Teknolojiyi Yasaklamak Çare Değil

Teknolojiyi Yasaklamak Çare Değil

Teknolojiyi Yasaklamak Çare Değil

Bizi Takip Et


Psikolojik Rehabilitasyon ve Eğitim Programları Derneği (PREP) tarafından  ‘Çocuklarda Teknolojinin Sorumlu Kullanımı’ başlığı altında bu yıl 5. kez düzenlenen Okul Ruh Sağlığı Sempozyumu Bahçeşehir Üniversitesi’nde gerçekleşti.  Alanında uzman çok sayıda ulusal ve uluslararası psikiyatrist ve psikologun katıldığı sempozyumda günden güne gelişen teknolojinin çocukları üzerindeki etkileri tartışıldı.  Tüm uzmanların ortak fikri ise şu: ‘Yasaklamak Çare Değil’

Dr. Meltem Kora: ‘Teknolojiyi bütünüyle tehlikeli ilan etmek mümkün değil’

Sempozyuma ev sahipliği yapan PREP Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Meltem Kora, konuşmasında fayda ve riskleri kapsamlı bir şekilde araştırılmadan yeni teknolojileri toplu olarak tehlikeli olarak ilan etmenin doğru olmayacağını ifade etti:  ‘Yapılan çalışmalarda İnternet bağımlılığı, siber zorbalık gibi doğrudan internet ve yeni teknolojilerin kullanımına bağlı olan zorluklar tanımlanmakta ya da ve oynanan oyunlara bağlı olarak saldırganlığın artması gibi ya da depresif belirtilere neden olma gibi olasılıklar ele alınmaktadır.  Ancak önemli olan sağlığın gelişimi ve iyilik halinin artması konusundaki çalışmalar… Bunların sayısı halen çok az. Mesela çocukların kendi ifadelerini değerlendiren önemli bir çalışmada 5, 7 ve 9.sınıflarda çocuklara sorun yaşayıp yaşamadıkları sorulduğunda, çocukların büyük bölümünün internet kullanımında sorun tanımlamadıkları, ancak sorun tanımlayan çocuklarda sorunlu sosyal ilişkilerin de bulunduğu saptandı. Bu noktada internet, yeni teknolojiler ve sosyal medyayı bütünüyle bir bağımlılık tuzağı ya da kaygı kaynağı olarak görmek yerine, oluşturacağı sağlık ve iyilik çıktısının daha etraflıca araştırılmasını önemsiyorum…’

Prof. Dr. Yankı Yazgan: ‘Kullanılması da kullanılmaması da gelişimi sekteye uğratır’

Çocuk ve ergen psikiyatristi, PREP Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Yankı Yazgan teknolojiye ‘yeniye tapınma’ şeklinde yaklaşılmaması ancak devrim potansiyelinin de göz ardı edilmemesi gerektiğini söyledi: ‘Teknoloji ve özellikle internet ile birlikte yeni sosyal ortamlar oluştu. Kimlik, cinsellik, değer algısı gibi evrensel gençlik sorunları artık bu yeni sosyal ortamlarda ele alınıyor. Bu ortamın kendine özgü normları gelişti ve bu normlar yeni kuşaklara aktarılıyor. Bu nedenle teknolojik platformları kendine özgü metotlar geliştirilmesi gereken yeni ve dev bir araştırma alanı olarak ele almak lazım…’
Prof. Dr. Kürşat Çağıltay: ‘ Çevrimiçi çocuklar her geçen gün artıyor’

Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü’nden Prof. Dr. Kürşat Çağıltay, sempozyum kapsamında yaptığı konuşmada Eurokids Online (Avrupa Çevrimiçi Çocuklar) Proje grubunun gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçlarını ve Türkiye bulgularını paylaştı. Buna göre Türkiye’de çevrimiçi çocukların sayısı 2010 yılına oranla 2 kat artmış. Araştırmanın diğer çarpıcı sonuçları işe şu şekilde:

  • Türkiye’de ailelerin %29’u internet kullanıcısı. Bunun %12’si her gün internete giriyor.
  • Kullanım oranı erkelerde %49, kadınlarda ise %24.
  • Çocuklarda internet ile tanışma yaşı 2010 yılında 4 iken, 2015 yılında 2 yaşına kadar inmiş durumda.
  • Mobil teknolojilere sahip olma oranının artmasıyla ‘ev dışında’ teknoloji ile interaksiyon içerisinde olma oranı 2010 yılında %3,8 iken, 2015 yılında bu oran %54,3’e çıkmış.
  • Her gün internet kullanan çocukların sayısı 2010 yılında %32,2 iken, 2015 yılında %57,5’e ulaşmış durumda.
  • Çocukların internette gerçekleştirdikleri aktivitelerde tekli oyunlar %98,6 ile birinci sırayı alırken, %85 ile video izleme ikinci, %83’le okul işleri ise 3. Sırada.
  • Çocukların internet kullanım becerileri 2010 yılına oranla iki misli artmış durumda.
  • Ahlaka aykırı içerik %73 ile internette karşılaşılan en büyük risk konumunda.

İçeriği Paylaşın