Dünyada 272 Milyon Kadın Kronik Böbrek Hastası

Dünyada 272 Milyon Kadın Kronik Böbrek Hastası

Dünyada 272 Milyon Kadın Kronik Böbrek Hastası

Bizi Takip Et


Türk Böbrek Vakfı’nın (TBV) 8 Mart Dünya Böbrek Günü nedeniyle ‘Kadınlar ve Böbrek Sağlığı’ temasıyla basın toplantısı düzenledi. TBV Başkanı Timur Erk moderatörlüğünde, Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu, Prof. Dr. Kubilay Karşıdağ, Doç. Dr. İbrahim Kalelioğlu böbrek sağlığı hakkında bilgiler verirken sanatçı Burçin Orhan da uzun yıllar mücadele ettiği diyabet hastalığı sürecini anlattı.

 

KADINLARIN KOMPLİKASYONLARI ERKEKLERDEN FARKLI 

Kronik böbrek hastalıklarının; dünyadaki yetişkin bireylerin yaklaşık yüzde 10’unu etkilediğini ve dünya genelinde ölümlerin en sık görülen 20 nedeninden biri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu, “Dünya Böbrek Günü ve Kadınlar Günü’nün 2018 yılında aynı güne denk gelmesi, kadın sağlığı ve özellikle böbrek sağlığının toplum ve sonraki nesiller üzerindeki önemini düşünmek ve bu anlamda bilinçlenmek adına önemli bir vesiledir. Dünya çapında eğitime erişim, tıbbi bakım ve klinik çalışmalara katılmada cinsiyetle ilgili farklılıklar göz ardı edilemez. Bu nedenle kadınların özellikle hamilelik dönemleri olası böbrek hastalıklarına tanı konması için fırsat yaratır. Dünyada 272 milyon kadın, kronik böbrek hastalığı ile mücadele ediyor. Kadınların diyaliz komplikasyonları da erkeklere göre farklılıklar gösteriyor ve böbrek naklinde ise verici olma olasılıkları daha yüksek. Böbrekleri ile problem yaşayan bir kadın anne olma istiyorsa mutlaka hamilelik öncesinde nefroloji doktoru ve diyetisyeni ile iletişim kurmalıdır.” dedi.

 

HAMİLELİK BÖBREK SAĞLIĞI AÇISINDAN ÖNEMLİ BİR DÖNEM

Gebelik döneminin kadın sağlığı açısından son derece önemli bir süreç olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. İbrahim Kalelioğlu; “Diyabetik olmayan bir kadının hamilelik sürecinde gebelik diyabetinin çıkması, gebelikten sonra hayatının ileri evrelerinde diyabet hastası olma açısından risk yaratabilir. Ancak bu durum bilinir ve gebelik sonrası süreçte diyet ve egzersiz gibi yaşam tarzı değişikliklerine gidilirse diyabetin önüne geçilebilir. Hamilelik süreci böbrek sağlığı açısından önemli bir dönemdir. Günümüzde kadın diyaliz hastalarının önemli bir kısmının diyalize olan ihtiyaçları gebelik döneminde gelişen sorunlar neticesinde ortaya çıkmıştır. Örneğin plasentanın doğum öncesi ayrıldığı ablasyon olgularında, gebeliğin hipertansif hastalıklarında, gebelikte ve doğumda oluşabilecek kanama durumlarında ve gebelikte rahim enfeksiyonuna bağlı yaygın sepsis enfeksiyonlarında böbreklerin etkilenip kronik böbrek hastası olma olasılığı söz konusu olabilir. Kısacası gebe sağlığı, böbrek sağlığı ile birlikte olur, sonuç olarak gebelik dönemi sağlıklı anne, sağlıklı bebek ve sağlıklı böbrekler için önemli bir dönemdir.” diye belirtti.

 

ŞEKER TÜKETİMİ HASTA BİR NÜFUS YARATIYOR

Kadın ve böbrek sağlığı konularının yanında son günlerde sıklıkla gündeme gelen nişasta bazlı şeker (NBŞ) ve diyabet, kalp-damar, böbrek hastalıkları ilişkileri ile bilgi veren Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk; “Pancardan üretilmiş şeker yerine NBŞ ihtiva eden paketlenmiş ve işlenmiş gıdaların tüketimi, özellikle okulların kantinlerinde satılması devam ettiği sürece önümüzdeki 10 yıl içinde sosyo-ekonomik açıdan benzer ülkelerde de görüldüğü üzere çocuk obezitesi artacak ve sağlıklı nesillerin yetişmesi azalacaktır. Bu bağlamda, diyabet, kalp ve damar hastalıkları ile böbrek hastalıkları nedeniyle tedavi gören hasta sayıları daha da artacaktır” diye vurguladı.

 

SİGARADAN UZAK DURUN, EGZERSİZ YAŞAM TARZINIZ OLSUN

Prof. Dr. Kubilay Karşıdağ ise; “Kontrol altına alınmayan diyabet başta böbrekler olmak üzere tüm organlara zarar verebiliyor.  Diyabete yol açan em önemli nedenlerden biri  şeker tüketimidir. Şeker, küçük damarlarla başlayarak zamanla büyük damarlara kadar zarar verir. Böbrek sağlığını korumak için kişinin kendine iyi bakması gerekir. Sağlıklı yaşam adına uygulayacağı sağlıklı beslenme, sigara içmemesi, aşırı tuz ve şekerden uzak durması, egzersiz yapması böbrek sağlığı için önemlidir. Egzersiz hayatın her evresinde yer almalıdır. Günlük iş, ev ve sosyal yoğunluk egzersiz olarak değerlendirilmemelidir.” dedi.


İçeriği Paylaşın