Rasim Öztekin Kalp Pili Takılma Öyküsünü Anlattı

Rasim Öztekin Kalp Pili Takılma Öyküsünü Anlattı

Rasim Öztekin Kalp Pili Takılma Öyküsünü Anlattı

Bizi Takip Et


A Haber’de eşi Esra Kazancıbaşı Öztekin’in hazırlayıp sunduğu sağlık programı Medikal’e katılan tiyatro sanatçısı Rasim Öztekin kalp hastalığıyla yaşamayı anlattı.

Geçtiğimiz yıllarda kalp yetmezliği nedeniyle yaklaşık 2,5 ayı hastanede geçiren usta tiyatrocu Rasim Öztekin, iki-üç adım atacak halinin olmadığı, nefes nefes kaldığı, tuvalete bile tekerlekli sandalye ile gittiği günlerden uygulanan tedaviler ve kalbine takılan pil sayesinde sağlığına nasıl kavuştuğunu anlattı.Yoğun bakım günlerinde yaşadığı onca sıkıntıya rağmen asla moralini bozmadığını ve iyileşeceğine inandığını söyleyen Rasim Öztekin, “En ciddi sağlık sorunlarında bile moral çok önemlidir” mesajı verdi.

Tiyatro sanatçıları Zeki Alasya ve Altan Gördüm’ün katıldığı programda Rasim Öztekin, hastanedeyken zamanın geçmek bilmediğini anımsatarak  “Bir temizlik görevlisiyle samimi olmuştuk. Doktordan izin alıp akşamları el ayak çekilince beni tekerlekli sandalyeye oturtup hastaneyi dolaştırıyordu. Kafeye falan gidiyordum, koridorda dolaşıyordum. Sonra gelip yatıyordum…Makam arabası gibi, hasta arabasıyla dolaştırıyordu sağ olsun” dedi.

Gazeteci Esra Kazancıbaşı Öztekin ise “Medikal’de ilk kez bir değişiklik yaptık. Hekimlerle hastalıkları, belirtilerini, teşhis ve tedavi yöntemlerini konuşmak yerine, ünlü, sevilen sanatçıları konuk ederek onların iyileşme öykülerine yer verdik. Böylelikle yeni yıla girerken hastanede yatan, organ bekleyen ya da kanser, kalp yetmezliği gibi hastalıkların tanısını alan kişilere ve yakınlarına moral vermek istedik. ‘Bakın ünlü sevdiğiniz isimler de zorluklar yaşadı ama şu an sağlıklar. Yeter ki, sizde umudunuzu yitirmeyin’ mesajı vermeyi hedefledik” diye konuştu.

“HASTANEDE SAĞLIKLI GÜNLERİMİZİN FİLMİNİ ZİHNİMİZDE ÇEKTİK”

Programda ilk kez eşi tiyatro sanatçısı Rasim Öztekin’i de konuk eden gazeteci şunları söyledi:
“İnsanın eşini konuk etmesi tuhaf bir duygu  Ben de yayında gazeteci, sunucu kimliğimin dışında bir hasta yakını olarak da hissettiklerimi paylaştım. Mesela hasta yakının moralinin önemini konuştuk. Rasim’i 2,5 ayı bulan yoğun bakım günlerinde o moral bozucu ortamdan uzaklaştırmak için hep olumlu düşünce gücü kullandığımızı, hayal kurduğumuzu, hastalığı değil; gelecekteki en mutlu anımızı, örneğin Cunda’daki evimizin bahçesinde meyve toplarken birbirimizi düşündüğümüzü, imgelediğimizi anlattım. Yani bir anlamda hastanede Rasim’le birlikte gelecekteki sağlıklı, neşeli, mutlu günlerimizin filmini çektik”  diye konuştu.

İşte, çok özel röportajda Rasim Öztekin’in anlattıkları:

“KALP PİLİ SÖZÜNÜ DUYUNCA BAŞIMDAN AŞAĞI KAYNAR SULAR DÖKÜLDÜ”

. Kalp pili takılacağını ilk öğrendiğin anda yaşadıklarını, hissettiklerini çok iyi biliyorum. Şu an ekran başında bizi izleyen kalp yetersizliği olan, kalp pili takılmasını bekleyen pek çok hasta var. İlk pil takılacağını öğrendiğinde neler hissettiğini onlarla paylaşır mısın?
“Kalp pili takılacağını öğrendiğim an acayip bir andı. Çünkü o güne kadar böyle bir şeyi hiç düşünmemiştim. Üstelik ne olduğunu da bilmiyordum. Hastanede bana birtakım tedaviler yapılacağını düşünüyordum ama kalp pili kafamda olan bir şey değildi. Doktorum odaya girdi. O sırada yoğun bakımda yatıyordum. ‘Eğer uyarsa size kalp pili takacağız’ dedi. Başımdan aşağıya kaynar sular döküldü.

Kalp pili bir aygıt. Sana onu takıyorlar ve sen artık onunla yaşıyorsun. Çok başka bir şey bu. Bir kere vücuduna başka bir şey giriyor. Kafamda hiç olmayan bir düşünce olduğu için öylece kaldım. Doktorumuz çok etik bir doktordu. Önce kalp pilinin sakıncalarını anlatmaya başladı. ‘Vücudunuz kalp piline uygun mu diye araştıracağız. Hastaların yüzde 30’u uygun olamayabiliyor’ dedi. ‘Biz bunu takacağız ama takarken de problem yaşayabiliriz. Aşağı yukarı hastaların yüzde 30’una takılabiliyor’ dedi. ‘Taktıktan sonra da her hastada aynı performansı yakalayamayabiliyoruz’ diye ekledi.

Devamlı sınavdan geçiyorsunuz. Bu arada, bunları yapmak için sürekli tetkikler yapılıyor. Dayanamadık doktoruma ‘Bunun içinse hiç takmayalım, bu kadar sınava değmez, taktıktan sonra da ne olacağı da belli değil’ dedim.

Güldü, ‘Şimdi sıra ama iyi taraflarında’ diyerek kalp pili takılan uygun hastalarda tedavinin ne kadar başarılı olduğunu konusunda detaylı bilgi verdi.
Ve ben hemen  ‘Tamam takalım o zaman’ dedim.

“SABAH SELAM VERDİĞİN ADAM ÖĞLEN OLMAYABİLİYORDU”

. Çok uzun süre yoğun bakımda kaldın. Yaklaşık bir ay kadar… Ekran başındaki izleyicilerimize o günleri anlatır mısın?
“Bulunduğum ortam çok da acayip bir ortamdı. Sabah selam verdiğin adam öğleden sonra olmayabiliyordu. Buna rağmen hiçbir zaman ölümü düşünmedim yarına hep umutla baktım.

Yoğun bakımda bir ay kaldım, çok sıkıcı ve moral bozucu bir ortamdı. Çok halsizdim, tuvalete bile arabayla gidiyordum. Orada bir temizlik görevlisi vardı, samimi olmuştuk artık. Akşam el ayak çekilince doktorlardan izin alarak tekerlekli sandalye ile beni hastanede dolaştırıyordu. Kafetaryaya falan gidiyorduk. Koridorda geziyorduk. Makam arabası gibi, hasta arabasıyla beni dolaştırıyordu sağ olsun. Hastalarla selamlaşıyorduk, bana el sallıyor, hal hatır soruyorlardı.”

“HASTANEDEN ÇIKINCA SOSYAL DETOKS YAPTIM”

.Hastalık herkese bir şeyler öğretiyor. Peki, hastalık sana ne öğretti Rasim?
“Hastalık bana yaşamın çok güzel ve çok kolay olduğunu, zorlaştıranlarında kendimiz olduğunu öğretti. Yoğun bakımda yatarken yaşamımdaki karşılaştırmaları çok iyi yaptım, yorumladım. Yaşadığımız süre içerisinde o kadar çok kamburumuz varmış ki bizim… Biz onları hep taşıyoruz aslında… bunlar tiyatrodaki aksesuar kamburlar, çıkartmamız gerekirken biz onların üstüne birer kambur daha koyuyoruz.

Hastaneden çıkınca sosyal detoks yaptım. Arkadaş, dost diye yanlış tanımladığım insanları temizledim hayatımdan. Bu yaşantıma ferahlık getirdi.
Düşündüm ki, ben onlardan hiçbir şey almamışım. Hep onlar benden almış. Ve parazit olarak ben onları taşımışım. Böyle bir sosyal detoks yaptım kendi kendime. Hastalığın bana en yararlı tarafı bu oldu. Hayatımı düzenledim, hayatımdaki fazlalıkları attım. Bekir Coşkun’un bir yazısı vardı. Yazıda ‘Evden eve taşınırken insanlar temizlik yapar. Ben taşınırken bir baktım ki tenekeler var, vidalar var, somonlar var, biz yıllarca onu taşımışız. Ne gerek var? Yeni eve taşınırken onları bırakıp çıktım ve eve çok daha ferah taşındım’ diyordu. Ben de hastaneden beynimde birtakım vidaları, somonları bırakıp çıktım.”

“ASOSYAL İÇİCİYİM”

. Kalp hastalığıyla tanıştıktan sonra kendine çok daha iyi bakmaya başladın değil mi?
“Sigarayı hastalığımdan önce bırakmıştım zaten. Bunun yanında ben hiçbir zaman çok alkol tüketen bir adam değildim. Gençliğimizde içiyorduk. Eskiden sosyal içiciydim şimdi asosyal içiyorum. Ayda bir kere falan o da çok değerli oldu artık… Çünkü her şey dört dörtlük olduğu zaman içiyorum yoksa içmiyorum.

Bir de kilo almış olabilirim ama sağlıklı yiyorum, sağlıklı yaşıyorum.  Doktor Osman Müftüoğlu Süleyman Demirel’e doktorluk yaptığı dönemde
‘Sizi zayıflatmamız lazım’ deyince ‘Ben zayıflamam, zayıflarsam benim karizmam gider, beni zayıflatmadan sağlıklı nasıl yaşarım onu söyle…’ demiş.
Kısacası ben de sağlıklı yiyorum, sağlıklı yaşıyorum arada sırada da yarım kilo falan veriyorum. İşin şakası bir tarafa ciddi anlamda diyet yapmaya çalışıyorum.”

“SU İÇSE YARAYANLARDANIM”

. Nasıl sağlıklı besleniyorsun?
“Bol sebze yemeği yiyorum. Kalp hastalığımın dışında yeni çıkan bir sorun daha var. Reaktif hipoglisemi… Yani su içse yarayanlardanım. En zor kilo veren tipim ben.

Sabah kahvaltısında iki kibrit kutusu peynir, iki dilim kepek ekmek veya bir tost yiyorum. Öğlen mutlaka sebze ve salata yanında iki dilim esmer ekmek; akşam ise öğlen eğer sebze yediysem et ve salata yiyorum. Hayatımda hiç kızartma yok, katı yağ yok, hamurlu gıdalar yok… Makarna ve pilavı ise 10 günde bir yiyorum.”

RASİM ÖZTEKİN’DEN DETOKS ÇORBASI

. Ekran başındaki çoğu izleyici senin gurme olduğunu, evdeyken yabancı kanallardaki yemek programlarını sürekli takip ettiğini ve çok iyi yemek yaptığını bilmiyor. Medikal izleyicilerine sağlıklı bir çorba tarifi verir misin?
“Çok sağlıklı bir detoks çorba tarifi vereyim. Evde ne kadar salata, nane, maydonoz, yeşil soğan, dere otu gibi yeşillik varsa, ince ince doğrayıp çok az zeytinyağında soteleyin. İçine daha önce haşlayıp oluşturduğunuz et suyu veya sebze suyunu ilave edin. Az miktarda tuz ekledikten sonra isterseniz blenderden de geçirebilirsiniz. Çorbanın çok sıvı olmasına gerek yok. Hafif pütürlü de kalabilir. İçine yeşil biber de ekleyebilirsiniz. Acıyı seviyorsanız arzu ettiğiniz baharatları koyabilirsiniz. Vitamin deposu bu çorba aynı zamanda iyi bir de detokstur.

Bir de bunun unlu olanı var. İlk baştaki soteleme sırasında biraz un ilave edip kavurduğunuz ve et suyunu yavaş yavaş yedirdiğiniz zaman çorbanın  kıvamı koyulaşır. Hem yapımı kolay, hem lezzetli, hem de çok sağlıklı bir çorbadır.”

. Kadınlar nasıl meme taramalarını ihmal ediyorlarsa; çoğu erkek de prostat kanseriyle ilgili taramalardan kaçıyor. Sen bu konuda kendini nasıl buluyorsun?
“Üroloji doktorum ‘Çağımızda prostat kanserinden ölmek gerizekalılık’ diyor. Erken evrede tanı konan bir prostat kanserinin tedavisi var ve prostat kanserini düzenli kontrollerle başında yakalamak mümkün’ diyor.

Kadınlar nasıl meme kontrollerini yaptırmak durumundaysa bence her erkek de prostat kanseri taramasını ihmal etmemeli. Hatta her sene ya da iki senede bir de kolonoskopiyi de öneriliyor belli bir yaşın üstündekilere…”

“YAŞAM BİR ARMAĞAN”

. 2012’nin ilk günlerindeyiz. Şu an hastası olan ya da kendi hasta olan İzleyicilerimize nasıl bir mesaj vermek istersin?
“Ciddi bir hastalık geçirmiş biri olarak gerçekten yaşamın bir armağan olduğuna inanıyorum. Bunun bilincinde olalım. Yarınların güzel şeylere gebe olduğuna inanalım. Hiçbir şeyin sürpriz olmadığının bilincinde olalım. Onları hayal edelim, hayaller gerçeğe dönüşebilir…

Yıllar önce sinemada hayranlıkla, ağzım açık şekilde, ulaşılmaz olarak seyrettiğim Zeki Alasya ile aynı programdayım. O zaman benim için bu bir hayalden de öteydi ama şimdi dokunuyorum. Onunla beraber projelerde de yer aldık. Demek ki her şey olabiliyor. Hayal etmekten korkmayalım ve ilerisi çok güzel şeylere gebe. Yeni yılda her şey sağlıklı olsun, gerisi zaten gelir. “


İçeriği Paylaşın