Beyin Pili; Sara, Obezite ve Alzheimer’a Umut Olacak

Beyin Pili; Sara, Obezite ve Alzheimer’a Umut Olacak

Beyin Pili; Sara, Obezite ve Alzheimer’a Umut Olacak

Bizi Takip Et


Türk Nöroşirürji Derneği’nin 30. Bilimsel Kongresi “Birlikte Daha İleriye” sloganıyla Nisan ayında tarihleri arasında Antalya Belek’te gerçekleştirildi. Almanya, Japonya ve İran Nöroşirürji Dernekleri başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinden beyin cerrahları Türk Nöroşirürji Derneği’nin 30. Bilimsel Kongresi bir araya geldi.

Beyin cerrahisi konusunda ulusal ve uluslararası düzeyde bilim insanlarının katıldığı Türk Nöroşirürji Derneği’nin 30. Bilimsel kongresinin basın toplantısı Türk Nöroşirürji Derneği ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Zeki Şekerci, Prof. Dr. Memet Özek, Prof. Dr. Tanju Uçar, Prof. Dr. Selçuk Peker ve Prof. Dr. Ayhan Attar’ın yanı sıra Dünya Nöroşirürji Dernekleri Başkanı Prof. Dr. Franco Servadei ile Alman Nöroşirurji Derneği Başkanı Prof. Dr. Prof. Dr. Volker Seifert’in katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantıda; anne rahminde omurilik ameliyatları, omurilik felcinde kök hücre uygulamaları, beyin tümörleri ve hareket bozukluklarında nöroşirürjikal girişimler  ile ilgili güncel gelişmeler paylaşıldı.

Basın toplantısının açılış konuşmasını yapan Türk Nöroşirürji Derneği ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Zeki Şekerci; Dünyanın ve ülkemizin önde gelen akademisyenlerin bilgi ve tecrübelerini katılımcılarına aktardığı 30. Bilimsel Kongremiz nöroşirürji alanında pek çok yeniliğin ve teknolojik gelişmelerin konuşulduğu bir kongre oldu. Kongreye İran, Almanya ve Japon Nöroşirürji Dernekleri de katıldı” dedi.

İSTANBUL, 2017 YILINDA DÜNYA BEYİN CERRAHİSİ KONGRESİNE EV SAHİPLİĞİ YAPACAK

Dünya Nöroşirürji Derneği Başkanı Prof. Dr. Franco Servaei, Türkiye gibi beyin cerrahisi alanında gelişmiş bir ülkenin bu alanda henüz çok yeni olan ülkelere destek vermesinin ender örneklerden biri olduğunu belirterek “Türk nöroşirürji tarihi aslında dünya nöroşirürji tarihini yansıtmaktadır. Türkiye nöroşirürji alanında önde giden ülkelerden biri. Dünya Beyin Cerrahisi Kongresi de 2017 yılında İstanbul’da yapılacak. Nöroşirürji alanında birçok yenilik var. Beyin damar hastalıklarının tedavisinde, travma hastalarının bakımı ve tedavilerinde gelişmeler bulunuyor. Aynı zamanda nöroonkoloji alanındaki cerrahi teknikler ve hedefe yönelik kemoterapi konularında da önemli adımlar atıldı. Burun deliklerinden girip kafayı açmadan yapılan yeni ameliyat yöntemleri geliştirildi” dedi.

Beyin cerrahisinin son 15 yılda diğer dallara göre ciddi yol kastettiğini belirten Alman Nöroşirürji Derneği Başkanı Prof. Dr. Volker Seifert, “endoskopik girişimlerle kafatasının etrafındaki boşlukları kullanarak tümörleri çıkarmak, navigasyon yöntemi ile beyne zarar vermeden tümörü almak gibi yeni yöntemler gelişti. Sadece hastalıklı bölgeye ulaşmamızı sağlayan yeni yöntemler de var. Damardaki baloncuklarda da endovasküler girişimler kullanılabiliyor, radyo cerrahi yöntemleri ile de hastalara yardımcı olunabiliyor” şeklinde konuştu.

BEYİN PİLİ; PARKİNSON’DAN SONRA EPİLEPSİ, OBEZİTE VE ALZHEİMER’A UMUT OLACAK

Beyin cerrahi alanında umut vadeden gelişmelerden bahseden Prof. Dr. Tanju Uçar, “Beyin cerrahisi artık klasik beyin cerrahisi değil. Gelişen bilgi ve teknolojiler ile değişik tedavi yöntemleri gelişmeye ve elimizdeki silahların sayısı artmaya başladı. Günümüzde parkinsondan sonra derin beyin uyarımı sistemini kullanarak bazı merkezlerde epilepsi hatta çok fazla sayıda olmasa bile obezite ve alzheimer gibi hastalıkların tedavisiyle ilgili bazı umut verici çalışmalar yapılmaya başladı. Hollanda’da diğer yöntemlerle çözülememiş 15 epilepsi hastasında beyin pili yöntemine başvurulduğunu ve sonuçların yüz güldürücü olduğunu, bu ameliyatların başarı oranlarının yüzde 50 ile 70 arasında olduğunu biliyoruz. Beyin pilinin uygulandığı bazı obezite hastalarında da önemli oranda kilo azaldığını, iştahı azaltarak önemli ölçüde kilo verildiğini dair de önemli sonuçlar elde edildiğini biliyoruz” dedi.

ANNE RAHMİNDE OMURİLİK AMELİYATLARI BAŞLADI

Çocuk beyin cerrahisindeki teknolojik gelişmelerin tanı koymaktan, tedaviye kadar birçok alanda yenilikleri de beraberinde getirdiğini anlatan Prof. Dr. Memet Özek, anne karnında yapılan omurilik ameliyatları ile ilgili çok önemli açıklamalar yaptı. Prof. Dr. Memet Özek; “fetal cerrahi Türk Nöroşirürji Derneği’nin 30. Bilimsel Kongresi’nin de tartışma konularından birisiydi. Bebek anne rahmindeyken bir sorun saptanıyor ve bu sorunu çözmek için bebek anne rahminden dışarı çıkarılıp, ameliyat yapılıp tekrar yerine konuluyor. Gebeliğin 20. ve 26. haftalarında yapılan bu ameliyatlar bundan 15 yıl önce hayal olarak düşünülebiliyordu. Anne rahminde omurilik ameliyatları ülkemizde çok önemli bir sağlık sorunu olan spina bifida hastalığında yapılabiliyor” dedi.

TÜRKİYE’DE HER 1000 BEBEKTEN 3’Ü SPİNE BİFİDA İLE DOĞUYOR

Spina bifida hastalığı hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Memet Özek; “Türkiye’de dünyaya gelen her 1000 bebekten 3 tanesi sipina bifida ile yani bebeğin anne rahminde omuriliğinin iyi gelişememesi, açık kalması ile doğuyor. Bunun sonucunda bebeğin ayak hareketlerinde yürüyememeye kadar varan sorun, idrar, dışkılama problemleri, ilerleyen yaşlarda cinsel fonksiyonlarda bozukluklar gibi insan hayatını, sosyal hayatı etkileyen hayli ciddi sorunlarla karşılaşması demek anlamına geliyor” dedi. Spina bifida hastalığını daha bebek doğmadan anne rahminde tedavi etmek için önemli ameliyatların başladığını ifade eden Prof. Dr. Memet Özek; “şu anda dünyada çok sınırlı sayıda deneme aşamasında yapılıyor. Ama iyi kontrolle, iyi teknik ve yetişmiş eleman katılımıyla gelecekte ülkemizde de anne rahminde spina bifida ameliyatları uygulanabilecek” şeklinde konuştu.

AİLELERİ ÜZEN HASTALIĞA ANNE RAHMİNDE AMELİYAT

Anne rahminde omurilik ameliyatlarının ne gibi avantajlar sağlayacağından da bahseden Prof. Dr. Memet Özek; “Spina Bifida (Açık Omurga) hastalığı çocuklarda; motor ve omurilik problemleri, kısmi felçler, hidrosefali (beyinde sıvı toplanması) idrar ve büyük tuvaletini kaçırma, ileri böbrek yetmezliği ile skolyoz gibi bir takım hastalıklara neden oluyor. Her yıl 1 milyon 200 bin doğumun gerçekleştiği Türkiye’de, Spina Bifida görülme sıklığı binde üç olarak kaydediliyor. Bugüne kadar, bu hastalıkla dünyaya gelen bebekler hemen akabinde ameliyata alınırken, neredeyse tamamında kalıcı hasarlar meydana geliyordu. Birçok ailenin yaşamını altüst eden “Açık Omurga” hastalığına karşı anne karnındaki bebeklere Spina Bifida ameliyatları dünyada bazı merkezlerde yapılmaya başlandı. Bu çocuklarda aynı zamanda hidrosefali (beyinde sıvı toplanması) dediğimiz problem oluyor. Amerika’da yapılan çalışmalar bu sorunun önlenebileceğini, yürümeyle ilgili bazı avantajlar sağlanabileceğini gösteriyor” dedi.

FOLİK ASİT KULLANIN BEBEĞİNİZİ SPİNA BİFİDA’DAN KORUYUN

Tıptaki en önemli uygulamalardan bir tanesinin koruyucu hekimlik olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Memet Özek; Spina Bifida’nın ülkemizde en önemli oluşma nedeni folik asit eksikliğidir. Anne adayları doğacak bebeklerini Spina Bifida’dan korumak için birkaç önlem almalıdır. Bunların başında da gebeliğin planlı olması geliyor” dedi. Gebeliğiniz planlı olsun diyen Prof. Dr. Memek Özek, “evli bir çift çocuk sahibi olmak istediği zaman bunu düşündüğünde anne adayının folik asit kullanımına başlaması gerekiyor. En az 3 ay folik asit kullandıktan sonra korunma yöntemlerinin kaldırılması gerekiyor. Eğer ilk ayda, ikinci ayda gebelik gerçekleşmezse anne adayı gebe olduğunu anlayana kadar folik asit alımına devam etmesi gerekiyor” uyarısında bulundu.

BEYİN TÜMÖRLERİ RADYASYONLA YOK EDİLİYOR

Beyin tümörlerine sebep olan çevresel faktörlerin başında sigara içmek, hava kirliliği ve çok fazla kullanılan tarımsal ilaçların geldiğini anlatan Prof. Dr. Selçuk Peker, beyin tümörlerinde kullanılan cerrahi ve radyo cerrahi yöntemlerindeki yeniliklerle ilgili bilgiler de verdi. Radyo cerrahi yöntemlerinin başında gelen Gamma Knife ile kafatasını açmadan, radyasyonla tümörleri yok ettiklerini söyleyen Prof. Dr. Selçuk Peker, “Beyinde tümörün bulunduğu yeri çeşitli görüntüleme yöntemleriyle buluyoruz ve işaretliyoruz. Daha sonra adresini belirlediğimiz tümörleri Gamma Knife ile ışınlıyoruz” dedi. Eskiden tümörlerin çok büyükken yakalanabildiğini belirten Prof. Dr. Selçuk Peker; “ yeni teknolojilerin gelişmesiyle çok küçük tümörler de yakalanabiliyor. Bu nedenle ameliyata gerek kalmadan, radyo cerrahi teknikleri kullanarak tümörlere müdahale edebiliyoruz. Günümüzde moleküler biyolojik gelişmelerin fazla olması ile neredeyse her hastanın tümörünün göstermiş olduğu moleküler biyolojik özelliğe göre çeşitli tedavi yöntemlerini seçebilir hale geldik. Bu da eskiden tanı konulduktan sonra çok kısa olan yaşam süresini uzatmaya yaradı” dedi.

Operasyonlar sırasında sağlıklı dokuya verilebilecek hasarı azaltmak için de çeşitli tekniklerin ortaya çıktığını aktaran Prof. Dr. Selçuk Peker; “mesela intro operatif MR ve tomografi ile ameliyat sırasında belli bir noktaya geldikten sonra hastayı ameliyathane bulunan MR veya tomografiye sokarak başka tümör kaldı mı, ben nereye geldim noktasında bir değerlendirme yapabiliyorsunuz. Artık çeşitli uyarılar ve simülasyonlarla hastaları uyutmadan da ameliyatlar yapabiliyoruz. Bütün bunlar cerrahi yöntemlerin daha başarılı olmasına, hastanın zarar görmemesine olanak sağladı” şeklinde konuştu.


İçeriği Paylaşın