Yüksel Aytuğ’la Geç Gelen Babalıkla İlgili Sohbet

Yüksel Aytuğ’la Geç Gelen Babalıkla İlgili Sohbet

Yüksel Aytuğ’la Geç Gelen Babalıkla İlgili Sohbet

Bizi Takip Et


Ünlü televizyon yazarı Gazeteci Yüksel Aytuğ, Sağlığım İçin Herşey Programında Esra Kazancıbaşı ile babalık deneyimi ve Alzehimer hakkında sağlık sohbeti gerçekleştirdi.

. Öncelikle tebrik ediyorum artık kızınız Ela büyüdü, kaç yaşında şimdi?

 “15 aylık oldu.”

“BABA OLACAĞIMI ÖĞRENDİĞİMDE MUTLULUK VE KAYGIYI BİRLİKTE YAŞADIM”

. Geleceği İnşallah güzel olsun. Güzel bir gelecek diliyoruz. Baba olacağını hissetmek de erkekler için de çok özel bir duygu. Nasıl öğrendiniz baba olacağınızı, eşinizin hamile kaldığını ve o an ne hissettiniz?”
“Önce eşim grip olduğunu zannetti. Yani başka bir şeye yormadık. Halsizlik, yerinden zor kalkmalar vs… Daha sonra diğer semptomlar da ortaya çıkınca bir muayene gerekti. Eşimin çok eski bir çocukluk arkadaşı olan, kadın doğum uzmanı ve geç gebelikler konusunda da uzman bir hekim arkadaşımıza gittik. Sonuçlar ortaya çıktı, büyük bir heyecan, adeta şok yaşadık ikimiz birden! Aslında tabi uzun zamandır istiyorduk, bekliyorduk fakat kısmet olmamıştı. Evliliğimizin 4. yılında bu müjdemizi aldık.”

Yaşça biraz geciktiğimiz için ayrı bir heyecan ve biraz da kaygı kapladı içimizi. Yani malum ileri yaş gebeliklerinde çocukların sağlık sorunlarıyla ilgili bazı sakıncalar, sorunlar ortaya çıkma ihtimali yükseliyor. Böyle olunca en başta biraz kaygılanıyorsunuz ama sevgili doktorumuz bizi çok cesaretlendirdi, çok yüreklendirdi. Neredeyse her hafta, bazen 4-5 günde bir kontrollere gittik. Her şeyin yolunda yürüdüğünü görünce de rahatladık. İleriki dönemlerinde de işin keyfini çıkarmaya başladık. Çok çok güzel bir şey!

. Bebeğinizi ultrasonda ilk gördüğünüz an var mutlaka. O zaman aranızda nasıl bir konuşma geçti? Bana benziyor, sana benziyor dediniz mi?
“Kalp atışı… Önce kalp atışını duydum ve çok duygulandım. Biliyorsunuz biraz romantik, duygusal tarafım ağır basar. Müthiş bir duygu yaşadım. İnsanın hiçbir zaman önceden kendini hazırlayamayacağı bir şey çocuk sahibi olmak. İstediğiniz kadar kitap okuyun, video izleyin, tecrübeli insanlardan tavsiyeler alın ama yaşamadıkça öğrenilmeyecek bir şey. O ilk kalp atışını unutmama imkân yok. Büyülendik ve inancı olmayan ateist diyebileceğimiz insanlar bile imana gelir o sesi duyduktan sonra! Yani mucizenin gerçekten tezahür etmiş hali o kalp atışını duymak. Arkasından tabi ultrason görüntüleri, renkli çıkışlar vs… Birebir neredeyse vesikalık fotoğrafını verdiler bize anne karnında bebeğin. Anneme çok benzettik ikimiz birden. Hakikaten de öyle anneme çok benziyor aynı özellikleri duruyor.”

. Ben sosyal medyada bazı fotoğraflarını hatta babaanne ile olan fotoğraflarını da görüyorum.”
“ Neredeyse birebir değil mi ? “

. Evet, belki daha sonra değişebilir ama yan yana koyduğunuzda, doğru andırıyor. Kaç yaşında baba oldunuz?
“ 53 yaşımda baba oldum ben. Bir hayli gecikmiş sayılıyor.

. Eşiniz kaç yaşında anne oldu?
“ O da 42 yaşında anne oldu. “

. Peki 53 yaşında baba olmak. Biraz önce dediniz, geç babalık durumunda öncelikle birtakım endişeler de oluyor. Ne tür endişeler yaşadınız?
“ Çok karmaşık bir duygu aslında. Ben tam ortamdan ikiye bölündüm neredeyse. Bir tarafım yıllar sonra gelen bu mutluluğu, heyecanı, keyfi yaşamak istiyor; öbür tarafım ise çocuğunun mürüvvetini görememek, onun ileriki yaşlarına tanıklık edememek kaygısıyla yanıp tutuşuyor. Yani bu iki duygu insanın içinde acayip bir şekilde çatışıyor.”

“BEBEK BANYOSUNDA CESARETLİ DAVRANDIM!”

. Evde bebek bakımında aldığınız birtakım sorumluluklar var mı?
“Öncelikle ben onun oyun arkadaşıyım. Ne zaman oyalanması gerekirse bana teslim ediliyor. Ben dakikalarca onu güzelce oyalıyorum çok iyi anlaşıyoruz. Tabii anne o sırada evin diğer bütün işlerini görüyor, onun hazırlıklarını yapıyor. Bir kere oyalayıcıyım. İkincisi öyle birebir iştirak etmesem de iş başa düştüğünde altını değiştirebilirim, mamasını yedirebilirim, suyunu içirebilirim. Banyo konusunda mesela ilk başlarda annemiz birazcık tereddütlüydü. Hiç böyle bir tecrübe yaşamamış. Ben de yaşamadım ama aldım gayet güzel minnacıkken daha 3 günlük 4 günlükken banyosunu, bütün temizliğini yaptırıyordum. O konuda biraz cesaretim vardı ve o sıralarda öğrendim. Onun dışında dediğim gibi bana çok fazla bu konuda iş düşmüyor. Annesi sağolsun her şeyiyle ilgileniyor ama bunu bir erkeğin yapabilmesi lazım kesinlikle.”

. Kendi sağlık kontrollerinizi ne kadar yaptırıyorsunuz? Mesela prostat hastalıkları erkeklerde en sık görülen hastalık özellikle 45-50 yaşından sonra. Gittiniz mi prostat kontrolüne?
“En son 4 yıl önce gittim. Bana en az 2 senede bir kontrollerime devam etmem gerektiği söylemişti.”

. 2 senelik bir rötarınız var ve rötarınız daha da devam ediyor!
“Dediğim gibi ilk fırsatta gideceğim, hakikaten çok önemli.”

. Sizin için söylemiyorum ama kadınlar da erkekler de biraz ihmalkar. Hem endişe duyarız, işte sizin dediğiniz gibi kızınızın geleceğini belki de torununuzu görememe vb. hem de rutin sağlık kontrollerini ihmal ederiz.
“Aslında, sağlık kontrollerimi çok ihmal ettirmiyorum. Yani sadece prostatla ilgili özel muayenede oldu. Ağız ve diş sağlığı, kalp gibi kontrolleri yaptırıyorum. Mesela geçen kış vertigo hastalığıyla tanıştım. Kısa bir süre içerisinde tedavi ettirmeyi başardım. Doktorumun söylediği her şeye uydum. Aynı zamanda ben genetik olarak gut hastasıyım. Babamdan bana intikal eden bir rahatsızlık. Yüksek tansiyonum da var ama bunların hepsi şimdi kontrol edilebilir.”

. Biraz zayıfladınız mı 3-4 yıl önceye göre?
“ Evet zayıfladım. Çünkü artık yediklerime daha çok dikkat ediyorum, hareketli olmaya özen gösteriyorum. Bunların da sebebi Ela.  Ela’nın daha fazla babası kalabilmek adına yapıyorum.”

 .Bu da güzel bir şey. En azından Ela’nın sizi daha bir motive etmesi . Kaç kilo verdiniz geçen seneler içinde?
“Evet, Ela beni forma sokuyor! Yaklaşık 2 yıl içinde 4 kilo kadar verdim. Daha önce çok ciddi bir diyet uygulamıştım. 8.5-9 kilo verdiğim zamanlar oldu evlendiğim ilk yıllarda.”

 “HAZIRLIK YAPARAK PROGRAMLARI SEYREDİYORUM”

 . Günde kaç saat televizyon izliyorsunuz?
“Çok hareketsiz evet. Yani uyanık olduğum neredeyse her süreyi ekran başında geçiriyorum. Yemeğimi yerken bile bir yandan göz ucuyla televizyonu takip edip not alabiliyorum. Yani her gün 15 saati buluyor desem yalan olmaz.”

. Daha çok belli bir kanala takılıyor musunuz? Çünkü izlemeniz gerekebilir. Yoksa sürekli dolaşıyor musunuz?
“ Önce bir program yapıyorum. Mutlaka her gün bir izleme programı yapmam gerekiyor. Aksi halde o kanaldan bu kanala sıçrayarak bütün zamanınızı boşa harcayabiliyorsunuz. Bu nedenle programlı çalışmak zorundayız.  Biraz da herkesin izlediklerini takip ediyorum ama öte yandan gölgede kalan ama takdire layık programları da gün ışığına çıkarmayı seviyorum.”

“BABAMIN ALZHEİMER BELİRTİLERİNİ FARKETTİK”

.Bu arada tekrar başınız sağ olsun, babanızı sanırım alzheimera bağlı bir  problem nedeniyle kaybettiniz. Kalıtsal olarak alzheimer olma riski var. Buna karşı bir önlem alıyor musunuz? Bir de babanızın alzheimer olduğunu nasıl anladınız?
“Teşekkür ederim. Çok neşeli, çok hareketli bir insanın adeta susuz kalmış bir çiçek gibi solduğunu, renksizleştiğini, sohbeti kestiğini, adeta şalterini kapattığını görüyorsunuz. Yani bu çok önemli bir veri yakınları açısından. Babam öyle yaptı… Sosyal hayatını neredeyse sona erdirdi. Gündüz büyük bölümünü uyuyarak geçirmeye başladı. O neşeli kişilik asık suratlı bir kişiliğe dönüşmedi ama esprilerinin o müthiş mizahçı adamın esprilerinin kalitesinin düştüğünü saçma sapan şeyler söylemeye, yapmaya başladığını görünce anladık yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu.

Daha sonra zaten doktor kontrolünde her şey ortaya çıktı. Unutkanlıklar başladı. Eskiye dair şeyleri çok iyi hatırlamasına rağmen yakın gelecekle ilgili şeyleri anımsamadığını fark ettik. En önemli belirtilerinden biri bu. Daha sonra tabi fiziksel olarak da hareketleri kısıtlanmaya başladı. Üzücü günler yaşadık. Alzheimer esir aldığı hastayı etkiliyor ama çevresindekileri 3 kat daha fazla etkiliyor. Yani büyük sabır gerektiren büyük hoşgörü, sevgi gereken bir hasta bakıcılık dönemi gerekiyor. Allah bu tür hastaları olan herkese yardımcı olsun.”

ALZHEİMERDE KORUNMAK İÇİN NELER YAPIYOR?

.Son olarak çok kısa şey rica edeceğim. Siz kendinizde alzheimer erken tanı ya da korunmak için yaptığınız birtakım şeyler var mı?
“Zaten her gün günlük köşe yazmak en büyük antrenman. Ayrıca dikkatlice not alarak zihni çalıştırarak eleştirel gözle televizyon izlemek de önemli bir beyin faaliyeti. Benim en büyük güvencem bu. Ömrüm el verdiğince, sağlığım el verdiği noktaya kadar yazarlık yapmaya devam etmeyi düşünüyorum. Bu benim için en önemli zihin antrenmanı. Ama bunun yanı sıra spor yapmaya çalışıyorum, hareketli olmaya çalışıyorum, günlük zaten meslek gereği aktüaliteye hakim olmaya çalışıyorum. Sosyal yönümü daima kuvvetli tutmaya çalışıyorum, bol bol sohbet etmek istiyorum. Ama içimde bir kaygı da yok değil. Yani potansiyel bir alzheimer hastası olarak kaygılanmıyor değilim.”

“SAĞLIK PROGRAMINDA ‘BİLGİ’ ÖNDE OLMALI”

. Ekran başındaki izleyicilere siz televizyon yazarı Yüksel Aytuğ olarak bir sağlık programı izlerken nelere dikkat etmelerini önerirsiniz? Çünkü sağlık programı çok büyük sorumluluk gerektiriyor. Konuk edilen bir kişinin vereceği yanlış bir mesaj hastaların ciddi sağlık problemlerine hatta yaşam kayıplarına yol açabilir. Kumanda sizde. Ne tür programları izlersiniz?
“ Öncelikle sektör içinde olan biri olarak ‘bazı’ sağlık programlarının tamamen doktorların hasta sayılarını arttırmaya yönelik, biraz reklama-tanıtıma dayalı ve neredeyse doktorların finanse ettiği yapımları olduğunu biliyorum. Ben sektör içinde olan biri olarak bunun ayrımına varabiliyorum ama ekran başındaki seyirci de bunun ayrımına varmalı, fark etmeli, hissetmeli… Programın içinde mutlaka bilgi önde olmalı. Onun dışında hep kendinden söz eden, hep icraatlarından söz eden doktorları gördükleri zaman anlasınlar ki o gerçek anlamda bir sağlık programı değil. O başka bir şey. Tabii ki burada işini hakkıyla yapan doktorları tenzih ederek söylüyorum, yapımcıları, sunucuları tenzih ederek söylüyorum ama bu bana göre en önemli kıstaslardan biri bilgi. Bir de seyirciler izlerken kendi kendilerine karar vermesinler lütfen. Sen az önce değindin bu çok önemli bir şey: ‘Demek ki bu hastalığın belirtileri bunlarmış. Ben de şimdi o hastalığa.. Tedavi yöntemleri de… Ben de hemen gideyim şu ilacı alayım, bu ilacı alayım’ dedikleri zaman sağlıklarını kaybedecek duruma geliyorlar.”

. Doktorlar, tıp fakültelerinde yıllarını vererek eğitim alıyorlar, ama bazen de enerji uzmanı, bitki uzmanlarının çıktığı, bitkilerle şifa dağıtıldığı kanser, alzheimer, kalp hastalarının, felç hastalarının umutlarının sömürüldüğü durumlar da olabiliyor. Herhalde bu da çok önemli.
“ Bu benim köşemde sıklıkla eleştirdiğim bir konu. Hakikaten sorumlu  davranılması lazım. Ay zamanda Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun da bu tür sapkınlıklara izin vermemesi, ceza uygulaması taraftarıyım.”

. Bu hafta Organ Bağışı Haftası. Organ bağışıyla ilgili ne mesaj vermek istersiniz?
“ İki başlıkta toplayabiliriz bunu . Birincisi insanın geride bırakabileceği en büyük miras. Hanlar, saraylar, apartmanlar, otomobiller vs. bunlar gelip geçici şeyler ama geride bıraktığınızla eğer bir ya da birden fazla kişinin hayatını eğer kurtarıyorsanız bundan daha büyük bir miras olabilir mi? İnsanın ismini yaşatabilecek daha büyük bir erdem olabilir mi? Bir de kahraman olma şansını yaşadığınız hayatta kaç kez elde edebilirsiniz? Bir seferde 7 kişinin hayatını kurtardığınız oldu mu? Ama olacak. Hayatınızın belki de son anında size bu fırsat verilecek. Bence bu fırsatı kaçırmasınlar.”


İçeriği Paylaşın