Sinüs ve Sinüzit

Sinüs ve Sinüzit

Sinüs ve Sinüzit

Bizi Takip Et


Hipokrat’ın inancına göre sinüsler beyinden buruna mukus akmasına yaramaktaydı. Sinüslerle ilgili hastalıklardan ilk kez Musevilik inanç kitabı Talmud’da ve antik dönem Hint tıp belgelerinde bahsedilmiştir. Tıptaki ilerlemelerle sinüslerin anatomik yapıları, fonksiyonları ve hastalıkları anlaşılır hale gelmiştir.

Bazı istisnalar dışında herkesin sinüsleri vardır. Maksiller, frontal, etmoidal ve sfenoid sinüs olarak adlandırılır. Bir kısmı doğum sırasında kısmen gelişmiştir; doğumdan sonraki aylar ve yıllar içinde gelişimlerini tamamlarlar. Bazı kişilerde özellikle frontal ve maksiller sinüslerde kısmi veya tam gelişme kusuru olabilir. Ancak bu durum kişinin sağlık durumunda bozukluğa yol açmaz.

Sinüslerin ne işe yaradığını tek bir fonksiyonla açıklamak mümkün görünmemektedir. Yine de, hayati önem taşımamakla beraber tanımlanmış bazı yararları vardır:
1- Fonetik olarak: Rezonans yaparak sesin tınısının oluşumunda rol oynar, ayrıca kendi sesimizin kulağımıza kemiklerle iletilmesine kısmen engel olurlar.
2- Solunum sistemi açısından: Havayı nemlendirme, basınç değişimlerinde tampon görevi, bağışıklık sistemi aktivasyonu ile koruma.
3- Koku mukozasına destek olarak: Koku uyarısının etkili olması için havanın rezerve edilmesi.
4- Statik olarak: Kafatası ağırlığını azaltmak.
5- Mekanik olarak: Travmaya karşı merkezi sinir sisteminin korunmasına yardımcı olmak.
6- Isı açısından: Kafatası ısısının yalıtılmasına yardımcı olmak.

Geniz akıntısı burundan geriye boğaza doğru değişik kıvamda ve miktarda salgı akmasıdır. Akıntı normal fizyolojik aktivite sonucunda da olmaktadır. Bazı hastalıklar sonucunda akıntı değişime uğradığından, kişi tarafından rahatsızlık hissedilmektedir. Alerjik hastalıklarda (bol miktarda sulu ve köpüklü), sinüzitlerde (yapışkan sarı-yeşil renkli, bazen kanlı ve kötü kokulu), çevresel ve kişisel faktörlerle mukusun daha kıvamlı hale gelmesi sonucunda akıntı rahatsızlık vermektedir.

Sinüs, içi hava dolu boşluk; -itis eki de tıpta enfeksiyon anlamına gelmektedir. Sinüzit, sinüs boşluklarının enfeksiyonu demektir. Sinüzitin meydana gelebilmesi için sinüslerin normal fonksiyonlarını yerine getirememesi ve bakterilerin sinüs içerisine yerleşmesi gereklidir.

Sinüslerin burun boşluğu ile bağlantısını sağlayan kanallarının tıkanması enfeksiyon oluşumunda temel faktörlerden birisidir. Basit bir soğuk algınlığı ya da alerjik hastalık nedeniyle kanalları ve sinüs boşluklarını kaplayan mukoza örtüsü şişer. Bunun sonucunda sinüs içerisine hava girişi ve sinüs içerisindeki mukusun burun içerisine geçişi engellenir. Sinüs içerisindeki oksijenin azalması hücre fonksiyonlarını bozar. Sinüs içerisinden dışarı atılacak olan bakterilerin üremesi ile enfeksiyon başlar. Enfeksiyon mukozaların daha da şişmesine, tüylü hücrelerin geçici olarak fonksiyonlarının bozulmasına yol açar. Sorun ortadan kalkana kadar sinüzite bağlı sarı-yeşil iltihabi burun ve geniz akıntısı, yüzde ağrı ve basınç hissi, baş ağrısı, burun tıkanıklığı, koku almada azalma, ateş, halsizlik devam eder. Virütik bir soğuk algınlığı sonrasında akut sinüzit gelişme olasılığı % 0.5-5 kadardır.

Sinüzit tedavisi oldukça etkili bir şekilde yapılabilmesine rağmen, nadir de olsa ciddi komplikasyonlar görülebilmektedir. Sinüslerin göze ve beyine komşu olması enfeksiyonların bu organlarda sorun çıkarmasına yol açmaktadır. Bu sorunlar beyin ve gözle ilgili dokuların enfeksiyonudur. Göz komplikasyonları çocuklarda daha sık görülmektedir. Bununla birlikte akut sinüzitin en sık görülen komplikasyonu kendi yapısını ilgilendirmektedir. Bu durum sinüs mukozasının kalınlaşması ve sürekli enfeksiyon halinde olmasıdır. Sinüzit ayrıca bronşit, kronik öksürük veya astım şikayetlerinin artmasına ya da bu hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabilir.

Baş ağrısı olarak ifade edilen şikayet sinüzitte en sık görülen bulgudur. Daha çok yüzde basınç ve başta ağırlık hissi şeklinde tanımlanır. Ağrı karakteristik olarak ıkınma ve eğilmekle artış gösterir. Bazen baş hareketleri ile sinüs içerisinde birikmiş iltihabın yer değiştirdiği hissedilebilir. Ağrının yoğunluk gösterdiği noktalar hastalıklı sinüsün saptanmasına yardımcı olabilir. Kronik sinüzitte ağrı daha az görülmektedir. Sinüs baş ağrısı enfeksiyon olmadan da görülebilmektedir. Eğer sinüs kanalları alerji veya soğuk algınlığı nedeniyle daralmışsa suya dalma veya hava basıncı değişikliği sonucunda (uçak yolculuğu) “vakum baş ağrısı” oluşabilir. Ancak sinüs baş ağrıları ile karışan birçok hastalık (özellikle migren) vardır.

Sinüs enfeksiyonunun ortaya çıktığı durumlar

Basit bir soğuk algınlığı sonrasında herkeste sinüs enfeksiyonu ortaya çıkabilir. Sinüzitin daha sık görüldüğü durumlar:
1- Kafatası ve yüz yapılarında anormal gelişim olanlar,
2- Burun tıkanıklığı olanlar (alerji, polip, burun içi yabancı cisimler, geniz eti enfeksiyonu, tümörler, sürekli burun damlası kullanımı nedeniyle burun içi doku fonksiyonlarının bozulması),
3- Basınç farkına bağlı travmalarda,
4- Diş enfeksiyonlarının bazılarında,
5- Burun içi yapıların tıkanıklığa yol açtığı durumlarda (burun orta bölmesinin eğriliği gibi),
6- Tüylü hücre fonksiyon bozukluklarında,
7- Astımda,
8- Bağışıklık sistemi bozukluklarında,
9- Çevresel faktörlere bağlı olarak (sigara, egzoz gazları, yüzme, toplu çalışma ortamları).

Sinüs problemi için doktora başvurduğunuzda öncelikle şikayetleriniz dinlenir ve sorununuzla ilgili ayrıntılı sorular sorulur. Bu konuda sizin de şikayetleriniz hakkında yeterli bilgi vermeniz teşhisi kolaylaştıracaktır. Alınan bilgilerden sonra sinüzit belirtilerinin aranması için çeşitli muayene yöntemleri yapılacaktır. Önce burun içi yapıların ve salgıların görünümüne bakılır. Endoskopik yöntemlerle ayrıntılı burun içi muayenesi yapılır. Yeterli bilgi elde edilemezse radyolojik tetkiklerden yararlanılır. Sinüzit teşhisi konduğu zaman uygun kombinasyonda ilaç tedavisiyle çoğunlukla sorun çözümlenir. Kronik sinüzit saptanan kişilerde sorun sinüs kanallarının tıkalı olmasına bağlıysa, operasyon yoluyla tedavi önerilecektir. Son yıllarda uygulanan Fonksiyonel Endoskopik Sinüs Cerrahisi (FESS) yöntemiyle sinüzitler daha başarılı şekilde tedavi edilebilmektedir. Eğer muayene sonucunda alerji, migren veya sinüzite benzeyen başka bir hastalıktan şüphelenilirse bu duruma uygun bir çözüm önerilecektir.

Soğuk algınlığına yakalandığınızda burun ve sinüslerdeki ödemin azaltılması için daha önce önerilmiş olan ağız yoluyla alınan dekonjestan, burun damlası, buharla nemlendirici kullanılabilir. Alerjik burun hastalığınız varsa uygun ilaçlar kullanılmalı ve alerji tedaviniz yapılmalıdır. Sinüzitten korunmak için:

1- Hava kirliliğinden ve sigara dumanından uzak durmak,
2- Dengeli beslenmek ve düzenli egzersiz yapmak,
3- Kış aylarında yaygın olan virütik enfeksiyonlardan korunmak için toplu çalışma ortamlarında yakın temastan kaçınmak gereklidir.

Prof. Dr. Mehmet Ömür
ME-Dİ KBB Merkezi Baş ve Boyun Cerrahisi Uzmanı
www.mehmetomur.com


İçeriği Paylaşın