Yaşam Tarzınızı Değiştirin, Bağırsak Kanserinden Korunun

3. sıklıkta görülen kolorektal (kalın bağırsak) kanseri, her yaşta görülme riski olan ancak genellikle 60 yaşından sonra ortaya çıkan bir kanser türüdür. Bağırsak kanserinden yaşam tarzını düzenleyerek korunabileceğini dile getiren Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Onkoloji bölümünden, Doç. Dr. Suna Çokmert, önemli tavsiyelerde bulundu.

Yaşam Tarzınızı Değiştirin, Bağırsak Kanserinden Korunun

Bizi Takip Et


Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Onkoloji bölümünden Doç. Dr. Suna Çokmert ‘Kolorektal (kalın bağırsak ) kanseri hakkında merak edilenleri anlattı. Kanserden korunmak için düzenli bir yaşam tarzının besinsenmesi gerektiğini söyleyen Çokmert, lif içeriği yüksek meyve, sebze ve baklagillerden zengin, kırmızı et, işlenmiş gıdalar ve yağ oranı yüksek yiyeceklerden fakir beslenme, sigara ve alkol kullanmama, egzersiz yapma, şişmanlamama kolorektal kanser gelişimini azaltan faktörlerdir" dedi. 

BAĞIRSAK KANSERİ NEDEN OLUR?

Hastalığın oluşumunda çevresel faktörlerin önemli rol aldığı, yüksek kalorili beslenme ve azalmış fiziksel aktivitenin olduğu batı tipi yaşam biçiminin başlıca risk faktörü olduğu saptanmıştır. Yanı sıra kalıtım ve ailede kolorektal kanser varlığı, enflamatuar bağırsak hastalıkları, diyabet, artmış işlenmiş et ve kırmızı et tüketimi, şişmanlık, sigara ve alkol kullanımı da kolorektal kanserlerin oluşumunda risk faktörleri olarak sayılmaktadır.

BAĞIRSAK KANSERİ BELİRTİLERİ

Kolorektal kanserleri belirtileri arasında, makattan kan gelmesi, dışkılama alışkanlıklarında değişiklikler (ishal ve/veya kabızlık dönemleri), makatta dolgunluk hissi (tuvalet sonrası rahatlayamama), karın ağrısı, şişkinlik, kilo kaybı, kansızlık, halsizlik şeklinde karşımıza çıkabilir. İleri durumlarda kitlenin kalın barsakların lümenini tam olarak tıkaması sonucunda barsak perforasyonu, ileus tabloları bulunmaktadır.

DÜZENLİ TARAMALAR ERKEN TANI İMKANI SAĞLIYOR

Erken tanı tüm kanser türlerinde olduğu gibi kolorektal kanserlerde de çok önemlidir. Erken tanı için düzenli tarama testleri yapılmalıdır. Bu testler; yılda bir kez dışkıda gizli kan testi veya dışkıda immünokimya testi, beş yılda bir sigmoidoskopi, 10 yılda bir kolonoskopi, baryumlu grafi olarak sayılabilir. Tarama testlerinin başlama yaşı 50 yaş olarak önerilmektedir. Ancak ailede kolorektal kanser, adenomatöz polip, enflamatuar barsak hastalığı olan kişilerin ise daha erken yaşlarda tarama testlerine başlamaları yanı sıra genetik testlerin yapılması da önerilir.

Kolorektal kanser teşhisi konulduktan sonra doğru tedaviyi belirlemek amacıyla bazı radyolojik tetkikler yapılır; bunlar hastalığın çevre yapılar ve uzak organlara yayılımının olup olmadığını gösteren Pozitron Emisyon Tomografi (PET CT), Bilgisayarlı Tomografi (BT) ve Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) yöntemleridir. Görüntüleme yöntemlerine göre evrelenen hastaya cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi tedavileri, tek başına ya da kombine şekilde uygulanır.

Uzak organlara yayılım göstermeyen hastalık durumunda ana tedavi, cerrahi ile tümörlü doku ve çevre lenf bezlerinin çıkarılmasıdır. Ardından tümörün patolojik özellikleri, yerleşim yeri ve lenf bezlerinin tutulumuna göre yardımcı (adjuvan) kemoterapi ve/veya radyoterapi tedavileri uygulanır. Bu tedavilerin seçimi, hastaya ve tümörüne ait özelliklere göre onkoloji hekimi tarafından düzenlenmelidir.

ERKEN TEŞHİS TEDAVİDE BAŞARI ORANINI ARTTIRIYOR

Kolorektal kanserlerin sistemik tedavisinde, standart kemoterapi ilaçlarının yanı sıra hedef tedaviler olarak bilinen ilaçlar (setuksimab, panitumumab, bevacizumab, regorafenib, ramucirumumab) da kullanılmaktadır. Hedef tedaviler, tümörü hedeflerken normal hücrelere daha az zararlı olan tedavilerdir ve tedavinin başarısını arttırmaktadırlar. Bu tedavilerin uygulanması tümörü genetik yapısının incelenmesi sonucunda mümkün olmaktadır. Tümörde bir takım gen mutasyonlarının (k-ras, n-ras, braf) varlığı veya yokluğu tedavinin seçiminde önem taşımaktadır.

Son yıllarda tüm kanser türlerinde önemi ve yeri giderek artan immünoterapi tedavileri, kolorektal kanserlerde de gündemdedir Bu tedaviler, kanser hücrelerini direkt olarak öldürmek veya hedef almak yerine, hastanın bağışıklık sistemini destekleyerek, bağışıklık sisteminin görevini yerine getirmesini sağlamaya çalışmaktır. Zira vücudumuzda her gün kanser hücreleri ortaya çıkabilmekte ve bağışıklık sistemimiz bu hücreleri yakalayarak yok etmektedir. Bağışıklık sisteminden kaçabilen tümör hücreleri kanser hastalığına neden olmaktadırlar. Kolorektal kanserlerde, mikrosatellit instabilite (MSI) varlığında Anti-PD-1 antikor özelliği sağlayan Pembrolizumab isimli immünoterapi ilacının kullanımı tedavi rehberlerinde önerilmektedir. 

Kolorektal kanserlerinden korunmada ilk ve en önemli konu, yaşam tarzı düzenlemeleridir. Şöyle ki; lif içeriği yüksek meyve, sebze ve baklagillerden zengin , kırmızı et, işlenmiş gıdalar ve yağ oranı yüksek yiyeceklerden fakir beslenme, sigara ve alkol kullanmama, egzersiz yapma, şişmanlamama kolorektal kanser gelişimini azaltan faktörlerdir. Yapılan araştırmalara göre D vitamini ve kalsiyum’un kolorektal kanser riskini azalttığına dair çalışmalar bulunmaktadır. Bu vitaminleri içeren yiyeceklerin beslenmemizde ağırlıklı olarak bulunması önerilmektedir. Korunmada ikinci konu ise, tüm kanser türlerinde önemli olduğu gibi kolorektal kanserlerde de taramadır. Ortalama veya ailesel riski olan tüm bireylerin kolorektal kanser tanısı için kullanılan tetkikleri belirli aralıklarla yaptırması, hem hastalığın erken dönemlerde yakalanması hem de sağ kalım oranlarını arttırması açısından önem taşımaktadır.


İçeriği Paylaşın