Yeme Bozuklukları En Çok Ergenler ve Genç Yetişkinlerin Sağlığını Tehdit Ediyor

Yeme Bozuklukları En Çok Ergenler ve Genç Yetişkinlerin Sağlığını Tehdit Ediyor

Yeme Bozuklukları En Çok Ergenler ve Genç Yetişkinlerin Sağlığını Tehdit Ediyor

Bizi Takip Et


Sabri Ülker Vakfı, hayata geçirdiği Uluslararası Beslenme ve Sağlık İletişimi Programı’nın üçüncüsünü 5-7 Kasım günleri arasında İstanbul’da gerçekleştirdi. Türkiye’nin  uluslararası akredite “Beslenme ve Sağlık İletişimi Programı” olan ve her biri alanında uzman bilim insanları ile iletişimcileri aynı masanın etrafında pratiğe davet eden eğitim, bu yıl “Yeme Bozuklukları: Sağlık Etkileri ve Sağlığın Geliştirilmesi için Etkili İletişim” temasıyla düzenlendi. Programa, yazılı basın temsilcilerinin yanı sıra dijital platformlardan da temsilciler katıldı.

KATILIMCILAR AVRUPA BESLENME VE GIDA BİLİMİ TOPLULUĞU’NDAN SERTİFİKA ALDI

Program çerçevesinde katılımcılara yeme bozuklukları, beslenmenin temel ilkeleri, yeme bozukluklarının diğer sağlık sorunlarıyla ilişkisi, popüler diyetlerin sağlığa etkileri, gıda güvenliği gibi konularda önemli bilgiler aktarıldı. Program, İletişim Bilimleri Enstitüsü Kurucusu Prof. Dr. Ali Atıf Bir moderatörlüğünde düzenlenen, haber değerlendirmeleri ve iletişim ilkeleri çalışmalarıyla zenginleştirilen bir atölye çalışması ile tamamlandı. Eğitimin ardından katılımcılar, Almanya’nın önde gelen beslenme ve gıda bilimi topluluğu Avrupa Beslenme ve Gıda Bilimi Topluluğu (Society Of Nutrition and Food Science) tarafından verilen  sertifikayı almaya hak kazandı.

YEME BOZUKLUKLARI EĞİTİMİN ODAK NOKTASI OLDU

Uluslararası Beslenme ve Sağlık İletişimi Programı’nda Anoreksiya Nervoza, Bulumiya Nervoza ve Tıkınırcasına Yemek Yeme Sendromu ile Ortoreksiya Nervoza yeme bozukluklarına ilişkin bilimsel bilgiler paylaşıldı.

  • Yeme bozuklukları sıklıkla ergenlerde ve genç yetişkinlerde görülse de çocukluk döneminde ve 40 yaş sonrasında da bu problemle karşılaşılabiliyor.
  • Beden algısı bozulmuş olan anoreksiya nervoza hastaları, çok zayıf olmalarına karşın kendilerini çok kilolu olarak algılar ve daha fazla ağırlık kaybı için çabalar. Kan değerlerinin ve vücut su-tuz dengesinin bozulması, kalp atım sayısında azalma, cinsiyet hormonlarında dengesizlik gibi ciddi sorunlara neden olur.
  • Bulumiya nervoza hastaları kontrollerini kaybederek aşırı miktarda yemek tükettikten sonra kendilerini kusturma, müshil kullanma, aşırı spor yapma veya hiç yememe gibi aşırıya kaçan arınma davranışları sergiler. Çoğunlukla normal ağırlıkta veya hafif şişman olan hastalar, iğrenme ve utanma nedeniyle bu arınma davranışlarını gizli bir biçimde gerçekleştirir.
  • Tıkınırcasına yemek yeme sendromunda kişi, kontrolünü kaybederek normal bir bireyin yiyebileceğinden çok daha fazlasını tüketir. Ancak bulumiya hastalarındaki arındırıcı davranışları sergilemezler. Aşırı yemenin yol açtığı utanç, suçluluk gibi duygularla aynı davranışı tekrar tekrar sergileme eğimine sahiptirler.
  • Biyolojik yönden saf, herbisit, pestisit veya yapay maddeler içermeyen besinlerin tüketilmesine karşı patolojik bir saplantı olan ortoreksiya nervozada kişi, diyetinin sağlıklı olması konusunu hayatının merkezine yerleştirdiği için bunu sağlayamadığında ciddi derecede suçluluk duyabilir ve hatta kendinden nefret edebilir.

ALANINDA UZMAN İSİMLER AYNI EĞİTİMDE BULUŞTU

Uluslararası Beslenme ve Sağlık İletişimi Programı müfredatı, katılımcılara Doğu Akdeniz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. H. Tanju Besler; Atılım Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Begüm Kalyoncu, Türkiye Diyabet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz, Avrupa Gıda Bilgi Konseyi (EUFIC) Genel Direktörü Dr. Laura Fernández, Doğu Akdeniz Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Erol, İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Metalurji Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Beraat Özçelik, Oxford Üniversitesi Araştırma Görevlisi Julian Stowell ve Uluslararası Yaşam Bilimleri Enstitüsü Direktörü Diana Banati tarafından aktarıldı.


İçeriği Paylaşın