İkiz Kardeşinin Ölümüne Yol Açan Yumurtalık Kanserine Karşı Savaş Açtı

İkiz Kardeşinin Ölümüne Yol Açan Yumurtalık Kanserine Karşı Savaş Açtı

İkiz Kardeşinin Ölümüne Yol Açan Yumurtalık Kanserine Karşı Savaş Açtı

Bizi Takip Et


Aslı Akyürek, tek yumurta ikizi Ahu Akyürek’i yumurtalık kanseri nedeniyle 38 yaşındayken kaybeder. Bu acı kayıptan sonra, sadece bu hastalıkla ilgili araştırma yapan bir merkez arayışına girer ve aradığı merkezi Londra’da bulur. Bu kuruma bağış yaparak ve sürekli bilgi alışverişinde bulunarak yumurtalık kanserine karşı savaş açar.

Aslı Akyürek, “bu hayatta en çok sevdiğim insan” dediği tek yumurta ikizi  Ahu Akyürek’in hastalık serüvenini ve bu hayattan ayrılışından sonra kendisinin yumurtalık kanseri ile ilgili araştırmalarının öyküsünü Sağlığım İçin Her Şey. Com’a anlattı.

Aslı Akyürek’in kaleminden aktarıyoruz:

“Tek yumurta ikizim Ahu, 30 Aralık 2010 tarihinde büyük bir sancı sonrası unilateral ooferektomiyi (sadece sol yumurtalığı alındı) takiben yumurtalık kanseri tanısı aldığında 36 yaşındaydı. 11 Ocak 2011 tarihli ikinci ameliyatında radikal histerektomi uygulaması yapıldı Ahu’ya.

Sol yumurtalığında yıllardır takip edilen mevcut bir kist söz konusuydu. Çikolata kisti, bazen kaybolup yokoluyor, tehlike arz etmesi için 5 cm’den büyük olması lazım denilerek, doğum kontrol hapları ve hormon ilaçları reçete ediliyordu. Ahu bu tedavilerin hiçbirini vücuduna dışardan hormon verilmesini doğru bulmadığı için uygulamayarak rutin kontrollerine devam etti.

Bahsettiğim iki operasyon sonrasında kemoterapi süreci başladı. Başta sadece koruma amaçlı kemoterapi uygulaması yapılması gerektiği sonrasında ise beklenmedik kısa bir zaman sonrasında nüks meydana geldiği üzere tablonun farklılaştığı ve Ahu’nun tümörünün cinsinin agresif olduğu söylendi. Dolayısıyla kemoterapi tedavileri devam etti.

Bu esnada o zamana kadar yazılmış tüm raporları içeren dosyayı medikal tercüme ile İngiltere’de konusunda uzman bir onkolog jinekologa gönderdik. Kendisinin fikirleri uygulanmakta olan tedavi sürecinden biraz farklıydı ancak oldukça geç kalınmıştı.

HASTALIK TABLOSU GİDEREK AĞIRLAŞIYOR

Tablonun giderek ağırlaşması ve tümörün karın boşluğundaki diğer organları baskılayarak bu organların (mesane, bağırsak ve kalça bölgesi sinirleri) hayati fonksiyonlarını yerine getiremez hale getirmesi sebebiyle radyoterapi, sistoskopi ve lavman tedavileri uygulandı.

O zaman değil ama şimdi bildiğim normal değerin üzerinde çıkması ile tek başına bir kanser bulgusu olamasa da yumurtalık kanseri tanısına giden yolda bakılacak ilk kan tetkiki olan CA 125 belirtecini (Özellikle mevcut olan kist durumunda) muayane olduğu hiç bir jinekolog talep etmedi. Talep edilmiş olsaydı mutlaka daha erken teşhis veya en azından bir zaruri önlem sözkonusu olabilirdi.

Burada Jinekolojik onkolojinin önemini vurgulamak isterim.

Uzun süreli kronik yorgunluk hissi, tok olduğu hissiyle ancak çok az bir şey yemek isteme, ısrarcı karın şişliği hissini belirtiler olarak ifade edebilirim.

SON ANA KADAR HAYATTA KALMA GAYRETİNDEYDİ

Ahu 5 Ocak 2013 saat 00:31 de bu dünyayı bırakıp gitti. 38 yaşındaydı. Bu yaş bu hastalıkla ilgili yaşam yitim oranı göz önüne alınırsa genelleme içinde yer almaz. Tanı ve tedavi 2 sene sürdü.

Fiziken ve ruhen yaşadığı ağrılar, çaresizlikler karşısında bile son birkaç güne kadar hayatta kalma gayret ve umudunu yitirmediğini biliyorum.

HASTALIKLA İLGİLİ ARAŞTIRMA MERKEZİ ARAYIŞI

Bu dünyaya onbeş dakika arayla tek yumurta ikizi olarak geldiğim ve bu hayatta en çok sevdiğim insanı yumurtalık kanseri sebebiyle kaybettim. Ahu’dan sonra sadece bu hastalıkla ilgili araştırma yapan bir merkez arayışına girdim, aradığım merkezi Londra’da buldum. Bu kurumu takip ediyor ve sıklıkla irtibat kuruyorum. Bu merkeze Ahu’nun hastalığı esnasında kurduğu bir ev atölye olan “atölye a kare” tasarımlarımızdan elde ettiğim gelir ve yakın çevremin maddi desteği ile bir miktar bağış yaptım, bu bağışla Ahu’nun ismi o merkezde yer alan anma duvarına yazıldı ve aynı zamanda kendini bu hastalığın erken teşhis, tanı ve tedavisine adamış bir bilim insanının denizaşırı bir ülkeye bu hastalıkla ilgili konferansa katılmasına imkan tanındı.

Bu bağış dışında, çekmiş olduğum fotoğrafların kartpostallarından ve “atölye a kare” tasarımlarından elde edeceğim gelirle “A. Ahu Akyürek” adlı  Muğla Datça’da küçük bir “atölye a kare” kurmak istiyorum. Böyle bir hayalim var. Belki yüzyıl alacak ama olmasını diliyorum.

GENELLEKLE GEÇ EVREDE TEŞHİS EDİLİYOR

Yumurtalık kanseri sinsi ilerleyen, benzer belirtileri itibarıyla kendinden başka hastalıklarla da karıştırılabilme potansiyeli olan (sıklıkla IBS – irritable bowel syndrome – hassas bağırsak sendromu) ve bu sebepten dolayı genellikle geç evrede teşhis edilen bir kanser.

Takip ettiğim yurtdışı kaynaklı okumalardan alıntılamak gerekirse tedavi alternatifleri olmakla birlikte erken teşhis edilemediği takdirde yaşam yitim oranı en yüksek jinekolojik kadın kanseri. Kemoterapi esnasında uygulanacak olan ilacın yumurtalık kanserini oluşturan tümörün cinsine göre doğru eşleşme içinde olması çok önemli, çünkü kanserli hücrenin ilk olarak nerede oluştuğuna bağlı olarak temelde üç tümör tipi mevcut. Yani uygulanan standard medikal tedavi alternatifleri  – diğer adıyla kemoterapi alternatifleri- her hastada aynı şekilde cevap vermiyor, uygun olamayabiliyor.”


İçeriği Paylaşın