Sağlık PR’ı Yapmak Sorumluluk İster Ama…


Bizi Takip Et


Esra Kazancıbaşı İle Sağlık

Günümüzde artık sadece özel hastaneler değil, devlet ve üniversite hastaneleri de bünyelerinde PR uzmanı istihdam etmeye başladılar.

Sağlık PR’cıları gazetecilerle doktorlar, diş hekimleri, eczacılar, hastane yöneticileri arasında köprü görevi üstleniyorlar. Hazırladıkları projelerle, yazdıkları basın bültenleriyle hastalıklar ve tedavileri konusunda toplumsal farkındalık yaratılmasına katkıda bulunuyorlar.

Sağlıkta özel sektör yatırımlarının artmasına, rekabetin ön plana çıkmasına bağlı olarak hastanelerin yanısıra, serbest çalışan doktorlar, diş hekimleri, diyetisyenler bile medya ile ilişkilerinin yürütülmesi, gazetede söyleşilerinin yayınlanması, televizyonlarda konuk olmalarının sağlanması için PR uzmanlarıyla anlaşıyorlar.

YETERLİ SAYIDA VE KALİTEDE SAĞLIK PR’I UZMANI VAR MI?

Peki, Türkiye’de bu talebi karşılayacak sayıda sağlık PR’ı uzmanı var mı? Kendilerini medyayla ilişkiler uzmanı olarak tanıtan kişiler bu konuda gerçekten ne kadar bilgiye, deneyime sahip? Sağlıkla ilgili yasalar, hasta hakları, tıp etiği, halkla ilişkiler etiği ve medyayla nasıl iletişim kurulması gerektiği konusunda  neyi, ne kadar biliyorlar?

İşte, sorun da tam bu noktada başlıyor. Çünkü sağlık PR’ı yapmak özel bir sorumluluk gerektiriyor. Doktorun, diyetisyenin, hastanenin ya da ilaç firmasının yeni ürünün haberinin çıkmasını sağlamayı hedeflerken, hastaların iyileşme umutlarının sömürülmemesine ne kadar itina gösteriyorlar?

Hekimler, kendini medyayla ilişkiler uzmanı olarak tanıtan herkese kapılarını açmadan önce, bu işin idealde nasıl yapılması gerektiğini acaba ne ölçüde araştırıyorlar? Ya da daha da kötüsü, “Haber olayım da nasıl olursa olsun!” diyerek PR uzmanlarının işaret ettiği her yola sorgulamadan giriyorlar mı?

Yıllardır sadece sağlık PR’ı alanında uzmanlaşmış, işini oldukça iyi yapan uzmanlar ve PR şirketleri var. Ancak sağlık alanında medya ilişkileri temsilcisine oluşan büyük talebi görüp, “Haber nedir?”, “PR nasıl bir şeydir?” bilmeden bu işe girenler de… PR uzmanı olmalarına rağmen, yanlış iletişim yöntemlerini seçenler de… İşte, onlardan bazıları:

CANIM’CILAR

Bu gruba giren PR’cıların en büyük özelliği ağızlarından düşürmedikleri “canıııım” sözcüğüdür. En sevdikleri gazeteci, işlerine en fazla yarayandır. Tirajı yüksek bir gazetede, ratingi iyi bir kanalda çalışıyor olmanız, onların canı ciğeri olmanız için yeterlidir. Eğer, işinizden ve dolayısıyla koltuğunuzdan olursanız, sık sık arayıp hatırınızı soran, doğum gününüzde çiçekler yollayan, sizinle özel yaşamınızda da görüşmek isteyen bu içten, sevimli, dost canlısı (!) PR’cılar’ın sesleri birden kesiliverir.

ÖZEL GÜN PR’CILARI

Bu gruptaki PR’cıları “işin kolayına kaçanlar” diye de nitelendirebiliriz. Basın bülteni konusunu seçmek, onu ilgi çekici şeklide yazabilmek sağlık iletişimindeki en temel konulardan biridir. Mail kutusuna her gün yüzlerce mail gelen bir gazetecinin bültene yer verebilmesi için haber değeri taşıması ve güncel olması gerekir. Bir diğer önemli nokta da, diğer tüm bültenlerden farklı olmasıdır. Özel gün PR’cıları ise kurban bayramı, şeker bayramı, kanser veya kalp hastalığı gibi günlere özgü bültenleri medyaya servis ederler. “Diyabetliler şeker bayramında nelere dikkat emeli?”,  “Sağlıklı bir iftar sofrası nasıl olmalı?” gibi… Çoğu sağlık kuruluşundan benzer içerikli bültenler geldiğinden, en önce gönderenin medyada yer bulma şansı yüksektir. Geri kalanlar ise gazetede yer bulmak yerine, mail kutusundaki çöpler arasında yerini alır. Gel gör ki, Ramazan ayının son haftasında bile hala “Sahurda Sağlık İçin Ne Yemeli?” diye mail gönderen PR’cılar var!

ÜNVANA TAPANLAR

Bu gruptaki PR’cıların iletişim modeli, işi tepeden bağlamaktır. Dolayısıyla sağlıkta uzman gazetecileri hiçe sayma eğilimindedirler. Sağlık muhabiri, sağlık editörü dururken, haber editörü, yazı işleri müdürü, genel yayın yönetmeni ile ilişki kurmayı tercih ederler.

TEMBELLER

Ellerindeki naftalin kokan bültenleri belli aralıklarla yeniden yollarlar. Bu bültenlerdeki bilgiler kelimesi kelimesine aynıdır. İşini iyi yapan dikkatli gazeteciler bu açıkgözlerin tuzağına düşmez, emek harcamadan tekrar servis edilen böyle bültenlere asla prim vermezler.

Ellerindeki medya listesini güncellemeyip, hala üç-dört yıl önceki listelere bülten gönderimi yapmaları da diğer önemli özellikleridir. 8-9 satırı geçmeyen içerik ve bilgi yoksunu böyle yazıları, basın bülteni diye medyaya servis eden de onlardır.

RÜŞVETÇİLER

Gönderdikleri bültenlerinin altına şu tür notlar eklemeyi ihmal etmezler:

“Basın toplantısı sonunda gazetecilere ücretsiz cilt analizi yapılacaktır.”

“Toplantıya katılan gazetecilere ücretsiz check-up hediye edilecektir.”

Hatta bazıları gazetede, televizyonda yayınlanacak haber, söyleşi karşılığı, basın mensubunun ameliyatını ücretsiz yapmayı bile teklif edebilir. Sağlık PR’ı çalışmaları içinde en yüz kızartıcı iletişim biçimi budur. Daha açık bir deyişle sağlıkta rüşvetin ta kendisidir bu.

Sağlık iletişiminde sağlık PR’cılarının önemli sorumlulukları var. Bir PR uzmanı, bir hekimi vezir de eder, rezil de…

Esra Kazancıbaşı Öztekin

sagligimicin@gmail.com

Not: Bu yazı 28 Ağustos  2016 tarihinde Yenibirlik Gazetesinde yayımlandı.


İçeriği Paylaşın