Türkiye’de Malnütrisyon Farkındalığını Artırmak İçin Bir Araya Geliyoruz!

Türkiye’de Malnütrisyon Farkındalığını Artırmak İçin Bir Araya Geliyoruz!

Türkiye’de Malnütrisyon Farkındalığını Artırmak İçin Bir Araya Geliyoruz!

Bizi Takip Et


Kötü beslenme tüm dünya için önemli bir sorundur. Öyle ki, dünya genelinde 20 milyon insan yetersiz beslenme riski altındadır. Bu nedenle, yetersiz beslenme konusunda farkındalık yaratmayı amaçlayan Klinik Enteral Parenteral Nütrisyon Derneği (KEPAN) ve her yaştan insan için bilime dayalı beslenme ürünleri geliştiren küresel sağlık şirketi Abbott, Dünya Beslenme Günü’nde bir araya gelerek yetersiz beslenmenin multidisipliner bir yaklaşımla mümkün olabileceğinin altını çiziyor.

YETERSİZ BESLENME, KÜRESEL BİR ENGEL

Kötü beslenme tüm dünyada önemli bir sorundur. Bugün dünyada yaklaşık 20 milyon insan yetersiz beslenme riski altında yaşıyor. Yetersiz beslenme konusunda farkındalık yaratmayı amaçlayan Klinik Enteral Parenteral Nütrisyon Derneği (KEPAN) ve her yaştan insana yönelik bilime dayalı beslenme ürünleri geliştiren küresel bir sağlık şirketi Abbott, yetersiz beslenmenin multidisipliner bir yaklaşımla çözülebileceğinin altını çiziyor.

Geçtiğimiz yıl Abbott ve KEPAN iş birliğiyle gerçekleştirilen Beslenme Farkındalık Hareketi’ne göre cerrahi kliniklere başvuran hastalarda beslenme ihtiyacı yüzde 15 iken bu oran geriatri kliniklerinde yüzde 18, nöroloji kliniklerinde yüzde 6, radyasyon onkoloji kliniklerinde yüzde 25 ve tıbbi onkoloji kliniklerinde yüzde 44 olmuştur. Bu nedenle hastalara doğru ve yeterli beslenme desteği verilmesi, tedavinin başarısında büyük önem taşımaktadır.

Aşağıda, bu konuyla ilgili uzmanlarla yapılan röportajlardan birkaç alıntıya ulaşabilirsiniz:

KEPAN Derneği Başkanı Prof. Dr. Osman Abbasoğlu: “Nütrisyonel değerlendirmenin tanı anında olması, rutin takip ve değerlendirmeyle gerektiğinde nütrisyon desteği sağlamanın, tedavi ve yaşam kalitesi üzerine olumlu katkısı çok önemli. Sadece yüzde 5’lik kilo kaybı bile, hastaların tedaviye cevabını ve sağ kalım sürelerini azaltıyor. Dolayısıyla polikliniğe gelen hastalarda erken dönemde beslenme değerlendirmesinin yapılması ve gerekiyorsa besin desteğinin verilmesi gerekiyor.”

Abbott Nütrisyon Genel Müdürü Ebru Kaya: Yakın zamanda Abbott’un liderliğinde, Amerika Birleşik Devletleri’nde, yaklaşık 80 merkezde, farklı hasta gruplarından (diyabet, kronik kalp hastalığı, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), pnömoni, akut miyokard enfarktüsü) 43 bine yakın vakanın beslenme durumu ve medikal beslenme ürünü kullanımının hastalık üzerine etkisi değerlendirdi. Çalışma sonuçları çok çarpıcıydı. Hastaların sağ kalım oranları artarken, komplikasyonların azaldığı, yoğun bakım ihtiyacı ve hastanede kalış süresinin kısaldığı bilimsel olarak gösterilmiştir. Bugün artık medikal beslenme destek tedavisinin öneminin farkındayız ve özellikle kanser, alzheimer gibi yıkıcı ve ilerleyici hastalıklarda primer tedaviye olan katkısını biliyoruz. Abbott olarak hem hekimlerin hem hastaların hem de hasta yakınlarının bu konuda doğru, güncel, bilimsel bilgilere ulaşmalarını sağlamak ve farkındalıklarını artırmak için bütün gayretimizle çalışıyoruz.”

Kanser hastalarında yetersiz beslenme görülme oranının yatan hastalarda yüzde 50’den daha fazla ve poliklinik hastalarında yaklaşık yüzde 30 dolayında olduğu tahmin ediliyor. Avrupa’daki son araştırmalar da kanserli yetişkin hastalarda yetersiz beslenme sıklığının yüzde 30,9’a, yaşlı nüfusa bakıldığında ise yüzde 83’e kadar çıkabildiğini gösteriyor. Kansere bağlı yetersiz beslenme gelişimi ise kanserli hastaların yüzde 50 ila 80’inde gözleniyor ve kanserli hastaların yüzde 20 ila 40’ında birincil ölüm sebebi olduğu tahmin ediliyor.

Bunlara ek olarak:

  • Çok sayıda nörolojik hastalığın, bu hastaların beslenme durumu üzerinde derin bir etkisi vardır. İnme, epilepsi, alzheimer, demans, parkinson, MS, ALS, kafa travması ve nöromüsküler hastalıklarda beslenme desteğine ihtiyaç vardır.
  • Cerrahi hastalarda yetersiz beslenme ve buna bağlı kas ve kilo kaybı sıklıkla gelişebilir.
  • Yaşlı bireylerin üçte biri yetersiz beslenme riski altındadır.
  • İnme hastalarının yaklaşık yüzde 90’ı, bilinç kaybı, yutma sorunları, azalan hareketlilik, iletişim sorunları, yorgunluk, depresyon, görsel ve algısal bozukluklar nedeniyle yetersiz beslenme riski altındadır.

İçeriği Paylaşın