Kısırlık ve Tüp Bebek Tedavisi

Kısırlık ve Tüp Bebek Tedavisi

Kısırlık ve Tüp Bebek Tedavisi

Bizi Takip Et


Tüp bebek, normal yoldan çocuk sahibi olamayan çiftler için büyük bir umut kapısı. İlk uygulanmasından bu yana başarı büyük oranda arttı. Tüp bebek uygulamalarında, yaşı uygun kişi denilince kaç yaşı anlamalıyız? Hangi yaşlar arasında tüp bebek uygulamaları yüksek başarıyla gerçekleşiyor? Yumurtalık yaşlanması, yumurta rezervinin azalması tamamen yaştan bağımsız gelişebilir mi? Genç anne adayları tüp bebek uygulamalarında ne sıklıkla deneme yapabilir? Denemeler arasında süre ne kadar olmalı? Polikistik over sendromu hamileliğe engel midir? Genetik uygulamaların tüp bebekle birlikte gerçekleştirilmesi daha sağlıklı bebekler elde edilmesine bir avantaj sağlar mı?

Gaziantep Novafertil Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Ruşen Atmaca merak edilenleri Sağlığım İçin Herşey’de yanıtladı.

“TÜP BEBEK UYGULAMALARINDA BAŞARI ORANI ARTTI”

. Tüp bebek tedavisi ne zamandır uygulanıyor? İlk uygulama yıllarına göre başarı ne kadar arttı?
“İlk 1978 yılında İngiltere’de yapıldı. İlk yıllara göre başarı çok farklı. İlk uygulamaları çok basit ve başarı oranı çok düşük yöntemlerdi. Bu uygulamalarda ilaç vermeden kendi kendine kadının ürettiği yumurta toplanıp, spermlerle bir araya konulup kendi kendine o spermin yumurtayı döllemesiyle beklenen bir süreçti. Klasik IVF dediğimiz işlem budur. Şimdi bunda çok ileri tekniklerimiz var. En basitinden spermin gidip yumurtayı döllemesini beklemiyoruz, mikroenjeksiyon dediğimiz işlemle direkt spermi yumurtanın içine koyuyoruz. Yani dölleme işlemini biz gerçekleştiriyoruz. Böylece spermin yumurtayı döllememesine bağlı olan başarısızlıkları da ortadan kaldırıyoruz.

İlaçlarla biz daha fazla sayıda yumurta elde etmeye çalışıyoruz çünkü elimizde ne kadar çok yumurtamız olursa bunları kullanıp daha fazla, daha sağlıklı embriyo elde etme şansımız var. Embriyo dediğimiz; sperm ve yumurtanın birleşmesiyle oluşan, hepimizin ilk oluştuğu hücre. Bu embriyoları 5. veya 6. güne kadar bekletip, hücre sayılarını çok arttırıp transfer ettiğimiz zaman tutma ihtimallerini çok arttırıyoruz.

Blastosist aşamasında 5. gün transferi yapıyoruz. İlk başlarda embriyo dışarıda bekletilemediği için iki-üç gün sonra transfer yapılırdı.  Artık bugünkü teknolojiyle 5- 6 gün boyunca bile dışarıda tutabiliyoruz. Böylece 5- 6 gün boyunca dışarıda kalan embriyoların kötü olanları gidiyor. Kalanlar, bitiş çizgisini geçenleri seçip koyduğumuz zaman başarıyı arttırıyoruz. İlk dönem ile farklılıkların örneklerinden birisi bu.

Bir diğer örnek, embriyoskop dediğimiz bir cihaz var. Embriyoları biz 24 saat kameralarla kontrol ediyoruz. Embriyolar, inkübatör dediğimiz ana rahmini taklit eden, onun koşullarını taşıyan kutucukların içinde tutulur. Klasik sistemde nasıl geliştiklerini arada bir görmek gerektiği için günde 1 kere çıkartıp mikroskopla bakıyorduk. Ancak kısa süreliğine bir iki dakikalığına bile dışarı çıkarmamız bu embriyoyu olumsuz etkileyebiliyordu.

Embriyoskop dediğimiz cihazda ise kameralar o inkübatörlerin içinde bulunuyor. Dolayısıyla embriyoyu dışarıya çıkarmadan devamlı takip edebiliyoruz. Günde sadece bir iki dakika bakabilirken, şimdi 24 saat boyunca her aşamasını; bölünmesini, o hücrelerin artmasını hepsini görüyoruz. Bu şekilde embriyolar daha iyi büyüyebiliyorlar, daha kaliteli olabiliyorlar ve bunun sonucunda da tutunma ihtimalleri artıyor.

Şu anda yaşı genç, başka bir problemi olmayan, uygun kişilerde tüp bebekte başarı oranlarımız yüzde 70-80’lere kadar çıkabiliyor. Bu oldukça yüksek bir oran. Eskiden yüzde 5-20’ler seviyesinden bugün yüzde 80’ler seviyesine geldik.”

“TÜP BEBEK UYGULAMASINDA YAŞ ÖNEMLİ”

. Yaşı uygun deyince; kaç yaşın altında tüp bebekte başarı oranı yüzde 70-80’leri buluyor?
“Bizim için en önemli yaş 30’dur. 30 yaşın altındaki kadınlarda başarı yönünden daha rahat oluyoruz. Tıp ilerliyor, bilim ilerliyor, yeni bir şeyler buluyoruz diyoruz ama tek çaresini bulamadığımız yaş. O yüzden de ben konuşmalarımda söylerim, bu konulardan bahsedilirken yaş özellikle söylenir ki, yaş ilerlemeden bir şeyler yapılsın.”

. Bazı söyleşilerimizde 35 yaşa vurgu yapılıyor, siz 30 yaş üzerinde durdunuz?
“Aslında kriterimiz var. Birinci kriter, birinci basamak diyelim 30 yaş. Bu yaştan sonraki basamak ise 35 yaş. Ondan sonra 38 ve daha sonra da 40 yaş ve üstü diye sıralanıyor.

Uygulamalarımızda 30 yaşın altı genelde yumurtaların en kaliteli olmalarını beklediğimiz ve yüzde 70-80 başarıya ulaştığımız yaş grubudur. Yaş ilerledikçe başarı oranı azalmaya başlıyor ve hiçbir şekilde değiştiremiyoruz. Çünkü yumurtalıklar yaşlanmaya başlıyor. Kadının yumurtaları ilk doğduğu zaman üretilen yumurtalardır. Bir bebek doğduktan sonra yeni bir yumurta üretmesi mümkün değil. Var olan yumurtalar yaş ilerledikçe harcanıyor.”

Doç. Dr. Ruşen Atmaca

“SİGARA YUMURTALIKLARI YAŞLANDIRIYOR”

. Yumurtalık yaşlanması, yumurta rezervinin azalması tamamen yaştan bağımsız gelişebilir mi? Eğer gelişebilirse bunda hangi faktörler etkilidir?
“Genel olarak, kadının yaşı ilerledikçe yumurtalığın yaşlanması ilerliyor, öyle bekliyoruz ama bazı durumlarda bu süreç çok daha hızlı olabiliyor. Örneğin; 25-26 yaşındaki birisi 40 yaşındaki bir kadın gibi azalmış yumurtaya sahip olabiliyor. Bunun birkaç tane sebebi var. Genetik sebepler olabiliyor. Örneğin; erken menopoz dediğimiz bir durum var ve genelde aileseldir. Genelde 40 yaşın öncesinde menopoza girmeye erken menopoz deriz. Genetik olarak bir neden vardır. İkincisi bazı hastalıklar yaşlanma sürecini hızlandırır. Çikolata kistleri dediğimiz endometriozis hastalığı bunu hızlandırıyor.

Burada yeri gelmişken söyleyeyim en büyük belamız sigara. Kadının sigara içmesi gerçekten hızlandırıyor. Sigara içmek, kadınlara, vücutlarına yakışmıyor, yumurtalarını da bozuyor. Kadınlar daha naifler, onlara hiç yakışmıyor, içmesinler. Her fırsatta bunu dile getirmeye çalışıyorum. Çünkü direkt olarak gidip yumurtaları bozuyor içilen sigara.”

. Erkeğin spermini etkiliyor mu?
“Onu da etkiliyor. Yeri geldiği için kadınlar açısından söyledim. Erkeğin sperminde de etkili ama erkekte milyonlarca sperm üretiliyor. Kadında ise bir-iki tane yumurta elde ediliyor. Şimdi milyonlarca spermin içinde yarısı sigaradan etkilense, kötü olsa bile biz birkaç tane mikroskopla bulabiliyoruz. Bazı yöntemlerle bulabiliyoruz ama yumurta birkaç tane ve onlar çok değerli bizim için. Sigarayla bozduğumuz zaman bir şey yapamıyoruz.

Bunun dışında, yumurtalıklarla ilgili bazı ameliyatlar yumurta rezervini azaltabiliyor. Mesela çikolata kistleri; eskiden bütün dünyada hemen alalım denirdi. Ameliyat daha iyi olsun diye laparoskopik, endoskopik yöntemlerle alınırdı. Kist alınırken yumurtalık dokusuna da zarar verilirdi. Oranın beslenmesi, kanlanması bozulabilirdi ve var olan yumurtalar da hızlı bir şekilde bozulmaya giderdi. O yüzden artık çikolata kistlerinde bazı özel durumlar dışında ameliyat yapmamaya başladık. Tıp ilerledikçe yeni şeyler bulunuyor, eskiden doğru bildiğimiz yöntemler değiştirilebiliyor. Ne iyi ki, tıp gerçekten ilerleyen ve gelişen bir süreç.”

“TÜP BEBEĞİ BİRDEN FAZLA DENEMEK BAŞARIYI ARTIRIR MI?”

. Genç bir kadın ilk denemede hamile kalamadı diyelim. İkinci, üçüncü denemede sözünü ettiğiniz yüzde 70-80 başarı şansı azalıyor mu?
“Her şey uygunsa, kadının yumurtalıklarında biraz önce konuştuğumuz gibi ciddi problemler yoksa, -mesela; 28 yaşında ama yumurtalığı 38-40 yaşında gibi olmuş değilse- bahsedebileceğimiz başka önemli sorunlar; rahmin iç dokusunun yapışması gibi sorunlar yoksa başarı şansı yüzde 70-80. Ancak bu orana dikkat, 10 kişiye biz bu tüp bebeği yaptığımız zaman 7 kişi hamile kalıyor ama bir 3 kişi var hamile kalamayan. Bu kişilerde ikinci, üçüncü denemeleri yapıyoruz ve her denemede aslında şansımız biraz daha artıyor. Yani iki veya üç denemede şansımız yüzde 80-85’lere kadar çıkıyor.”

. İki deneme arasında ne kadar süre bırakıyorsunuz genelde?
“Bu tamamen kişiye bağlı. Belirli bir standart süre yok. Ben hastamla konuşuyorum. Çünkü tedavi başladığında insanların beklentisi oluyor, hevesleniyorlar, hamile kalma umuduyla geliyorlar. Sonuç almadıkları zaman bir hüsran oluyor. O yüzden tedaviyi yaparken hastayı buna da hazırlıyoruz. Her şey güllük gülistanlık olacak, sen bebeğini koluna alıp götüreceksin diye bir şey yok. Olumsuz taraflarını da hastalarıma söylerim. Çünkü eğer tutmadığı zaman o yüzde 30’luk grubu hazırlamamız lazım. Konuştuğumda yüzde 70 başarı ihtimalini bilmeyen, ‘tüp bebekte kesin garanti biliyorum’ diyen çok hastam oluyor.

Doğru bilgilendirdiğinizde denemeyi bırakmıyor ama öbür türlü çok büyük beklentiyle gelip, sonuç almadığı zaman artık hayata küsüyor, ‘ben yapmam” diyor depresyona giriyor. Bunun olmaması lazım. Dediğim gibi birincisi olmasa bile ikinci-üçüncü denemeyi yaptığımız zaman gebelik oranları oldukça artıyor. Hastanın buna hazır olması, bilmesi lazım.”

“POLİKİSTİK OVER SENDROMLULAR HAMİLE KALABİLİR”

. Polikistik over sendromlu pek çok kadın var. Bu hamileliğe engel midir?
“Aslında engeldir ama hem iyi hem de kötü tarafları var. İyi tarafı tüp bebek açısından biz bu kişilerden fazla yumurta elde edebiliriz. Fazla yumurta olduğu zaman da bu tedavi açısından elimizi rahatlatıyor. Dezavantajlı durum ise, bu yumurtalar iyi kaliteli çıkmayabilir, yeterli olgunluğa ulaşmamış olabilir, hormon seviyeleri yüksek olup, yumurta toplandıktan sonra OHSS sendromu dediğimiz karında su toplaması olabilmesi rahatsızlık verici tarafıdır. Bunlar yan etkileri ama genel olarak baktığımız zaman, aslında polikistik over sendromlu hastalarda hareket alanımız, seçeneklerimiz diğer bazı sorunlara göre daha fazla”

“EMBRİYO GENETİK TESTİ BAŞARIYI ARTIRIR”

. Tüp bebek ve genetik uygulamalar yeni gelişmelerden biri ve önemli. Genetik uygulamaların tüp bebekle birlikte gerçekleştirilmesi daha sağlıklı bebekler elde edilmesine yönelik bir avantaj getirdi mi?
“Biz embriyoları seçerken dış görünüşlerine göre bakıyoruz. ‘Bu embriyo iyiymiş iyi gözüküyor, şu kriterlerimize göre güzeldir’ diyoruz. Yerleştiriyoruz ve tutunmalarını bekliyoruz.

İyi dediğimiz embriyoların genetik yapısı, iç yapıları bozuk olabiliyor. O yüzden içine bakabilirsek bize çok daha iyi sonuç verir. Genetik yapısı bozuksa bunu yerleştirmenin bir anlamı yok, çünkü tutmayacaktır.

Genetik olarak sağlıklı embriyoyu koyduğumuzda gebelik elde ediyoruz. Genetik test yapmak gebelik oranlarını çok arttırıyor, her hastamıza yapmak isteriz ama oldukça maliyetli bir işlem. Tüp bebekten daha fazla bir maliyeti var. O yüzden herkese yapamıyoruz. Sadece belirli kişilere belirli durumlarda yapıyoruz ama yaptığımız zaman bu başarı şansımızı arttırıyor.”


İçeriği Paylaşın