Eyvah! İncecik Belim Giderek Kalınlaşıyor!


Bizi Takip Et


Yazının başlığı hemen dikkatimi çekti:
“Küçük değişiklikler, büyük etkiler!”

Lizbon’da düzenlenen 47’inci Avrupa Diyabet Kongresi’nde gazetecilere  dağıtılan “Diyabetim, tercihlerim ve hedefim” başlıklı kitapçıktaki bir yazının başlığıydı bu.

Bristol Myers Squibb İlaç Firması ile Astra Zeneca tarafından ortaklaşa düzenlenen uluslararası basın toplantısında ele alınan konulardan biri de Tip 2 diyabetin önlenmesinde kilo vermenin, şişmanlıktan uzak bir yaşamın önemiydi. Lizbon’a iki günlüğüne gitmiştik ve program çok yoğundu. Basın toplantısında dağıtılan kitapçığı İstanbul’a döndüğümde inceleme fırsatım oldu.

Kitapçıkta fazla kilosu bel ve karın bölgesinde toplanan kişilerde kalp krizi ve inme riskinin yüksekliğine dikkat çekiliyordu. Erkeklerde 102, kadınlarda ise 88 santimden fazla bel çevresi kalınlığının diyabet, kalp gibi hastalıklar açısından da tehlike oluşturduğu belirtiliyordu.

Açıkcası, babası şeker hastası bir kadın olarak bel çevresi kalınlığı ve diyabet ilişkisi pek ilgimi çekmedi. Çünkü genç kızlık yıllarımdan bu yana kendimde en beğendiğim fiziksel özelliklerimden biri ince belimdir. Bu nedenle de belimin inceliğine vurgu yapan giysileri tercih ederim hep. Modacılar da öyle demiyor mu? “Güzel yanlarınızı ortaya çıkarın, kusurlu, kilolu taraflarınızi gizleyin” diye…

Ancak gazetecilik merakı işte… Dayanamadım, karın bölgemde son bir kaç yıldır fazla kilolar toplanmaya başlasa da hala ince  bele sahip bir kadın olmanın guruyla mezureyi elime aldım.  Amacım yaşıma ve vücut ağırlığıma göre belimin ne kadar ince olduğunu görmekti. Sonra da “Dikkat et, giderek kilo alıyorsun diye beni uyaran dosta, düşmana “Bel çevremin ne kadar ince olduğunu” duyurmaktı…

Aman yarabbim, o da ne? Gözlerimi açıp kapadım yanlış mı görüyorum diye. Bir daha ölçtüm, sonra bir defa daha… Gözlerim yanlış görmüştür umuduyla bir de yakın gözlüğümü takarak mezureyi belimin çevresine doladım.  Sonuç her seferinde aynıydı maalesef. Bel çevremin kalınlığı 87 santimdi. Yani, risk olarak belirlenen 88 santime sadece bir santim vardı. Acilen diyete başlamalıyım.

Belimin hala ince olduğu doğru ama giderek yana doğru genişliyorum. Hani dev aynasında baktığında insan kendini nasıl görüyorsa, benim belimin inceliği de işte o hesap!

Mezureyi hayal kırıklığıyla fırlattım elimden… Bilinçsizzce ve boş gözlerle sözüm ona kitapçığı incelemeye başladım. Aklım hep son birkaç yılda aldığım fazla kiloları nasıl vereceğimdeydi. Seçici algı derler ya, birden “Küçük değişiklikler, büyük etkiler… Günde 85-90 kalori daha az almak için beslenme planımızda yapılacak minik değişiklikle”  başlıklı bölüme odaklandı gözlerim.

Migren krizi, hipoglisemi atakları derken iştahı giderek artan, sık sık yemek yeme isteği duyan, zaman zaman dayanılmaz tatlı krizlerinin esiri olan biri olarak şu önerileri dikkatle okudum:

. Salatanıza başta mayonez olmak üzere çeşitli sosları ilave etmekten kaçının.
. Sandviç ya da tostunuza tereyağı gibi katı margarinler sürmeyin.
. Günde bir paket daha az bisküvi, kraker yiyin
. Kahvenize ve çayınıza iki kaşık daha az şeker ya da bal ilave edin.
. Eğer Çin yemeği seviyorsanız buğulama ya da ızgara şeklindeki tavuk, balık etini ve kırmızı eti tercih edin. Kızartma şeklindeki Çin yemeklerinden uzak durun.

Pek çok kişinin fazla kilo almasını önleyecek bu önerilerin inanın benim için hiçbir önemi yok. Neden mi? Ben zaten bunlara dikkat ederim. Çayı şekersiz içerim. Tereyağını asla ağzıma sürmem. Evde tüm yemekler zeytinyağı ile pişer. Bisküvi, kraker yemem.  Mayonez tarzındaki soslardan uzak dururum.  Peki, benim giderek kilo almamın, gururlandığım incecik belimin çevresinin giderek yağla kaplanmasının nedeni nedir acaba? Sanırım bu sorunun yanıtını diyetisyenimle yapacağım ilk görüşmede bulacağım.

Bakalım, düzgün, sağlıklı beslendiğini düşünen bir kadın neden kilo alıyormuş?

esrako@gmail.com

www.esrakazancibasiilesaglik.com


İçeriği Paylaşın