Vahide Gördüm’ün eşi Altan Gördüm: “O GÜN MEMESİNDEKİ KİTLEYİ VAHİDE’YE SÖYLEYEMEDİM”

Vahide Gördüm’ün eşi Altan Gördüm: “O GÜN MEMESİNDEKİ KİTLEYİ VAHİDE’YE SÖYLEYEMEDİM”

Vahide Gördüm’ün eşi Altan Gördüm: “O GÜN MEMESİNDEKİ KİTLEYİ VAHİDE’YE SÖYLEYEMEDİM”

Bizi Takip Et


Gazeteci Esra Kazancıbaşı Öztekin’in yapımcılığını ve sunuculuğunu yaptığı Medikal, yeni yılın ilk gününde hekimler yerine, ünlü sanatçıların iyileşme öykülerine yer verdi. Programda tiyatro sanatçıları Rasim Öztekin kalp hastalığıyla, Zeki Alasya ise diyabetle yaşamayı anlattı. Meme kanseri tanısı konduktan sonra rol aldığı “Adını Feriha Koydum” dizisine ara veren ve tedavi olmaya başlayan sevilen oyuncu Vahide Gördüm’ün eşi tiyatro sanatçısıAltan Gördüm’de  Medikal’e katıldı. Doktorların Vahide Gördüm’ün memesindeki kitleyi ilk kez kendisine söylediklerin belirten Altan Gördüm “O gün Vahide’ye söyleyemedim. Akşam uyuyamadım. İnternetten hastalıkla ilgili bilgiler araştırdım” dedi.

Altan Gördüm, doktorlarının kemoterapi nedeniyle Vahide Gördüm’ün saçlarının döküleceğini söylediğinde ne hissettiklerini de şu sözlerle dile getirdi:

“Doktorumuz ‘Dördüncü beşinci dozdan sonra saçlar, kaşlar, kirpikler dökülür’ dedi. ‘Ama tedavisi bitince daha çok fışkırır’ dedi. Ne olursa olsun bir bayan açısından çok zor bir durum. Bir de göz önündesiniz, içimiz cız etti. Benimki daha fazla cız etti.Hastaneden çıktık karşıda küçük bir restoran var, gittik bir şeyler yiyoruz. ‘Senin saçlar dökülecek, hatta kaşlar da, hatta kirpikler de…’ dedim. ‘Evet’ dedi. ‘Eee, bayağı uzaylı gibi olacaksın’ dedim. Gülmeye başladık. Şimdi de ‘Hangi gezegendensin?’ diye espri yapıyorum.”

Hastalığı yenmede moralin çok önemli olduğunu belirten Altan Gördüm “Gelecek güzel günleri düşünmek lazım ama kendimizi kandırmak ve Polyannacılık oynamak değil, hayatın asla dışına düşmemek lazım… Biz hayatın dışına düşmedik. Aynı şekilde alışverişe gidiyoruz… Okulumuzda ders vermeye devam ediyoruz… Beraber yemeğe gidiyoruz.” diye konuştu.

İşte, Esra Kazancıbaşı Öztekin’in Medikal’de yaptığı çok özel röportajda Altan Gördüm’ün Vahide Gördüm’ün meme kanseriyle tanışma öyküsü, tedavi süreci ve sağlık durumu hakkında anlattıkları…

 “DOKTORLAR BENİ ÇAĞIRDI; TAM FİLMLERDEKİ GİBİ…”

. Vahide Gördüm’e meme kanseri tanısı nasıl kondu?
“Çevremizde de bu hastalıklar var ama insan nedense kendisine veya yakınlarına böyle bir şey olabileceğini hiç düşünemiyor. Bizim de her yıl periyodik olarak yaptırdığımız bir check-up vardı.

20 Eylül’de Vahide ile görüntüleme merkezine gittik, check-up paketini uzun süredir aldığımız için bir mamografi ve erkekler için de tiroid taraması yapılacağını söylediler. Mamografi kadınlar için zordur, Vahide öflemeye başladı, yanımızda kızımız vardı. Onu da okuldan almıştık ve aç gitmemiz gerekiyordu. Hep beraber öfleyerek taramaları yaptırdık. Benim işim biraz daha erken bitti, kapının önünde dolaşırken; Kızım ‘Baba doktorlar seni çağırıyor’ dedi. Tam filmlerdeki gibi…

Vahide’nin işi bitmiş doktorlar beni çağırdı. Odaya gittim ‘Bir şeyler içer misiniz?’ dediler. Bir an anormal bir şey olduğunu hissettim. ‘Hoş olmayan bir şey görüntüledik, yazışmalar şirkete gönderilecek 1 hafta 10 gün sürebilir. Çok çabuk hareket etmek gerekir’ dediklerinde bir anda gerçekle yüz yüze geldim.

‘Bir günün bile önemi var. Eşinizde istenmeyen bir kitle saptandı ama sanıyoruz ki birinci evresinde’ dediler. Dışarıda eşim ve kızım bekliyor… Bir anda ‘İsterseniz siz söyleyin’ dediler. Yediğim tokatla dışarıya çıktım.

Vahide ‘Ne olmuş?’ dedi. Yaş icabı bazı kontrolleri yaptırmam gerekiyor onu söylüyorlar dedim. Dışarı çıktık, yürüyoruz ama ben ne olduğunun, nerede olduğumun farkında değilim. Bir yerde bir şeyler yerken bir bakmışım ben hayatta yemeyeceğim bir şeyi söylemişim, ıslak hamburger… Hayatta yemem onu, hele dışarıda asla…

Onu yerken bir bahaneyle yanlarından uzaklaştım ve hemen gerekli yerleri aradım. Vahide’nin devam ettiği işin yapımcılarını aradım. Bir sinema filmi vardı onu aradım. Durumu anlattım, ‘Tedbirinizi alın. Ne ile karşı karşıya olduğumuzu bilmiyoruz’ dedim. Ertesi gün, önemli bir onkologdan randevu aldık.”

“O GÜN VAHİDE’YE SÖYLEMEDİM”

. Peki, Vahide Hanım’a nasıl söylediniz?
“O gün söyleyemedim. Akşam uyuyamadım. İnternetten hastalıkla ilgili bilgiler araştırıyordum ama bu hastalıkla ilgili 2006’lara yönelik bilgiler vardı. Aslında tedavisi hızla değişen ve gelişen bir hastalık bu. Orada gördüğüm şeyler çok iç açıcı gelmedi. Ertesi gün okulumuzdaydık. Saat 15.00 sularıydı. Saat 16.30’da ise randevumuz vardı. Bir arkadaşımız gelmişti sohbet ediyorduk, arkadaş konuşuyor ama ben hiç dinlemiyordum. ‘Hadi sen git, bizim doktorla randevumuz var’  dedim. O gitti, Vahide ‘Hayrola!’ dedi.

Anlattım, çok kolay atlatılacak bir şey olduğunu söyledim. Doktor telefonda bu aşamada sorun olmadığını, ‘Kötü bir rüya görmüş gibi olacaksınız ve bir süre sonra bu rüyadan uyanacaksınız’ dedi. Oraya gittik, doktorlar hemen ertesi gün PET CT çektirmemizi söylediler. Ondan sonra süreç başladı…”

“VAHİDE EN SON 2006’DA MAMOGRAFİ ÇEKTİRMİŞTİ”

. Daha önce Vahide Hanım hiç mamografi çektirmiş miydi ya da yıllık olarak meme kontrollerini  düzenli yaptırıyor muydu?
“O konuda özeleştirisini hep yapar. En son 2006’da çektirmişti. 30 yaşından sonra kadınların ultrasonla baktırmaları, 40 yaşından sonra ise kadınların her yıl mamografi çektirmeleri gerekiyormuş. Yaşadığımız koşullarda kanserojen ortama maruz kalan insanlar için kontrol, tanı mekanizmasını yoğun şekilde işletmek gerekiyor.”

“KÖTÜ BİR SÜRPRİZLE KARŞILAŞTIK”

. Tanıda geç kalınmış ama bundan sonra tedavinin çok hızlı ve başarılı olmasını diliyoruz…
“Biz kötü bir sürprizle karşılaştık. Vahide ameliyata girdiğinde ikinci hatta üçüncü evrede olduğu anlaşıldı. Memedeki kitle çok büyük değil, iki buçuk santimetre büyüklüğünde olduğunu söylediler. Ama sağ dış olduğu için koltuk altındaki lenflere de sıçramış. Hastalığı ciddi kılan şey lenflere atlamış olması ama doktoru zorlu bir süreç olmasına rağmen atlatılmayacak bir şey olmadığını söyledi. En önemli şeyin moral olduğunu belirtti.”

“DİZİ KOŞULLARI NE KADAR İYİLEŞTİRİLSE DE HİJYENİK DEĞİL!”

. Moral, hastalığın atlatılmasında çok önemli bir unsur. Siz, Vahide Hanım’a nasıl moral veriyorsunuz? Tabii diğer yanda hasta yakınının da moralli olması gerekiyor.
“İlk başta ölümle anılan bir hastalık. Yakın geçmişte bile o hastalığa yakalanan insana öldü diye bakardık. Benim ailemde de var, hastayı kaybettik ama 20 yıl öncesi bile bu hastalığa göre çok eski bir zaman. Her gün hastalığa karşı yeni kaleler ele geçiriliyor. Bir taraftan bunu siz de düşünüyorsunuz ve büyük olasılıkla hasta da düşünüyor. Bu hastalığa yakalanıp da ‘Öleceğimi düşünmüyorum’ diyen yalan söyler. Çünkü bir okulumuz var, okulda onkoloji hemşiresi var. Bana dedi ki;

‘Hocam bu öyle bir hastalık ki, aynı yaşta, aynı koşullarda iki hasta aynı evrede ve aynı tedaviyi görüyorlar. Biri kurtuluyor, biri kurtulamıyor’

Burada moral çok önemli. Dış etkenlerin çok büyük bir katkısı vardır hastalığı tetiklemesi anlamında ama sonuçta tam tanımlanamamış bir hastalık bu, bazı şeyler beyinde bitiyor. Araştırmalar var, hücreye stres pompalıyorlar ve kötü hücrenin büyüdüğünü görüyorlar. Tam tersi vücut yapıyor ve vücut geri alıyor diye düşünüyorum.

Gelecek güzel günleri düşünmek lazım ama gerçek anlamda, kendimizi kandırmak ve Polyannacılık oynamak değil. Hayatın asla dışına düşmemek lazım.  Vahide diziyi bıraktı ama ‘Keşke bırakmasaydım!’ dedi. Dizi koşulları ne kadar iyileştirilse de hijyenik değil. Hayatın dışına düşmedik aynı şekilde alışverişe gidiyoruz. Okulumuzda ders vermeye devam ediyoruz ama bizim kontrolümüzde her şey. Beraber yemeğe gidiyoruz, gazetecilere yakalanıyoruz, bizim peşimizden niye koşuyorlarsa…

Meme kanserine çok sık yakalanılıyor, grip gibi bir hastalık evet ama tedavisi çok daha zor. Geçenlerde bir arkadaşım aradı, ‘Altancım, bunu yaşamayan bilemez’ dedi. Hasta için de, hasta yakını için de bu çok zor bir şey.”

“SAÇLARIN DÖKÜLECEĞİNİ DUYUNCA İÇİM CIZ ETTİ”

.Vahide Gördüm, aslında meme kanserine yakalanan pek çok kadın için de umut oldu. Saçlarını kazıtıp peruksuz dolaşmasının, yeni tanı alan ya da tedavi görmekte olan pek çok kadın için kanserin yenilebilecek, üstesinden gelebilecek bir  hastalık olarak algılanmasına aracılık ettiği kanısındayım. Ancak ilk günlerde kemoterapi nedeniyle Vahide Hanım’ın saçlarının dökülecek olma ihtimalini duyduğunuzda neler hissettiğinizi sormak istiyorum.
“Doktora gittik dört beş gün içerisinde, Vahide ameliyat oldu. Doktor 12 doz kemoterapi alacağını söyledi, klasik yan etkilerden bahsetti. ‘Dördüncü beşinci dozdan sonra saçlar, kaşlar, kirpikler dökülür’ dedi. ‘Ama tedavisi bitince daha çok fışkırır’ dedi. Ne olursa olsun bir bayan açısından çok zor bir durum. Bir de göz önündesiniz, içimiz cız etti. Benimki daha fazla cız etti.

Hastaneden çıktık karşıda küçük bir restoran var, gittik bir şeyler yiyoruz. ‘Senin saçlar dökülecek, hatta kaşlar da, hatta kirpikler de…’ dedim. ‘Evet’ dedi. ‘Eee, bayağı uzaylı gibi olacaksın’ dedim. Gülmeye başladık. Şimdi de ‘Hangi gezegendensin?’ diye espri yapıyorum.”

VAHİDE GÖRDÜM’E HASTALIK NE ÖĞRETTİ?

. Kanserle tanışmak, kansere karşı bir savaş vermek, tedavi görmek hem bir hasta yakını olarak size hem de Vahide Gördüm’e neler öğretti? Geriye dönüp baktığınızda yaptığınız yanlışları ve taşıdığınız kamburları siz de fark ettiniz mi?
“Geçenlerde kahvaltıda sordum düşünüyor musun dedim. ‘Evet, bazen sırtımda yük olacak kadar fazla şey taşımışım ki… Hak etmeyen insanlara aman kırılmasın aman üzülmesin diye o kadar değer vermişim ki…’ dedi.

Ama baktığımız zaman olan bize olmuş, gereksiz yere yüklenmişiz ve o bizi yormuş. Hastalığın bununla ilgisi yok ama insan muhasebesini yapıyor. İkincisi, bizim kuşağımız ölüme çok yabancı değil. Biz bulutların üstünde gezen bir kuşak değiliz ama insanın yakın çevresi böyle tehlikelere maruz kalınca bir şeyleri düşünüyorsunuz.

Aslolan hayattır, hayat sunulmuş bir armağandır insana. Onun tadını çıkarmamız lazım. Gelecekle ilgili ne bekliyorsunuz sorusuna ‘Ne bekleyeceğiz yaşlılığımızda kimseye muhtaç olmayalım. Çocuğumuz varsa onların geleceğine ilişkin hayatta geri kalmayacak şekilde bir şeyler sağlayalım’ deriz. Fazla beklentimiz yok. En önemlisi de sağlık olsun.”

“FARKINDA OLMADAN ÇOK İNSANIN HAYATINI KURTARDILAR”

. Deniz Uğur da Vahide Gördüm ile aynı dizide oynuyor. O da meme kanseri nedeniyle ameliyat oldu. Vahide Gördüm’ün hastalığından sonra mı kontrol yaptırma gereği duydu?
“Ben o aşamayı bilmiyorum ama Nilüfer ile ilgili durumu takip ediyorum. Hemen eşimi aradı ve birlikte birkaç kez yemek yediler, sürekli telefonlaşıyorlar. Nilüfer kendi kontrolüyle bulmuş ve kuşkulanmış. Nilüfer’in ve Vahide’nin hastalığından sonra tanıdığımız tanımadığımız ünlü ya da ünsüz pek çok insan tarama yaptırdı diye biliyorum. Özellikle farkında olmadan çoğu insanın hayatını kurtardılar.”

“HERŞEYE ESPRİYLE YAKLAŞMAK ŞART DEĞİL”

. Hülya Avşar geçtiğimiz günlerde mamografi hakkında bir açıklamada bulunmuştu. Siz bir yandan hasta yakınısınız, ünlülerin espriyle de olsa bu tür yaklaşımlarını doğru buluyor musunuz? Çünkü Türkiye’de meme kontrolü ve mamografiden korkan pek çok kadın var. Bu söylem size nasıl geliyor?
“Hanımefendi baştan bunu söylemiş anlayan zekidir, anlamayan aptaldır diye… Ben herhalde aptal konumuna gireceğim çünkü anlayamıyorum. Bu evet zor bir şeydir, mamografi çektirmek sancılı bir süreçtir onu söylüyor, bunun anlaşılmayacak bir şeyi yok. Bu bir espriyse 32 yıllık tiyatro oyuncusuyum, oldukça komedi oynadım ama ben bu espriyi gerçekten anlayamıyorum. Bir de her şeye espriyle yaklaşmak şart değil.

Rastlantılar dışında eşim basında görünmek istemiyor kaçtığı için değil çünkü bu hastalığa yakalanıp da doğru dürüst tedavi olamayan, cahillik yüzünden belli aşamalarda doktora gidememiş, son aşamalarında bu hastalığa yakalanan insanlar varken; bunun magazin malzemesi olması hoşumuza gitmiyor. Tabiî ki sağlık programlarına katılacağız sanatçının görevlerinden biri de eğer yeteneği varsa toplumu aydınlatmaktır.”

“PROSTAT KONTROLLERİMİ YAPTIRIYORUM”

. Kadınlar nasıl meme taramalarını ihmal ediyorlarsa; erkeklerde prostat kanseriyle ilgili taramalarını ihmal ediyorlar. Siz yaptırdınız mı?
“4-5 yıl önce bizim periyodik kontrollerde bir büyük hastanede PSA yani kan aldılar. Yanımda Vahide ve Altan Erkekli vardı, doktor sonuçlarıma baktı ve ‘Altan Bey siz ürologla görüşeceksiniz’ dedi.

Doktor bize; ‘Değerler normalden yüksek çıkmış aslında şu değerlerde olması gerekir. Ya prostastat  büyümüştür ya da herhangi bir nedenle enfeksiyon vardır ya da prostat kanseridir’ dedi bir anda… ‘Ama merak etmeyin ben bu konunun uzmanıyım, biz bu yolda çok yol kat ettik. Üstelik yaptığımız muayenede prostatta bir büyüme yok’ dedi. Diğer iki alternatif kaldı geriye ve ben ‘Allahım inşallah enfeksiyon vardır’ diyorum . ‘Size bir ilaç yazacağım. Bir hafta kullanın. Enfeksiyonu da elemiş olalım’ dedi. Ben o ilacı kullandım. Kontrole gittim. Bu sefer daha yüksek çıktı. Meğer teşhis yanlışmış, enfeksiyonmuş ama o antibiyotik tetiklemiş ve daha da arttırmış. O günden bu yana prostat kontrollerini yaptırıyorum.

Erkeklerde prostat, akciğer ve kolon kanseri, kadınlarda ise meme kanseri, akciğer ve rahim kanseri yaygın deniliyor. Daha da tehlikelileri var ama adlarını bile söylemek istemiyorum. Bunlarla karşılaşınca insan bayağı zorlanabiliyor. Tetkikler çok da zor değil, kan alıyorlar önce kan değerleri farklıysa diğer tetkikleri istiyorlar.”

“HAYAT BİZE SUNULMUŞ BİR ARMAĞAN”

. 2012’nin ilk günlerindeyiz, insanlara sağlıkla ilgili nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
“Sağlığımıza dikkat etmek öncelikle insan olarak kendimize değer vermekten başlıyor. Bunun için de çok büyük paralar gerekmiyor. Çok daha basit yöntemlerle insanlar sağlıklarına dikkat etsinler, hastalanmamaya çalışsınlar. Bizim dışımızda da bir hastalığa yakalanacaksak lütfen erken teşhise dikkat edin. Kendimize iyi bakalım, hayat bize sunulmuş bir armağan. Bu armağanın keyfini çıkaralım. Zincirlikuyu mezarlığının girişinde yazan ‘Her canlı ölümü tadacaktır’ doğru bir şey ama hiç olmazsa sağlıkla yaşayalım.

Tüm hastalara umutlarını kaybetmemelerini, sağlıklarına kavuşmalarını diliyorum. Bir de tanıdığımız tanımadığımız, eşimin hastalığını öğrendikten sonra Türkiye’nin dört bir yanından bir şekilde bize ulaşmaya çalışanlara, kendi olanaklarıyla yüzlerce insanların duasının olduğu şeyleri gönderip, bunda yüzlerce kişinin duası var, eğer yersen iyi gelecek diyen tüm arkadaşlara en derin teşekkürlerimi sunmak istiyorum.”


İçeriği Paylaşın