Mankenler Sağlık Programı Sununca…


Bizi Takip Et


Esra Kazancıbaşı İle Sağlık

Hasta yakını, babasını ameliyat edecek hekime yaklaşıyor ve eline bir dosya tutuşturuyor. “Bizim pederin ameliyatını bu teknikle yapacaksınız” diyor. Kanser tanısı konan bir başka hasta onkoloğuna “Bana uygulamanız gereken tedavi programını akşam size mail atacağım” diyor. Eğer, bu hayali iki örnek gerçekte yaşansa hekimler neler hissederdi acaba? Tepkilerini ne şekilde dile getirirlerdi?  Yıllarını tıbba adayan, asistanken uykusuz gecelere demir atan, hastadan hastaya koşan bir doktora işini öğretmekle, bir gazetecinin eline sipariş soru vermek arasında hiçbir fark yok.

Gazeteci, mesleği gereği inceler, araştırır ve sorar. Söyleşiye hazırlanmak ve soru sormak bir gazetecinin temel görevidir. Senelerce haber peşinde koşmuş, söyleşilere imza atmış bir gazeteciye sipariş soru vermek hem şahsına, hem de mesleğine yapılan büyük saygısızlıktır benim gözümde.

SAĞLIKTA UZMAN GAZETECİLER VE TV PROGRAMLARI

Peki, doktorları, pr uzmanlarını böyle bir kontrol mekanizmasına iten faktörler nelerdir? Her ne kadar  “gazeteciye sipariş soru” konusu beni fazlasıyla sinir etse de, bu yola başvuran hekimleri, sağlık PR’cılarını haklı bulduğum noktalar da var. Günümüzde kadın ve özellikle de sağlık programlarının röntgenini çektiğimizde ortaya çıkan tablo gerçeği gözler önüne seriyor.

Sağlık haberciliği uzmanlık isteyen bir alan. Sağlık programı sunucunun tıp jargonunu iyi bilmesi ama bir hastalığı ya da tedaviyi ele alırken, bunu her eğitim düzeyinden, her yaştan kişinin anlayacağı şekilde işleyebilmesi gerekiyor. Tıp hızla ilerliyor, yeni teşhis ve tedavi yöntemleri hastaların hizmetine sunuluyor. Sağlık programı sunucunun sohbeti iyi yönlendirmesi de tıp gündemini yakından takip edip, konuya hakim olmasından, bilmediği konularda ise internette sörf yapmasından geçiyor. Oysa ülkemizde sağlık programlarının çoğunu uzman gazeteciler değil de, mankenler, şarkıcılar ya da sağlık konularına dair hiçbir ilgisi, bilgisi olmayanlar sunduğu için doktorlar soru hazırlamak zorunda kalıyorlar. Ellerine tutuşturulan soruları papağan gibi karşısındakine yönelten sunucularımız da sağlık programlarına işte bu şekilde imzalarını atmış oluyorlar.

HEKİMLE GÖZ TEMASINI KAYBEDEN SUNUCULAR…

Böyle bir tablonun aslında kendi hazırladığı soruları yanıtlayan hekimleri fazlasıyla rahatsız ettiğini biliyorum. Sağlık programlarını seyrediyorsanız kamera sadece hekime yönelmişken, onun beden dilini, konuşmasını iyi gözlemleyin. Hekim sık sık karşısındakine bakarken, gözlerini aşağılara kaydırıyorsa… Yüzündeki ifade ciddileşiyorsa… Çok iyi konuşan, ekran önünde rahat bir doktor olmasına karşın, sık sık teklemeye başlıyorsa… İşte, bunlar, o sırada sunucunun hekimle göz temasını kestiğinin bir işaretidir. Büyük ihtimal karşısındakini dinlemiyor, bir sonraki soruyu görmek için kağıda bakıyordur. Hekim dostlarımdan elindeki sipariş sorular bitince ek sorularla sohbeti yönlendiremediği için programı 7-8 dakika erken kapatmak zorunda kalan sağlık programı sunucuları olduğunu bile duydum.

Bu konuda, hastane yönetimlerinin ve hekimlerin yaptığı en büyük hata ise, gazeteci ile sunucu ayrımını iyi yapamamaları. Eğer karşınızda sağlıkta uzman bir gazeteci varsa, ona soru gönderme yanlışına asla düşmemelisiniz. Elbette, ülkemizde yeni uygulanmaya başlayan bir tedaviyle ilgili gazeteciye basın bülteni ya da bilgi gönderilebilirsiniz. Sonuçta gazetecinin soru çıkartırken faydalanabileceği bir kaynaktır bu.

SAĞLIK EDİTÖRSÜZ SAĞLIK PROGRAMLARI….

Sağlıkta uzman bir gazeteciye hazır soru gönderme yanlışına düşmemek hiç de zor değil. Yeter ki, doktorlar ve pr uzmanları, hangi kanalda, kimin sunduğu programa katılacaklarını önceden araştırıp, ona göre bir strateji izlesinler.

Mankenlerin, şarkıcıların sağlık programı sunmalarına çok sıcak bakmasam da, tamamen karşısında değilim. Böyle bir durumda yapım ekibinde bir sağlık editörünün istihdam edilmesi şart. Sağlıkta uzman gazetecinin yönlendirmesiyle hastalara verilebilecek yanlış mesajlar önlenebilir. Doktorlardan soru istenmesine de gerek kalmaz.

Esra Kazancıbaşı Öztekin

sagligimicin@gmail.com

Not: Bu yazı 11 Mart 2017  tarihinde Yenibirlik Gazetesinde yayımlandı.


İçeriği Paylaşın