Covid-19 Sonrasında Görülen Kalp Problemleri

Covid-19 Sonrasında Görülen Kalp Problemleri

Covid-19 Sonrasında Görülen Kalp Problemleri

Bizi Takip Et


Covid-19 testi pozitif çıkan kişilerde virüsün kalbi etkilediği nasıl anlaşılır? Korona virüsü geçiren herkese kalp konrolü yapılmalı mıdır?

Memorial Ataşehir Hastanesi Kardiyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. İzzet Erdinler, covid-19 sonrasında görülen kalp problemleri hakkında merak edilenleri anlattı.

KALPLE İLGİLİ NE TÜR PROBLEMLER YAŞANABİLİR?

. Covid-19 sonrasında kalple ilgili ne tür problemler ortaya çıkabiliyor?

‘‘İngiltere’nin yaptığı iki sınıflandırmadan biri Post-Covid Sendromu diye geçer. Burada covid geçirdikten sonraki üç haftalık dönem ifade edilir. Diğer sınıflandırma da kronik covid hastalığını oluşturan gruptur. Bu da covid geçirdikten sonraki yaklaşık üç aylık bir zaman aralığını içerir ve her on covid geçiren kişiden birinde, özellikle uzamış ya da kronik covid diye geçirilen bir devre  yaşanmaktadır. Bu on kişiden birinde yaşanan covid sonrası belirtilerden en çok yorgunluk ve nefes darlığı görülür. Ama bunların bir kısmında da kalp ile ilgili problemler yaşanmaktadır ve bu problemler sanıldığından daha fazla oranda yaşanmaktadır. Çünkü hastaların sadece semptomlarını değil, içlerinde için için yanan bir problemin devamını da görürüz. Bu için için yanan problem, kalpte meydana gelmekte olan miyokardit (kalp kası iltihabı), perikardit (kalp zarı iltihabı), aritmi, kalp yetersizliği gibi çeşitli nitelikteki hastalıklar olarak ortaya çıkmaktadır. Bu hastalıklar ölümcül risklere neden olacak problemler olarak yansıyabilmektedir. Kişilerde ölümcül risklere yol açacak spektrumun başında özellikle çarpıntı, nefes darlığı, göğüs ağrısı ve kalp yetersizliği bulguları gibi çeşitli semptomlar vardır. Şu anki durumda kişilerde meydana gelen aşırı yorgunlukla beraber en fazla çarpıntı ve nefes darlıklarının oluşumuna rastlanmaktadır. Son zamanlarda farkında vardığımız önemli noktalardan biri de bu hastalığı iki haftalık yani olan ve geçirilen bir hastalık olarak görülmemesi gerektiğidir. On dört günün ilk haftasında nezle benzeri semptomların olduğu, ikinci haftasında da eğer zatürre veya belirgin bir problem yaşanmazsa genellikle iki haftalık sürede bu olayın çok toparlandığı düşünülmektedir. Ancak bu şekilde ifade edilen bilgilerin hiç de böyle olmadığı ve çok daha sıkıntılı bir süreç içerisinde devam ettiği görülmektedir.’’

‘‘İLERİDE KALP YETERSİZLİĞİNE EVRİLEBİLİR’’

. Covid-19 sonrasındaki üç haftalık ya da üç aylık periyotta görülen problemlerin hepsi kalıcı mıdır?

‘‘Bu sorunun iki yönü var. Birinci yönü, asemptomatik kişilerin, covidi geçirirken bile şikayetleri olmuyor ve bu hastaların yaklaşık yarısında kalp ve akciğerle ilgili problem çıkıyor. Semptomatik grupta ise kalple ilgili problemler yüzde 70 gibi çok ciddi boyutlara varabiliyor. Asemptomatik gruplarla ilgili Amerika’da 45 bin atlet üzerine yapılmış bir çalışma var. Bunların sadece yüzde 20-30 arasında oranda nezle bulguları olmuş. Bu asemptomatik hastalara daha sonra kalple ilgili EKO veya çeşitli MR uygulamaları yapılmış ve bu hastaların önemli bir kısmında perikardit ve miyokardit gibi kalple ilgili problemler olduğu görülmüş. Asemptomatik geçirip iki-üç hafta sonra normal günlük yaşantılarına dönen hatta spora başlayan bu hastaların özellikle için için kalp problemleri devam ediyor. Amerika’da bir College oyuncusu covid geçirdikten iki hafta sonra normal günlük yaşantısına dönüp antrenmanlara başladıktan sonra öldü. Bizdeki sporcuların da covid geçirdikten sonra nasıl bir kontrolden geçtikleri çok önemli. Çünkü antrenmanlara başlayınca problem oluyor. Semptomatik olan kişilerde de ne durumda olduklarını gösteren Ekokardiyografi ve MR gibi birtakım önemli nitelikte tetkikler var. Bir çalışmada kalp tutulumunun yüzde 70’in üzerinde olduğu ortaya çıktı. Ve bu kalp tutulumu belli bir süre içerisinde hastalar tarafından çok hissedilmiyor ya da az semptomlarla ortaya çıkartılıyor. Bu olay bütün miyokarditlerde ve perikarditlerde gördüğümüz gibi altı ya da sekiz haftalık tedavi veya tedavisiz periyodlar ile büyük ölçüde toparlayabilir. Ama bir süre sonra önümüze daha fazla oranda kalp yetersizliği ile ya da kalp kası problemleriyle (kardiyomiyopati) hastalar gelmeye başlayabilir. Bu durumda da covid hastalarının daha ileriki dönemlerde kalp yetersizliğine evrilmesi söz konusu olabilir. Akut dönemde ise daha çok nefes darlığı, bazen atipik göğüs ağrıları, zaman zaman çarpıntılarla ortaya çıkan bir hastalık periyodu ile görülebilir. Bu hastaların tanısını koymak için ekokardiyografi, holter gibi tetkikler yapılarak ne durumda olduklarını görülür ve ona göre bir tedavi planlanır. Ama buz dağının çok önemli bir kısmı altta için için yanmaya devam etmektedir.’’

‘‘COVID GEÇİRENLER KARDİYAK YÖNÜNDEN DE DEĞERLENDİRİLMELİ’’

. Her covid geçiren kişi bir kardiyolojik muayeneden geçmeli midir?

‘‘Özellikle covid geçiren her beş kişiden birinde troponin testi yüksek çıkıyor. Troponin testi, kalp krizi tanısında kullanılan bir kan testidir. Troponin testi yüksek olan kişilerde bir kardiyak hasarın olduğu düşünülür. Covid geçiren kişilerin hepsine ekokardiyografi yapmak gerekmeyebilir ama bu hastaların nasıl bir göğüs hastalıkları veya aile hekimlerine gittiklerinde akciğer yönünden tetkikleri ve kan tahlilleri yapılıyorsa en azından EKG çekilerek kardiyak yönden de mutlaka değerlendirmeleri gerekir. Ama bu hastalar eğer daha önceden kalp problemleri olan kişilerse örneğin kapak, damar, yüksek tansiyon problemleri ya da kalp yetersizliği gibi bir problemleri varsa ekokardiyografi ya da aynı anda MR ile değerlendirerek büyük ölçüde kardiyak durumunu açığa kavuşturmak gerekir.’’

Prof. Dr. İzzet Erdinler

‘‘COVID KALP VE DAMAR TUTULUMLARINI İKİ YOLLA YAPIYOR’’

. D-dimer testi de yapılmalı mıdır?

‘‘Covidde iki tane çok önemli problem yaşanıyor. Birincisi bütün grip virüslerinin içerisinde covid dışında yer alanların kalp tutulumu yapması hemen hemen pek görülen bir şey değil. Sadece MERS’in (Middle East respiratory syndrome/Orta Doğu solunum sendromu) kalp tutulumuna ait bazı bulgular var. Ama covid kalp ve damar tutulumu yapıyor ve bu tutulumları iki yolla yapıyor. Birinci asıl olarak direkt yolla doku hasarı yapıyor. İkincisi ise inflamasyonu arttırarak indirekt yolla yapıyor. Direkt yolla yapmasına ait virüs bulguları yüzde 30 hastada bulunabiliyor. İndirekt olarak yaptığı zaman trombositleri, monositleri ve pıhtılaşmayı arttıran sistemleri agreve ediyor ve buna bağlı olarak da akciğer embolisi, bacakta pıhtı oluşumu, damar tıkanıklığı gibi bulgulara neden oluyor. İşte burada D-dimer testi devreye giriyor. D-dimer testi inflamasyonun dışında pıhtılaşmanın da arttığını gösteren bir testtir. Pıhtılaşmanın arttığının görülmesi bizim için çok değerlidir. Çünkü akciğer embolisi, damar tıkanıklığı, bacak pıhtılaşması gibi faktörlerin artışına yol açıyor. Genel covid tedavisinin dışında antikoagülan ilaçların kullanımıyla bunun azaltılabilmesi mümkündür. Covid hastalarına D-dimer testi, troponin testi, lökosit sayımı, pro-BNP ve homicide sayımıyla beraber lenfosit sayımının yapılması çok önemlidir.’’

KALP MR’I HASTADA NEYİ GÖSTERİR?

. Kalp MR’ı yeni bir yöntem midir? Kalp MR’ı hastada neyi gösterir?

‘‘CT anjiyo (sanal anjiyo) vb. tetkikler temelde kalp damarında bir tıkanıklık olup olmadığını indirekt olarak gösterir. Kardiyak MR uzun yıllardır kardiyologlar tarafından kullanılan bir tetkiktir. Biz daha çok kalp kasının direkt olarak etkilendiği hastalıklarda kullanıyorduk. Bu hastalıklarda buralarda birikimler, kalınlaşmalar, ölü dokular görüyorduk. Özellikle biz aritmiciler genellikle kardiyak MR yapmayı çok seviyoruz. Kardiyak MR, kalbin damar sistemi dışında kalp kasının, kalp damar yapısının dışındaki miyokart, perikart dokularının ne durumda olduğunu gösterir. Ölü ya da canlı doku var mı; kalbi saran zarda iltihabi bir durum ya da bir sıvı toplanması var mı; bir kalınlaşma var mı, diye yapılan bir testtir ve çok değerli bilgiler verir.’’

‘‘KAPSAMLI DEĞERLENDİRMELER İÇİN COVID POLİKLİNİKLERİ AÇILMALI’’

. Covid-19’un kalple ilgili yol açtığı sorunlara karşı neler yapılmalıdır?

‘‘Covid geçirilen hastaların akciğer ve kalp bulguları ile bilinç ve uyku durumları gibi birçok faktörü içeren çok kapsamlı bir değerlendirilmeye ihtiyaçları vardır. Bu değerlendirilmeler için covid polikliniklerinin açılması uygun olabilir. Şu ana kadar dünyada bir milyon 700 bine yakın ölüm var. Büyük ölçüde can kurtarmaya odaklıyız. Ancak, artık sağlıklıdır, diye taburcu olan kişilerin hepsi iyi midir yoksa için için hastalıkları devam edecek midir? Bu hastalıkları giderek artıp önümüze kalp yetersizlikleri, ritim bozuklukları ya da anormal nitelikte damar tıkanıklıkları, pıhtı oluşumuyla mı gelecektir? Covidden tedavi oldu aynı akşam kalp krizi geçirdi öldü; covidden taburcu oldu ama iki gün sonra ritim bozukluğu ile tekrar hastaneye yattı; covidi atlattı ama kalp krizini atlatamadı gibi medyaya yansıyan vakalar acaba sadece bizim bildiğimiz kalp krizleri mi yoksa covid bunları tetikliyor veya arttırıyor da bundan dolayı mı bunlar yaşanıyor? Bunu ayırt etmek çok önem taşıyan bir nokta gibi görünüyor. Tabii ki obezite, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, ileri yaş gibi risk faktörleri olan ve covid geçiren hastaları ön planda dikkate almak lazım ama bu gençlerde de problem oluyor. Dolayısıyla covid polikliniklerinde bunların çok yönlü değerlendirilip bakılması gerekir. Mesela akciğer bulguları da bu hastaları toparlamıyor. Genellikle göğüs hastalıkları doktorlarımız tomografi çekiyorlar ve bu lezyonlar toparlamış, iyisiniz diyorlar. Ama bu hastaların nefes darlıkları devam ediyor. Dolayısıyla hastalık çok boyutlu olarak için için yanmaya devam ediyor. Bunların nereye kadar evrileceğini, tedaviyle ne kadarını toparlayabileceğimizi süreç içerisinde göreceğiz.’’

KALP TUTULUMU DAHA ÇOK KİMLERDE GÖRÜLÜYOR?

. Kalp tutulumu daha çok kimlerde görülüyor?

‘‘Bu olayın en önemli kısmı aslında hastane sürecidir. Yaşlı hastaların, daha önce kalp hastalığı olanların ya da büyük ölçüde bir damar problemi olanların hastane sürecinde kalpten dolayı problem yaşama olasılıkları tabii ki daha fazladır. Hastane sürecini geçtikten sonraki bulgularımız ise yüksek tansiyon, şeker ve damar hastalığı gibi belli bir hastalığa bağlı olarak kalp tutulumunun daha fazla olduğuna dair tam olarak yeterli bilgi vermiyor. Daha fazla araştırılmaya ihtiyacı var. İngilizlerin yaptığı çalışmalarının çoğunluğunda kalp tutulumunun yüzde 20-30’lara varan oranlarda semptomatik anlamda artabileceği gösteriliyor. Bizim gördüğümüz, hastane sürecinde kalp tutulumu, kardiyak yönden başka hastalıkları olan kişilerde daha fazla oluyor ve ölümcül olabiliyor.’’

 

COVID SONRASINDA KALPLE İLGİLİ PROBLEMLERİN ÖNLENMESİ

. Covid sonrasında kalp krizi, kalp yetersizliği ya da aritmi gibi problemlerin önlenmesinde hastanede ya da evde izolasyon sürecinde alınması gerekli birtakım önlemler var mıdır?

‘‘Covid süreci içerisinde tetkikleri yapılan, troponin testinde anormalliği olan, bunun yanı sıra D-dimer seviyesi yüksek çıkan hastalar mutlaka ayrıca değerlendirilmelidir. D-dimer testi yüksekse bir kan sulandırıcı kullanması gerekir. Bu süre genel olarak hastaneden sonraki iki hafta kadar kan sulandırıcıya devam edilmesi şeklinde kabul edilir. Bu kan sulandırıcı bir damardan ya da deri altından yapılan bir heparin şeklinde olabileceği gibi aspirin şeklinde de olabilir. Bu sürenin bir-iki aya uzatabilecek nitelikte olduğuna dair yayınlar var. Geniş bir perspektiften bakacak olursak tetkiklerinde anormallik olan, semptomatik olan, daha önce kalp problemi yaşamış olan ve bunun yanı sıra EKG’sinde ve muayenesinde bir bulgusu olan ve kendisi semptomatik olduğu için nefes darlığı, çarpıntı, göğüs ağrısı gibi durumlarda mutlaka bir kardiyolog ile beraber değerlendirmek gerekir. Kardiyoloğa gitmek mümkün değilse aile hekimi de bu bakış açısıyla değerlendirip gerekirse bir uzmana danışmalıdır.’’

KALP TUTULUMUNUN BELİRTİLERİ NELER?

. Kalp tutulumunun belirtileri nelerdir? Kişiler, kalp tutulumu varsa covid-19 sonrası bunu nasıl anlarlar?

‘‘Covidde kalp tutulumunun üç dört tane bulgusu vardır. Birinci bulgusu göğüs ağrısıdır. Bu göğüs ağrısı kaslardan da kaynaklanabilir ama kalpten de gelebilir. Mutlaka bakılmalıdır. İkinci bulgu, nefes darlığıdır. Bu akciğer, kalp ya da her ikisi birden kökenli olabilir. Üçüncüsü ritim bozukluğudur. Kişi çarpıntı hissedebilir. EKG’sinde bir şey görülmeyebilir ama bunu zaman zaman hissettiğini ifade ediyorsa bir ritim holteri yapıp buna bakılabilir. Bunların dışında ani tansiyon değişiklikleri, baş dönemsi, denge bozuklukları gibi bulgular olabilir. Hem nörolojik hem kardiyak olabilir. En kötüsü ise bir kalp krizi ile ya da ciddi bir aritmi ile hastaneye başvurmadır. Bu grupları büyük ölçüde değerlendirmek gerekir. Ayrıca miyokardit dediğimiz ateş yükselmesi söz konusu olur. Yani covidden iyileşiyorsunuz ama ateşiniz yine yüksek oluyor, nefes darlığınız oluyor, aritmileriniz oluyorsa bu tabloyu da bunların içinde değerlendirmek gerekir.’’

SPORCULARIN COVID SONRASI KONTROLLERİ NASIL OLMALI?

. Sporcularda covid-19 sonrasında nasıl bir kontrol sistemi olmalıdır?

‘‘Amerika’dan bildirilen bir araştırmada, 7’si kadın olmak üzere 26 tane yarışmalı atletin PCR testleri pozitif çıkıyor. Bunların 12’sinde boğaz ağrısı, nefes darlığı, miyalji gibi problemler oluyor. 14 hastanın ise hiçbir semptomu olmuyor. EKO ve EKG’leri normal olan bu sporculara MR yapıldığı zaman bu hastaların yüzde 46’sında miyokardit çıkıyor. Bu sporcuların yüzde 50’ye yakın oranlarda bir kalple ilgili problem yaşadıklarını gösteren bir bulgudur. Genellikle bir semptomu olmadığı ya da çok hafif geçirildiğinde iki ila üç hafta içerisinde normal günlük yaşantıya dönüyorlar ve antrenmanlara başlıyorlar. Ama miyokardit devam ediyorsa bu antrenmanlar esnasında ani ritim bozuklukları, bayılma ve bunun yanı sıra belirgin olarak ani ölüm riskleri var. Böyle bir ölüm de Amerika’da oldu. Dolayısıyla sporcuların ayrıca değerlendirilmesi, gerekirse EKO ve MR ile tekrar bakılması, genel durumlarının toparlanması sonunda spora dönmeleri tercih edilebilir.’’

‘‘COVID-19’UN KENDİSİ DE HASTALIK SIRASINDA ÇARPINTI YAPABİLİYOR’’

. Covid-19 da hastalık sırasında çarpıntı yapabiliyor mu?

‘‘Covid-19’un kendisi de hastalık sırasında çarpıntı yapabiliyor. Tabii hidroksiklorokin ve klorokin başka mekanizmalar ile QT’yi uzatarak torsad denilen bir tür çok ciddi bir aritmiye yol açarak ritim bozukluğunu provoke ediyor. Bu ilaç artık Türkiye’de çok kullanılmıyor. Favipiravir ilacı kullanılıyor. Bu ilacın kardiyak bir etkiyi toparladığına dair bir bulgu yok. İlacın erken ve geç dönem her ikisinde de yararlı olacağına ait bulgular var ama birçok infeksiyon hastalıkları hocamız bu ilaca gerçekten bu kadar etkili oluyor mu diye soru işaretiyle bakıyor. Dolayısıyla elimizde doğru dürüst bir ilaç yok. Elimizde olanlar kısmi olarak virüs influenza içinde bulunmuş ilaçların bu hastalığa modifiye edilerek koyulan şekilleridir. Elimizde olan tek şey bu hastalara doğru yaklaşımlarda bulunmak, ritim bozuklukları varsa bunları tedavi etmek; kalp problemleri, akciğer problemleri varsa bunları geleneksel kalp tedavilerimiz içerisinde tedavi etmektir. Ama ilerde kalp yetersizlikleri giderek artarsa ve bu bir inflamatuar miyokardit sonrasında gelişen bir kalp yetersizliği pandemisi olmasa bile epidemisi olursa bu çok sıkıntılı bir süreç olur. Çünkü o zaman birçok aletin takılması kalp yetersizliği nedeniyle tedavilerin yoğunlaştırılması gerekebilir.’’

HANGİ TEDAVİ SEÇENEKLERİ VAR?

. Kalp tutulumunda tedavi seçenekleri nelerdir? Covid-19 sonrasında gelişen kalp problemine  ne tür tedaviler uygulanmaktadır?

‘‘Hastanede yatarken ritim bozukluğu olduğunda bu, ilaç ve şok tedavileri, alet takılması gibi yöntemlerle tedavi edilir. Ama hastane dışında geldiğinde geleneksel kalp tedavilerimiz içerisindeki ilaç tedavilerinin yanı sıra inflamasyonu baskılamak için steroid tedavileri ya da alet tedavileri yine devam edecektir. Burada mesele covidden korunmadır. Covidi mümkün olduğu kadar daha hafif geçirmeye çalışmak, bu hastalıkları araştırarak kalbin daha az tutulmasını sağlamak, bir an önce ilaç tedavisine başlamak ve gerekirse yaygın aşı kullanımını mümkün olduğu kadar önermektir. Bunlar şu an bizim yapabileceğimiz şeyler gibi görünüyor. Yani daha hala tespit aşamasındayız ve geleneksel tedavi dışında elimizde çok bir tedavi usulü yok.’’

‘‘HASTALAR GELENEKSEL KALP TEDAVİLERİNİ KESİNLİKLE BIRAKMAMALI’’

. Covid-19 olan bir kişide kalbin tutulumunu önlemek mümkün müdür?

‘‘Covid-19 olan bir kişide kalp tutulumunu önlemek şu anki tedavilerle tamamen mümkün değil. Sadece kalp hastalığının artmamasına çalışılabilir. Bunu artmaması için de hastanın tansiyonu, nabzı, oksijenizasyonu iyi korunmalıdır. Ateşinin yükselmesi ritim bozukluğunu arttırıyor; ek olmak üzere pulmoner emboli, akciğer embolisi gibi bir durumun oluşmaması için kan sulandırıcının kullanılması uygun oluyor. Bu hastalar geleneksel kalp tedavilerini kesinlikle bırakmamalıdır. Mesela statinlerin, kolesterol ilaçlarının da covid tedavisine çok iyi geldiğine dair yayınlar çıkmaya başladı. Bunlar bir spekülasyondur; kanıtlanmış, pratiğe yansıyan bir bulgusu yok. Ama yüksek tansiyonda, kalp yetersizliğinde, kalp damar hastalığında kullanılan ilaçların bırakılmasının yararlı olduğuna dair hiçbir bulgu yok. Kalp hastalığına ait de, korunma olması açısından oksijenizasyonunun ve ilaç tedavilerinin kalp hastalarında uygun şekilde devamı gerekir. Sonrasında da özellikle bu hastaların daha sıkı kontrolleri gerekecektir. Ancak kalp hastalığının yaygın tutulumu genel olarak tam önlenemese bile erkenden teşhis edilerek en azından bu hastaların daha fazla istirahatte kalması, daha başka infeksiyonlara maruz kalmamaları, ek faktörleri olan tansiyon ve ritim gibi problemlerinin ortadan kaldırılması hastalığın ilerlemesini geciktirebilir ve biraz daha bize zaman kazandırabilir. Mesela hem covidi olup hem de aynı anda endokardit denilen kalbe ait iltihabının olduğu hastalarla karşılaştık. Böyle bir durumda önce covidi tedavi edelim sonra endokardite bakalım demek doğru değildir. İkisini birlikte tedavi etmelidir ki o arada da hasta zor duruma düşmesin normal kalp ilaçlarını da almaya devam etsin. Bunların hepsini bütünsel olarak hekim arkadaşlar düşüneceklerdir ama sadece göğüs hastalıklarının, kalp doktorlarının, belki damar cerrahisinin değil; hepsinin bir arada çalışarak ürettiği bir sonuç olacaktır.’’

EKSTRASİSTOLLE BERABER COVİD OLURSA…

. Ekstrasistolü olup covide yakalanan kişi kalp açısından diğerlerinden daha fazla mı risk altındadır?

‘‘Ekstrasistoller kulakçık ya da karıncık kaynaklı olabilir. Karıncık kaynaklı olanlarda risk biraz daha fazladır. Ekstrasistolle beraber covid olduğu zaman eğer covid kalbi tutan bir hastalık halindeyse ritim bozukluklarını bir miktar arttırabilir. Ancak kulakçık kökenli olanlarda daha ileri aşamalarda ritim bozukluklarına, örneğin atriyal fibrilasyona dönebilir. Bu başlangıçta hastalığın akut döneminde biraz daha artış gösterebilir ama ileriki dönemlerde nasıl bir artış göstereceğini takip etmek ve izlemek gerekir. Bu ekstrasistoller de çok selim şeyler değillerdir. Eğer 24 saat içinde karıncık kaynaklı olanları 15-20 bini geçmeye başlarsa genelde kalp yetersizliğine de yol açabilirler. Dolayısıyla tedavileri son derece dikkatli yapılmalıdır.’’

. Covid-19 geçiren ya da şu an covid-19 tedavisi gören kişilere önerileriniz nelerdir?

‘‘En önemli nokta, maske ve temizlik gibi önlemlere mutlaka devam etmeleridir. Eğer kendilerinde nefes darlığı, göğüs ağrısı, çarpıntı ya da yorgunluk ve bitkinlik gibi bulguları varsa ve bunlar üç hafta – üç aya kadar devam etmişse mutlaka aile hekimleri, kardiyologlar, göğüs hastalıkları, dahiliye uzmanları denetiminde bir kontrolden geçmelerinde fayda vardır. Bunun yanı sıra covid geçiren gençler, başlarına daha sonra başka problemler gelecek mi diye çok şüphelendiğimiz ve çok dikkatli olarak baktığımız bir gruptur. Bu hastalık çok basit geçiyormuş gibi duruyor gençlerde ama ilerde hayatlarını etkileyecek derecede problemlerle çıkabilir. Bunu da dikkate alarak büyük ölçüde buna göre davranmalarını öneririm.’’


İçeriği Paylaşın