Tüp Bebek Yöntemleri

Tüp Bebek Yöntemleri

Tüp Bebek Yöntemleri

Bizi Takip Et


Tüp Bebek tedavilerinde günümüzdeki durum nedir?
Ülkemizde ve dünyada tüp bebek yöntemi kısırlık tedavisinde giderek daha çok kullanılıyor. Eskiden çiftlerin son çare olarak kabul ettikleri tüp bebek tedavileri bugün daha öncelilkle ve daha yaygın olarak uygulanıyor. Tüp bebek tedavilerinin başarı oranlarındaki artış; çiftlerin bu tedavi yöntemini talep etmelerindeki en önemli neden. Ayrıca yapılan tedavilerin daha pratikleşmesi, daha kısa zaman alması, tedavi sürecinde verilen hormon iğnelerini kadınların kendilerinin kullanabilmesi ve maliyetin eskiye oranla daha düşük olması bu yöntemin daha çok tercih edilmesinin diğer nedenlerini oluşturuyor. Çiftlerin kısırlık tedavileri konusunda internet ve medya yolu ile daha çok bilgilenmeleri sonucu bu konunun uzmanlarına gecikmeden başvurmaları da tüp bebek tedavilerinin giderek daha çok kullanılmasındaki bir başka nedendir.

Eskiden yapılan kısırlık tedaviler değişti mi?
Geçmiş yıllarda kadınlarda tüplerdeki tıkanıklıklar mikrocerrahi ameliyatları ile düzeltilmeye çalışılıyordu, günümüzde bu ameliyatlar bir iki durum dışında neredeyse hiç kullanılmıyor. Tüplerini bağlatmış ancak tekrar çocuk sahibi olmak isteyen kadınlarda operasyon sonuçları başarılı ancak kadınlar çoğunlukla ameliyat olmak istemiyor, alternatif olarak tüp bebek tedavisini tercih ediyorlar. Aslında erkeklerde de kanallardaki tıkanmaya bağlı menideki sperm yokluğunda ameliyatla başarılı sonuçlar elde edilebilmesine rağmen tüp bebek tedavi teknikleri günümüzde erkekler tarafından da daha çok tercih ediliyor. Ameliyat olmaktan çekiniyorlar. Bunun yerine birçok çift daha kolay bir teknikle kanallardan spermin iğne ile alınarak tüp bebek uygulanmasını tercih ediyor.

Eskiden kısırlık tedavisinde uygulanan açık ameliyatların hemen tamamı günümüzde endoskopik tekniklerle yani karın açılmadan, kapalı ameliyatlar şeklinde yapılıyor. Ameliyatlar hastaneye yatmayı gerektirmeden, ayaktan, günlük operasyonlar olarak yapılıyor. Kısırlığa yol açabilen endometriozis (çikolata kistleri), büyük ve derin yerleşimli miyomlar, aşırı hasar görmüş tüpler, karın içindeki yapışıklıklar gibi problemlerin tümü kapalı ameliyatlarla giderilebiliyor. Ancak bunların yapılması için endoskopik cerrahi konusunda deneyimli cerrah olmak gerekiyor, ayrıca ameliyathane koşulları ve kullanılan ekipmanların uygun ve yeterli olması şart. Böylece hem tedavi maliyetleri daha azaltılıyor hem de iyileşme süresi ve hastanede kalış süresi kısalıyor.

Tüp bebek tedavisi öncesinde uygulanan aşılama (inseminasyon) yöntemi eskiden defalarca uygulanırken günümüzde en fazla iki – üç kez uygulanıyor. Maliyet hesabı, başarı oranı ve süreç göz önüne alındığında 2 – 3 aşılama sonrası çiftler tüp bebek istemi ile baş vuruyorlar. Aşılama tedavilerinin düşük başarı oranı ise bir diğer neden. Ancak hekimler olarak bizim görevimiz tüp bebek tedavisi  öncesi önerilecek ilk basamak tedavi yöntemlerini çiftlere doğru anlatabilmek ve başarı oranları konusunda doğru bilgilendirme yapmaktır. İlk basamak tedavilerini  atlayarak direkt olarak tüp bebek tedavisini  önermek doğru değildir. Ancak başarı şansı düşük olan çiftlerde ise zamanında ve oyalamadan karar vererek tüp bebek yöntemine geçilmelidir. Ne yazık ki ülkemizde sperm değerlendirme tetkiklerinde bir standardizasyon olmadığından erkek kısırlığı olan bazı vakalar atlanabilmekte ve başarı şansı düşük tedavilerle zaman ve maddi kayıplar olabileceği gibi, çiftler psikolojik olarak da yıpranmaktadırlar.

Kısırlık tedavisinde başarılı olabilmenin en iyi yolu doğru tanı koyabilmek için modern tıbbın imkanlarını iyi kullanabilmekten geçer. Çifte konulan doğru tanı sonrası o çifte uygulanacak doğru tedavi yönteminin seçilmesi ve bu tedavinin gelişmiş teknik donanımlara ve tecrübeli ekibe sahip bir merkez tarafından yapılması başarı şansının artırır.

Prof. Dr. Semra Kahraman

Prof. Dr. Semra Kahraman

Bu modern tekniklerden neyi kastediyorsunuz?
Her şeyden önce kısırlık nedenini doğru anlayabilmek için detaylı sperm incelemesi yaparak önce erkeğe ait nedenleri iyi sorgulamak gerekir. Özellikle izah edilemeyen kısırlık vakalarında ya da birçok tüp bebek uygulaması yapıldığı halde başarısız olan vakalarda sperme ait ciddi şekil bozuklukları veya DNA hasarının iyi belirlenmesi, sperm kromozom bozukluklarının araştırılıp bulunması gereklidir. Bu amaçla spermleri boyayarak döllenmeyi etkileyen şekil bozukluklarını tanımlamak, sperm FISH testi ile kromozom bozukluklarını belirleyebilmek veya sperm DNA’sındaki parçalanmaları belirlemek önemli. Son yıllarda sperm şekil bozukluklarını daha iyi tanımlayabilmek amacı ile yüksek büyütmeli objektifler kullanıyoruz. Klasik yöntemlerde mikroenjeksiyon yaparken sperm hücrelerini 200 kat büyüterek seçiyoruz. Bu büyütmede görülmeyen sperm DNA’sına ait bozukluklar, 6000 büyütmede bize bilgi veriyor. Sperm başındaki vakuol dediğimiz olmaması gereken ölü boşlukların izlenmesi durumunda da spermin yumurtayı dölleme kabiliyeti azalıyor ya da döllense bile iyi bir embriyo gelişimi gerçekleşmiyor. 6000 büyütme vakuollü spermleri tanımlayıp, onları kullanmamızı sağlıyor. Böylece daha iyi embriyo gelişimi elde ediyoruz. Son çalışmalarda erkek kısırlığı ile tekrarlayan düşükler arasında bir ilişki olduğu gözlemlenmiştir. Bu nedenlerle spermi iyi tanımlamak ve hangi tedavinin uygun olacağını belirlemek başarı şansını arttırmaktadır.)
Ayrıca modern tıbbın sağladığı ileri ultrasonografi cihazları kadına ait kısırlık nedenlerinin tanımlanması yönünden büyük katkılar sağlamıştır. Kadınlarda yumurtalık rezervi daha iyi anlaşılabilmektedir. Rahime ait bozukluklar daha net görülmekte, yumurta büyüme takibi daha başarılı yapılabilmektedir. Modern tıptaki gelişmeler tüp bebek başarısızlıklarında hangi nedenlerin rol oynadığını anlamamızda bize yardımcı olmaktadır. Detaylı genetik testler kısırlığın nedenini ortaya koymamıza yardımcı olduğu gibi, bebeğe aktarılma riski olan genetik hastalıkları ve kromozom bozukluklarını da belirlemektedir.

Yaptığımız son genetik çalışmalarda hangi kadınların hormon ilaçlarına nasıl cevap vereceklerini önceden anlayabiliyoruz. Farmakogenetik çalışmalar ilaç dozlarını önceden ayarlayabilmemiz için bize yol gösterebiliyor. Böylece aşırı hormon dozları verilmesini engelleyebiliyoruz. Ya da kötü cevap verecek vakaları ultrasonografi ve hormon testleri ile olduğu gibi genetik testler ile ve önceden tespit edebiliyoruz.

Tüp bebek tedavisinde yeni eğilimler var mı?
Bütün çalışmalar daha yüksek başarı elde edilmesini amaçlıyor. Öyle ki en az sayıda embriyo vererek en emniyetli ve en yüksek başarıyı nasıl elde ederiz, bunu araştırıyoruz. Tüp bebekte çoğul gebelik elde etmek tüm dünyada başarısızlık olarak kabul ediliyor. Çoğul gebeliğin anne ve bebeklerin sağlığı açısından ciddi riskleri var. Birçok Avrupa ülkesi tek embriyo transferini yasalarla zorunlu kılıyor. İki taneden fazla embriyo vermek uygun bulunmuyor. Az embriyo verip gebelik oranını düşürmemek ancak çok başarılı embriyo oluşturmakla mümkün. Bu amaçla aşırı yüksek dozda hormon vermekten kaçınıyoruz. Çok fazla sayıda yumurta geliştirmek yerine daha az hormon vererek daha az sayıda, ancak kaliteli yumurta büyütüyoruz. Laboratuar koşulları ne kadar gelişmiş ise kaliteli ve tutunma şansı yüksek embriyo elde etmemiz o kadar artıyor. İyi embriyo geliştirilebilen tüp bebek laboratuarlarının çok embriyo transfer etmesine gerek kalmıyor. Çünkü tutunma şansı yüksek embriyolar oluşturuluyor. Çok embriyo transferi bir anlamda başarısız embriyo geliştiren yerlerde yapılıyor.

Prof. Dr. Semra Kahraman
Memorial Hastanesi Tüp Bebek Merkezi Direktörü
(www.memorial.com.tr)


İçeriği Paylaşın