Tokluk Kan Şekeriniz Yüksekse Kalp Sağlığınıza Dikkat!

Tokluk Kan Şekeriniz Yüksekse Kalp Sağlığınıza Dikkat!

Tokluk Kan Şekeriniz Yüksekse Kalp Sağlığınıza Dikkat!

Bizi Takip Et


Hareketsiz yaşam tarzı, obezite ve yanlış beslenme alışkanlıkları nedeniyle dünyada ve Türkiye’de diyabetin görülme oranı her geçen gün artmaktadır. Ülkemizde 6,5 milyondan fazla şeker hastası vardır. Gizli şeker hastalığı olan kişilerin sayısının ise bu rakamdan fazla olduğu tahmin edilmektedir. Gizli şeker hastalığının önümüzdeki yıllarda aşikar şeker hastalığına dönüşeceği de unutulmamalıdır. Ne yazık ki, her iki diyabetliden biri de hastalığını bilmeden yaşamaktadır.

Tedavi edilmeyen veya tedavisi yeterince yapılmayan şeker hastalığı yıllar içinde başta böbrek, göz ve sinirler olmak üzere vücutta ciddi sağlık problemlerine yol açabilir. Günümüzde şeker hastalığı nedeni ile ölenlerin sayısı bulaşıcı hastalıklardan ölenlerden daha fazladır. Diyabetli bireylerin çoğu kalp-damar hastalıkları nedeniyle hayatlarını kaybetmektedir. Her ne kadar hastalığın bilinirliği arttırılmaya çalışılıp, güncel tedavi yaklaşımları yaygınlaşsa da; diyabet tanısı alanların sadece üçte birinde metabolik kontrol hedeflenen düzeylerde sağlanabilmektedir. Hastanın tedavisi değerlendirilirken açlık şekerinin yanında tokluk şekerinin ve gün içindeki şeker değişkenliğinin de göz önüne alınması gerektiğini söyleyen Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Tevfik Demir şu bilgileri veriyor:

. Tokluk kan şekeri nedir?  
“Tokluk şekeri yemekten sonra kan şekerinin yükselmesidir. Sağlıklı bireylerde pankreastan salınan insülin hormonu şekerin hücre içine alınmasını, kas ve yağ dokusunda yakılmasını sağlar. Böylelikle kan şekeri normal aralıkta tutulur. Fakat özellikle Tip 2 şeker hastalarında, pankreasın insülin kapasitesinin azalması veya hücre düzeyindeki insüline karşı dirençten dolayı yemek sonrası tokluk şekeri yüksek kalır. Eğer şeker hastasıysanız kan şekerinizi kontrol altında tutmanız çok önemlidir.”

TOKLUK KAN ŞEKERİ İLK LOKMADAN İKİ SAAT SONRA ÖLÇÜLMELİDİR!

. Tokluk kan şekeri yüksekliğinin belirtileri nelerdir? 
“Yemek sonrası kan şekerinin yüksek seyretmesi halsizlik, yorgunluk, konsantrasyon bozukluğu ve yemek sonrası uyuklama gibi şikayetlere sebep olabilir. Yıllar içinde kan şekerinin bu şekilde yüksek kalması kalp damar hastalıklarına yol açan önemli bir faktördür. Günümüzde böbrek yetmezliğinin, körlüğün ve non-travmatik alt uzuv kesilmelerinin en önemli nedeni de şeker hastalığıdır.”

. Tokluk kan şekeri ne zaman ve nasıl ölçülmelidir? 
“Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği, parmak ucundan yemek öncesi açlık kan şekeri ölçümünü, yemeğin ilk lokmasından iki saat sonra da tokluk kan şekeri ölçülmesini önermektedir.”

Prof. Dr. Tevfik Demir

. İdealde  tokluk kan şekeri kaç olmalıdır?
“Tokluk kan şekerinin hedef aralığı cemiyetler arası farklılıklar göstermektedir. Amerikan Diyabet Cemiyeti 180 mg/dl altını kabul ederken, Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği tarafından 160 mg/dl’nin altı hedef tokluk şekeri olarak kabul edilmektedir.”

DİYABET HASTALARINDA İLK YÜKSELEN TOKLUK KAN ŞEKERİDİR!

. Tokluk kan şekeri yüksekliğinin önemi nedir? Tokluk kan şekeri yüksekliği hangi riskleri de beraberinde getirir?
“Diyabet, tanı anından itibaren ömür boyu süren bir hastalıktır ve yıllar içinde pankreastan insülin salgılayan bezlerin kaybıyla seyreder. Diyabet hastalarında ilk yükselen tokluk kan şekeridir. Daha sonra açlık kontrolü bozulur. Kanda şeker miktarının uzun süreli olarak yüksek kalması diyabet ile ilişkili sorunlara yol açar.

Tokluk şekeri kardiyovasküler hastalıklar için bağımsız bir risk faktörüdür. Açlık şekerinin yüksekliği gibi tokluk şekerinin yükselmesi de damar cidarına zarar verir. Buna bağlı olarak da yıllar içinde göz, sinir ve böbrek hasarlarına, kalp krizi ve inmeye neden olabilmektedir. Dünya Diyabet Federasyonu da özellikle kardiyovasküler hastalık riskini azaltmak için tokluk kan şekerinin önemini özellikle vurgulamaktadır.”

ŞEKER HASTALIĞININ TEDAVİSİ BİREYSELLEŞTİRİLMELİDİR!

. Tokluk kan şekeri yüksek seyreden hastaların tedavisi nasıl yapılmalıdır? Diyetin bir önemi var mıdır ?
“Aldığımız besinler ve özellikle karbonhidratlar, tokluk kan şeker düzeyi üzerinde çok belirleyicidir. Beyaz ekmek, pirinç, makarna, patates, meyve ve tatlılar tokluk kan şekerinin yükselmesine sebep olmaktadır. Karbonhidratlar basit ve kompleks karbonhidratlar olarak ikiye ayrılmaktadır. Basit karbonhidratlar, glisemik indeksi yüksek besinlerdir. Bunlar; bağırsaklardan hızlı bir şekilde emildikleri için insülin salınımı hızlı ve gereğinden fazla olmaktadır. Oysa ki, kompleks karbonhidratlar bağırsaklardan daha yavaş emildikleri için kan şekeri dengeli bir şekilde yükselmektedir. Diyabetik bireylere dengeli karbonhidrat, protein ve yağ içeren diyetler önerilmektedir. Bu diyetin en güzel örneği Akdeniz diyetidir. Akdeniz tipi diyette kompleks karbonhidrat, tekli doymamış yağ asidi, lif içeriği daha yüksektir. Ayrıca yemekten 2 saat sonra yapılan yürüyüşler şekerin hücreler tarafından kullanılmasını hızlandırmakta ve tokluk kan şekerini düşürücü yönde etki yapmaktadır. Açlık ve öğün öncesi glukoz düzeyleri kontrol altında olduğu halde, metabolik kontrol hedefine ulaşılamayan diyabetik hastalarda, tokluk kan şekerini düzenlemeye yönelik beslenmenin yanında ilaç tedavisi de uygulanmalıdır. Bu hedefe ulaşmak için ağızdan alınan hap tedavilerinin yanında hızlı etkili insülin tedavileri de verilebilmektedir.”

. Kalp hastalığı, obezite gibi başka sağlık problemleri de olan diyabetli bireylerde tedaviye yaklaşım nasıl olmalıdır?
“Güncel yaklaşım şeker hastalığının tedavisinin bireyselleştirilmesi yönündedir. Diyabetli kişilerde kan şekeri hedefleri, hastanın özelliklerine ve klinik durumuna uygun olarak bireysel bazda belirlenmelidir. Hastanın mevcut yandaş hastalıkları göz önüne alınarak şeker düşüklüğüne, kilo alımına sebep olmayacak kişiye en uygun ve en kısa sürede hedefe ulaştıracak tedavi seçenekleri planlanmalıdır. Hastaya tedavi iyi anlatılmalı ve diyabetik bireylerin de aktif olarak içinde olduğu bir tedavi planı çizilmelidir. Günümüzde farklı etki mekanizmaları olan, kilo verdiren, şeker düşüklüğü yaşatmayan, yan etkileri daha az ve güvenli ilaç seçenekleri vardır. Burada önemli olan diyabet hastasına en uygun tedavinin belirlenmesidir.”


İçeriği Paylaşın