Organlarınız Toprak Değil Hayat Olsun!

Organlarınız Toprak Değil Hayat Olsun!

Organlarınız Toprak Değil Hayat Olsun!

Bizi Takip Et


Organ bağışı konusunda çok gerideyiz! Türkiye’de nakil bekleyen 25 bin kişi var. Günde 6-7 kişi organ beklerken ölüyor.  İstinye Üniversite Hastanesi Liv Hospital Bahçeşehir Organ Nakli Merkezi Direktörü Prof. Dr. Ayhan Dinçkan, “Hepimizin bir yakını, eşi, çocuğu, anne veya babası organ nakli bekleyen hasta konumunda olabilir. Herkesi hayatı paylaşmaya davet ediyoruz” dedi.

Organ nakli bekleyen hasta sayısı her geçen yıl giderek artıyor. Dünyada 100 binden fazla kişi nakil beklerken yaşamını yitiriyor, Türkiye’de ise umutla bekleyen 25 bin kişi var. Ülkemiz organ nakli alanında iyi bir noktada ancak kadavra bağış oranında istenilen seviyede değiliz. Her gün 6-7 kişi organ nakli beklerken hayatını kaybediyor. Prof. Dr. Ayhan Dinçkan, organ nakli ile ilgili merak edilen konularda bilgi verdi.

87 YAŞINDA BÖBREK DONÖRÜMÜZ BİLE OLDU

18 yaşını aşmış, akıl-ruh sağlığı yerinde olan herkes, hiç kimseden izin almaksızın organ bağışında bulunabilir. Bağış yapılabilecek yerlerin başında tüm devlet hastaneleri, özel hastaneler, sağlık ocakları, bölge koordinasyon merkezleri ve sağlık müdürlükleri gelir. Organ nakli iki şekilde yapılır. Bunlar sağlıklı bir canlı vericiden ya da beyin ölümü gelişmiş kişi yani kadavradan, organ bekleyen hastalara yapılan nakillerdir. Canlıdan-canlıya organ nakli, böbrek, karaciğer ve akciğer gibi canlı vericili nakile uygun organlar için geçerlidir. Bunun için ülkemizdeki yasa ve yönetmeliklere göre; dördüncü derece akrabalara gerekli evraklar beyan edilerek, evli iseniz eşinize bilgi verilerek organ bağışında bulunabilirsiniz. Kalp, pankreas gibi hayati organlar için ise sadece kadavradan nakil yapılması zorunludur, canlı vericili nakil yapılamaz. Bizim 87 yaşında böbrek donörü yaptığımız hastamız mevcuttur. Karaciğerde ise 50-55 yaşını geçmemiş, 18 yaşını doldurmuş kişiler donör olabilir. Ancak laboratuvar, radyolojik ve klinik değerlendirme neticesinde canlı karaciğer donörü kabul etme oranı yarı yarıyadır. Oysa böbrek için değerlendirilen her canlı vericinin 10’da 9’u nakil için uygun bulunmaktadır.

BEYİN ÖLÜMÜ KONUSUNDA YANLIŞ BİLGİ VAR

Ülkemizde beyin ölümlerin ancak yüzde 25-30’u hasta yakınları tarafından organ bağışına izin veriliyor. Yani kadavradan organ bağışında yeterli konuma geldik diyebilmemiz için bağış oranını 4-5 kat daha artırmaya ihtiyaç var. Halkımızda başta beyin ölümü tanısına şüpheyle bakması ve bağışlanan organların hastaya ayrım gözetmeden nakledilemeyeceği gibi endişelerle karşılaşıyoruz. Ancak herkes net olarak bilmeli ki; beyin ölümü, birçok hekimin kararı ve gelişmiş görüntüleme tetkikleriyle tanısı konulan, hastanın tıbben asla hayata dönüşü mümkün olmadığı yasal bir ölümdür. Ayrıca insanlarda ‘Organ bağışı yaparsam günah olur mu düşüncesi’ var. Oysa dinimiz organ-doku ve kan naklini zaruri bir tedavi yöntemi olarak kabul eder ve karşı değildir. Konu ile ilgili Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, 06.03.1980 tarih ve 396 sayılı kararı ile organ bağışı ve naklinin caiz olduğunu açılmış ve toplumu bu alanda bilgilendirmiştir.

NAKİL MERKEZİNE BAŞVURUP KAYIT YAPTIRIN!

Organ bekleme listesine kayıt olmak için öncelikle kronik organ yetmezliği olan hastanın, bir nakil merkezine müracaat etmesi gerekir. Nakil yapılması planlanan her organ için ilgili dahili ve cerrahi branşlar hastayı değerlendirir, gerekli tahlil, tetkik ve radyolojik görüntülemeler yapılır. Tüm sonuçlar toplandıktan sonra, genelde organ nakil konseylerinde hastalar multidisipliner olarak tartışılır ve karar verilerek Sağlık Bakanlığı organ bekleme listesine kaydı yapılır.

BİR GÜN SİZİN DE İHTİYACINIZ OLABİLİR…

Organ nakli bekleyen hastalıklar halen önemini koruyor. Sayı her geçen gün artıyor, ama bağışlar ortalamanın çok altında devam ediyor. Hepimizin bir yakını, sevdiği, eşi, çocuğu, anne veya babası organ nakli bekleyen bir hasta konumunda olabilir. Organ nakli bekleme listesinde bekliyor olmak, birilerinin ölmesinin sizi yaşama bağlaması, elbette insani ve vicdani duygular bakımından zordur. Ancak yaşamak güzel, yaşatmak da… Dolayısıyla herkesi bir yaşam armağan etmeye ve hayatı paylaşmaya davet ediyoruz. Unutmayınız ki; bir gün organa ihtiyaç duyma ihtimaliniz, organ bağışlama ihtimalinizden daha yüksektir.


İçeriği Paylaşın