Prof Dr. Çağrı Büke'den Delta Uyarısı: Yüzde 100 Koruyuculuğu Yok

Hindistan'da ortaya çıkmasının ardından tüm dünyayı etkileyen delta varyantı ve delta plus varyantı hakkında merak edilenleri Acıbadem Taksim Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Çağrı Büke cevapladı.

Prof Dr. Çağrı Büke'den Delta Uyarısı: Yüzde 100 Koruyuculuğu Yok

Bizi Takip Et


Acıbadem Taksim Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Çağrı Büke, Hindistan'da ortaya çıkmasının ardından dünyayı endişendiren delta varyantları hakkında önemli bilgiler verdi. Delta varyantlarının diğer koronavirüs varyantlarına göre bulaştırıcılık riskinin çok yüksek olduğunu söyleyen Prof. Dr. Çağrı Büke, koronavirüs geçirenleri ve aşı olanları, tedbirleri gevşetmeme konusunda uyardı.  

DELTA VARYANTI NEDİR, DELTA VARYANTININ DİĞER KORONAVİRÜSLERİ ARASINDA FARKI NEDİR? BELİRTİLERİ FARKLI MIDIR?

Covid- 19 ile ilk kez 2019’un aralık ayında dünya tanıştı. Mart ayında ise pandemi ilan edildi. Bu virüsler aslında RNA virüsleri ve bunlar her zaman genetik yapılarında mutasyonlarla değişikliğe uğrayabiliyor. Aradan yaklaşık bir yıl gibi bir süre geçtikten sonra belirli bir rtakım mutasyonları görmeye başladık ilk önce alfa varyantı, daha sonra beta varyantı, Güney Afrika varyantı daha sonra Brezilya varyantı Gama ve en son Hindistan varyantı olarak bilinen Delta varyantı.

Bu virüsün özellikle hücrelere yani vücutta yoğunlukla akciğere tutunuyor üst solunum yollarından sonra akciğere. Ama tabi ki sadece buraya değil. Bağırsaklara, kalbe, damara, karaciğere, böbreklere her yere tutunuyor. Ama yoğunluklu olarak üst solunum yolları ve akciğere tutunmakta. Bu tutunduğu yerdeki virüsün spike proteini adını verdiğimiz bu tutunduğu yapıdaki değişikliklerdir aslında mutasyonlar. İşte bunlardan birkaç tanesinin bir arada olmasıyla varyantlar ortaya çıkıyor. 

Ne farkı vardır sorusuna yanıt verecek olursam bilinen delta varyantının farkı şudur; ilk ortaya çıkan Wuhan’da ortaya çıkan ilk koronavirüsten 1000 kat hatta 1200 kat daha fazla bulaştırıcı özelliğe sahiptir. Ya da ilk değişikle karşımıza çıkan İngiliz varyantı ya da alfa varyantında %40-50 daha fazla bulaştırıcılığa sahiptir ki o alfa varyantı da epey bir bulaştırıcılığa sahip olarak adlandırılmış ve hızlı bir bulaştırıcılık ortaya çıkmıştır. 

Tabi ki başka farklıları da var. Örneğin delta varyantının özellikle hastalığı geçiren kişilerde vücutta bir bağışık yanıt oluşuyor. Nötralizan antikor. Ya da biz bu antikorları aşılanan kişilerde de görüyoruz. Zaten temel amacımız nötralizan antikor oluşturmak. İşte bu delta varyantının bu antikorların etkisinden kendisini koruyabilme yeteneği de söz konusu. Tabi tam olarak mı? Hayır. Ama
bunların etkisinden kısmen kendisini korur. Bu ne demek? Hastalığı geçiren kişilerde ya da aşılanan kişilerde bu delta varyantlı covid-19'la karşılaşıldığında yeniden hastalanma ya da hastalığa yol açma riski söz konusu. Dolaysıyla delta varyantının şu an 111'den fazla ülkede ortaya çıktığını ve yaklaşık tüm dünyadaki vaka sayısının da delta varyantıyla 3 milyona yaklaştığını söyleyecek olursak hızlı bir bulaşıcılıkla vaka sayılarının tekrar yeniden hızla artabileceği ve yeni dalgaların ortaya çıkabileceği endişesi veriyor. Tabi bu endişenin de ötesinde. Aşıya rağmen hastalığa yakalanma durumu ile de bizleri karşı karşıya bırakabileceği de söz konusu.

DELTA VARYANTI DİĞER KORONAVİRÜS TÜRLERİNE GÖRE DAHA FAZLA MI BULAŞICILIK RİSKİ TAŞIYOR?

Evet yani karşılaştırdığımız alfa varyantı ya da İngiliz varyantının da bulaştırıcılığı çok fazlaydı. İlk Wuhan’da ortaya çıkandan %50 daha fazlaydı. Bunda ise İngiliz varyantından %40 ila %60 daha fazla bulaştırıcı olduğunu söyleyebiliyoruz. Hatta yine bu İngiliz
varyantıyla karşılaştırdığımızda virüs vücuda girer girmez 1000 kat daha fazla çoğalabiliyor. Daha hızlı hastalık belirtilerinin ortaya çıkabilmesi ki yine klasik olarak biliyoruz ki ortalama 5-6 günde belirtiler ortaya çıkıyordu hatta ilk zamanlarda şunu bile konuşuyorduk 14 güne kadar hiçbir belirti vermeyebiliyor diye tabi bu delta varyantında daha erken belirtiler ortaya
çıkabiliyor ve yine şu çok önemli bir özellik diğerlerinde de farklı olarak daha yakınmalar ortaya çıkmadan önce de bulaştırıcılığı çok yüksek. Yani ille semptomların ortaya çıkmasına gerek yok. Semptomlar daha ortaya çıkmadan bile çok daha fazla bulaştırabiliyor ve daha erken yakınmalar bu delta varyantıyla ortaya çıkabilmekte.

DELTA VE DELTA PLUS VARYANTI ARASINDAKİ FARKLAR NELERDİR?

Evet delta varyantları daha fazla bulaştırıcılığa sahip. Farklı belirtiler ortaya çıkabiliyor. Ama yine de bu bir soru işareti bunu açabiliriz. Fakat hani hastalık daha mı ağır seyrediyor? O hala daha çok net değil ama şu bilimsel olarak verilerde ortaya çıkıyor ki hastaneye yatış oranları artıyor. Ama ağır seyredip seyretmediği ya da daha fazla mı ölümle seyrettiği noktasında hala araştırmalar devam ediyor bunla ilgili elimize çok net veri olmadığı için daha ölümcüldür daha ağır seyrediyordur demek mümkün değil ama daha fazla bulaştırdığını söyleyebilirim.

Peki delta plus varyantının farkı nedir diye bakacak olursak onu da şöyle aslında plus lafının söylenmesinin tek gerekçesi bir mutasyon daha farklı olarak fazladan bir mutasyonu daha var. Neye göre? Delta varyantına göre ama bu ortaya çıkan mutasyon yani fazladan bir mutasyon ya da değişiklik şu an için bildiğimiz bilimsel veriler ışığında bu virüsün deltaya göre daha da bulaştırıcılığını ya da daha da ağır seyrettirdiğini ya da daha ölümcül seyrettiğini ortaya koyan henüz veriler yok. Bunlar da zaman içerisinde ortaya çıkacaktır. Ama benim bu son birkaç ay içerisinde dünyadaki rakamlara da baktığım zaman bir öngörü olarak ne söyleyebilirim derseniz bu tamamen bilimsel olmayan ama kendi bu işle uğraşan bir hekim olarak düşüncem olarak sanki hastaneye daha fazla yatılması daha ağır seyredebileceğinin bir göstergesi kanımca. Ve yine son zamanlarda dünyada da ölüm sayılarının artması ki 111 ülkede delta varyantıyla ve yine dünyada covid-19 sebebiyle ölen kişi sayılarının da arttığını gördüğümüzde sanki bir miktar daha ölüm oranlarını arttırabileceği yönünde bunu da şundan dolayı söylüyorum mevcut bilimsel verilerin öngörüsündeki bir perspektif o da şu yani mevcut antikorların etkinliğinden kendisini koruyabiliyor. Örneğin biz hep şunu söyleriz bir enfeksiyon hastalığında, hastalığı geçirmek o hastalığa karşı koruyucu antikor ya da bağışıklık sisteminin daha güçlü olmasını sağlar neye göre? Aşılara göre. Aşıyla da korunabilmektedir belirli enfeksiyonlara karşı.

Hastalığı geçirerek de korunabilmektedir. Ve genelde de hastalığı geçirerek oluşan koruyuculuk hep genelde daha güçlüdür fakat bu delta varyantıyla ilgili olarak bilimsel veriler bize şunu ortaya koymaktadır ki hastalığı geçiren kişilerde ortaya çıkan bu nötralizan
antikorlar yeterli olamamaktadır. Ve yine belirli aşılarla aşılanmış olmak. Daha bu delta varyantına karşı koruyucu olabilmektedir. Yani buradan şuna varmak istiyorum hastalığı geçirdim daha yeni de geçirdim antikorum var çok güzel. Alfaya, betaya, gamaya karşı evet harika ama deltaya karşı çok fazla koruyuculuk yok bu %100 olmamakla birlikte olabildiğince daha yüksek koruyuculuğu biz belirli aşılarla sağlayabiliyoruz hastalığı geçirmeye nazaran.

DELTA VARYANTLARINDAN KORUNMAK İÇİN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

Bu soruyla ben şunu tekrar vurgulamak istiyorum. Böyle bir yanılgıya kapılmamak lazım, maskenin olmadığı koşulda süreyle ilişkili söylenenler yanlış kavramlar hele de o sosyal mesafenin korunmadığı durumlar. Şunu söylemek istiyorum deniyor ki 15 dakika o ortamda maskesiz bulunulduğunda bu virüs bulaşıyor 15 dakikadan sonra bulaşıyor şimdi deltada bu süre daha da kısaldı. Yani böyle bir gerçek hayat yok çünkü siz maskesizseniz karşınızdaki kişi maskesizse sosyal mesafe yok ise konuşurken hapşırdığınız zaman çok yüksek sesle konuştuğunuzda ağzınızdan çıkan sekresyonlar iki metreye kadar hatta bazen daha bile yüksek daha uzun karşıdaki kişinin ağzına burnunda temas ettiğinde değil 5-10-15 dakika 5 saniye sonra burnundan ağzından gözünden girdiğinde virüs tutunur ve çoğalmaya başlar. Bu süre kapalı ortamlarda geçerlidir.

Kapalı ortamlar bulaştırıcılıkta ikinci çok önemli rolü oynar. Kapalı ortamlara ya o anda ya da birkaç saat önce hasta ya da hasta olmasa da hastalık belirtileri olmasa da asemptomatik ama virüsü taşıyan bir kişi gelip de ağzındaki maskeyi çıkarıp nasıl olsa ortamda da kimse yok bir çay kahve içeyim dediğinde ama aksırıp öksürdüğünde havaya küçük virüs partikülleri ki büyük olanlar yere doğru gider yapışır ama küçük olanlar havada asılı olarak kalır. Dolayısıyla üç saat içerisinde o odaya giren ve kimsenin olmadığını gören başka bir kişi o ortam eğer iyi de havalandırılmıyorsa havadan solumayla o virüsleri alabilir.

Dolayısıyla belki süre kavramı burada çok önemli. Kapalı ortamlar ikinci en riskli ortamlardır bizim kapalı ortamlarda bizim o ortamı mutlaka çok çok iyi havalandırmamız lazım. Ve de maskeyi kesinlikle ve kesinlikle ağzımızdan ve burnumuzu kapatacak şekilde o bütünlüğü bozmamız lazım ve olabildiğince gerçekten mesafeyi de korumak lazım. Hatta bir şey daha söyleyeyim o kadar küçük partiküller de olabilir ki bazen normal cerrahi maskeler bile koruyamayabilir bu havadaki soluk alıp verdiğimiz zaman daha güçlü daha etkin maskeleri kullanmaya gerek var. Ben bu noktada bir şeyin daha altını çizmek istiyorum. Ülkemizde maskeleri çok yanlış kullanıyoruz. İlk zamanlardaki yanlışlar hala devam ediyor neydi o burun açık ağzı açık çenede filan. Şimdi burun açık devam ediyor o da yanlış.

Ama bir diğer yanlış da şu, renkli maskeleri çok yanlış kullanıyoruz. Renkli maskelerin renkli olan taraflarının dışarıda olması lazım çünkü üç katı maskelerde o renkli tarafıyla içteki kısmı ve ortadaki katmanı çok ayrı fonksiyonlar görmektedir. Biz onu tersine çevirirsek dolayısıyla o maskenin de etkinliğini ortadan kaldırmış oluruz. Lütfen renkli olan maskelerin renkli olan kısımları dışarıda ve renksiz ya da beyaz ise o kısım burnu ağzı kapatacak şekilde takılması lazım. Çok önemli. Buradan hemen şunu da söylemek istiyorum, ben hastalığı geçirdim ya da ben aşılandım ben artık daha rahat hareket edebilirim maalesef böyle bir hayat hala daha mümkün değil. Bizim hala daha maskeye, sosyal mesafe kurallarına ve temizlik kurallarına riayet etmemiz lazım yoksa hastalığı geçirmiş olmaya rağmen ya da aşılanmaya rağmen bile bu biraz önce söylediğim maske mesafe temizlik kurallarına uymazsak ikinci bir defa üçüncü bir defa hatta daha ağır halleriyle hastalığa yakalanma riski olabilmektedir. Bunu akıldan çıkarmamak lazım. Lütfen ve lütfen bu delta varyantla da bu durum önemine bir kez daha bize getirdi çünkü neden mesela İsrail maskeleri ortadan kaldırmıştı Avrupa’da pek çok yerde de maskeler hatta partiler düzenlendi ABD’de ama en yüksek aşılanma oranlarına rağmen vaka sayılarının hızlıca artışı onlara yeniden bu sosyal mesafe maske ve temizlik kurallarının hala daha uygulanması ve kullanılması zorunluluğunu hatırlattı.


İçeriği Paylaşın