Hastane mi Doktor mu Daha Önemli?


Bizi Takip Et


Esra Kazancıbaşı İle Sağlık

Farzedelim ameliyat olmanız gerekiyor. Hangi hastanede, hangi cerraha ameliyat olacağınıza karar verirken tercihinizi etkileyen temel faktör nedir? Hastanenin altyapısı mı yoksa hekimin bilgisi ve tecrübesi mi?

Tıbbi cihaz donanımıyla, yoğun bakım imkanlarıyla, hemşirelik hizmetleriyle hastanelerin sunduğu hizmetler son derece önemlidir. Özellikle de kalp, beyin cerrahisi gibi büyük ameliyatlarda… Kanser cerrahisinde… Ancak tıbbi teknolojideki yeniliklere sahip en modern hastaneler bile, sağlıkta başarı hikayelerine imza atan tecrübeli, yenilikçi, fedakar doktorlar olmadan hasta memnuniyeti yaratamazlar.

Bu yüzden de benim için ameliyatı gerçekleştirecek hekimin kim olacağı birinci öncelikli konudur.

Bir yakınımın ameliyat olması gerektiğinde ihtiyaç duyulan alanda deneyimi fazla, tıptaki yenilikleri takip eden hekimlerden oluşan bir liste hazırlarım. İkinci adımda da söz konusu cerrahların görev yaptıkları hastanelerin olanaklarını incelerim. Hangi hastanede hastanın özel sağlık sigortası geçiyordur? Sağlık kuruluşunun SGK anlaşması var mıdır? Ameliyathane ve yoğun bakım şartları nasıldır? Hangi hastane hastanın evine daha yakındır ya da hasta yakınların kolay gelebileceği bir ulaşıma sahiptir? Hastanenin hemşirelik hizmetleri de göz ardı edilmemesi gereken önemli bir alandır. Hekiminiz sizi ameliyat ettikten sonra, sağlık durumunuzun takibini yapacak, doktorunuzun verdiği reçeteyi size uygulayacak kişi, hemşirelerdir. Araştırılması gereken bir diğer konu da, hastanelerin otelcilik hizmetleridir.

DOKTORUNUZ ÇALIŞTIĞI HASTANEDEN AYRILIRSA…

Bir hasta için yıllardır sağlığını, hatta canını emanet ettiği hekiminin çalıştığı hastaneden ayrılıp başka bir şehirde doktorluk yapmaya başlaması ne kadar büyük bir boşluk duygusu ve stres kaynağıdır? Eşim de, kendisine kalp pilini takan hekim çalıştığı devlet hastanesinden ayrılıp özel bir hastanenin kardiyoloji bölümünün başına geçince benzer duyguları yaşadı. Neden mi? Çünkü eşimin yaşamında da kalp doktorunun özel bir yeri var. Sonuçta O, eşimin kalp rahatsızlığının tüm seyrini en başından beri takip ediyor. Üstelik kalp pilini takabilmek için yılmadan, pes etmeden “Olmuyor, takılamıyor. Bırakalım artık” demeden iki ayrı operasyonda saatlerce uğramış bir doktor. Bir hasta olarak böylesine güveniniz ve gönül bağınız olan bir hekimden vazgeçmek ister misiniz?

Neyse ki,  eşimin özel sağlık sigortası o hastaneyi kapsıyordu. Üstelik hastanenin kardiyolojide SGK ile anlaşması da vardı. Eşim, doktorunu bırakmadı. Şimdi, yeni geçtiği hastanede kalp kontrol ve tedavilerini doktoruna yaptırmaya devam ediyor.

Tabii, bir de diğer açıdan bakalım. Ya eşimin kardiyoloğu, alt yapısı ve hemşirelik hizmetleri iyi olmayan vasat bir hastaneye geçseydi? Tam 20 gün yoğun bakımda yatmış bir hasta olarak doktorunu ne kadar severse sevsin, böyle bir sağlık kuruluşunda kendini ne kadar güvende hissedebilirdi? Kalp pili operasyonu sırasında meydana gelebilecek olası riskleri bildiğinden, ameliyathane ve yoğun bakım imkanları yeterli olmayan bir hastaneye sizce hekiminin peşinden gidebilir miydi?

 “HASTALAR İÇİN DOKTORLARI FIRTINADA SIĞINDIKLARI LİMANDIR”

Kanser hücrelerinin, organ yetmezliklerinin, yaşamsal kriz yaratan beyni ve akciğerleri etkileyen durumların esir aldığı bedenlere, doktorlar yeniden soluk alabilme, yürüyebilme, görebilme, duyabilme mutluluğu yaşatırlar. İşte bu yüzden hastalar için doktorları, fırtınalı bir denizde sığındıkları bir liman gibidir.

Nasılsa marka bir hastanemiz var. Doktor giderse gitsin, yerine yenisini buluruz” anlayışı, “İlin en ilgi gören hastanesiyiz. Doktor Ahmet gider, doktor Ayşe gelir” yaklaşımı ne kadar yanlışsa, hekimlerin de “Tanınmış bir doktorum. Ben nereye gidersem hastalar da beni takip eder” düşüncesi o kadar yanlış.

Ne hastaneler kadrolarında iyi hekimler bulunmadan, ne de doktorlar güvenli ameliyathanelere, yoğun bakım servislerine ve kaliteli hemşirelik hizmetlerine sahip hastaneler olmadan başarılı olabilir.

Esra Kazancıbaşı Öztekin

sagligimicin@gmail.com

Not: Bu yazı 15 Nisan  2017  tarihinde Yenibirlik Gazetesinde yayımlandı.


İçeriği Paylaşın