Bunama Ve Alzheimer

Bunama Ve Alzheimer

Bunama Ve Alzheimer

Bizi Takip Et


Demans, halk arasında “bunama “adı ile bilinen hastalığın tıbbi ismidir ve kelime anlamı itibari ile “zihnin yitirilmesi” anlamına gelmektedir.  Alzheimer hastalığı ise bunamaya neden olan hastalıklardan sadece birisidir. Bunama denildiğinde sıklıkla Alzheimer hastalığı akla gelmektedir. Bu bir bakımdan yanlış, bir bakımdan ise doğrudur. Bunamaya neden olan tek hastalık Alzheimer hastalığı olmasa da, tüm bunamaların yarısından fazlasını Alzheimer hastalığı oluşturmaktadır.

Bunama esas olarak yaşlılık çağında görülen bir durumdur. Buna karşın bazı bunama tipleri daha erken yaşlarda da görülebilir. Ama en sık izlenen Alzheimer tipi bunamanın 60 yaşından önce görülmesi çok nadiren izlenen bir durumdur.

ALZHEİMER HASTALIĞI VE UNUTKANLIK

Alzheimer hastalığının olmaz ise olmaz ve de ilk bulgusu UNUTKANLIKTIR. Bu unutkanlık, şiddeti giderek artan, geçmiş zamanı değil ama günümüzdeki olayları hatırlamama şeklindedir. Örnek vermek gerekirse bir Alzheimer hastası gençliğine ait detayları oldukça iyi hatırlarken, mevcut başbakanı bilmeyebilir, bir önceki gün yediği yemeği hatırlamayabilir. TV izleyen bir hasta gündemi meşgul eden ve herkes tarafından bilinen haberleri, olayları kayıt edemediğinden dolayı hatırlayamaz. Bu olaylar hakkında bazı ipuçları verildiğinde bunlardan da yararlanamazlar. Bu unutkanlığa başka bir örnek ise çocuklarını tanırken yeni doğan torunlarını tanımayabilirler. Çünkü torun hastalık başladıktan sonra kişinin hayatına girmiştir bu nedenle kaydedilememiştir. Ayrıca hastalık ilerledikçe hastalar yaşlılık dönemlerinden gençliğe doğru giden zaman dilimine karşı da bir unutkanlık geliştirirler. Örneğin yıllarca oturduğu eski evlerini unutabilirler, anne-babalarının öldüklerini hatırlamayabilirler.

Buna karşın bir kişinin ya da bir nesnenin isminin hatırlanamayıp sonradan hatırlanması ise nispeten daha selim bir unutkanlıktır. Bazen ilk anda bazı şeyleri hatırlamayabiliriz ve unuttuklarımız çoğu kez sonradan aklımıza gelir. Bu tip unutkanlıkların altından çok sıklıkla psikiyatrik sorunlar, yorgunluk, gerginlik ve uyku sorunları çıkmaktadır ve bunama ile birebir ilişkili durumlar değildir.

Alzheimer hastalığında zaman içinde unutkanlığa yön bulamama, giyinememe, idrar tutamama, muhakeme yapamama ve çeşitli davranış bozuklukları eklenir. Bunların eklenmesi hastalığın ilerlediği anlamını taşımaktadır.

ALZHEİMER HASTALIĞININ SIKLIĞI VE YAŞLA OLAN İLİŞKİSİ

Bu hastalık yeni bir hastalık olmasa da hastaların sayısı giderek artmaktadır. Bu durum, hastalık için en önemli risk faktörünün “yaşlanma-ileri yaş” olmasından ileri gelmektedir. Günümüzde tüm dünyada (özellikle gelişmiş ülkelerde ve refah toplumlarında) en hızlı artan yaş grubunu, 65 yaş ve üstü kişiler oluşturmaktadır. Alzheimer hastalığının görülme sıklığı yaş ile artmaktadır (65 yaş üstü 100 kişiden  8`inde  Alzheimer hastalığı görülmektedir). Yaşlanma kaçınılmazdır.  Yakın tarihte yaptığımız bir çalışmanın sonuçlarına göre Türkiye’de 230-300 bin arasında civarında Alzheimer hastası olduğu düşünülmektedir* ve bu sayı ileride maalesef artacaktır. Çünkü Türkiye’de 2000 yılında 65 yaş üstü nüfus 5 yıl içinde yaklaşık ikiye katlanarak 4 milyon düzeyine yaklaşmıştır. Genç nüfusun giderek yaşlanacağı bir ülke olarak Türkiye’de 30-40 yıl sonra bu hastalığın en önemli sağlık sorunu olacağını söylemek müneccimlik olmayacaktır. Mevcut tedavilerin erken dönemde etkili olmasından dolayı ve çeşitli koruyucu tedbirleri almak amacıyla hastalıkta ERKEN TANI hatta TANI ÖNCESİ DEĞERLENDİRME büyük öneme haizdir.

ALZHEİMER  HASTALIĞININ NEDENİ?

Alzheimer hastalığı henüz nedeni tam aydınlatılamayan şekilde beyin hücrelerinin programlanandan daha erken ölmesi nedeniyle olmaktadır (yaşla beraber her kişide beyin hücre ölümü olmaktadır ama Alzheimer hastalığında bu süreç çok hızlı ve erken olmaktadır). Hücre ölümüyle birlikte beyin yavaş büzüşmeye başlar ve küçülür.  Alzheimer hastalığı bulaşıcı bir hastalık değildir, bir kanser hastalığı değildir.  Çok nadir (yaklaşık 100 hastanın 5`inde) olmakla birlikte ırsi formları mevcuttu ama bunlara nadir rastlanmaktadır.

Hastalık maalesef ki sinsi bir şekilde başlayıp giderek ilerleyen bir karakterdedir. Bu nedenle hastalık kabaca 3 evreye ayrılabilir.

1.evre hastanın çoğu işini tek başına yapabildiği, kaybolma riski olsa da dışarı tek başına çıkabildiği, unutkanlığın diğer bulgulara göre çok ön planda olduğu, tuvalet ile ilgili sorunların henüz başlamadığı dönemdir. Genellikle bu durumdaki hastaların unutkanlığı yaşlılığa atfedildiğinden çoğu aile hastalarını bu evrede değil de daha ileri evrelerde getirir.

2.evre ise hastanın başkalarının yardımına daha çok ihtiyaç duyduğu bir dönemdir. Hasta tek başına yıkanamamakta, giyinememektedir ve tek başına dışarı çıktığında ne yapacağını bilemez. Muhakemede bozulmalar vardır. Bu dönemde sıklıkla idrar tutamama başlar. Yüzeysel bir bakışla hasta halen sağlıklı sanılabilir. Bir takım psikiyatrik bulgular da mevcuttur. Örneğin hasta eşyalarının çalındığını söyleyebilir, aile yakınlarını suçlayabilir, hayatta olmayan kişilerin yaşadığını iddia edebilir.

3. evre ise en son evredir ve tek başına hasta hiçbir şey yapamaz. Yürüme yavaşlamış, konuşma çok azalmıştır. Hastanın bezlenmesi gerekmektedir ve yutma sorunları olabilir. Bu evrenin sonunda hasta maalesef yatağa bağımlı hale gelir ve sonrasında kaybedilir.

HASTALIK İÇİN EN ÖNEMLİ RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

1. Yaş (değiştirilemez faktör)
2. Geçmişte depresyon (değiştirilebilir faktör)
3. Damar hastalıkları (Kalp krizi, tansiyon yüksekliği, kolesterol yüksekliği…) değiştirilebilir faktörler
4. Geçmişte ciddi kafa yaralanmaları
5. Düşük eğitim düzeyi

KORUNMAK İÇİN NELER YAPILABİLİR?

Bu konuda devletlerin, hekimlerin ve kişilerin yapabilecekleri şeyler bulunmaktadır. Örneğin sosyal politikalar ile eğitim düzeyinin arttırılması demanslı hasta sayısını da azaltacaktır ya da travmalara neden olan trafik ve iş kazalarının engellenmesinin de bunama görülme sıklığı üzerine olumlu etkisi olacaktır.

Kişilerin ve hekimlerin ile yapabilecekleri şunlardır;

• Sağlıklı yaşlanılmalıdır. Zinde bir beden olmadan zinde bir zihin ve beyin de mümkün değildir.

• Tansiyon yüksekliği, kolesterol yüksekliği gibi kalp-damar hastalığı riskleri bunama için de risk faktörü olduğundan sıkı bir şekilde kontrol altına alınmalıdır.

• Zihinsel aktivitenin yararı kanıtlandığından özellikle strateji gerektiren bulmacalar, oyunlar (örneğin sudoku, satranç, briç, kitap okuma…) özendirilmelidir.

• Düzenli beslenme teşvik edilmelidir. Katı yağlar yerine sıvı yağların tüketilmesi, daha çok taze yeşil sebzeler yenmesi teşvik edilmelidir.

• Özellikle depresyon gibi psikiyatrik hastalıklar doktora başvurulup tedavisinin yapılması gereklidir.

• Aşırı alkol risk faktörü olsa da, günde 1 kadeh kırmızı şarabın kalp ve damar hastalıklarına iyi geldiği de düşünülerek bu miktarın üstünde alkol alınması önerilmemelidir. Son çalışmalar bahsedilen miktarın bunamadan da koruyucu olduğunu telkin etmektedir.

• Sigara içilmesi önlenmelidir.

• Unutkanlık olduğunda “yaşlılıktandır” demeyip bir hekime başvurup takiplerin ve kontrollerin yapılması gereklidir. Zira bu konuda alan hızlı ilerlemektedir.

BASİT UNUTKANLIKTAN BUNAMAYA

Unutkanlık, kişinin etkinliklerinde kısıtlılığa yol açan ve beynimizin en önemli işlevlerinden biri olan bellek bozukluğu sonucu ortaya çıkan bir sorundur. Özellikle yaşlılarda bunama hastalığının ilk bulgusu olabileceğinden dolayı ciddiye alınması gerekir. Yaşlanma ile kişilerde ılımlı bir unutkanlık olabilir. “Yaşla-ilintili unutkanlık” ismi verilen bu durum ilerlemediği sürece herhangi bir hastalığa yol açmaz. Buna karşın bu tip hastaların periyodik olarak takip altında olması gereklidir çünkü bu unutkanlık, eğer ilerleme gösteriyorsa, ciddi hastalıkların habercisi olabilir. Daha gençlerde görülen unutkanlığın altında ise sıklıkla psikiyatrik sorunlar yatar. Örneğin günümüz şehir ve çalışma hayatının getirdiği stres, depresyon, gerginlik beyin işlevlerinden dikkat toparlama ve yöneltmeyi bozarak unutkanlık yapar. Buna karşın bazı vitamin eksiklikleri, guatr hastalıkları, beyin tümörleri, beyin damarındaki tıkanmalar, beyin kanamaları, MS ve daha bir çok hastalık da kendisini unutkanlıkla gösterir. Sonuç olarak devam eden bir unutkanlık tıbbi olarak araştırılmayı hak eden bir bulgudur.

HAFİF KOGNİTİF BOZULUK-BUNAMA ÖNCESİ DURUM

Yaşlılardaki unutkanlık hafif olmaktan çıkıp daha aşikar duruma geldiğinde ise “hafif kognitif bozukluk-HKB” adı verilen tablo ortaya çıkar. Bu durum artık bir hastalık olarak ele alınmalıdır çünkü bu durum birçok bunamanın erken dönemini teşkil ettiğinden önem verilmesi ve araştırılması gereken bir durumdur. Bu durumda yıllık demans dönüşüm oranı %10’dur yani 10 HKB hastasından 1 tanesi ertesi yıl bunama hastası olur. Süre arttıkça bu oran da artmaktadır. Bu durumun ortaya konması için ayrıntılı bellek ve diğer beyin işlevlerini değerlendiren “nöropsikolojik testler” yapılmalıdır.

YAŞLILIKTAKİ HANGİ UNUTKANLIK DURUMLARINDA ENDİŞELENİLMELİDİR?

Yaşlılıktaki her türlü unutkanlık bir nörolog, psikiyatrist veya geriatristin görmesi ve takip etmesi gereken bir durumdur.

Unutkanlığı giderek artan, unutkanlık dışında yol bulamama, aritmetik yapamama, içe kapanma, canlı hayaller görme …vs gibi ilave bulguları olan, ailesinde Alzheimer hastası olan, felç geçiren, ciddi kaza geçiren kişilerde unutkanlık daha ciddiye alınmalıdır. Bilinen bir nörolojik hastalığı olan (örneğin beyin damar hastalığı, MS, epilepsi …vs) veya diğer tıbbi hastalıkları olan (örneğin şeker hastalığı, kalp krizi, her hangi bir kanser ….vs) kişilerdeki unutkanlığın altında mevcut hastalıklar yatabildiğinden daha titiz bir inceleme gerekir.

UNUTKANLIK NASIL DEĞERLENDİRİLİR?

İlk olarak hekim, kişinin şikayetlerini dinler, tüm tıbbi hikayesini edinir ve ardından da hastayı iyi bilen bir yakını ile konuştuktan sonra unutkanlığın günlük yaşamdaki etkisini saptar. Hastayı en iyi bilen yakın, her zaman aileden birisi olmak zorunda değildir. Bazı durumlarda bu kişi, bir komşu, evdeki bakıcı kadın, mahalledeki bakkal….vs gibi başka birisi olabilir.

Bunun ardından “nöropsikolojik testler” adı verilen ve kişi ile yüz yüze ona sorular sorma, çizimler yaptırma ve bazıları bilgisayar başında tuşlara basma şeklinde yaptırılan bir takım testler ile unutkanlığın tipi ve şiddeti ölçülür. Bu testlerin ardından hekim gerekli görürse laboratuar ve diğer tetkikleri isteyebilir (Tomografi, EEG, lomber ponksiyon, SPECT,PET, kan-idrar tetkikleri …vs). Bu tetkiklerden MR incelemesi özellikle nadir rastlanan ama unutkanlığa yol açabilecek diğer nedenleri dışlamada oldukça etkindir. Bazı durumlarda basit vitamin eksiklikleri (B12 ve folik asit) ya da guatr hastalıkları da unutkanlık yapabileceğinden bunlara yönelik kan testleri de yapılmalıdır. Bütün tetkikler ile birlikte hekim bir klinik yargıya vararak tanıya ulaşır.

MR çekimi yaklaşık 20-30 dakika sürer ve hastanın çekim sırasında hiç hareket etmemesi gerekir. Kapalı yer korkusu olan kişilere sıklıkla MR çekilemez. Devamlı hareket eden veya klostrofobisi olan hastalara MR yerine bir diğer inceleme olan bilgisayarlı tomografi yapılabilir. Bu daha kısa süren ve daha ferah bir şekilde yapılan bir yöntem olmasına karşın MR kadar detaylı bilgi sağlamaz.

SONUÇ:
Yaşlanmakta bir ülke olan Türkiye’de bunamalar ve özellikle Alzheimer hastalığı ciddi bir sağlık sorunudur ve ileride daha da sıklığı artacaktır. Bu hastalığın ilk bulgusu unutkanlık olduğu için unutkanlığı olan yaşlıların bu konuda uzman hekimler tarafından değerlendirilmesi gerekir. Hastalığın tanısında en önemli olan hasta yakınlarının anlattıkları olduğundan, hekime şikayetlerin net bir şekilde anlatılması diğer tüm tetkiklerden daha önemlidir. Bunun dışında nöropsikolojik testler denilen yöntem de hastanın zihinsel işlevleri hakkında an fazla bilgi sağlayan yöntemdir. Erken tanı etkin olan ilaçların kullanılması amacı ile önem taşımaktadır. Bu hastalıktan korunmak için de hepimizin ve sağlık politikaları aracılığı ile yönetimlerin de yapabilecekleri birçok şey bulunmaktadır.

Dr. Başar Bilgiç
NP İstanbul Nöropsikiyatri Hastanesi Nöroloji Uzmanı


İçeriği Paylaşın