Soğuk Havaların Kalp Sağlığına Etkileri

Soğuk Havaların Kalp Sağlığına Etkileri

Soğuk Havaların Kalp Sağlığına Etkileri

Bizi Takip Et


Kalp damarlarında daralma olan bir kişi kriz geçirmeden önce ne tür yakınmalar hisseder? Gizli kalp grubuna giren insanlar ne yapmalı? Hangi yaştan itibaren ne sıklıkla kalp check-up’ı yaptırmalı? Bir kişinin ailesinde kalp hastalığı öyküsü varsa bu kişilerdeki risk diğer kişilere kıyasla nedir? Kış aylarında kalp hastaları nelere dikkat etmeli? Kalp krizi anında kişide ne tür yakınmalar olur? Kadınlardaki kalp krizi belirtileri erkeklere göre daha mı farklıdır? Kalp damarlarındaki darlığın derecesine, bulunduğu bölgeye ya da tıkalı damarların sayısına göre ne tür tedavi seçenekleri var? Koroner stent tedavisinin yeri nedir? Stent çeşitleri neye göre hastaya takılır? Bir stentin ömrü ortalama olarak ne kadardır? Bu ömrü kişinin kilo alıp-vermesi, diyabet olması gibi faktörler nasıl etkiler? Bir yanda bypass bir yanda da stent tedavisi önerilen vakalar için stentlerin bypassa göre ne tür avantajları ve dezavantajları vardır? Acıbadem Kadıköy Hastanesi Kardiyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Sinan Dağdelen kalp-damar hastalıklarını ve stent tedavisi konusunda merak edilenleri Sağlığım İçin Herşey’de anlattı.

. Kalp damarlarında daralma olan bir kişi kriz geçirmeden önce ne tür yakınmalar hisseder?
“Damarlarında daralma olan insanlar nefes darlığı, boğulma hissi, göğsünde baskı-yanma-ağrı hissedebilir. Bu ağrı midede, sol ya da sağ göğüste, omuzda veya kolda olabilir. Bazı kişiler sağ göğsü ağrıdığında kalple ilgili olmadığını düşünüp yanılabilir. Sadece çenede olup bu ağrı dişlere de vurabilir. Daha çok yürürken, gezerken, yokuş ya da merdiven çıkarken zorlanma- tıkanma şeklinde kendini gösterebilir. Ama en önemlisi hastanın hiçbir şey hissetmemesidir.”

YÜKSEK RİSKLİ HASTALAR

. Gizli kalp grubuna giren insanlar ne yapmalı? Hangi yaştan itibaren ne sıklıkla kalp check-up’ı yaptırmalı?
“Erkekler 40 yaşından kadınlar 50 yaşından sonra bir kalp doktoruna giderek kalp-damar sağlığını sorgulamalıdır. Bunu bir şikayet olmadan yapmaları gerekir. Ama daha genç yaşlarda da kontrol istediğimiz bir grup vardır. Bunlar da kalp-damar hastalığı riski doğuştan, yapısal, ailesel olarak yüksek riskli hastalardır. Birinci derece yakınında kalp-damar hastalığı olan, kalp krizi geçirmiş ya da kendisinde tansiyon, pre-diyabet, diyabet olan, kolesterol yüksekliği bulunan, kilosu fazla, sigara kullanan ya da hareketsiz kalan insanlar daha erken yaşlarda ‘Risk faktörlerim nelerdir? Hasta olmadan önce neler yapmalıyım? Hastaysam neler yapmalıyım?’ diye sorgulamalıdırlar.”

GENETİK RİSK ÇOK ÖNEMLİ

. Bir kişinin ailesinde kalp hastalığı öyküsü varsa bu kişilerdeki risk diğer kişilere kıyasla nedir?
“Bir insanın birinci derece yakınında 65 yaşından önce kalp-damar tıkanıklığı varsa damar sertliğinin genetik geçişi çok yüksektir. Diyabetten önceki en önemli risk, genetik risktir. Geçiş potansiyeli beş ile 12 kat arasında değişmektedir. Özellikle de kişinin annesinde veya babasında varsa çok daha önemlidir. Bu yüzden annede veya babada kalp-damar rahatsızlığı bulunduğunda 20-30’lu yaşlardaki çocukları da kontrole çağırılır. Hastalar iki şekilde tedavi edilir. Biri, hastalığı olan kişinin tedavisidir. Diğeri ise o insanda hastalık yoktur ama onu bekleyen bir hastalık vardır. O da şimdiden tedavi edilir. Bu da koruyucu kalp-damar hastalığı tedavisidir. Hekimler olarak korktuğumuz iki şey vardır. Birincisi, bir insanda hastalık vardır ve bulunamaz. İkincisi o insandaki hastalık bulunur ama tedavisi yoktur. Eğer o insandaki hastalık erken teşhis edilmiş ve o hastalığın geleceğe doğru bir tedavisi varsa bundan korkulmaz. Asıl korkulan, hastalığın var olup olmadığı bilinmeyen, farkında olmadan gidip halı sahada top oynayan ya da dağlara gezilere giden, soğuk havalarda yorucu işler yapan ama kalbinden hiç haberi olmayan insanlardır.”

Sinan Dağdelen

Prof. Dr. Sinan Dağdelen

‘‘SOĞUK, KALP KRİZİNİ TETİKLER’’

. Kış aylarında kalp hastaları nelere dikkat etmeli? Kalp hastalığı açısından başka riskli davranışlar nelerdir?
“Kalp hastaları kış aylarında, soğuk havalarda çok dikkatli olmalıdır. Çünkü soğuk havalarda damarlarda kasılma ve büzüşme olur. Bu nedenle kalbin kan akımı azalır ve vücuttaki adrenalin artar. Dolayısıyla kalp krizinin tetiklenme mekanizması çok yükselir. Göğüs ağrısı ve damar spazmı olasılığı artar. O yüzden kalp hastası olan kişiler soğuk ve rüzgarlı havalarda özellikle de yokuşa karşı yürüyüş yapmamalıdırlar. Sıkı giyinmeleri, sıcak ortamları seçmeleri ve yorucu bir iş yapmamaları gerekir. Bu havalarda fazla yiyip soğuğa karşı yürümek en tehlikeli durumdur. Bunun haricinde kalp hastaları midelerini çok fazla doldurmamalıdırlar. Çünkü mide çok dolu olduğunda, kan akımı mide ve bağırsağın etrafında toplanacağından kalbe giden kan miktarı azalır. Zaten hastalıklı bir kalp varken damarlarda kan akımı bir de bu şekilde azaltıldığında çok büyük bir risk alınmış olur. Sigaradan kesinlikle kaçınılmalıdır. Sigara da damar büzüşmesini arttırır. Zaten damarlar dar olduğundan iyice damarlar kasılarak kalp krizi tetiklenir. İnsanlar sigarayı bırakmakla kalmamalı, yanlarında sigara içilmesine izin vermemelidirler. Sigara kesinlikle kalp hastalarına ısrarla ikram edilmemelidir. Bunun toplumsal bilinç haline getirilmesi gerekir.”

KALP KRİZİ ESNASINDAKİ ŞİKAYETLER

. Kalp krizi anında kişide ne tür yakınmalar olur?
“Şiddetli bir göğüs ağrısı olabilir. Fakat bu ağrı dokunmakla hissedilmez. İçeriden gelen bir ağrıdır. Daha çok baskı ve sıkışma tarzındadır. Daralma tarzında nefesi tıkayıcı bir ağrıdır. Ayrıca o kişi ‘Ben nefes alamıyorum. Boğuluyorum. Üzerime birisi ayağıyla basıyormuş gibi hissediyorum’ diyebilir. Ağrıyı noktasal olarak gösteremez. Yaygın bir ağrıdır. Bu ağrı mide bölgesine yansıyabilir. Mide spazmı ya da gastrit zannedilebilir. Kola ve çeneye yansıyabilir. İnsanın çenesini kilitler gibi hissettirebilir. Kişinin ağzını veya dişlerini sıkmasına neden olabilir. Sadece ağrı değil nefes alamama, boğulma gibi bir şikayet de olabilir. Kalp krizi esnasında genel şikayetler bu şekildedir. Bazen ritim bozukluğu ve ciddi çarpıntı ile kalp krizi kendisini belli eder. Tansiyon krizi ile birlikte ortaya çıkabilir. Ama gizli, sinsi ve çok belirti vermeyen hafif geçip giden krizler de görülür.”

‘‘KADINLARDA ÇOK ATİPİK SEMPTOMLAR ORTAYA ÇIKABİLİR’’

. Kadınlardaki kalp krizi belirtileri erkeklere göre daha mı farklıdır?
“Klasik kalp belirtilerini vermeyen, klasiğin dışında atipik belirtiler gösteren kriz ve damar tıkanıklıkları belirtileri vardır. Böyle üç grup hasta vardır. Birisi kadınlardır. Kadınlarda çok atipik semptomlar ortaya çıkabilir. İkincisi ileri yaştaki insanlardır. Onlarda da sinir ağları bozulduğundan o iletiler yeterli iletilemediğinden şikayetler çok atipik olur. Üçüncü grup ise sinirleri bozulmuş olan diyabetik gruptur. Bu grupta da silik, atipik, ağrısız, sancısız kalp krizleri görülebilir.”

. Kalp damarlarındaki darlığın derecesine, bulunduğu bölgeye ya da tıkalı damarların sayısına göre ne tür tedavi seçenekleri var? Koroner stent tedavisinin yeri nedir?
“Damar tıkanıklığının esas tedavisi ilaçla koruyucu tedavidir. Bu hastalarda o damardaki etkiyi azaltıcı bazı ilaçlar kullanılır. Çok yüksek dozlu kolesterol ilaçları verilir. Kan sulandırıcı ilaçlar da kullanılır. Bunlar yeterli gelmediğinde stentler devreye girer. Stentler tükenmez kalemin içindeki yaya benzer aparatlardır. Damarların içerisine girer ve damardaki darlığı dışarı doğru iterek oradaki tıkanıklık açılır. Bu stentlerin de çok gelişenleri bulunur.  Bunlar içerisinde metalik, krom, karbon ve son 10 yılda geliştirilmiş olan ilaçlı stentler vardır. Artık tamamen eriyen stentler kullanılmaktadır. Stentle damar açılır, damar iyileşir ve altı ay ile bir yıllık süre içerisinde stent tamamen eriyip yok olur.”

‘‘HER DAMARA HER STENT UYGUN DEĞİLDİR”

. Stent çeşitlerini neye göre hastaya takıyorsunuz? SGK koşullarının ve hastanın bütçesinin etkisi var mı? Yoksa damardaki darlığın etkisine göre mi seçiliyor?
“Birinci derecede, bu faktörlerin hepsi dışlanarak hangi damara hangi stent uygun olacağına göre karar verilir. Bu karar verildikten sonra devletin ödediği veya ödemediği stentlere ve sürekli gelişen stentlere göre değişen fiyatlara bakılır. Bazı durumlarda hastaya fiyat farkı çıkabilir. Bu durumda yapılması gereken; hastanın yaşı, damarının kireçlenme durumu, damarın çapı ve uzunluğu, hastanın diyabetik olup olmadığı, kanın pıhtılı olup olmaması dikkate alınarak hangi stentin takılması gerektiğine karar vermektir. Her damara her stent uygun değildir.”

. Bir stentin ömrü ortalama olarak ne kadardır? Bu ömrü kişinin kilo alıp-vermesi, diyabet olması gibi faktörler nasıl etkiler?
“Hastanın yaşı, damarın kireç durumu, damardaki darlığın uzunluğu, stentin uzunluğu, stentin kalitesi ve jenerasyonu stentin ömrünü etkiler. İlaçsız stentlerde, bu hastalarda beş yıllık stentin tekrar takılma olasılığı yaklaşık yüzde 20-22 civarlarındaydı. İlaçlı ve yeni jenerasyon stentlerde bu olasılık yüzde 5’lere kadar indi. Yeni eriyen stentlerde bu olasılık yüzde 5’in de altındadır. Stent teknolojisi geliştikçe bu stentlerin 5-10 yıl içerisinde tekrar tıkanabilme olasılıkları yaklaşık yüzde 5’lere hatta yüzde 5’lerin de altına inmiştir. Buna tersten bakılırsa bu damarın 5-10 yıllık sürede tamamen sağlam kalma olasılığı yüzde 95 civarlarındadır. Tıkanmayacak damar yoktur. Stent takıldıktan sonra bir şey değişmez. Vücut yine aynı vücuttur. O hasta şekerine, kilosuna, sigarasına dikkat etmezse ve egzersiz yapmazsa stent de bypass da başka bir tedavi de hastaya dayanmaz.”

STENTLERİN BYPASSA GÖRE AVANTAJ VE DEZAVANTAJI

. Bir yanda bypass bir yanda da stent tedavisi önerilen vakalar için stentlerin bypassa göre ne tür avantajları ve dezavantajları vardır?
“Bazı hasta tipleri için bypass daha avantajlıdır. Çok kireçli damarlarda, çok uzun darlıklarda, iki-üç ya da dört damarı tıkalı kişilerde özellikle de hasta diyabetikse bypass daha üstündür. Bypassın hastayı uzun dönem sağlıklı kılma olasılığı daha yüksektir. Fakat bypass çok önemli ve riskleri olan bir tedavidir. Felç, sakat kalma, kanama ve enfeksiyon gibi riskleri vardır. Stent tedavisi ise gelişen teknoloji ile bu damarların açıklık oranı neredeyse bypassla eşdeğerdir. Dolayısıyla bir-iki damarda hastalık varsa ya da ana damarlardan ikisi ön damarlarla birlikte tıkanmışsa bu hastalarda yeni jenerasyon teknolojik stentler rahatlıkla kullanılmaktadır. Ve bilimsel sonuçlara göre karar verilmektedir. Belli skorun üstünde olan hastalar bypassa yönlendirilir. Belli skorun altında olan hastaları ise stent ile tedavi edilir. Çünkü uzun dönemde o kişilerde stent daha iyi bir tedavi sağlayacaktır.”


İçeriği Paylaşın