Hastanın Halinden Hasta Olmayan Anlamıyor!


Bizi Takip Et


Esra Kazancıbaşı İle Sağlık

Giderek bencil ve anlayışsız bir toplum oluyoruz. Banka kuyruğunda, otobüste ya da sokakta yaşlılara, hastalara, hamilelere saygının giderek yok olduğunu üzülerek gözlemliyorum. Ne yazık ki sağlık problemi olmayan kişiler, bir hastanın halinden anlamıyor.

İdrarını ya da dışkısını tutma sorunu yaşayanlara mağazalarda “Tuvaletimiz yok” yalanı söyleniyor. Ya da daha acımasız bir yaklaşımla “Çalışanlar dışındakilerin tuvaleti kullanması yasak” deniyor.

Migren başta olmak üzere kronik ağrılar önemsenmiyor. Yöneticiler, migren krizi nedeniyle sık sık işe gelemeyenlere ,  “yalancı”, “sürekli kaytaran” gözüyle bakıyor. Gaz çıkartmak, geğirmek ayıp ve görgüsüzlük olarak nitelendiriyor ama bu şikayetler genelde bir sağlık probleminin habercisi…

Şirketlerde bir kartvizitin gücü sayesinde paraşütle yöneticilik koltuğuna oturanlara astronomik ücretler ödenirken; bütçede kesinti yapmak için toplantı masalarından bisküvi, kuru yemiş, meyve gibi ikramlar kaldırılıyor. Saatler süren toplantılarda şeker hastalarının, hipoglisemi sorunu olanların yaşayabileceği sıkıntı kimsenin umurunda olmuyor.

İşyerlerinde diyabetliler, kalp ya da böbrek hastaları için özel mönüler çıkmıyor. Şirketlerin mönüleri sadece sağlıklı çalışanlar düşünülerek hazırlanıyor.

Gittiğiniz bir hastanede sizi radyoloji bölümüne götürmek için eşlik eden personel, kalp hastalığından kireçlenmeye kadar türlü nedenlerle hızlı yürüyememe ihtimalinizi dikkate almıyor. Hastayı nefes nefese bırakan bir hızla hastane koridorunda yürüyerek ya da merdivenleri çıkarak sözüm ona size yardımcı oluyor. Oysa orası fitness merkezi değil, bir hastane.

Otobüs, tren gibi toplu taşıma araçlarında yaşlılara, hamilelere yer verilmesi gerekiyor. Ama nerde? Dikkat ediyorum, artık çoğu genç metroda, otobüste elindeki cep telefonundan başını kaldırıp, güçlükle ayakta duran, rengi sararmış yaşlı adamı farketmiyor. Kimbilir, belki de farketmek işine gelmiyor…

HASTA VE HASTA YAKINIYLA İLETİŞİM…

Hiç yaşlanmayacakmış, hiç hastalanmayacakmış gibi yaşıyor bazıları…

Oysa çocukluğumda, gençliğimde böylesine umursamaz, böylesine bencil değildi insanlar… Hemoroid ağrısı çeken, kanaması olan bir arkadaşım randevu almak için dün aradığı bir cerrahın sekreterinin kendisine çok kaba ve kötü davrandığından yakındı. Ve tabii, sonuçta haklı olarak o cerraha gitmekten vazgeçti. Aradığı yer ise hekimin muayenehanesiydi. Düşünün, özel sağlık hizmeti almak için hem cebinden para ödeyeceksin, hem de kötü muamele göreceksin.

Hadi diyelim, sokaktaki insan bir yaşlının, bir hastanın yaşadığı sıkıntıya empati kurmuyor, O’nun gözlerine bakmadığından bakışlarındaki yorgunluğu, ağrı çekmenin dayanılmaz ızdırabını anlamıyor. Peki, ya doktorların sekreterlerine, hastanedeki görevlilere ne demeli?

Sadece hekimlerin değil, hemşireden hasta bakıcıya ve sekretere kadar sağlık kuruluşundaki herkesin hasta ve hasta yakınıyla iletişim konusunda özel bir eğitimden geçirilmesi gerekiyor. Yaşam ile ölüm arasındaki ince çizgide gidip gelen hastaların ve yakınlarının psikolojisini bilmeleri de…

Eğer, o doktorun yerinde olsaydım, hastalıkla mücadele ederken yorgun düşen ruh ve bedenlere böylesine kaba davranan bir sekreteri asla yanımda çalıştırmazdım. Acaba cerrahın haberi mi yok bu durumdan? Ya da daha kötüsü hastaya tepeden bakan, aksi yaklaşımıyla sekreter yanında çalıştığı hekimi örnek alıyor olmasın?

esrako@gmail.com
www.esrakazancibasiilesaglik.com

Not: Bu yazı 28 Mayıs 2016 tarihinde Yenibirlik Gazetesinde yayımlandı.)


İçeriği Paylaşın