Görme Sorunlarında Uygulanan Yeni Tedaviler

Görme Sorunlarında Uygulanan Yeni Tedaviler

Görme Sorunlarında Uygulanan Yeni Tedaviler

Bizi Takip Et


Göz sağlığı yaşamımızı etkileyen unsurların başında geliyor. Görme bozuklukları hayatımızın her anında bizi olumsuz şartlar altında bırakabilir. Yaşa bağlı ya da yaşa bağlı olmadan ortaya çıkan  Miyopi, hipermetropi ve presbiyopinin tedavisinde yeni gelişmeler yaşanıyor. Ayrıca sıklıkla rastlanan bu sağlık sorununun tedavisinde kullanılan lazer yöntemleri hakkında doğru bilgilerin verilmesi çok önemli.

Lazer tedavisinde ne gibi gelişmeler var? Size bir hasta geldiğinde gözü lazere numara açısından hangi değerlerde uygun olur? Başka kimlere lazer yapamazsınız?  Özellikle hangi ülkelerden göz ameliyatı olmaya hastalar geliyorlar? Daha çok lazeri mi yoksa kataraktı mı tercih ediyorlar? Akıllı lenslerin özellikleri 3 mesafeyi de birden göstermesi mi? Onun için mi akıllı lens mi deniliyor? Supracor Tedavisi her vakaya yapılabiliyor mu? Kimlere yapılabilir, kimlere yapılamaz? Etkisi nedir?

Göz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Sinan Göker yaşa bağlı yakını görememe problemi ve uzak yakın görme problemlerinde uygulanan tedaviler konusunda merak edilenleri Sağlığım İçin Herşey’de anlattı.

YENİ ADI ALTINDA ESKİ TEKNİKLER TEKRAR SUNULMAYA BAŞLANILDI”

. Türkiye’de lazerle görme sorunları tedavisini ilk uygulayanlardan birisiniz. Günümüze baktığınızda lazer tedavisinde olan ne gibi gelişmeler var? Çünkü pek çok da teknik çıktı, biraz bu konuda bize bilgi verir misiniz?
“İlk olarak 1992 yılında PRK dediğimiz dediğimiz excimer lazer tedavisini kullandık. Excimer lazer hala kullanılan geçerli bir yöntem ancak başka yeni lazer cihazları da geldi. Daha sonra 1994’te  “Lasik” dediğimiz yöntemi de uygulamaya başladım. Lasik yöntemi de halen kullanılanılıyor.

Lasik yöntemde, korneadan flak dediğimiz bir kapak kesiliyor ve kaldırıyoruz. Altta lazer ile düzeltme yapıp kaldırdığımız kapağı kapatıyoruz. Bu cerrahi teknik aynı kaldı ama kullandığımız lazer (cihazlarının) kalitesi iyileşti. Son dönemde de Wave Front dediğimiz, halk arasında “Kartal Göz” diye bilinen teknoloji gelişti.

Sonuç olarak tekniklere baktığımızda, en iyi sonuç veren, başarı oranı en yüksek, görme kalitesini en iyi yapan Lasik ve Wave Front dediğimiz teknikler. Bunun dışında bir sürü klinikler açıldı, rekabet çoğaldı ve yeni adı altında eski teknikler farklı isimlerle tekrar sunulmaya başlandı.

Sözünü ettiğim uygulamalardan PRK, yani korneanın ön yüzeyine lazer yapılmasında iyileşme 3 gün sürüyordu. Biraz ağrılı oluyordu ve başarı oranı da o kadar iyi değildi. Numarayı biraz geri dönüyordu ama ben o tekniği şu anda uygulamıyorum. Sadece çok ince kornealarda mecburen PRK uyguluyoruz. Şimdi bakıyoruz, aşağı yukarı 10 sene sonra (PRK’ya) “Lasek” diye yeni bir yöntem adı verilerek, yeni bir yöntemmiş gibi sunuldu. Tabii iyi sonuçlar alınamayınca bırakıldı.

Fakat son olarak birisi “No Touch” diye bir teknik ile ortaya çıktı. No Touch yani göze dokunulmadan sanki lazer yapılıyor ve  mucizevi bir şekilde pat her şey düzeliyor falan. Öyle bir şey söz konusu değil.”

.İnsanlar karıştırabiliyor, kafa karışıklığı oluyor gerçekten..
“Kesinlikle, hangi teknik yeni, hangisi iyi. Tekrar vurgulamak istedim. Hangi yöntem en iyi? No Touch denilen yöntem eski tekniktir. Kullanılmıyor. Eski PRK tekniğinin tamamen aynısı ve başarı oranı düşük ve iyileşme süreci geç oluyor. Onun için uygulamıyoruz. PRK ile zaten hipermetroplara yapılamıyor, yüksek 6 numara üzeri miyoplara yapılamıyor, yakın lazer tedavisi yapılamıyor o teknikte. Dolayısıyla Lasik hala en iyi, en geçerli yöntem. Bütün dünyada bu böyle.”

Op. Dr. Sinan Göker

HANGİ YÖNTEM HANGİ RAHATSIZLIK İÇİN İYİ

. Hipermetrop, miyop, astigmat olsun dereceleri, değerleri farklı farklı. Bir hasta size geldiğinde hangi numaralara nasıl yöntemlerle tedavi uyguluyorsunuz, ayrıca kimlere lazer tedavisi yapılamaz?
“Ben geçmişte miyopları Lasik yöntemiyle 25 numaraya kadar düzeltebiliyordum. 25-28 numara düzelttiğim hastalar var, hala geliyorlar. Fakat Şu anda 10’a kadar miyopları Lasik’le yapmayı tercih ediyorum. 10 numaranın üzerindeki daha yüksek miyopları 25’e kadar göz içi lensi takarak tedavi etmeyi tercih ediyoruz. Çünkü göz içi lens 10 numaranın üzerinde görme kalitesi açısından daha avantajlı oluyor. Yeni teknoloji göz içi lensler de var. 25-28 numaraya kadar düzeltebiliyoruz. Astigmatları da 7 numaraya kadar düzeltebiliyoruz. Bu göz içi denilen lens, katarakt ameliyatından farklı bir lens. Hastanın kendi göz merceğinin önüne kontak lens takma gibi düşünebiliriz. 10 dakika sürüyor, damlayla uyuşturuyoruz. Çok önemli bir risk yok.”

. Göz içi lens, akıllı lens, çok odaklı göz içi lenslerden söz eder misiniz?
“Akıllı lens denilen de bir tür göz içi lensi. Göz içi lens dediğimizde, hastanın kendi göz merceği alınıp, yerine yeni bir sentetik mercek takılıyor. Hastanın kendi merceği değil göz merceğinin önüne yeni bir mercek takıyoruz. Katarakt tedavisinde, halk arasında “akıllı lens” denilen lensler çok odaklı-multifokal göz içi lenslerdir.

Miyopları 10 numaraya kadar yüzde 95 başarıyla düzeltebiliyoruz. Daha düşük miyoplarda yüzde 97 yani 6 numaranın altındaki miyoplarda başarı oranı yüzde 97, yani biraz daha yüksek. Astigmatları 7 numaraya kadar düzeltebiliyoruz ama bir insanın gözünde zaten 7’nin üzerinde astigmat olmuyor. Dolayısıyla hepsini yapabiliyoruz diyoruz. Yani miyop astigmat, hipermetrop astigmat ve mix astigmat dediğimiz türlerin üçünü de 7 numaraya kadar yüzde 95 başarıyla düzeltebiliyoruz ki hipermetrop astigmat bunlar içinde en zor olanı. Onda bile yüzde 95 başarı elde ediyoruz.”

“YABANCI HASTALAR DAHA ÇOK LAZERİ TERCİH EDİYORLAR”

. Türkiye’ye batı ülkeleri, uzak doğu ve Ortadoğu ülkelerinden göz tedavisi için çok sayıda insan geliyor. Ülkemiz bu alanda tercih edilen yerlerden bri oldu. Hangi ülkelerden göz ameliyatı olmaya hastalar geliyorlar? Hangi tedaviler talebiyle yoğun olarak geliyorlar?
“Daha çok lazeri tercih ediyorlar. Çünkü katarakt ameliyatını kendi sigorta sistemleri ödüyor  ama lazeri ödemiyor. Dolayısıyla Türkiye’de de daha ucuz tedavi. Sadece ucuz değil, daha iyi. Bu nedenle geliyorlar. Lazer için en çok hasta Almanya ve Hollanda’dan geliyor. Çünkü oralarda fiyatlar yüksek.

Bir diğer durum, çok odaklı göz içi lensleri Almanya’daki ve bazı ülkelerdeki sigorta sistemi ödemiyor. Hastaya ‘monokofal lens takacağız” yani sadece uzak lensi takacağız, yakın görme sorunu için gözlük tak, multifokal lüks’ diyor. Ayrıca katarakt ilerleyip de yüzde 50 kadar olmadan izin vermiyor, sigorta ödeme yapmıyor. İnsanlar açısından konforsuz bir durum tabii. Akıllı lens diye bilinen multifokal göz içi lensi için de aslında son zamanlarda oldukça hasta gelmeye başladı lazerin dışında. Kendileri ödemelerine rağmen geliyorlar.”

ÇOK ODAKLI LENSLER: AVANTAJLAR DEZAVANTAJLAR

. Peki akıllı lens olarak adlandırılan lensler içinde 3 odaklı olanlar da var, bunlarla ilgili bilgi verir misiniz?
“Öncelikle şunu vurgulamak isterim, ‘akıllı lens’ birez uydurma aslında. Aklıda kolay kalsın diye akıllı denilmiş. Çok odaklı lensler bunlar. Ayrıca, yaklaşık 10 senedir takıyoruz, yeni çıkmış bir şey değil.

Normalde bu çok odaklı lensin, 2 iki odağı var. Biri uzakta. Dolayısıyla kişi uzak gözlük kullanıyorsa onu düzeltiyoruz, sıfır yapıyoruz. Eskiden yapılamıyordu ama şimdi yapılabiliyor. Ayrıca yakında bir odağı var. Aşağı yukarı 35-40 cm’ye ayarlı. Böylece yakını ve uzağı görüyor. Böyle olunca 35-40 cm’ye ayarlı yakın odağından farklı olarak aşağı yukarı bir 60 cm’lik bir mesafeyi, okuma mesafesinden biraz daha uzak mesafe noktasını göremiyor. Daha uzak mesafe uzak ayarlı olduğu için orayı da net görüyor. Üç odaklı dediğimizde, o ara mesafeyi de net gösteren Three Fokal  (Üç Odaklı ) lensler çıktı. Firmalar uğraştılar ve yaptılar. Dolayısıyla yani 1. odak yakın, 2. odak orta, 3. odak uzak için. Elbette hiçbir şey mucize değil. Akıllı vb. söylemlerine bu nedenle karşıyım.

Göz içi lenslerle ilgili şu bilgiyi vereyim. Göz içi lens göze takılınca şeklini değiştirmiyor. Tek bir lensin içinde iki odak var. Retinaya iki tane görüntü düşüyor aslında. Hasta nereye dikkatini verirse onu görüyor ama sonuçta iki odak olduğu için gözün içine gelen ışık miktarı ikiye bölünüyor. Yani kişi aslında bu çok odaklı lenslerle uzağı normale göre yüzde 50 daha az ışık alarak görüyor. Dolayısıyla 3 odaklı göz içi lenste de ışık miktarı üçe bölünüyor.”

. Siz çok önermiyor musunuz? Onu mu demek istiyorsunuz?
“3. odağı görmek için bir şeyden fedakarlık ediyorsunuz…”

. Elbette hastanızla bu durumu paylaşıp ona göre karar veriyorsunuz?
“Kesinlikle… Hastamla bilgiyi paylaşıyorum ve duruma göre karar veriliyor. Bir örnek vereyim, hastamıza anlattım ve 3. odak talep etti. Oysa çok fazla kullanılacak bir mesafe değil. Hastamız ise kağıt oyunu oynadığını ve yaklaşık 60 cm. mesafe olan masanın noktalarını görmesi gerektiğini belirtti. Böyle bir durumda hastanın ihtiyacı var.

Bir de elbette lensin kalitesi çok önemli. Yakını çok kuvvetli bir lens var, ilaç prospektüsünü görebiliyor hastalar. Elbette her şeyin eksi ve artısı var. O lens, gece araba kullanırken karşıdan gelen arabanın farını birazcık dağıtıyor. Araba kullanamayacak kadar  kötü değil ama geceleri çok uzun süre araba kullananlar, uzun yola çıkanlar için uygun değil. Hastaya soruyorum: Gece araba sever misiniz, kullanacak mısınız ? O zaman onu takmıyorum.

. Yaşa bağlı yakını görememe sorunları, presbiyobi sorunları da var. Bunda da Supracor diye bilinen lazer tedavisi uygulanıyor. Her vakaya yapılabiliyor mu? Kimlere yapılabilir? Kimlere yapılamaz? Etkisi nedir?
“Lazerle yakın tedavisi, 25 yıldır miyopu hipermetropu tedavi edebiliyoruz. Buna karşılık yakın tedavisi son 9 yıldır başarabildiğimiz bir durum. Çünkü en zor tedavi o. Bu tedavide, lazerle korneada iki odak yapmanız gerekiyor. Bunu da ‘supracor’ denilen yöntem sayesinde yüzde 90 oranında başarabiliyoruz artık. Eski tekniklerde yakın görme sorunu ya geriye dönüyordu, ya da uzak görme bozuluyordu. Bütün bu sorunlar çözüldü ve yüzde 90 başarı gayet iyi bir oran. Bu nedenle de rutin olarak uygulanmaya başladık.

Yüzde 90 başarı şu demek: Tedavi ettiğim her 100 hastanın 90’ı şu anda uzağı da yakını da gözlüksüz görür halde dolaşıyorlar. Peki yüzde 10’una ne oluyor? Yüzde 10’unda numara düşüyor fakat istediğimiz kadar düşmeyebiliyor. Mesela yakın okuma gözlüğü 4 kullanıyorsa hasta, o gözlük 1’e düşüyor ama yüzde  90’ı tamamen kurtuluyor ve en önemlisi geri gelmiyor.

Adı üzerinde yaşa bağlı bir görme sorunu olduğu için, yaş ilerledikçe numara artıyor. Dolayısıyla yaptığımız tedaviyle hasta 5 sene 10 sene sonra numara artsa bile, ona yeterli gelecek bir tedavi yapıyoruz. Öteyandan, 50’li yaşlarda katarakt başlıyor, katarakt olana kadar bununla çözüm bulabiliyor. Elbette katarakt olduğu zaman devreye sözünü ettiğimiz 3 odaklı, 2 odaklı göz içi lensleri giriyor ki, multifokal merceklerin aslında performansı çok iyi, bu lensler şu anda çok iyi bir yere geldi.”


İçeriği Paylaşın