Guatr Ameliyatında Minimal İnvaziv Teknikleri

Guatr Ameliyatında Minimal İnvaziv Teknikleri

Guatr Ameliyatında Minimal İnvaziv Teknikleri

Bizi Takip Et


Guatr ameliyatları bıraktığı dikiş izi nedeniyle özellikle kadınların çok zorunlu olmadıkça kaçtıkları ameliyat türlerinden biri. Ancak gelişen teknolojinin sunduğu minimal invaziv (daha az dikiş izi) yöntemi ile; minimum yara izi ve hızlı iyileşme süreci sayesinde günlük hayata çok daha kolay dönülebiliyor.

Tiroid bezinin iyi nedenlerle büyümesi olarak da tanımlanan ve toplumumuzun yaklaşık yüzde 30-40’ında görülen guatrın kadınlarda daha sık görüldüğünü dile getiren Hisar Intercontinental Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. İlker Abcı şöyle anlattı:

“Tiroid bezinin büyümesi; nefes darlığı, yutma güçlüğü, ses kısıklığına neden olabilir. Hipertiroidi durumunda kalp hızında artış, sinirlilik, kilo kaybı, ellerde titreme ve terleme, uykusuzluk ve ishal görülür. Hipotiroidi ise kalp hızında yavaşlama, kilo artışı, kabızlık, depresyon, vücutta yorgunluk, saçlarda kırılma ve dökülme, ciltte kuruluk, unutkanlık ve adet düzensizlikleri belirtilerini gösterir.

Tiroid bezinde nodül saptanan hastanın takip ve tedavisi endokrinolog veya endokrin cerrahı tarafından yapılıyor. İğne biyopsisinin ardından kuşkulu hücreler görülüyorsa ya da nefes borusu ve yemek borusuna tiroidin yaptığı baskı sonucu nefes darlığı ve yutma güçlüğü oluştuysa hastamızı ameliyata alıyoruz.”

MİNİMAL İNVAZİV TEKNİKLERİ

Gelişen teknolojiyle tiroid cerrahisinde minimal invaziv tekniklerin uygulandığını dile getiren Op. Dr. İlker Abcı şu bilgileri verdi:
“Teknolojideki gelişmeler ve damarları dikiş ya da bağlamaya ihtiyaç duymadan kapatan ve kesen cihazlar yardımı ile uygun olgularda ameliyatı çok küçük bir kesiden gerçekleştirmemiz mümkün. Bu teknoloji, yüksek frekanslı ultrasonik enerjiyi kullanarak doku içinde bulunan proteinlerdeki hidrojen bantlarını ortadan kaldırıyor. Kan damarları, göreceli olarak düşük bir ısıda (80°C) daha az bir ısı hasarı ile kapanıyor.

Tiroid ameliyatı sırasında yaralanma ihtimali olan ve ses tellerine giden sinir ve vücudun kalsiyum dengesini sağlayan paratiroid organları, daha az kanamalı bir ortamda ve göreceli olarak daha az bir ısı ile korunabiliyor. Ayrıca bu yöntemle ameliyat süreleri kısalarak ameliyat daha az kanama ile sonlandırılabildiği gibi; ameliyat sonrası hastanın ağrı kesici ihtiyacı da daha az oluyor. Geniş cilt kesisinden kaçınmak; doğal olarak daha estetik bir görünüme ve daha hızlı ameliyat sonrası iyileşmeye yardımcı oluyor. Ameliyat sonrası ertesi gün hastalarımızı taburcu edebiliyoruz.”


İçeriği Paylaşın