Meri İstiroti ” Sağlık İletişim Etik Olmalı”

Meri İstiroti ” Sağlık İletişim Etik Olmalı”

Meri İstiroti ” Sağlık İletişim Etik Olmalı”

Bizi Takip Et


Türkiye, 2023 yılında sağlık turizminden 2 milyar Dolar gelir hedefini önüne aldı. Sağlık turizmi hükümet programlarında öncelikli stratejik hedefler arasında bulunuyor. Elbette sağlık kuruluşları sağlık turizminin ana birimi.

Meri İstiroti Pusula 1 adını verdiği yeni kitabında, sağlık yöneticilerine ve bu alanda çalışmak isteyenlere sağlık işletmesi alanında çözümler sunuyor. Kitaba, Pusula 1 adı verildiğine göre, Pusula 2 olacak mı? Pusula 1 kitabında neler anlatılıyor? Sağlık yöneticiliği deneyimleri, yurt dışı faaliyetleri neler? Sağlık alanında tanıtım yaklaşımı, uyulması gereken prensipler neler? Sağlık Turizmi Geliştirme Konseyi’nin, hekim, hastaneye erişim ve hatta dosya göndererek görüş alma imkanı veren “map2heal” portalı nasıl çalışıyor, Liv Hospital, gençlere yönelik ne gibi sosyal projeler uyguluyor?

Türkiye’deki başarılı sağlık yöneticilerinden biri olan Sağlık Turizmini Geliştirme Konseyi İcra Kurulu Başkanı aynı zamanda Liv Hospital Genel Müdürü Meri İstiroti merak edilen soruları Sağlığım İçin Herşey’de yanıtladı.

. Yayınlanan yeni kitabınız Pusula 1, sağlık hizmetlerinin pazarlamasında bütünleşik yaklaşıma yönelik içerikte. Sağlık yöneticileri, bu alanda kariyer yapmak isteyen gençlerin, sektörün bütün paydaşlarının yararlanabileceği bir kitap.  Pusula 2 de yolda. Pusla1’de neler var? Pusula2’de ne tür bilgiler yazılar yer alacak?
“Biz reklam, tanıtım yasağı olan; büyük yatırımların yapıldığı bir sektörün temsilcileri olarak çalışıyoruz. Tabi ki sağlık, topluma hizmet verdiğimiz, çok ince bir konu. İnsanların çok detaylı bilgisi olmayan bir alan olduğu için de etik sınırlarda kalarak; diğer sektörlerde yapılan pazarlama çalışmalarının hangi versiyonları sağlıkta uygulanabilir bunun cevapları Pusula 1’de var.

Sektörde çalışan herkesin çeşitli alanlarda deneyimlerini birleştirdiğimiz, kendi meyve aldığım konularını da süzerek yılların içinden gelen bilgilerin yer aldığı bir kitap. Pusula2’de de daha çok sağlık hizmetlerindeki diğer yönetim fonksiyonlarının yer aldığı, daha pratikten gelen bilgiler var. Çünkü teorik bilgileri gerek yerli gerek yabancı yayınlardan alıyoruz ama her doğru bildiğimizi sahaya bire bir bugünkü koşullarda uygulamak mümkün olamıyor. O yüzden de pratik bilgilere hepimizin ihtiyacı var.”

“İŞ-YAŞAM DENGESİ NASIL KURULABİLİR?”

. Gerçekten de Türkiye’de sağlıkta pazarlama olanakları sınırlı. Siz 27 yıldır sektörün içindesiniz. Özel hastanecilikteki ilk kadın yöneticilerden birisiniz. Sağlık kuruluşundaki Genel Müdürlük göreviniz, Sağlık Turizmini Geliştirme Konseyi İcra Kurulu Başkanlığı, iki çocuğunuz ve kitap yazma faaliyetiniz. Nasıl yetiştiriyorsunuz bunları? Çünkü Pusula 1’in dışında 30 Yaşa Mektuplar ve Son Söz Doktorların kitaplarınız da var, uyumuyor musunuz?
“Tabi ki uyuyorum ama her şey kilometre meselesi. Sürekli yaptığınız şeyler olunca sorunları çözme hızı ve yetkinlikleriniz gelişiyor. Sanırım kadınların genetik özelliklerinde olan çok şeyi bir arada yapma ve planlama yetilerini de maksimumda kullanmak zorunda kalıyoruz. Aslında bu kitapları kaleme almak benim için dinlenme oldu. Kendime ayırdığım zamanlarda televizyon seyretmek yerine kafamı boşalttığım bir zaman, kaleme aldığım yazıları birleştirmeye çalıştığım bir çalışma oldu.

Ayrıca kapanıp haftalarca emek vermedim, kendimi bir yazar olarak addedemem ama en azından bilgi birikimini aktarmak için bir araç olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu kadar yıllık birikimim oluştu. Üniversitelerde öğrencilerle konuşunca merak ettikleri konuları da görüp, daha geniş kitlelere ulaşmak için güzel bir fırsat olacağını düşündüm. Hakikaten yoğun bir tempo çoğu zamanda uykudan yediğimiz doğru.”

. Çalışan kadınlarda bazen yakınmalar olur, çocuklarımla yeterince zaman geçiremedim diye, sizin böyle anlarınız oldu mu, kendinizi kötü hissettiğiniz?
“Kesinlikle özellikle çok seyahat gerektiren dönemlerde oldu. O dönemlerde bunların hepsini bir arada götürmek için gece uçuşu yapıyordum, sabah toplantıları yapıp akşam tekrar gece uçuşuyla ertesi gün okula ben yetiştirmeye çalışıyordum. Sonra yıllar geçtikçe şu gerçeği kabullendirdim, onlar kendi hayatlarına devam ettiklerinde gurur duyacakları bir annelerinin olmasını önceliklendirdim. Onlara dedim ki: Bu da sizin şansınız, böyle bir anneyle yaşamak zorundasınız. Kendimi öyle nötralize ettim ama oğlum hala çok şikâyetçi. Bilgisayar başında çok vakit geçiriyorum evde.”

. Kaç yaşında?
“Oğlum 11 yaşını bitirmek üzere. Kızım 20 yaşını bitiriyor ve 7/24 çalışan bir müessesede telefonlarda 7/24 açık olduğu için çok hoşlandığını söyleyemem. İnşallah bu sabır gösterdiği durumları ileride gülerek anlatır.”

. Sağlık yöneticiliği Türkiye’nin her alanında olduğu gibi erkeklerin egemen bir alan, kadınların ayrıca gayret harcaması gerekebiliyor. Bu kadar çalışma temposu içinde Meri İstiroti kendine zaman ayırabiliyor mu, doktor kontrolümü yapamadım, en sevdiğim arkadaşıma gidemedim dediğiniz zamanlarda oluyor mu?
“Oluyor tabi, çünkü onlara çok az zaman ayırıyoruz. Sağlıkla ilgili bazen başkalarına önerdiğimiz ‘chekc- up’ları aylarca hatta yıllarca gecikmeli yapabiliyoruz. Terzi kendi söküklerini dikemiyor gerçekten. Ancak benim en büyük lüksüm pazar sabahları yaptığım yürüyüşler veya akşamları arada sırada yapabildim sportif faaliyetler. Onlar gerçekten çok önemli ama her şeyden önce bana oksijen veren yegane şey; çocuklarımla bir arada vakit geçirmek. Çalışmam gerekse bile onlar yanı başımdaysa bu benim için en büyük nefes verici oluyor. Onlardan da çok şey öğreniyorum ve genç kalmayı başarıyorum.” 

. Siz de vurguladınız, sağlık alanında iletişim zor, kısıtlar ve etik önemli. Medya ayağında da sağlık kuruluşu alanında da bazen zorlamalar, bazen uygun olmayan yaklaşımlar olabiliyor. Sizin yönettiğiniz hastanede ‘asla olmamalı’ dediğiniz prensipleriniz var mıdır, özellikle pazarlama politikası ve iletişim politikası açısından.?
“Bizim için etik sınırları aşmamak çok önemli. Yapmadığımız bir şeyi yapmış gibi anlatmak veya bazı olumlu kredileri alabilmek için ‘ilk,’ ‘tek’ gibi ısrarcı olmak değil; değer yaratan konularla ilerlemek önemli. O nedenle biz, yazılı olarak geçtiğimiz yarattığımız çalışmaların takdirini sağlık muhabirlerine bırakıyoruz. Gerçekten eğer katma değer olduğuna inanıyorlarsa bu değerlendiriyordur. Tabi ki o günkü gündemin etkisini biliyoruz. Genel yayın yönetmeninin takdirine göre değişir ama özellikle son dönem için söyleyebilirim ki iyi bir hastane kurmak, büyük yatırımlar yapmak artık tekrarlanabilir bir şey. Bu tamamen maddi güç ile alakalı. Çünkü yatarım ve hastane mimarisi know-how, ülkemizde yayıldı ve iyi noktalara geldi.

Burada artık esasa olan pazarlamada tıbbi sonuçlarla ilgili konuşabilmek, veriye dayalı konuşabiliyor olmak. Bir vakayı iyi bir şekilde yönetebilirsiniz ama bunu yüz vakada belirli bir komplikasyon oranında başarıya ulaştırıp bunu da yurt dışında en iyi pratiği olan merkezlerle karşılaştırıp ortaya koyabiliyorsanız o zaman iyilik durumundan bahsediyor olabilirsiniz.

Dünyada artık her şeyin big data üzerinden konuşulduğu dönemdeyiz. Demek ki biz bir bilgiyi paylaşıyorsak -ister kamuoyuyla ister meslektaşlarla ister muhabirlerle- mutlaka bunun altını doldurmamız gerekir. Başka türlü ben sağlıkta pazarlamamın özellikle uluslararası arenada yerini bulacağını düşünmüyorum. Evet reklamla kısa dönemli kazanımlarımız oluyordur fakat kalıcı kazanımlar için karşı taraftaki meslektaşların ve toplumun ikna olması lazım. Bu da tamamen tıbbi sonuçlardan geçiyor.”

YURT DIŞINA YATIRIMLARI: TÜRKİYE BİR AYAĞINI ORALARA KOYMALI

. Türkiye’de sağlık turizminin geliştirilmesine çalışılıyor, Dernek de bu yönde çalışıyor. Diğer yandan Liv Hospital olarak dünyaya da açıldınız. Gürcistan da ve Bulgaristan’da sağlık yatırımları var. Neden böyle bir açılıma gerek duydunuz? Türkiye deki diğer sağlık kuruluşlarından Londra ve Amsterdam da yatırım yapanlar var, Balkan ülkelerine yönelik girişimler var. Bu Türk sağlık kuruluşlarının geldiği nokta açısından nelere işaret ediyor?
“1990’ların başında Türkiye’den sağlık hizmeti almak için yurt dışına insanlar batıya gidiyordu, burada olmayan bir tedavi ya da alt yapı nedeniyle.. Bu durum, 2005’ten itibaren tersine döndü ve insanlar Doğuya gitmeye başladı. Bu uzak doğu için de, Orta Doğu için de geçerli. Türkiye de bu süreçte yerini aldı. Hekimlik yetkinlikleri çok yüksek, alt yapılarda yapılan yatırımlar gerçekten inanılmaz. Biz ‘Akdenizli’ karakterimizle gerçekten hızlı hizmet vermek için uğraşıyoruz. 2005’ten sonra hayatımıza yabancı hastaların belli markalarla girmesiyle beraber çok cevval hızlı çok dilde hizmet verebilen yapılar oluşturduk. O yüzden Türkiye hastane işletmeciliği konusundaki cevvalliğini ispat etti ve belli markalar yabancı yatırımcılar alarak hem Türkiye hem yurt dışında büyümeye başladı.

Diğer unsura bakarsak, bu ülkeler hasta ihraç etmek istemiyorlar aslında. Kendileri bu işleri yapak istiyorlar ancak tıp eğitimleri hala yeterince ileri değil. Bu nedenle sadece Türkiye değil, İtalya, Almanya, Amerika gibi yerlerdeki markaları da kendi ülkelerine yatırımcı olarak çağırıyorlar. Neticede bir gün balığı kendileri tutacaklar. Şu an balıkları yani sağlık hizmetini dışarıdan alıyorlar. O yüzden de kendi ülkelerinde ki imkanlar içinde, önemli yatırımları Türklerle de yapmaya başladılar.

Sağlık turizmi iki yönlü olacak artık. Şu anda tek yönlü oluyor. Bu hayat boyu devam edebilecek bir şey değil. O yüzden de bu öğrenim süreci içinde Türkiye bir ayağını hasta sevk eden ülkelere de uzatmak zorunda. Herkes gücü kadar koyuyor. Türkiye’de çok değerli markalar ve hastaneler, sağlık kuruluşları var. Herkes kendi bağlantılarını kurabildiği ülkelerde, kendi yoğun hasta aldığı ülkelerde bu atılımları yapıyor. O yüzdende Liv olarak biz de Bulgaristan ve Gürcistan’da karşımıza çıkan fırsatları iyi değerlendirerek, çok kısa bir yaşam ömrümüz olmasına rağmen -biz 4 yaşını yeni doldurmuş bir sağlık kuruluşuyuz- özellikli merkezleri hayata geçirmeyi başardık. Bu fırsatları da devam ettirmeye çalışıyoruz.”

. Bulgaristan’da ve Gürcistan’da hangi konularda hizmet veriyorsunuz?
“Sofya’da birinci basamak hizmetleri veren bir kliniğin işletmesi, Tiflis’te de radyoterapi ve kanser hizmeti veren bir işleteme yapıyoruz. Örneğin Tiflis de Türk fizikçilerin, radyoterapi doktorlarının ve teknisyenlerinin olduğu bir merkezde kendi ekibimizle hizmet veriyoruz. Oradaki kanser tedavisi standartları olgusunu da yukarıya çekmeye çalışıyoruz.”

www.map2heal.com 17 DİLDE TÜRKİYE’DE SAĞLIK KURULUŞU-DOKTORA ERİŞİM SAĞLIYOR”

. Türkiye Sağlık Turizmini Geliştirme Konseyinin çok güzel bir uygulaması var. Eğer yurt dışında yaşıyorsanız ya da yurt dışında yaşayan bir akrabanız varsa size “ben fıtık ameliyatı olacağım hangi hastaneye gelmeliyim” diye soruyorsa; internette 17 dilde hizmet veren bir uygulama var, sistem nasıl çalışıyor?
“Gerçekten çok geniş bir portal. Map2heal adını verdiğimiz bir portal. Dosyalarını yollamak isteyenler; THTC (Turkish Healthcare Travel Council-Türkiye Sağlık Turizmini Geliştirme Konseyi) ofisleri üzerinden de yollayabiliyor, portal üzerinden de yollayabiliyor. Sağlık kuruluşu, dosyayı map2heal üzerinden gördüğü andan itibaren yanıtlayabiliyor. Dolayısıyla bir kişi dediğiniz gibi birçok hastaneden tedavi seçenekleriyle ilgili hem yöntem hem fiyatlarıyla ilgili bilgi alabiliyor.

Bu kadar kolay bir sistem Dünyada yok çünkü hep aracılar üzerinden gidiyor bu iş. Bizim de amacımız şeffaflığı getirmek ve hız kazandırmak. Kişi ikna olduğu, inandığı herhangi bir yerde Türkiye’de tedavi görebilsin istiyoruz.”

. Portalda, diş hekimleri, doktorlar ve hastaneler seçeneği var. Bu seçenekler arasında sizin sunduğunuz alternatiflerin belirli kalite standartlarına erişmiş merkezler diyebilir miyiz?
“Mutlaka.. THTC’nin üyesi olan, üyesi olmaya layık gördüğümüz yerler. Çoğu da zaten CSI kuruluşu olarak adlandırdığımız akredite olmuş kuruluşlar. Çünkü çok önemli bir husus, Türkiye’nin de sağlık hizmetlerindeki devamlılığı, gelenlerin tıbbi anlamda memnun ayrılmasına bağlı. Bu standardı korumaya dikkat ediyoruz.”

. Bu hizmetten aynı zaman da Türkiye içinde il bazında da yararlanılabiliyor mu?
“Eğer akrabası Antalya’daysa Antalya’daki sağlık kuruluşu için seçtiğini önceliklendirip yazabiliyor. www.Map2heal.com’dan ulaşılabilir ve gerçekten he Türkiye’de ki sağlık hizmeti veren kuruluşlarının hem de tedavi seçenekleri hakkında bilgi alabilir, daha da önemlisi kendi dosyasını direkt oraya yüklediğinde, hem yazılı hem görüntülü tüm raporlar ilgili uzmanlarca değerlendirilebilir.”

. Sadece Türkiye’de ki sağlık kuruluşlarına mı erişim sağlanıyor?
“Evet, şu an map2heal portalında THTC platformu üzerinden ilerliyoruz. Çünkü varlık nedenimiz bu.”

. Bu hizmet çok faydalı. Bir takım güvenilir olmayan hastayı hasta yakınlarını aracı kurumlardan da kurtarmış oluyorsunuz. Siz hastaların transferleri konusunda hastaların hastaneye ulaşımları ya da hastalara ve yakınlarına İstanbul ya da gittikleri il civarında bir sağlık turizmi gezisi yapma planları da sunabiliyor musunuz?
“İlgili hastane üzerinden ilerleniyor. Eğer hasta Samsunda bir hastaneye gitmeye karar verdiyse o zaman, Samsundaki hastane onun havaalanından itibaren tüm ihtiyaçlarını, tedavisini ve uğurlanmasına kadar ev sahibi o oluyor. İstanbul da bir hastane ise ilgili hastane sahipleniyor. Dolayısıyla oradaki kopukluğu boşluk bırakmadan takip ediyoruz.’

“LİV HOSPİTAL GELECEĞİN SAĞLIK YÖNETİCİLERİNİ ARIYOR YARIŞMASI”

. Deneyimli bir sağlık yöneticisisiniz, gençlere yönelik bir yarışma da açtınız. Bundan da söz eder misiniz?
“Çok teşekkürler. Gerçekten sağlık yöneticiliği son 20 yıldır kabul edilmiş bir meslek olarak ülkemizde de uygulanıyor.

Genç arkadaşlarımızın bu sektörde ilerleyebilmeleri için Liv Hospital’ın başlattığı, “Geleceğin Sağlık Yöneticilerini Arıyoruz” programıyla; sağlık yönetiminde ön lisans, lisans veya lisans üstü eğitimi gören öğrencilerin göndereceği en yaratıcı üç projeyi ödüllendiriyoruz. Nakdi, lisans üstü eğitim programı, dil, Excel eğitimi gibi çok sayıda hediyemiz var. Amacımız, yetenekli olan bu öğrencileri bir an önce Türkiye’nin ileri gelmiş tüm sağlık kuruluşlarıyla tanıştırmak ve bir araya getirmek.”


İçeriği Paylaşın