneyle bozuk olan bir adale veya doku yenilenmesi mümkün hale gelebilir.

Sertleşme sorunu psikolojik açıdan nasıl değerlendiriliyor?
1990`lı yılların sonuna kadar sorunun psikolojik kökenli olduğu sanılıyordu. Ancak araştırmalar, sorunun sadece psikolojik kökenli olmadığını, fiziksel bazı nedenlere de bağlı olduğunu gösterdi. Fiziksel kusur, psikolojik anlamda yeni bir sorunu da beraberinde getirebiliyor. Bu açıdan bakıldığında, cinsel fonksiyon bozukluğu, çok yönlü tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlık.

Cinselliği bir “iktidar mücadelesi” olarak görmeyin!
Her canlıda olan ve neslin devamlılığını sağlayan temel dürtü, cinselliktir. Cinselliği ve cinsellikle ilgili sorunları yaşanılan toplumun örf, adet, gelenek ve inanışlarından soyutlamak mümkün değildir. Cinsellik; insan yaşamının önemli, bir o kadar da konuşulması zor bir alanıdır. Öyle ki; kişilerin kendine olan güveninin kaybına, evliliklerinin veya ilişkilerinin kötü gitmesine, aldatmalara neden olabilir. Erkek egemen toplumlarda, erkeklik kavramıyla özdeşleştirilen güç ve hakimiyet düşüncesi, erkeğin cinsel sorunlarını dile getirmesinde güçlük yaratıyor. Bu nedenle erkek, cinselliği bir iktidar mücadelesi haline getiriyor. Toplumda erkek rolüne yüklenen sorumluluk birçok yanlış inanışı da gözler önüne seriyor.

İşte doğru bilinen yanlış inanışlara birkaç örnek:

• Cinsel ilişkiyi erkek başlatır.
• Erkek cinsel ilişkinin sorumluluğunu almak ve yönetmek zorundadır.
• Her erkek her kadına nasıl zevk vereceğini bilmelidir.
• Erkek cinsel ilişkiyi her zaman ister ve buna her zaman hazırdır.
• Erkeğin penisindeki sertliğin kaybı, eşini çekici bulmadığı anlamına gelir.

Bu yanlış inanışlar sorunları kalıcı hale getirmekte, belki de kısa bir bilgilendirmeyle sorunlar aşılabilecekken, çözümsüzlük yumağı haline gelmektedir. Çiftlerin genel ilişkilerinde ve evliliklerinde yaşadıkları sorunları, birbirlerine karşı olan cinsel ilgilerini, sonuçta da cinsel isteklerini olumlu yöne çevirebileceği ve bunun imkansız olmadığı unutulmamalıdır.

Kaynak: Acıbadem Hastanesi web sitesi
(www.acibadem.com.tr)


İçeriği Paylaşın