İstanbul’da Filyasyon Çalışmaları ve Korona Önlemleri

İstanbul’da Filyasyon Çalışmaları ve Korona Önlemleri

İstanbul’da Filyasyon Çalışmaları ve Korona Önlemleri

Bizi Takip Et


İstanbul’da vaka sayıları ne kadar azaldı? İlçelere göre durum nedir? Filyasyon çalışmalarında kaç ekip ve kaç personel görev yapıyor? Hasta yataklarındaki ve yoğun bakımlardaki doluluk oranı nasıl? İzolasyondaki kovid pozitif ve yakın temaslı hastalar nasıl takip ediliyor? Türkiye’nin sağlık hizmetlerindeki kalbi İstanbul’da alınan korona önlemlerine uyum nasıl?

İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, gazeteci Esra Kazancıbaşı Öztekin’le yaptığı söyleşide tüm bu soruları yanıtladı.

‘‘DÜŞÜŞLER HAFTALIK YÜZDE 20-30’A KADAR ÇIKIYOR’’

. Alınan önlemler ve getirilen kısıtlamalar sayesinde şu an İstanbul’da covid-19 vakalarında ne oranda bir azalma yaşandı?

‘‘Mart ve nisan aylarında oldukça yüksek miktarda pozitif vakalarımız olmuştu. Bunu temmuz, ağustos ve eylül ayında minimize etmiştik. Yaz döneminde İstanbul dışında olan insanlar eylül ayının sonuna doğru İstanbul’a dönmeye başladılar. Ayrıca havaların soğumasıyla birlikte kapalı alanlara da girilmeye başlandı. Bu, sadece sağlıkçıların değil toplumun uyumunun da önemli olduğu bir hastalık. Biz herhalde ekimin ilk haftasından itibaren farkındalık ve salgının ciddiyeti konusunda toplumu çok iyi aydınlatamadık. Çünkü sayıların çok fazla olduğunu söylediğimiz halde çok uyum göstermediler. Ama özellikle ilk kısıtlamadan sonra bir farkındalık oluştu ve o kısıtlamanın etkisiyle de toplum uyum göstermeye başladı. Kasım ayında ikinci kısıtlama da gelince biraz daha rahatladık. Hem işlem hem de toplumun uyumu anlamında salgında başarılı bir süreç yaşandı. Kasım ayının sonuna kadar pozitif vakalarda ciddi yükselişler oldu. Son hafta bir düşme eğilimine girdi ve bu aralığın ilk haftasında yatan hastalara da etki etti. Aralığın ilk haftasından sonra yoğun bakımlara da yansıdı ve İstanbul şu an eylüldeki oranlara hemen hemen yakın hale gelmiş durumda. İnsanlar çabuk gevşedikleri için bunu söylemek de çok istemiyoruz. Hem pozitif vakalarımızda hem yataklarımızda hem de yoğun bakımlarımızdaki düşüşler haftalık yüzde 20-30’a kadar çıkıyor. Bu ölümlerimize de yansıdı. Ama bunu devam ettirebilmemiz önemlidir. Burada çok önemli bir konu da herkesin birbirini suçlamak yerine empati kurmasıdır. Salgınla mücadeleyi hep beraber yapmamız gerekiyor. Eksiklikleri, fazlalıkları tartışmadan herkes, ben ne yaptım, demelidir. Burada esas olan dışarıdaki kısıtlamalar değil, ev içlerinde de mesafeyi korumamızdır. Yakınlarımız, aile fertlerimiz, yaşlılarımızla teması mümkün olduğu kadar az yapmalıyız. Bu kültür ve farkındalık meselesidir; sadece yasaklamalarla, kısıtlamalarla olacak bir mücadele değildir.

‘‘İSTANBUL’DA SALGIN TAMAMEN KONTROL ALTINDA’’

Biz her bölgenin, her hanenin pozitiflik oranlarını görüyoruz. Siz sadece o kırmızıları görüyorsunuz; ama biz ev içi bulaşlarını, en çok hangi kişilere bulaştığını, kimlerin birbirine bulaştırdığını görüyoruz. Zaten önlemi de öyle alıyoruz. Salgının geldiği aşamayı, yükselme trendini ölçerek hareket ettiğimiz için şu anda ev içi bulaşların da kısıtlarla arttığını görüyoruz. İnsanların ev içi bulaşmasına da dikkat etmelerinde fayda var. Çünkü bu salgın aşıları buluncaya ve uygulayıncaya kadar en az birkaç ay daha böyle devam edecek gibi gözüküyor. Ama şu an İstanbul’da salgın tamamen kontrol altındadır. Sayılarımız ciddi şekilde düşmeye başladı. Ama bu düşüş gevşememize yol açmamalıdır. Şimdiye kadar Türkiye toplumu, kurumları, sağlık sistemi ve sağlık çalışanları olarak müthiş bir mücadele verdi. Bugün esnaf da restoran sahibi de özveride bulunuyor; sağlık çalışanı da büyük bir özveriyle mücadele ediyor. İstanbul’da 185 bin sağlık çalışanı müthiş bir özveride bulunuyor. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde dahi insanlar sokaklarda parklarda kaldılar, tedavi edilemediler. Ama Türkiye’de hastaneden faydalanmayan tek bir vatandaşımız dahi olmadı. Bu büyük bir salgınla mücadelenin başarısıdır. Tabii ki maalesef sayılarımız, ölümlerimiz, yoğun bakımlarımız arttı. Her ne olursa olsun bu alt yapımızla, sağlık insan gücümüzle mücadele etmeye muktediriz. Sorun, salgının uzun sürerek topluma ve sağlıkçılara daha büyük sıkıntılara sebebiyet vermesidir. Yoksa hiç tedirginliğimiz yok. Sağlık sistemimiz dünyanın en iyi sağlık sistemi olduğunu, sağlık çalışanlarımız dünyanın en başarılı ve kültürlü özverili sağlık çalışanları olduğunu ispat etti. Bunu dünya da görüyor. Türkiye’deki bu başarıyı gelip hikâye yaptılar. Ama maalesef bazen kendi içimizde de eleştiri alıyoruz. Eleştiriye hazırız ama bu hastalık Türkiye’nin her bir ferdinin mücadele edeceği bir hastalıktır. Sokakta maske takmayan insanı da eğitmek durumundayız. Doktorlarımızın, hemşirelerimizin saatlerce terler içinde kaldığını bilmesini sağlamalıyız. Yine aynı şekilde o kişinin işe gitmediği zaman evine aş getiremeyeceğini de bizim anlamamız lazım.’’

‘‘TEST EN ÇOK 30-50 YAŞ ARASINDAKİLERE YAPILIYOR’’

. Bugüne kadar İstanbul’da tanı konan covid-19 vakalarında yaş ve cinsiyet dağılımları konusunda bilgi verir misiniz?

‘‘30-50 yaş arasındakiler en çok hareketli nüfus olduğu için bu yaş grubu daha çok hasta oluyor. Bunlar sokakta dolaşan, işe giden, ekonomik olarak kazancını yapmaya çalışan hareketli nüfus. En çok test de 30-50 yaş arasındakilere yapılıyor. Ama bunların bir kısmı hastaneye yatıyor ve çok az bir kısmı yoğun bakıma giriyor. Ancak 65 yaş üzeri insanların yoğun bakıma gitme ve hastalığı daha ciddi geçirme oranları yüksektir. Bugün İstanbul’da 65 yaş üzerindeki insanların toplam nüfusa oranı yüzde 7’dir. Ama yoğun bakımlardakilerin yüzde 80’i 65 yaş üzeridir. Bu büyük bir orandır. Yüzde 20’nin içinde ise 6 yaşındaki çocuk da, 25 yaşındaki delikanlı da, 45 yaşındaki insanımız da var. Hedefimiz, salgını bir kişinin dahi ölmeyeceği hale getirmektir. Onun için insanlar mesafeye, maskeye, hijyene uymalıdır. Öncelikli olarak bedenimizi, sağlığımızı korumamız lazım. Aşı, bunu korumanın yollarından biridir. Onun için herkes aşıyı dört gözle bekliyor. Aslında toplumda en uyumlu grubu 65 yaş üstü insanlarımız gösteriyor. Ama gençleri de anlamak lazım. Onların da canının sıkıldığını, bunaldıklarının farkındayız; ancak onlardan biraz daha sabır istiyoruz.’’

‘‘HASTANELERİ KADEME KADEME DEVREYE SOKTUK’’

. İstanbul’da kaç devlet hastanesi var? Bütün devlet hastaneleri pandemi hastanesi gibi mi hizmet veriyor? Kronik hastalığı olup hastaneye başvurmakta tedirgin olan hastalar konusunda İstanbul’da nasıl bir düzenleme var?

‘‘Salgının başından beri hep kademeli bir sistemle çalıştık. Mart-nisanda da ve bu son pikte de böyle çalıştık. Hastaneleri kademe kademe devreye soktuk. Esasında Sağlık Bakanlığımızın mayıs ayındaki resmi yazısına göre bütün hastaneler pandemi hastanesi haline getirilebilir. Ama biz bunu kademelendirdik. Çünkü insanların normal sağlık talebi de var. Yani diğer hastalıklarla ilgili tedavi etme mükellefiyetimiz de var. Özellikle kanser ve acil hastalıkları hiç durdurmadık. İstanbul’da 58 tane devlet hastanemiz var. Vakıf ve kamu üniversite hastanelerimizin sayısı da 214’dür. Bunlarla birlikte toplam 262 hastane var. Bu hastaneleri seviyelendirdik. Örneğin Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi EAH, Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları EAH, Esenler Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi, Mehmet Akif Ersoy Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi EAH, Baltalimanı Metin Sabancı Kemik Hastalıkları EAH ile göz hastaneleri gibi dal hastanelerine covid hastası çok az yatırmaya çalıştık. Kardiyoloji, kadın doğum, göz ve ortopedi hastalıkları hastaneleri hastalarını yönetsin istedik. Bunun haricinde iki bloklu hastanelerimiz var. Mesela Marmara Üniversitesi İstanbul Pendik EAH ve onun ek binası gibi gözüken, Asaf Ataseven’in isminin verildiği 600 yataklı Başıbüyük’teki Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Asaf Ataseven Hastanesi var. Marmara Pendik’i daha çok covid olmayanlar, Başıbüyük’teki hastaneyi de pandemi hastanesi olarak kabul ettik. Bunun haricinde Sancaktepe’deki Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesi’ni pandemi olarak; Sancaktepe Şehit Prof. Dr. İlhan Varank EAH ile Çekmeköy’deki ek hizmet binasını da normal hastalarımıza hizmet vermek olarak planladık. Ümraniye’deki Eğitim ve Araştırma Hastanemizde de iki bloğumuz var. Çocuk tarafını normal hastalar diğer tarafını da pandemi hastanesi olarak planladık. Bunlar peyderpey, yük arttıkça geliştiler. Mesela Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni en son aşamada geçirdik.

İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu

‘‘COVID HASTALARIMIZIN YÜZDE 60’I KAMU HASTANELERİNDE TEDAVİ EDİLDİ’’

Avrupa yakasında ise Samatya’daki İstanbul EAH, eski Haseki EAH ile Sultangazi’deki binamızı pandemi olarak kullanmaya başladık. İki bloklu hastanemiz Gaziosmanpaşa’nın fizik tedavi bloklarını daha çok normal hastalarımız ve fizik tedavi hastaları için planlarken; Karayolları mahallesindeki blokları tamamen pandemiyle planladık. Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanemizi başlangıçta normal hastalara ayırmıştık ama vakalarımız arttıkça iki bloğunu pandemi hastalarına ayırdık. Bağcılar EAH ile Bakırköy Sadi Konuk EAH’nin ana binasını ilk başta diğer hastalara ayırmıştık. Yeşilköy Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi’ni de tamamen covidlilere ayırdık. Özel sektörden de 100 yataktan 25 yatağını pandemiye ayırmalarını talep ettik. Bu hastanelerin çoğunu da yüzde 35-40’a kadar kullandık. Kamu üniversiteleri ve vakıf üniversiteleri de keza aynı şekilde. Ama covid hastalarımızın yüzde 60’ı kamu hastanelerinde tedavi edildi. Yüzde 30 civarı özel sektör hastanelerinde, yüzde 6 vakıf üniversitelerinde, yüzde 6 da kamu üniversitelerinde tedavi edildi. Bir tek hasta dahi sokakta ve açıkta kalmadı. Yoğun bakımları dahil bütün hastaların tedavisini rahatlıkla yapabilir hale geldik. Bazen de mesela Bağcılar, Güngören tarafı çok yoğun olduğu için Bağcılar’da yoğun bakım yeri kalmadığı zaman Murat Dilmener Hastanesi’ne taşıdık. Onlar serviste birkaç saat beklediği için yer yok gibi bir algı oluşturmaya çalışanlar da oldu. Bizim hiçbir zaman bu konuda sıkıntımız olmadı. Şu anda da hiç yok. Her tür hastayı yönetecek doluluktayız. Yoğun bakımlarda doluluk oranımız yüzde 65, normal servislerde yüzde 54’dür. Bu yüzdeler, covid ile beraber diğer hastaların da olduğu doluluk oranlarıdır. Tam tersinden okursak; şu anda yoğun bakımlarımızın yüzde 35’i boş, yataklarımızın da yüzde 46’sı boştur. Dolayısıyla İstanbul rahatlıkla yönetilebilir durumdadır. İnsanlar tedirgin olmasınlar ama tedbirli olsunlar.’’

‘‘HANE HALKININ KALABALIK OLDUĞU İLÇELERDE SIKINTIMIZ VAR’’

. İstanbul’da covid-19 açısında daha yoğun ilçeler hangileri?

‘‘Hane halkının kalabalık olduğu bölgelerde sıkıntımız var. Bunlar Esenyurt, Bağcılar, Güngören, Esenler, Sultanbeyli, Sultangazi gibi aile fertlerinin daha kalabalık olduğu ilçelerdir. Bir de Pendik’in özellikle kuzey tarafı yoğunlukların olduğu bölgelerdir. Ama şu anda bütün ilçelerimizde biraz rahatlama ve düşüş var. Genç nüfusun olduğu ve ev içi halkının fazla olduğu ilçelerimizde de önemlerle bunun daha da düşeceğini düşünüyorum.’’

‘’EV İÇİ BULAŞ ARTIŞ ORANI YÜZDE 20-30 ARTT’’

. İstanbul’da ev içi bulaş oranı nedir?

‘‘Ev içi bulaşların artış oranı kısıtlamalardan sonra yüzde 20-30 arttı. Dışarıdaki bulaş oranı azalınca bu sefer de ev içi bulaşlar artıyor. Dışarıdan eve geldikten sonra hiç hastalığın farkında olmadan evimizdeki yaşlımıza, teyzemize, annemize, çocuklarımıza, ailemize bulaştırma riskimiz var. Onun için eve geldikten sonra insanlar duşlarını alıp maskelerini takmaya mümkün olduğu kadar devam etsinler. Dışarılarda dolaşıp eve giren genç arkadaşları bir gün yoğun bakımlarda dolaştırsak odalarından dışarı çıkmazlar, maskesiz evin içinde dolaşmazlar. Toplum olarak ciddiyeti ve riski görmemiz gerekiyor. Biz sağlıkçılar bir sanat yapıyoruz. Bazen yorulduğumuz söyleniyor ama bu seferberlik aşamasında yorulduğumuzu hissetmiyoruz. Beklentimiz toplumumuzun bize uyum göstermesidir. Sanki boşuna çabalıyormuşuz gibi bir hissimiz var. Toplumun uyumu, bizim motivasyonumuzu da mücadele gücümüzü de arttırıyor. Filyasyon ekiplerimiz günde 20 bin haneye, 40-45 bin kişiye gittiler. Öyle olunca hastanelerimiz büyük özveriyle çalıştı.’’

FİLYASYON EKİBİ KİMLERDEN OLUŞUYOR VE NASIL ÇALIŞIYOR?

. İstanbul’da Anadolu ve Avrupa yakasında kaç filyasyon ekibi var? Filyasyon ekibinde kimler görev yapıyor?

‘‘1963 tane filyasyon ekibi var. Bir filyasyon ekibi 3 kişiden oluşuyor. Bu 3 kişiden bir tanesi şoför,  bir tanesi sağlık memuru veya sağlık teknisyeni veya hemşire, bir tanesi de hekim veya diş hekimidir. 1963 filyasyon ekibinin 1800’ü bizde genellikle bu görevlilerden oluşuyor. Bunlara bir de araç tahsis ediyoruz. Bunlar bir gün veya 7-8 saat evvel pozitif olanlara ulaşmış oluyorlar. Sistemimiz şöyle çalışıyor; hastanede veya herhangi bir laboratuvarda testinizin sonucu pozitif onaylandığı anda, hangi ilçede oturuyorsanız oradaki İlçe Sağlık Müdürlüğü’ndeki filyasyon ekibine görev olarak düşüyor. Filyasyon ekibi hemen o pozitif vakaya telefon açıyor veya gidiyor. Bu ilk temas İstanbul için ortalama 6 saat içerisindedir. Çünkü sonuç gece çıktığı zaman buna sabah ulaşıyoruz. 9 saatte bütün filyasyonu yapıyoruz. Kişiye ulaştıktan sonra kiminle temas ettiğini soruyoruz. Evin içindeki kişileri temaslı olarak kaydediyoruz. Eğer kişi 48 saat içinde bir toplantıya gitmişse veya iş yerinde çalışmışsa o zaman nerede toplantı olduğunu ve kiminle 15 dakikadan fazla yüz yüze görüştüğün soruyoruz. Eğer bir kişiyle maskesiz 15 dakikadan fazla bir toplantı yapmışsa veya yemek yemişse o kişinin de ismini alıyoruz. O kişi başka bir şehirde veya ilçede oturuyorsa oradaki ilçe veya il sağlık müdürlüğündeki filyasyon ekibine de görev olarak düşüyor. Böylece salgını lokalize yapıp erken aşamada tedaviye başlıyoruz. 10 gün içinde eğer bir hastalık çıkmazsa bu insanlar maskeli olarak dışarıdaki normal yaşamlarına dönüyorlar. Burada önemli olan pozitif vakalarda riskli gruplara erken ilaç başlatılmasıdır. Erken aşamada ilaç tedavisine başlanması yoğun bakım ve ölüm oranlarımızda çok ciddi etki etti. Bu hastalığın yüzde 100 bir tedavisi yok ama bu ilacı, virüs daha hücre içine girme aşamasındayken aldığınız zaman etkili oluyor. Yoğun bakım noktasına gelmiş hastalarımızda artık bu ilaçları kullanmıyoruz. Bu yardımcı antiviral ilaçların kullanılması Dünya Sağlık Örgütü ve dünyadaki bilim insanları tarafından öneriliyor.’’

‘‘YAKIN TEMASLILARDAN 5. VE 10. GÜNLERDE SÜRÜNTÜ ALMAYA BAŞLADIK’’

. Peki yakın temaslılara da ilaç veriliyor mu? Bu neye göre değişiyor?

‘‘Yakın temaslının belli bir hastalığı varsa ve belli bir yaşın üzerindeyse bunlara da ilaç veriyoruz. Hatta bunlardan da sürüntü alıyoruz. Şu anda. 5. ve 10. günlerde sürüntü almaya başladık. 65 yaş üzeri ama kronik hastalığı olan risk grubundaki hastalardan hem sürüntü alıyoruz hem ilaçlarını erken başlatıyoruz. Böylece bu riskli grubu da daha hastalık belirtileri olmadan tedavi etmeye çalışıyoruz. Eğer klinik bulgu vermeye başlamışsa sürüntü alıp ilaç veriyoruz. Genelde 3.- 4. gün semptomlar ortaya çıkıyor. Onun haricinde aile hekimleri de bu hastaları telefonla kontrol ediyorlar. Aynı zamanda ilçe sağlık müdürlüklerinden de 3.-4. günde şikâyetiniz var mı, diye devamlı takip ediyoruz. Hatta semptom gelişen hastaları evden alıp ambulanslarımızla hastaneye taşıyoruz. 80 tane de mobil ambulansımız var. Günde 700-800 kere hasta nakli yapıyorlar. Günde 4 bin-5 bin hasta veya şüpheli hasta taşıdığımız zamanlarımız oldu.’’

İZOLASYON NASIL KONTROL EDİLİYOR?

.  İzolasyon konusunda nasıl bir kontrol mekanizması işliyor? Evde izolasyon altındaki hastalar nasıl takip ediliyor?

‘‘Evde izolasyon altındaki hastalar, aile hekimlikleri ve ilçe sağlık müdürlükleri ve filyasyon ekipleri tarafından takip ediliyor. Bunun haricinde Vefa grupları dediğimiz kaymakamlık ve kolluk kuvvetleri tarafından oluşturulan ekipler var. Bunlarda kişinin hem sosyal ihtiyaçlarını hem de izolasyona uyup uymadıklarını kontrol eden filyasyon denetim ekipleri bulunuyor. Bunlar, kaymakamlığın organizasyonuyla güvenlik kuvvetlerinden, müftülüklerden, milli eğitimden, muhtarlıklardan oluşturulan ekiplerdir. Onun dışında da aile hekimleri ve ilçe sağlık müdürlüklerimiz temaslı ve pozitif vakaları on gün boyunca aralıklı olarak arıyorlar. Şikayetleri devam eder veya ağırlaşırsa bunları hastaneye taşıyoruz.’’

. İzolasyona uymadığı için yaptırım uygulanan kişi oranı nedir? Ne tür yaptırımlar uygulanıyor? İstanbul’da kaç yurt kullanılıyor?

‘‘İki yurt var. Şu an Maltepe’deki daha çok kullanılıyor. Yaklaşık 600-700 kişiyi misafir ediyoruz.  Pozitif çıkıp yeri olmayan, işçi olarak gelmiş kişiler de burada gözlem altında tutuluyor. Ceza kesme işlemini daha çok mülki idare yapıyor. Kesilen cezalar ciddi takip ediliyor ve tahsil ediliyor.’’

‘‘AŞIYLA BERABER HASTALIK DAHA DA AZALACAKTIR’’

. Konuşmanızın başında sabredersek rahatlayacağız dediniz. Neden biraz daha umutlu olalım?

‘‘Mart ve nisanda bu hastalıkla ilgili çok az şey biliyorduk ve insanlar daha ümitsizdi. Ama mart ve  nisanda öğrendiklerimiz aslında bir hastalığın seyriyle ilgili bize tecrübe oldu. Ekim ve kasımdaki yükselişi de bu tecrübemize istinaden çok rahatlıkla yönetebilir hale geldik. Ama hastalık bilinmediği için uzak planlama yapılamıyor. Ancak aşı bulunduktan sonra bir ışık göründü. Artı ekim kasımdaki bu yükseliş kontrol ettiğimiz zaman düşmeye başladı. Dolayısıyla bunun kontrol edilebilir olduğunu görüyoruz. Yukarı çıkar mı, bir daha çıkmaz mı onu yakın zamana kadar öngöremeyiz. Ama mutasyon olmuşsa o mutasyonun da şiddeti ve kötülüğünün ne kadar olduğunu öngörmediğimiz için bir şey diyemiyoruz. Ülkemizde ve dünyada aralık sonu, ocak başı aşı başlayacağı için ben daha yükseleceği kanaatinde değilim. O nedenle insanlara biraz daha sabredip nisan mayısa kadar bu işin biraz daha rahatlayacağını öngörüyoruz. Ama mutasyona uğramış ve hastalık farklı bir hale gelmişse bu mücadelenin bir süre daha devam edeceğini herkesin bilmesinde fayda var. Bizim şu andaki beklentimiz aşıyla beraber bu hastalığın biraz daha azalacağıdır.’’

‘‘İSTANBUL’UN GÜNLÜK 200-300 BİN DOZ AŞI KAPASİTESİ VAR’’

. Türkiye’de aşılama çalışmaları nasıl yapılacak? Aile hekimleri üzerinden mi yürütülecek? Eczanelerde mi satılacak?

‘‘Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu herhalde bu hafta karar verecek ve bildirecekler. Ama hangisi olursa olsun İstanbul için günlük 200-300 bin doz aşı kapasitemiz var. Hiçbir tedirginlikleri olmasın. Yaklaşık 16 tane soğuk zincir depomuz var. 1400 noktamız var. Şu anda da normal aşıları yapıyoruz. Covid aşısı da geldiği zaman bunları önce sağlıkçılara sonra risk gruplarına çok rahatlıkla yapabiliriz. Hatta bu konuda da herkesin aşı zamanı belli olacak şekilde planlama yapılır. Toplumumuz yeter ki aşı olmak istesin. İstedikleri zaman istedikleri yerde aşılarını yapacağız.’’

‘‘AMBULANSLARIMIZ YOĞUN GÜNLERDE DÖRT BİN HASTA NAKLETTİ’’

. 112 ambulanslarının ve devlet hastanelerinin acillerinin çalışma yöntemleri konusunda da bilgi verir misiniz?

‘‘403 tane ambulansımız var. Yenidoğan ambulansı, helikopter ve uçak bu rakamın dışında. Ambulansların, covidin çok yoğun olduğu zamanlarda, günlük yaklaşık 4 bin civarında hasta nakilleri var. Her ambulansımız ve ekibimiz covid hastası taşındıktan sonra yaklaşık yarım saatte tamamen dezenfekte ediliyor. Ekiplerin üstleri değiştikten sonra normal vakaya veya covidli hastaya çıkıyor. Bütün hastanelerimizin acil servislerinde ise covidliler için ayrı bir bölüm yapıldı. Hatta dışarda bir kısım yapıldı ve orada testleri alınıyor. Normal hasta ile acil hastayı daha ilk girişten triyaj ekiplerimiz birbiriyle bulaş riski olmasın diye ayırıyor.’’


İçeriği Paylaşın