Diyabet Cinsel Hayatın Sonu Mu?

Diyabet Cinsel Hayatın Sonu Mu?

Diyabet Cinsel Hayatın Sonu Mu?

Bizi Takip Et


Kronik bir hastalık olan diyabet, cinsel hayatı da olumsuz etkiliyor. Sonradan diyabete yakalananlar, hastalığın yarattığı etkilerin sonucunda neredeyse cinsel hayattan korkar hale geliyorlar. Sorunlar, fizyolojik nedenlerin yanı sıra psikolojik problemlerden de kaynaklanabiliyor. Anadolu Sağlık Merkezi’nden Endokrinoloji Uzmanı Dr. Özay Tiryakioğlu, diyabetin cinsel hayatın sonu olup olmadığı sorusunu yanıtladı.

Diyabet, her şeyden önce kan şekeri yüksekliğinden kaynaklanan kronik komplikasyonların bulunduğu bir metabolizma hastalığı. Hastalığın belli dönemeçlerinde, özellikle 5 seneyi devirdikten sonra hastaların büyük bir çoğunluğunda bu damar hasarına ait bulgular ortaya çıkmaya başlıyor. Dolayısıyla hastalarda diyabete bağlı damar tahribatı başladığı zaman, cinsel fonksiyonlarda bozulma da karşımıza çıkıyor.

Hasta, genelde diyabet olduğunu ve diyabetin yol açacağı sonuçları öğrendikten sonra psikolojik sorunlar ortaya çıkıyor. Hastalığın tanısı ile ortaya çıkan “Bir hastalığım var, ömür boyu sürecek. Vücudumda hasar yaratacak” paniği içerisinde hastaların büyük çoğunluğunda depresyon ve dolayısıyla her şeye karşı isteksizlik ve mutsuzluk tablosu ortaya çıkıyor. Bu durum, cinsel istekte azalmaya da yol açıyor.

Vasküler ve sinirsel nöropati dediğimiz sinir hasarına bağlı tablolar ise genelde diyabeti iyi kontrol edilmemiş bulgularda beşinci seneden sonra karşımıza çıkmaya başlıyor.

Erkeklerde sertleşme, kadında orgazm olama sorununa yol açıyor!
Diyabete bağlı olarak ortaya çıkan en önemli cinsel sorun; erkekte sertleşme, kadında klitoris fonksiyon bozukluğuna bağlı orgazm olamama sorunudur. İkinci problem; şekerin sinir uçlarını besleyen kılcal damarları tahrip etmesi sonucu oluşan nöropatik sorunlardır. Bu tahribat, bazı istem dışı çalışan organlarımızın fonksiyonlarını bozar. Bu da ilişkiden zevk alamama sonucuna yol açar. Üçüncü sırada, diyabetin kronik bir hastalık olmasından ve bu durumun yarattığı depresyondan kaynaklanıyor.

Cinsel sorunlar hem tip 1 hem de tip 2 diyabette görülüyor. Doğuştan kaynaklanan tip 1 diyabette en önemli sorun genelde nöropatik sorunlardır. Sonradan gelişen tip 2 diyabette ise psikolojik sorunlar karşımıza çıkar. Burada, eski sağlıklı günlerini arayan bir hasta grubu vardır.

Erkekler daha çok etkileniyor!
Diyabetin yarattığı cinsel sorunlardan erkeklerin daha çok etkilendiği görülüyor. Çünkü erkekte cinsel dürtünün başladığı andan orgazma kadar bütün süreçte vasküler yapılar ön plandadır. Ve ateroskleroz süreci o yüzden erkekte ilk baştan itibaren sertleşme probleminden daha ileri aşamalara kadar daha yoğun bir şekilde yaşanır. Ama olayın bir de şöyle bir yönü var; maalesef kadın hastalar, cinsel hayatlarındaki bu sorunları doktorlarına yeterince açık bir şekilde paylaşmıyorlar ve çekingen davranıyorlar. Kadınların cinsel sorunlarını yeterince açmamalarının, bu sonuca yol açtığı tahmin ediliyor.
Tedavinin başarıyla sonuçlanması için hastanın çok iyi sorgulanarak temel problemin ne olduğunun çok iyi anlaşılması gerekiyor. Psikolojik kaynaklı cinsel disfonksiyonlarda hasta gerekiyorsa terapiste yönlendirilmeli. Bu süreçte hastanın antidepresan ilaç desteğiyle, kontrol altındaki diyabetin aslında o kadar da korkulacak bir hastalık olmadığını anlaması yüz güldürücü sonuçlar alınmasını sağlıyor.

Damarsal problemlerin tedavisi ise zaman, sabır ve multi disipliner yaklaşım gerektirir. Tedavi sürecine ürolog, jinekolog, endokrinolog, psikolog ve hatta kardiyolog da dahil olmalıdır.

Özetle söylemek gerekirse aslında diyabet, cinsel hayatın sonu değildir. Ama diyabetikler, hayatın diğer alanlarında olduğu gibi cinsel bakımdan da farklı yaşarlar. Diyabet kötü kontrol edildiğinde maalesef hayatı kısaltan bir hastalık. Dolayısıyla kötü kontrol edilen bir diyabetin yaşam kalitesini bozduğunu ve cinsel hayatı kötü etkilediğini söylemek mümkün.

Kaynak: Anadolu Sağlık Merkezi web sitesi


İçeriği Paylaşın