Akromegali Tedavi Edilebilir Bir Hastalık

Akromegali Tedavi Edilebilir Bir Hastalık


Bizi Takip Et


HABER: Demet DEMİRKIR

Akromegali ile Yaşam Derneği, 15 Nisan Akromegali Günü kapsamında hastalık hakkında bilgilendirme yapmak için bir basın toplantısı düzenledi.

Toplantıda akromegali hastalığının nadir görülen bir hastalık olduğu belirtilerek genelde hasta ve doktorların gözünden kaçtığı kaydedildi. El ve ayaklarda büyüme, dilde büyüme, yüz hatlarında kabalaşma, alt çenenin uzaması, diş aralarında açılma, aşırı terleme, et benlerinin artması, seste kalınlaşma gibi şikayetleri olan kişilerin bir endokrinoloji ya da iç hastalıkları uzmanına gitmeleri mesajı verildi.

Toplantıya Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Ünitesi’nden Prof. Dr. Tomris Erbaş, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Sema Yarman, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. İbrahim Ziyal, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Ünitesi’nden Prof. Dr. Selçuk Dağdelen, Akromegali İle Yaşam Derneği Başkanı ve akromegali hastası Dr. Mehmet Özden ve Akromegali İle Yaşam Derneği Genel Sekreteri ve akromegali hastası Hasan Ayhan katıldılar.

“AKROMEGALİ HASTALARININ YARISINDAN FAZLASI TEDAVİ GÖRMÜYOR”

Akromegali hastalığının milyonda 80 ila 90 kişi arasında görüldüğünü belirten Prof. Dr. Selçuk Dağdelen, Türkiye’de 6 bin civarında akromegali hastası olduğunu fakat tanı alan yalnızca 2 bin civarında kişi olduğunu söyledi. Bu konuda farkındalık yaratmak amacıyla basın toplantısı düzenlediklerini sözlerine ekleyen Prof. Dr. Dağdelen, “Genelde insanlar kilo almaları nedeniyle el ve ayaklarında büyüme olduğunu düşünür fakat el ve ayaklarda büyüme, öne çıkmış bir çene, diş aralarında açılma, ter bezlerinin artması nedeniyle fazla terleme gibi şikayetleri olan kişilerin bir uzmana görünmesi gerekir” dedi.

Akromegali hastalığının tedavisi olduğunu belirten Prof. Dr. Dağdelen, hastalığın tedavi edilmediği taktirde iç organlarda hayatı tehdit edebilecek hasarlara yol açtığını söyledi.

“BÜYÜME HASTALIĞI, JİGANTİZM VE AKROMEGALİ OLARAK KENDİNİ GÖSTERİYOR”

Hastalığın iki şekilde karşımıza çıktığını belirten Prof. Dr. Sema Yarman şunları söyledi:

“Büyüme hormonunun aşırı salgılanması, kemik büyüme hatları kapanmadan önce çocuklarda gelişirse “Jigantizm” (devlik); Erişkinlerde büyüme tamamlandıktan sonra büyüme hormonunun aşırı salgılanması sonucunda ise akromegali gelişir”

Hastalık belirtilerinin yavaş ilerlemesi nedeniyle geç tanı konduğunu kaydeden Prof. Dr. Sema Yarman, hastalık belirtileri başladıktan 8-10 yıl sonra tanı alan hastalar olduğunu söyledi. Hastalığın her yaşta görülebildiğini kaydeden Prof. Dr. Yarman, akromegalinin nedenini şu şekilde açıkladı: “Hastaların yüzde 99’unda hipofiz bezinin ön bölümünde bulunan iyi huylu tümörlere bağlı. Ailede ikiden fazla kişide akromegali görülmesi durumunda ise genetik yüzde 5 etkili.”

Akromegalinin çok fazla bilinen bir hastalık olmadığına değinen Prof. Dr. Yarman, hastaların çok farklı uzmanlıklara başvurarak yanlış tanı ve tedaviler aldıklarını; kişilerin gereksiz yere birden fazla ameliyat geçirdiklerini söyledi.

“AKROMEGALİ YAŞAM SÜRESİNİ KISALTIYOR”

Prof. Dr. Tomris Erbaş ise toplumda el-ayak ve yüz büyümesinin hastalık olarak kabul edilmediğini o nedenle çok geç tanı alan hastalar olduğunu belirtti. Tedavi edilmeyen hastalarda şeker hastalığı, kalp yetmezliği, yüksek tansiyon, solunum hastalıkları, tiroid hastalıkları ortaya çıkarken; bağırsak poliplerinin meydana gelebileceğini ve tedavi edilmeyen poliplerin de bağırsak kanserlerine neden olacağının altını çizdi. Karpal tünel sendromu olan kişilere de akromegali sorunu var mı diye bakılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Erbaş, “Yumuşak dokularda ve kıkırdakta büyüme oluşur. El bileğindeki yumuşak doku artışı sinir sıkışmasına neden olur ve karpal tünel sendormu gelişir” dedi.

Tedavi edilmeyen akromegali hastalığı yaşam süresini kısaltıyor diyen Prof. Dr. Erbaş, “Erken teşhis ve doğru tedaviyle kişilerin yaşam süresi uzuyor ve yaşam kaliteleri artıyor” şeklinde konuştu.

“TEDAVİ ŞEKLİ: CERRAHİ, İLAÇ TEDAVİSİ VE RADYOTERAPİ”

Tedavi konusunda bilgiler veren Prof. Dr. İbrahim Ziyal, akromegalide cerrahi tedavi, ilaç tedavisi ve radyoterapi kullandıklarını belirtti. Cerrahi tedavi ile tümörün tamamen veya tama yakın bir şekilde çıkarılmasının amaçlandığını kaydeden Prof. Dr. Ziyal, “1 cm’den küçük olan tümörlerde cerrahi tedavi başarısı fazladır. Büyük ve çevre dokuya yayılmış olan tümörler tama yakın olarak çıkarılamayabilir.” dedi.

Prof. Dr. Ziyal, cerrahi tedaviden sonra hastalığın halen devam etmesi durumunda büyüme hormon yüksekliği kontrol altına alınmadıysa ilaç tedavisi uygulamaları gerektiğini vurgulayarak; bazı hastalarda bu iki tedaviye ek olarak bir de radyoterapi uygulanması gerektiğini sözlerine ekledi.

           BİR AKROMEGALİ HASTASININ ÖYKÜSÜ

Kendisi de akromegali hastası olan Akromegali İle Yaşam Derneği Başkanı Dr. Mehmet Özden, hastalıkla nasıl tanıştığını anlattı:

“Tanı öncesinde ellerimin, ayaklarımın büyümesine; yüzümün kaba bir görüntü oluşturmasına rağmen bu tabloyu bir hastalıkla bağdaştıramadım. Örneğin, 43 numara olan ayakkabım 47 numaraya çıkarken ben sadece ayakkabı arayışı içerisine girdim. Vücuduma dar gelen kıyafetlerimi 5-6 ay sonra yenisiyle değiştirdim. Büyüyen parmaklarıma olmayan alyansımı takamayınca eşimin kuşkucu sorularına gerçek anlamda bir savunma getiremedim. Sağlık şikayetlerim nedeniyle pek çok doktora başvurdum. Solunum zorluğu nedeniyle burun ve boğaz ameliyatları geçirdim; geceleri solunum cihazı kullandım.

Yüksek tansiyon, baş ve eklem ağrıları, aşırı terleme, vücudumdaki siğiller nedeniyle farklı tanı ve tedaviler aldım. 2002 yılında, 5-6 yıl görüşmediğim Dahiliye uzmanı arkadaşım beni ziyarete geldi. Beni gördü ve ilk bakışta “Sen akromegali hastasısın” dedi. Ertesi gün beni hastaneye götürdü böylece akromegali tanısı aldım ve tedavi sürecine girdim. bu süreçte hipofiz tümörü ameliyatı geçirdim ve 2002 yılından bu yana endokrinoloji uzmanlarınca tedavi edildim ve devamlı izleneceğim. Tümör nedeniyle oluşan büyüme hormonu düzensizliğinin tahribatından korunmak zorundayım. Buna rağmen süren tahribat karşısında 2 yıl önce kalın bağırsak polip operasyonu geçirdim, bozulan diz eklemlerim yüzünden 3 ay önce iki ayağıma diz protezi takıldı.”


İçeriği Paylaşın