3 Yaşlıdan 2’si Öğün Atlıyor, Günlük Besin İhtiyacını Karşılayamıyor

3 Yaşlıdan 2’si Öğün Atlıyor, Günlük Besin İhtiyacını Karşılayamıyor

3 Yaşlıdan 2’si Öğün Atlıyor, Günlük Besin İhtiyacını Karşılayamıyor

Bizi Takip Et


Akademik Geriatri Derneği tarafından, Nestlé Health Science’in koşulsuz katkılarıyla ‘Yeterli Beslen, Sağlıklı Yaşlan’ sloganıyla düzenlenen “Yaşlılarda Beslenme, Geriatri Hastalarını Bilinçlendirme ve Farkındalık Kampanyası” kapsamında Kasım 2017–Şubat 2018 ayları arasında, yaşlı bireylere yönelik İstanbul, Ankara ve İzmir’de bulunan Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezlerinde etkinlikler düzenleniyor. Kampanya web sitesi  www.yeterlibeslen.org adresinden de detaylı bilgilere ulaşılabiliyor.

Kampanya kapsamında ilki İstanbul’da 15 Kasım’da Etiler Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinliklerin 2. durağı Ankara, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi oldu. Etkinlikte Huzurevi sakinlerine önemli başlıklarda sunumlar gerçekleştirildi, sakinlerden gelen sorular yanıtlandı, bilgilendirici broşür dağıtıldı ve yapbozlar hediye edildi.

Etkinlik sonrası yapılan basın toplantısında; Akademik Geriatri Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Teslime Atlı, Akademik Geriatri Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Meltem Gülhan Halil ve Akademik Geriatri Derneği Üyesi Doç. Dr. Murat Varlı açıklamalar yaptı. Toplantıda altmış beş yaş ve üzerindeki bireylerin yeterli ve sağlıklı beslenmesi, kas kaybının engellenmesi, bilinçsiz diyet ve kilo kaybının zararları konuları ele alındı.

“TÜRKİYE’NİN HER YERİNDE YAŞLI GRUBU ÇOK YANLIŞ BESLENİYOR.” 

 Basın toplantısında konuşan Prof. Dr. Teslime Atlı, kampanyanın “Yeterli Beslen, Sağlıklı Yaşlan” sloganıyla farklı şehirlerdeki huzurevlerinde gerçekleştirdiklerini belirtti. Atlı, etkinlikleri 65 yaş üzeri yaşlıların doğru beslenmesinin önemine dikkat çekmek ve doktor kontrolünde zayıflamaya yönlendirmek amacıyla düzenlediklerini söyledi.

Sağlıksız beslenen en büyük grubun yaşlılar olduğunu, bu sebeple projenin hedef kitlesi olarak yaşlıları seçtiklerini belirten Atlı, şunları söyledi: “Geriatri, 65 yaş üzerinde olan bireylerin hastalıklarını inceleyen bir bilim dalıdır. Basit bir ifadeyle geriatri yaşlı tıbbıdır. Türkiye’nin her yerinde yaşlı grubu çok yanlış besleniyor. 3 yaşlıdan ikisiı öğün yemeğini atlamaktadır. Ayrıca yemekleri de kulaktan dolma bilgiler ile yanlış yiyeceklerden oluşmaktadır. Bunun çok önemli sonuçlarını görüyorlar. Daha çok hastalanmalarına yol açtığı için fonksiyonel durumları çok kötü olmaktadır. Bu kampanya kapsamında öncelikle biz huzurevlerini seçtik çünkü birçok yaşlının bu beslenme önerilerine daha çok ihtiyacı var. Ayrıca sesimizi aynı zamanda topluma da duyurmuş oluyoruz. Toplumdaki yaşlıya buradan bir mesaj veriyoruz. Buradaki en önemli mesajlarımız öğün sayısını atlamamaları yönünde, ikincisi de sağlıklı kilo vermeyi hekim kontrolünde yapmalarıdır. Bilinçsiz kilo verme, kas kitlesinde zayıflamaya, daha zor yürümeye ve daha kısıtlı hareket yapmaya yol açar. Bu yüzden yaşlıların mutlaka hekim kontrolünde kilo vermeleri gerekmektedir.”

 “YAŞLILARDA DOĞRU BESLENME ÖNERİLERİ”

Akademik Geriatri Derneği Genel Sekreteri ve  Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Geriatri Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meltem Gülhan Halil, “Kampanyamız ile yaşlı bir kişinin sağlıklı beslenmesi için ilkeleri gözden geçirmeyi ve dikkat edilmesi gereken konularda önerilerde bulunmak amaçlanmıştır. Kişinin hastalıklarına göre bu önerilerde değişiklik yapılması gerekebilir. Bu nedenle daima hekimlerimize ve diyet uzmanlarına danışmalıyız. ” dedi. Yaşlıların beslenmede dikkat etmesi gerekenler konusunda bilgilendirmede bulunan Halil, şu noktalara dikkat çekti:

  1.  Öğün sayısı artırılmalıdır

Bağırsaktaki enzim ve emilim kapasitesindeki azalma ve yavaşlamaya bağlı olarak günlük tüketilmesi gereken besinler daha fazla sayıda öğüne (5-6) bölünerek alınmalıdır. Yaşlılarda öğün atlanması yetersiz beslenmenin bir göstergesidir. Genellikle sabah kahvaltısı atlanmaktadır. Tüm gece açlık sonrası güne sağlıklı başlayabilmek için mutlaka sabah kahvaltısı yapılmalıdır. Kahvaltı yapmak kadar kahvaltıda tüketilen besinlere de dikkat edilmelidir. Çay yerine süt, taze sıkılmış meyve suları veya bitki çayları tercih edilmelidir. Reçel, yağ gibi sadece enerji içeriği yüksek besinler yerine az yağlı peynir, yumurta gibi proteinden, domates-salatalık gibi vitamin ve minerallerden zengin besinler yenilmelidir.

  1.  Besin çeşitliliği sağlanmalıdır

Her ana öğünde besin çeşitliliği sağlanarak, ihtiyaç duyulan miktarlarda besin tüketilmelidir. Yine farklı öğünlerde, aynı besin grubundan farklı besinler seçilerek çeşitlilik sağlanmalıdır.
Vücudun ihtiyacı olan tüm besin öğelerini tek başına sağlayan mucize bir besin yoktur.
Besinler içermiş oldukları besin öğelerine göre dört grupta sınıflandırmak mümkündür.

–  Süt ve süt ürünleri
–   Et ve benzeri besinler (et, yumurta, kuru baklagiller, yağlı tohumlar)
–  Taze sebze ve meyveler
–  Ekmek ve tahıl grubu (pirinç, bulgur, vb.)

Örneğin, bir öğünde sebze grubundan yeşil yapraklı sebzelerden tüketilirse, diğer öğünde sarı-kırmızı sebzelerden seçim yapılmalıdır(bütün renkler birlikte aynı öğünde de yenilebilir). Ispanak, marul, brokoli gibi yeşil yapraklı sebzeler folik asitten, havuç A vitamininden zengin iken karnıbahar, yeşil biber, lahana, domates, C vitamininden zengindir. Yine kuru baklagiller tahıllar ile birlikte tüketildiğinde eksik amino asitler dengeleneceğinden protein kalitesi artar. Et yemekleri, yumurta ve kuru baklagil yemeklerinin yanında yeşil biber, maydanoz, domates, taze sıkılmış meyve suyu gibi C vitamini kaynağının tüketilmesi demir emilimini 2-3 kat artırır. Süt grubu besinler kalsiyum ve riboflavinden zengindir. Yoğurt, süte göre folik asitten daha zengindir.

  1.  Yeterli miktarda protein tüketilmelidir

Proteinler kaslarımızın yapı taşıdır. Her öğünde protein içeren gıdalardan (et, tavuk, balık, kuru baklagiller, süt ve ürünleri, peynir, yoğurt, kefir, yumurta) tüketilmelidir. Günde 9-10 birim miktarında protein alımı gerekir.

–    3-4 adet köfte (veya aynı miktarda kırmızı et, tavuk, balık) veya 9-10 yemek kaşığı kuru baklagil
–    2 kibrit kutusu kadar peynir
–    1 yumurta
–    3 su bardağı kadar süt/yoğurt/kefir Hayvansal kaynaklı proteinler: Kırmızı et, beyaz et, balık, yumurta, süt ve süt ürünleri

Bitkisel kaynaklı proteinler: Kuru baklagiller (nohut, fasulye, bezelye, mercimek), tahıllar (buğday, pirinç, yulaf), yağlı tohumlar (fındık, ceviz, badem), sebzeler kalsiyum ve demir yönünden zengindir.

  1.  Doymuş yağ tüketimi azaltılmalıdır

Diyette yağın azaltılmasında;

–    Kırmızı et haftada 2 kez yenilip diğer günlerde derisiz tavuk veya hindi eti tercih edilmeli,
–   Etler görünen yağlarından temizlenmeli, et yemeklerine ilave yağ eklenmemeli,
–    Besinlerin yağı azaltılmış “light” olanları tercih edilmeli (“light” süt, “light” yoğurt, “light” peynir vb),

–    Yağ içeriği yüksek (özellikle margarin içeren) bisküvi, kraker ve kek gibi paketli ürünler tüketilmemeli,
–    Yemekler hazırlanırken yağda kızartma yerine ızgara, fırında pişirme ve haşlama yöntemleri uygulanmalıdır.

–    Çoklu doymamış yağ asitleri (özellikle omega-3 yağ asitleri) içeriği nedeniyle, yaşlılar haftada en az iki kez balık yenilmelidir. Bu yağ asitlerinin görme, bilişsel fonksiyon, kemik-eklem hastalıkları, kan lipidleri üzerine olumlu etkilerinin olduğu bilinmektedir.

  1.  Sebze ve meyve tüketimi artırılmalıdır

Vitaminler, mineraller ve fitokimyasal olarak isimlendirilen ögelerden zengin olan, sebze ve meyvelerin bol ve çeşitli tüketilmesinin kalp hastalıkları, bazı kanser türleri ve insüline bağlı olmayan diyabetten korunmada, etkili olduğu bilinmektedir.

Sebze ve meyveler pişirilerek veya çiğ olarak tüketilebilir. Pişirme, birçok sebzenin aromasını arttırır ve sindirimini kolaylaştırır. Çiğneme ve yutma güçlüğü olan yaşlılar genelde tüm sebze ve meyveleri pişirerek tüketme yolunu tercih edebilirler. Ancak, aşırı pişirilmiş sebzelerde besin öğelerinde kayıplar oluşur. Sebzelerin besleyici değerini kaybetmemeleri için yağda kızartma yerine kendi suyunda pişirme yöntemi tercih edilmeli ve pişirme suları dökülmemelidir. Aksi takdirde suda eriyen vitaminlerde önemli kayıplar oluşmaktadır.

  1.  Şeker tüketimi azaltılmalıdır

Şekerler, basit karbonhidrat kaynağıdır. Yaşlılar duyu kaybı nedeniyle tuzlu ve şekerli besinleri daha çok tercih ederler. Yaşlı beslenmesinde basit şeker (çay şekeri, reçel, bal vb.) tüketimi azaltılmalıdır. Bunların yerine kompleks karbonhidratlardan (rafine edilmemiş tahıllar, kuru baklagiller) zengin besinler tercih edilmelidir. Basit şekerler sadece enerji sağlarken, kompleks karbonhidratları içeren besinler ile enerjinin yanı sıra vücut çalışması için gerekli olan protein, vitamin, mineraller ve posa sağlanmış olur.

  1.  Posa tüketimi artırılmalıdır

Posa içeriği yüksek besinler sırasıyla kuru baklagiller, tam buğday taneli ekmek, tahıllar ve sebze meyvelerdir. Posa; şeker hastalığı, kanser ve koroner kalp hastalığı riskini azalttığı gibi bu hastalığı olan yaşlılarda tedavi edici özellik taşır. Kabızlığı önler, bağırsak faaliyetlerinin düzenlenmesi açısından önem taşır. Ayrıca kalın bağırsak kanseri oluşum riskini azaltır. Yaşlılarda yeterli posa alımının sağlanmasında; kuru baklagil yemekleri haftada 2-3 kez tüketilmeli, sebze ve meyve tüketimi artırılmalı ve esmer ekmek(çavdar, tam buğday, kepekli) ekmek tercih edilmelidir.

  1.  Su ve diğer sıvılar yeterli miktarda tüketilmelidir

Yaşlıların günde en az 2 litre sıvı tüketmesi gereklidir. Gereksinmeyi karşılamak için günde 8-10 bardak sıvı tüketilmesi uygun olacaktır (su ayran, taze sıkılmış meyve suyu). Çay, kahve, asitli içecekler, hazır meyve sularından kaçınmalıdır. Susamayı beklemeden belirli aralıklarla su içmelidir. Yeterli su veya sıvının tüketilmesi; normal böbrek fonksiyonlarının sürdürülmesi, idrar yolları enfeksiyonları, böbrek taşları ve kabızlığın önlenmesi açısından gereklidir.

  1.  Kalsiyum içeriği yüksek besinler tüketilmelidir

Yeterli kalsiyumun alınması kemik mineral kaybını azaltır, kemik sağlığının korunmasında önemli rol oynar. Bu nedenle yaşlılıkta kalsiyum içeriği yüksek besinler tüketilmelidir. Kalsiyumun en iyi kaynağı süt ve süt türevleridir (yoğurt, peynir, çökelek vb.). Yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ve pekmez de kalsiyumdan zengindir. Kalsiyumun vücutta kullanılabilmesi için D vitaminine gereksinme vardır. Besinlerle D vitamini gereksinmesi karşılanamadığından yaşlıların güneş ışınlarından yeterince yararlanması sağlanmalıdır. Evde cam arkasından güneşlenmede, ultraviyole ışınları camdan geçemediği için vücutta D vitamini sentezi yapılamaz.

  1.  Tuz ve sodyum tüketimi azaltılmalıdır

Az tuzlu besinler tercih edilmelidir. Sofrada yemeklere tuz eklenmemelidir. Tuz kısıtlaması yapılan yaşlılarda az tuzlu ve tuzsuz pişirilen yemeklere çeşitli baharatların eklenmesi, lezzeti artıracağından tüketimi kolaylaştıracaktır.

  1.  Alkol ve sigaradan kaçınmalıdır

Alkolün sağlık üzerine olumsuz etkileri vardır. Aşırı alkol tüketiminin karaciğer, beyin, kalp kası hasarına, ülser, pankreas iltihabı, sindirim sistemi kanserleri, hipertansiyon, demans ve depresyonu neden olduğu bilinmektedir.  Sigara bazı kanser türleri, damar sertliği,  beslenme yetersizliği, kemik erimesi ve kırıklara neden olur. Antioksidan vitamin ihtiyacını artırır.

  1.  İdeal vücut ağırlığı ve kas gücü korunmalıdır

Yaşlılarda kilo kaybına ve kilo almaya dikkat edilmelidir. Bu değişikliklerin zamanında fark edilebilmesi için, haftalık olarak vücut ağırlığı izlenmelidir. Son altı aylık zaman diliminde 4.5-5 kg istem dışı kilo kaybedilmesi veya kilo alınması beslenme bozukluğunun bir göstergesi olarak kabul edilmeli ve nedenleri araştırılmalıdır. Şişmanlık sorunu ve istem dışı kilo kaybı olan yaşlıların mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurmaları gerekmektedir.

“YAŞLILARDA KAS KAYBI YÜRÜYÜŞ HIZIYLA DA ANLAŞILABİLİR”

Akademik Geriatri Derneği Üyesi ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Geriatri Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Varlı ise yaşlılarda kas kaybı ile ilgili şu bilgileri verdi:

“Sarkopeni, yaşlanma ile oluşan kas kaybı anlamına gelir ve bir bakıma kas yaşlanmasını ifade eder. Kas miktarında ve kas işlevinde azalmayı kapsar. Tüm yaşlılarda, yaşlanmanın sonucu olarak kas kaybı oluştuğunu bilmeli ve tüm yaşlıları sarkopeni açısından değerlendirmeliyiz. Yaşlının vücut yapısı, kas miktarı gözlenerek kas kaybı olup olmadığı konusunda rahatlıkla fikir sahibi olabiliriz. Kas miktarı için baldır çapı değerlendirmesi de bizlere hızlı fikir verir. Baldır çapı ölçümü için yaşlı ayakta durur, sağ baldırın en kalın yerinden cildi sıkmadan mezura ile ölçüm yapılır. Sağ baldırda şişlik varsa soldan ölçüm yapılır. Her iki baldırda da şişlik varsa ölçüm yapılıp şişlik olduğu not edilir. Avrupa verilerine göre 31 cm altı, Türkiye verilerimize göre 33 cm’nin altı kas kaybı lehine değerlendirilir.  Kas işlevini değerlendirmek için ise pratikte, yaşlının yürüme hızı ve el kavrama gücüne bakabiliriz. Yaşlının yürüme hızı düz bir zeminde, örneğin koridor boyunca, olağan hızında 4 metre yürürken değerlendirilir. 0,8 m/sn’nin altı hızda yürüme ‘yavaş yürüme’ olarak değerlendirilir ve kas işlevselliğinde azalma olabileceğini düşündürür. El kavrama gücü ise elimizi sıkması istenerek değerlendirilir. Yürüme hızında yavaşlama olması ve/veya el kavrama gücünde azalma kas fonksiyonundaki azalma konusunda fikir verir. Sarkopeni yaşlılarda sık görülür. Yandaş hastalığı olan yaşlılarda daha da sık görülür. Türkiye’de Ankara’da bir bakımevinde 65 yaş üzeri bireylerde sarkopeni sıklığı yüzde 29 olarak saptanmıştır. Çalışmalar 80 yaş üzeri yaşlıların ~yüzde 50’sinde sarkopeni olduğunu düşündürmektedir. Sarkopeninin ortaya çıkmasına neden olan başlıca sebepler protein yapımının azalması, protein yıkımının artması, sinir-kas bütünlüğünün bozulması ve kastaki yağ içeriğinin artmasıdır.”


İçeriği Paylaşın