Akciğer Kanserlerinin Tanı ve Tedavisi

Akciğer Kanserlerinin Tanı ve Tedavisi

Akciğer Kanserlerinin Tanı ve Tedavisi

Bizi Takip Et


Akciğer kanserlerinin görülme sıklığı nedir? Hangi cinsiyette daha sık rastlanır? Akciğer kanserinde küçük hücreli ve küçük hücre dışı akciğer kanserleri nedir? Hangisine daha sık rastlanır? Hangisi tedaviye daha olumlu sonuç verir? Kanserin büyüklüğüne, evresine ya da tipine göre belirtiler değişir mi? Akciğer kanserinin sigara ile ilişkisi nedir? Sigaraya bağlı öksürük ve kanserden kaynaklanan öksürük arasında nasıl bir ayırım vardır? Bronkoskopi nasıl yapılır? Göğüs hastalıkları alanında başka hangi hastalıkların teşhisinde bronkoskopiden faydalanılır? Koah ile akciğer kanseri arasında bir paralellik var mıdır? Liv Ankara Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Uğur Gönüllü bu soruları Sağlığım İçin Herşey’de yanıtladı.

. Akciğer kanserlerinin görülme sıklığı nedir? Hangi cinsiyette daha sık rastlanır? Ortaya çıktığı belli bir yaş grubu var mıdır?
“Akciğer kanseri tüm kanserler içinde en sık görülenlerden biridir. Kadınlarda en sık görülen meme kanseridir. Erkeklerde ise en sık prostat kanseri görülür. Kanserlerin ölüm sıklığına bakıldığında, en çok öldüren kanser, her iki cinsiyette de akciğer kanseridir. Akciğer kanseri sıklık olarak ikinci sırada yer alsa da ölümlere bakıldığında her iki cinsiyette de en çok öldüren kanserdir. Daha çok 40 yaş ve üzerinde zirve yapar ama 20 yaşında bile görülebilir. Genellikle karşılaşılan hasta grubu 40 yaşını bitirmiş olur. Her iki cinsiyette de çok sık görülmesine rağmen erkeklerde kadınlara göre daha sık rastlanır. Bunun nedeni sigara içimi ile paraleldir. Erkekler daha fazla sigara içtiği için erkeklerde daha sık rastlanır.”

‘‘KÜÇÜK HÜCRELİ AKCİĞER KANSERLERİ HIZLI SEYREDER’’

. Akciğer kanserinde küçük hücreli ve küçük hücre dışı akciğer kanserleri nedir? Hangisine daha sık rastlanır? Hangisi tedaviye daha olumlu sonuç verir?
“Akciğer kanserleri iki temel gruba ayrılır. Bu ayrımın nedeni bazı kanserlerin mikroskopta farklı görüntü verseler de kliniklerinin birbirine benzer olmasıdır. Bunlar küçük hücreli dışı akciğer kanseri grubu altındadır. Temel olarak içinde yassı hücreli akciğer kanseri, adeno kanser ve büyük hücreli kanser vardır. Ama bu üçü, küçük hücreli olmayan kanserler diye tek bir başlık altında toplanır. Diğer kanserler ise küçük hücreli akciğer kanserleridir. Bu iki grup birbiri ile farklı karakterdedir. Küçük hücreli akciğer kanserleri çok daha hızlı seyreden, çok daha hızlı büyüyen tümörlerdir. Dolayısıyla genellikle yakalandıklarında ameliyat ihtimali çok düşüktür. Küçük hücreli akciğer kanserleri yakalandığında ameliyat dışı tedaviler uygulanır. Küçük hücreli olmayan diğer üç kanser ise yine birbirine benzer yakınmalara neden olur. Seyirleri birbirine benzerdir. Erken yakalandıklarında ameliyat etme durumu çok daha yüksektir. Tedavinin uygulanması açısından, teknik olarak da bir takım farklılıklar vardır.”

‘‘ADENO KANSER GRUBU DAHA ÇOK AKCİĞERİN DIŞINA YERLEŞİR’’

. Kanserin büyüklüğüne, evresine ya da tipine göre belirtiler değişir mi?
“Genellikle küçük hücreli akciğer kanserleri ve yassı hücreli akciğer kanserleri ya hava yolu içerisinde ya da akciğerlerin merkezi yerlerinde yer alırlar. Daha santral yerleşimli tümörlerdir. Ama küçük hücreli olmayanların adeno kanser grubu vardır. Onlar daha çok akciğerin dışına doğru yerleşir. Dolayısıyla tümörlerin yerleştiği yerlere göre de yakınmalar fark edebilir. Hemen hemen hepsinde öksürük vardır. Çoğu da sigara içici olduğu için öksürüğü sigaraya bağlarlar. Bu hastalarda balgam çıkarma vardır. Bazen balgamda kan gördüklerini ifade ederler. Kanlı balgam yakınmaları ile de hastalar gelebilirler. Bir süre sonra bu şikayetler ya sigaraya ya soğuk algınlığına bağlanır. Neticede kanser durmaz, ilerler. Bu sefer başka yakınmalar ortaya çıkmaya başlar.

Küçük hücreli akciğer kanserlerinde çok ağrı erken dönemde beklenmez. Ama adeno kanserlerde yani küçük hücreli olmayan grupta ağrı daha ön plandadır. Hasta doktora genellikle yan ağrısı şikayeti ile gider. Çünkü adeno kanserlerin önemli bir kısmı göğüs duvarına yakın yerleşirler. Hızla akciğer zarını tutarlar. Akciğer zarı da çok ağrılı bir yapıdır. Dolayısıyla hasta yan ağrı nedeniyle doktora müracaat eder. Tetkikler sırasında da bu tutulum gösterilir. Zaman içerisinde hastalık ilerledikçe çok farklı belirtiler de ortaya çıkmaya başlar. Hastada ses kısıklığı olur. Bazen akciğerin dışında gidip başka organlara sıçrayabilirler. Özellikle küçük hücrelilerde bu daha sık görülür. Hasta denge, his ya da kuvvet kaybı ile gelebilir. Çünkü tümör beyine sıçramıştır. Bazen sarılıkla gelebilir. Karaciğerde safra kanallarını tümör tutmuş olabilir. Böyle tuttuğu yere değişik belirtiler verir. Genellikle küçük hücrelilerde kemik ağrılarına ya da kırıklara rastlanır. Hasta, bacak kemiklerinde kırık ile doktora müracaat eder. İncelendiğinde oraya kanserin sıçradığı ve o yeri de kırdığı görülür.”

Ugur Gonullu

Prof. Dr. Uğur Gönüllü

SİGARA EN ÖNEMLİ RİSK FAKTÖRÜ

. Akciğer kanserinin sigara ile ilişkisi nedir?
“En önemli risk faktörü sigaradır. Her 100 akciğer kanserli hastanın 90’ı sigara içmektedir. Bunun dışında aspes maruziyeti ya da beyaz toprak da kanser riskidir. Pekmeze konulan beyaz toprağa kişi çok maruz kalırsa o da akciğer kanseri riskini arttırır. Ama bu çok küçük bir bölümünü oluşturur. Daha çok yöresel görülür. Bunun dışında radyasyon önemli bir risk faktörüdür. Fakat bunlar sigaranın yanında çok küçük risklerdir. Genetik yatkınlık da söz konusudur. Ailede kanserli bir yakın akraba varsa o bireyde de kanser olma ihtimali iki-iki buçuk kat artar.”

. Sigaraya bağlı öksürük ve kanserden kaynaklanan öksürük arasında nasıl bir ayırım vardır?
“Sigara öksürüğünün bir rutini vardır. Dolayısıyla eğer karakterinde değişiklik hissediyorsa, her zamankinden farklı bir öksürük olarak geliyorsa genelde sabah öksürükleri olur. Ama bu hastalar gün boyu öksürmeye başlıyorlarsa ve beraberinde koyu renkli balam çıkartıyorlarsa ya da kan görmeye başlamışlarsa farklı bir olay gelişmiş olabilir. Buna dikkat edilmelidir. Sadece sigaranın değil tüm tütün ürünlerinin masum bir çeşidi yoktur.”

. Tanıda hangi yöntemlere başvuruyorsunuz?
“Sigara içen hastalarda direkt akciğerlerin röntgen filmlerine bakılır. Röntgen filminde bir şeyden şüphelenilirse bilgisayarlı tomografi denilen ileri tetkiklere geçilir. Akciğer içinde bir nodül yakalanırsa oradan tanı almak için çeşitli yöntemler uygulanır. Nodüller göğüs duvarına çok yakınsa, göğüs duvarından iğne ile girilip dışarıdan örnekleme yapılır. Daha santral yerleşimde bir nodül ya da kitle ise o zaman bronkoskopi uygulanır. Serçe parmak kalınlığında esnek, hareket edebilen bir cihazla hava yoluna girilerek örnekleme yapılır.”

‘‘BRONKOSKOPİ HEM TANISAL HEM DE TEDAVİ AMAÇLI YAPILIR’’

. Bronkoskopi nasıl yapılır? Anestezi gerekiyor mu? Ne kadar sürüyor? Kimler yapabiliyor? Yöntemin bir hazırlık dönemi var mı?
“Genelde hastalara lokal anestezi uygulanır. Çok endişeli ve korkan hastalara gerekirse genel anestezi de uygulanabilir. Bu sadece hastanın konforu içindir. Lokal anestezi yeterlidir. Bir buhar makinasının haznesine uyuşturucu bir lokal anestezi konulur. Aerosol halinde kişi onu nefes yolu ile alır ve böylece bütün nefes yolları uyuşur. Dolayısıyla genellikle hiçbir ağrı-sızı bu uygulamada olmaz. Sadece öksürük ve bulantıyı kesmek için uyuşturma işlemi yapılır. Bazen uygulama daha konforlu olsun diye narkotik bazı maddeler de kullanılabilir. Sonrasında ağızdan veya burundan nefes borusuna girilir. Çoğunlukla göğüs hastalıkları uzmanları tarafından yapılır. Ama göğüs cerrahisi uzmanları da gerektiğinde bu uygulamayı yapabilirler. Bronkoskopi hem tanısal hem de tedavi amaçlı yapılır. Tedavi amaçlı olduğunda daha çok göğüs cerrahları devreye girer.”

. Tedavide ne yapılıyor?
“Tedavi amaçlı yapıldığında, gözle görülebilir ve ulaşılabilir bir noktada, hava yolu içerisinde bir lezyon varsa buradan örnek alınır. Oradan da tanı gelir. Ama tedavi amaçlı uygulamalarda ilave yöntem olarak lazer uygulanır. Bronkoskopi hava yoluna yerleştirilir, lezyonu görülür, lazerle ısı enerjisiyle lezyon yakılır. Orası böylece temizlenmiş oluyor. Daha sonrasında temizlenen hava yolunun tekrar kapanmaması için oraya stent denilen küçük borucuklar yerleştirilir. Böylece hava yolunun devamlılığı sağlanır. Bu şekil uygulamalar cerrahi önerilmeyen olgularda kullanılır. Hastanın cerrahi tedavi şansı varsa mutlaka öncelikle cerrahi önerilir.”

BRONKOSKOPİNİN KULLANILDIĞI DİĞER GÖĞÜS HASTALIKLARI

. Göğüs hastalıkları alanında başka hangi hastalıkların teşhisinde bronkoskopiden faydalanılır?
“Bronkoskopinin en çok kullanıldığı alan, kanserlerdir. Ayrıca bazı akciğer hastalıklarının tanısında da kullanılır. Bunlar akciğer esnekliğini bozan interstisyel akciğer hastalıkları grubu olabilir. Akciğerde yara dokusu oluşur ve akciğerler yeterince genişleyemez. Akciğerler lastik balon gibidir. O şişme bu tür hastalıklarda sağlanamadığı için bronkoskopi tanısal amaçlı yapılabilir. Bir takım mikrobik hastalıklarda da yapılabilir. Özellikle bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda çok değişik mikroorganizmalar hastalığa neden olur. O yüzden bronkoskopla hava yollarına girilip değişik yerlerden örnekler alınarak oradan alınan sıvılar kültüre verilir. Üreyen mikroorganizmaya göre de tedavi planlanır. Bunun dışında çok nadir görülen bir takım akciğer hastalıklarında da endoskopik tanısal uygulamalar yapılır. Ama KOAH grubunda özellikle bazı amphizem ve astım hastalarında değişik endoskopik yöntemler uygulanır. Amphizemli hastalarda, işe yaramayan akciğer bölümünü söndürmek için oraya endoskopi yoluyla değişik valfler konulur. Bu valfler havanın çıkışına izin verir ama girişine izin vermez. Bir süre sonra akciğerin ilgili alanı böylece söner. Bu da hastanın sağlıklı alanını daha fazla kullanabilmesini sağlar.”

KOAH İLE AKCİĞER KANSERİ ARASINDAKİ PARALELLİK

. KOAH ile akciğer kanseri arasında bir paralellik var mı?
“Her ikisinde de en büyük risk faktörü tütün ürünleridir. KOAH’lı hastalarda kanser gelişme olasılığı normal bireylere göre çok daha yüksektir. KOAH’lı hastaların tedavileri sırasında akciğerleri değerlendirilip erken gelişen nodül veya tümörün varlığı takip edilmelidir.”

. Ailesinde akciğer kanseri olan, risk grubunda bulunan ve sigara içen kişilere, ayrıca hiç risk grubunda olmayan ama akciğer kanserine tarama yaptırması gereken kişilere ne önerirsiniz?
“Eğer kişi 40 yıldır günde bir paket ya da 20 yıldır günde iki paket sigara içiyorsa ve 55 yaşını geçmişse mutlaka bilgisayarlı toraks tomografisi çektirmelidir. Çünkü akciğer kanseri erken yakalandığında tedavi edilebilir bir hastalıktır. Ayrıca sigarayı kesmek kaydı ile önlenebilir bir hastalıktır. Dolayısıyla sigara içenlerin mutlaka hekim ziyaretlerine gitmeleri gerekir. Sigara içmeyen bireylerde de kanser gelişebilir. Burada da bir takım genetik yatkınlıklar söz konusudur. Ailesinde sigara içmediği halde kanser olan bireyler, solunum yolunu düşündürecek bir yakınma hissettiklerinde mutlaka bir hekime görünmelidirler.”


İçeriği Paylaşın