Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu’nun Koronayı Yenme Öyküsü

Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu’nun Koronayı Yenme Öyküsü

Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu’nun Koronayı Yenme Öyküsü

Bizi Takip Et


Esra Kazancıbaşı Öztekin

O, Türkiye’nin korona virüsüyle mücadelesinde ön safhada yer alan; zaman zaman kendi sağlığından, hatta hayatından olan sağlık ordumuzun kahramanlarından biri. Hastasından virüs kapan ve bu nedenle 20 günü yoğun bakım servisi olmak üzere tam bir ay hastanede tedavi gören Göğüs Hastalıkları Uzmanı Akademik Solunum Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu; Kovid-19’u yenerek taburcu oldu. Prof. Dr. Tutluoğlu ile  hem korona virüsüyle mücadele öyküsünü, hem de bir göğüs hastalıkları uzmanı olarak dünyadaki son gelişmeleri konuştuk.

. Koronavirüsü sizde ne tür yakınmalara yol açtı? Bir hekim olarak Kovid-19 tanısı aldığınızda neler hissettiniz?

“Sağlık Bakanımız’ın Türkiye’deki ilk olguyu açıklamasından iki-üç hafta önce hastaneye şüpheli olgular gelmeye başlamıştı. Ülkemizdeki ilk vaka ile ilgili açıklama yapıldığı hafta günde en az beş-altı kişide radyolojik olarak covid zatürresinden şüphelenmeye başladık. Devlet hastanesine gönderilen testlerin sonuçları hemen gelmiyordu. Bu süreçte böyle vakaları covid olarak düşünerek gerekli önlemleri aldık. O sırada bu yoğun hasta trafiğinde çok yorulmuştum. Başkanlığını yaptığım derneğin toplantıları da çok yoğundu. Akşam önce bir halsizlik ve yarım saat sonrasında ateşimde bir yükselme fark ettim. Ateşimin 38 derece olduğunu görünce hemen bir maske takıp, kendimi ailemden ayırarak başka odada yattım. Hastaneye yatma ihtimalini düşünerek ertesi sabah eşyalarımı da yanıma alarak evden ayrıldım. Nitekim tomografide zatürre başlangıcı görüldü. Hastaneye yattım. Açıkçası  bir olumsuzluk beklemiyordum ama tedavi sırasında görülme ihtimali yüzde 2-3 olan, hatta daha çok ileri yaş gruplarında rastlanan sıkıntılar ortaya çıktı. Bu söyleşiyi okuyanlar, hastalığın herkeste bendeki gibi ağır seyrettiğini düşünmesinler. Çoğunlukla hafif atlatılan ve büyük oranda iyileşebilen bir hastalıktan bahsediyoruz.”

. Aslında ben tam tersine Kovid-19’u yenme ve iyileşme öykünüzün pek çok hasta için umut veren bir örnek olacağı kanısındayım. Çünkü solunum destek cihazına bağlı olarak günlerce tedavi gördükten sonra iyileşerek taburcu oldunuz.

“Haklısınız, gerçekten ağır hastalar beni görerek umutlanabilirler. Her türlü ilacı zamanında kullanmamıza rağmen tedaviye dirençli bir olguydum. Çin’den yeni getirilen ilacı kötüleşmeye başladığım dönemde kullanma şansım oldu. Ancak ertesi gün şikayetlerim iyice arttı, oksijenim düşmeye başladı. Aslında ateşim on günlük süre içerisinde 37-37,5 derece civarında seyretti ama bu hastalık sizi yatakta öyle bir hale getiriyor ki; elinizi kolunuzu kıpırdatacak haliniz kalmıyor. Sanki baygın gibisiniz. Bir de aşırı ağız kuruluğum oldu. Tabloya nefes darlığı da eklendi, oksijenim düşmeye başladı. Arkadaşlar ‘Bir yoğun bakım süreci gerekirse kök hücre uygulatmaya müsade ediyor musun?’ diye sordular. Onay verdim fakat o kadar umutluyum ki; bunlara gerek kalmayacağını  düşünüyorum. Ancak yoğun bakıma gitmeden önce uygulanan serum tedavilerine, ilaçlara karşın durumum gitgide kötüleşti.”

KOVİD’İN ALEVLENME DÖNEMİ VE YOĞUN BAKIM SÜRECİ

. Kovid-19’un bir alevlenme döneminden bahsediliyor. Sağlık durumunuzun giderek kötüleştiği dönem bu alevlenme döneminde mi oldu?

“Şikayetlerimin başlandığı ilk günden itibaren hastaneye yatmama ve tedaviye hemen başlanmasına karşın hastalık bende dalgalı seyir gösteriyordu. Altıncı güne kadar kendimi genelde çok iyi hissediyorum. Ama aynı gün akşamüstü birden  kötüleşebiliyordum. 37-37,5 ateşle beraber halsizlik başlıyordu. Kendi uzmanlık alanımla ilgili bir hastalık olduğu için tedavimi ilk zamanlarda çoğunlukla ben yönettim. Çalıştığım,  hastanedeki göğüs hastalıkları uzmanı arkadaşım da bana çok yardımcı oldu. Sağolsun, mesela Çin’den gelen ilaçları hemen temin etti. Yoğun bakım sürecinde tedavimi ise deneyimli yoğun bakım ekibimiz yürüttü. 

Tanı aldığım ilk günlerde hala tartışmalı olmasına rağmen kortizon kullanmaya başladım. Kortizon aldığımda iki gün gerçekten kendimi çok iyi hissettim. Laboratuvar parametrelerinde çok hızlı bir düzelme oldu. ‘Tedavime kortizon eklemek gerekiyor, bu iş düzelecek’ diye düşünerek sosyal medya hesaplarımı insanlara umut aşılamak ve tedavimle ilgili bilgi verebilmek amacıyla aktifleştirdim. Hatta bunu zayıflık olarak gören bazı arkadaşlarım bana kızdı. ‘Sen bu işin hocasısın. Kovid enfeksiyonuna yakalandığını açıklaman doğru değil’ diyerek bana tepki gösterdiler. Sonrasında ise maalesef işler istediğim gibi gitmedi. Çekilen ilk tomografide akciğerimin yüzde 10-20’sini kaplayan iltihabın ilerleyen günlerde nerdeyse yarısını sardığı görülünce yoğun bakım servisine yatırıldım. Hastalık başladıktan sonra 7-10 gün arasında Covid-19’lu hastanın genel durumunda ağırlaşma olabiliyor. Bende de onuncu gün bu kötüleşme oldu. Onbirinci günde de yoğun bakıma gitmiş oldum.”

Prof.Dr. Bülent Tutluoğlu

. Yoğun bakımda ne kadar kaldınız?

“Yoğun bakımda 12 gün makineye bağlı olarak uyutuldum. O sürede bana iki kez kök hücre uygulaması ve beş kez de plazmaferez tedavisi yapılmış. İlk tedavi uygulandığında durumum daha da kötüye gitmiş. Çekilen tomografide iltihabın akciğerimin yüzde 80’ini sardığı görülmüş. Arkadaşlarda bu süreçte zaman zaman umutsuzluğa kapılmışlar ama neyse ki 12’inci günden sonra bir düzelme yaşanmaya başlandığı için beni uyandırdılar. Toplam 20 gün yoğun bakımda kaldım. Hastanede yattığım süre ise 30 günü buldu.”

KOVİD TEDAVİSİNDE KÖK HÜCRE VE PLAZMAFEREZ TEDAVİSİ

. Size uygulanan kök hücre ve plazmaferez tedavileri konusunda bilgi verebilir misiniz?

“Kök hücre, kovid tedavisinde etkinliği kanıtlanmış bir yöntem değil. Kovid-19 üzerindeki etkisi henüz deneme aşamasında. Bana iki yöntem birden uygulandığı için hangisinin daha faydalı olduğunu söyleyemem. Yurt dışında kök hücreyle ilgili büyük bir çalışma yapıldı. Onun sonuçları bir tıp dergisinde yayınladığı zaman  bu konuda net sonuçları görmemiz mümkün olacak. Yoğun bakımda tedavi gördüğüm dönemde kök hücreyi Prof. Dr.Ercüment Ovalı ve ekibinden temin etmişler. Çok yardımcı olmuş Ercüment Bey. Ben uyutulduğum için tabii anımsamıyorum. Nefes borumdaki tüpün içine ve damar yoluyla mezenkimal kök hücre nakledildi. Bundaki amaç, kök hücrelerin vücutta enflamasyonla mücadele eden yeni hücreler oluşturması ve bağışıklık sistemime katkı sağlamasıydı.

Bana göbek bağından alınan mezenkimal kök hücre nakledildi. Kemik iliğinden de bu kök hücreyi temin etmek mümkün. Bu yöntem günümüzde zaten bazı kanserlerin tedavisinde de kullanılıyor. Ama belirttiğim gibi Kovid-19 tedavisinde hala tartışmalı bir yöntem.

Bana beş defa uygulanan ‘plazmaferez’ ise  immün plazma olayından çok farklı bir yöntem. Çalıştığım ve tedavi gördüğüm hastanenin yoğun bakım servisinde yapılıyor ama uygulanamayan yoğun bakım servisleri de var. Çünkü diyaliz cihazı gibi özel bir cihaza gereksinim var. Kanınızın tamamı o cihazın içerisinden geçirilerek sıvı kısmı ayrılıyor ve içindeki zararlı maddeler süzülüyor. Mikropları öldürmek için savaşan hücrelerin bu görevi abartarak kendi vücudunun akciğer gibi organlarına saldırarak zarar vermeye başlamasıyla oluşan ‘sitokin fırtınası” tablosunda, fazla sitokinler plazmaferez ile kandan temizleniyor. Plazmaferez yöntemini iki günde bir uyguladığınız zaman kanı temizleyip hastaya zaman kazandırmış ve bende olduğu gibi pozitif sonuç almış oluyorsunuz. İmmün plazma tedavisi ise çok farklı. Bu  yöntemde ise hastalığı geçirmiş ve bağışıklık gelişmiş olan kişinin plazması alınarak dışardan destek olarak ağır hastaya veriliyor. Şu anda immün plazma tedavisinin sonuçları toplanıyor. Gerek plazmaferez gerekse immün plazma gibi yöntemler erken dönemde uygulanırsa daha çok faydalı olabiliyor. Eğer, geç dönemde uygulanırsa, hastadaki sitokin fırtınası dinmiş ve vücutta birtakım hasarlar başlamış oluyor. Böyle bir tablodaki hastayı döndürmek daha da zorlaşabiliyor. O yüzden bu yöntemlerin erken dönemde uygulanılması son derece önemli.”

YAPILAN İLK İKİ KOVID-19 TESTİ NEGATİF SONUÇ VERDİ!

. Size yapılan ilk iki test negatif sonuç vermiş. Peki size, Kovid-19 tanısı nasıl kondu?

“Bu aslında her zaman karşılaşılabilecek bir durumdur. Testin yapıldığı zamanda  kişide virüs sayısının az olması, gerekli replikasyona ulamamış olması, örnek alan kişinin tam yerinden numune alamaması gibi sebeplerden kaynaklanabilir. Testlerin kötülüğü ya da kalitesizliğiyle ilgili bir durum değildir! Yatan hasta olarak hemen ilk gün alınan  örnek negatif sonuç verdi.  Ancak biz tomografi sonucu ve klinik olarak Kovid-19’dan emindik ve tedaviye başlamıştık. Verdiğim ikinci örnek de negatif çıktı. Sağlık durumumun kötüleştiği onuncu günde alınan örnek pozitif çıktı. Yoğun bakım servisinde alınan örnek de yine pozitif sonuç verdi. Hastane çıkışında alınan örneklerde ise sonuç negatife döndü zaten.”

KORONA TESTLERİNİ KİMLER, NASIL YAPMALI?

. Korona virüsünün tanısında kullanılan bu tür testleri kim yapmalı? Numune alan kişilerin özel bir eğitimden geçirilmeleri gerekir mi?

“Bu testler idealde enfeksiyon hastalıkları uzmanları tarafından yapılmalıdır. Ancak enfeksiyon hastalıkları uzmanlarının hasta bakma sorumluluğu taşıması ve bazı sağlık kuruluşlarında bulunmamasına bağlı olarak, testler eğitimli enfeksiyon hemşireleri tarafından da yapılabilmektedir. Günümüzde  çoğu hastanede enfeksiyon hemşireleri bu işi kusursuz yürütüyorlar. Tabi; ayrıca bu deneyim işi. Eğer siz o onda ‘Hastanın midesi bulanıyor, çubuğu fazla sokmamayım’ falan derseniz yeterli örnek alamazsınız. İşlem aslında bir-iki saniye sürüyor. Kişide çok kısa bir süre de olsa  rahatsızlık yaratabilen bir testtir ama testi uygulayan kişinin doğru sonuç çıkabilmesi için numune alma işlemini en ideal şekilde yapması gerekmektedir. Buna karşın teknik doğru olmasına rağmen  testin negatif sonuç verme ihtimali de bulunmaktadır.”

Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu Hastane Günleri

BİRİ İSPANYA’DA, DİĞERİ İSTANBUL’DA; BABA-KIZ KORONAYA YAKALANDILAR!

. Siz hastalanmadan kısa süre önce İspanya’da eğitim gören kızınız  da koronaya yakalanmış.

“Kovid-19 tanısı almadan önce beni yıpratan konulardan biri de; İspanya’da yüksek lisans yapan kızımın Kovid geçirmesidir. Çok şükür ayakta atlattı hastalığı! İspanya’da kızıma ‘Hastaneye gelmeyin’ dediler. Kızım Madrit’de, eşimle ben ise İstanbul’da büyük stres yaşadık bu süreçte. Kızımla en son yılbaşında görüşmüştük yani onunla temasımız olmadı. İspanya’da kovide yakalanan kızımdan kısa bir süre sonra bu sefer ben aynı hastalığa yakalandım.”

. Kovid-19’un akciğerlerde tahribat bıraktığı, örneğin futbolcuların spor hayatlarının belki de bitebileceği söyleniyor. Koronanın ciğerlerde tahribat yapma riski gerçekte nedir?

“Ağır derece bir KOAH hastası koronaya yakalanırsa ileride  bazı olumsuzluklar yaşanabilir. Ama benim gibi daha önce bir akciğer hastalığı geçirmemiş olan kişilerde önemli bir iz kalmasını beklemiyorum. İz kalsa bile hayatı etkileyecek derecede olmayacaktır. Buna karşın profesyonel sporcularda çok ufak farklılıklar performansı etkileyebilir. Sonuç olarak akciğer kapasitemde şu anda çok büyük bir olumsuzluk yok ama yoğun bakım sürecinde 10 kilo kadar kilo verdim. Kovid-19’un artçı problemlerine yönelik tedavilere ağırlık veriyorum şimdi. Kansızlığım var. Bu, benim gibi fazla kilolu biri için aslında iyi bir şey ancak kas yapısında bir zayıflama oldu, bu yüzden merdiven çıkmakta zorlanıyorum. Beslenmeyle ve egzersizle güçlenmeye çalışıyorum. Mesleğimi çok sevdiğim için hastalarına kavuşacağım günün gelmesini özlemle bekliyorum.”

“HASTANEDE EN ÇOK ÇAY İÇMEYİ ÖZLEDİM”

“Kovid-19 çok bulaşıcı bir enfeksiyon. Bir odada tek başınıza yatıyorsunuz ve oradan çıkmanız yasak. Her ne kadar o hastanenin doktoru da olsam sonuçta kurallara uymak zorundaydım. Odanıza  sadece özel kıyafetleriyle hemşireler ve doktorlar girebiliyor. Hatta başka katlardaki doktor ve hemşire arkadaşlarınız bile sizi ziyaret edemiyor. Sadece Kovid-19’lu hastalara bakan personel size ulaşabiliyor. Tabii, böyle bir ortamda ailenizi göremiyorsunuz. Dolayısıyla hastanede yattığım 30 gün boyunca ailemi görmedim. Zaten yoğun bakım sürecinde 12 gün uyutulmuştum. Bunun yanı sıra kovid için alınan önlemler dahilinde hastanenin kafeteryası da kapatıldığı için demleme çay içemiyorsunuz. Sallama poşet çaylar benim gibi çay tiryakilerini tatmin etmiyor. Hastanede çay içmeyi çok özledim. Çok basit gibi gelen çay içmenin, çay içebilecek sağlığa sahip olmanın aslında ne kadar değerli olduğunu anladım.”

KORONA VİRÜSÜ TANISI ALMAK NELER ÖĞRETTİ?

“En başta bana yavaşlamayı öğretti. Sürekli bir koşuşturma halinde ve bir şey yetiştirme derdinde olan, aşırı çalışan bir insandım. Aynı hastanenin iki farklı şubesinde çalıştığım için hasta randevularına yetişme stresinin yanına, omuzlarıma dernek toplantılarının ve konuşmalarının sorumluluğunu da yüklüyordum. Hastam bir yerde beklediği zaman aşırı strese giriyorum. Çoğunlukla öğlen yemeği yemeden gün içinde koşturduğum çok oluyordu. İşte, Kovid-19’la geçen tedavi günlerimde bunun doğru olmadığını, aslında kendi sağlığımın öncelikli olduğunu öğrendim. Sadece mesleğime, hastalarıma odaklı yaşıyordum! Ailemi de çoğunlukla ikinci plana ittiğim çok oluyordu. Ama bu süreçte kendi sağlığım yerinde olmadığı takdirde hastalarıma  yardımcı olamayacağımı anladım.

Bundan sonra yapacağım ilk işlerden biri de; Benim için özel anısı olan şeylerin dışında geriye kalan şeyleri ayıklamak olacak. Hiç birşeyi kolay atamayan yapım yüzünden biriktirdiğim dergiler, kıyıp atamadığım eski notlarla dolu evimiz. Düşünün ki ben ölseydim onlar zaten atılacak şeylerdi. Şimdi her şey internette. İlk olarak bu anlamda da bir temizlik yapıp, hafifleyeceğim.”


İçeriği Paylaşın