Minimal İnvaziv Cerrahi İle Göğüs Kemiği Zarar Görmüyor

Minimal İnvaziv Cerrahi İle Göğüs Kemiği Zarar Görmüyor

Minimal İnvaziv Cerrahi İle Göğüs Kemiği Zarar Görmüyor

Bizi Takip Et


Kalp ameliyatları artık ‘minimal invaziv’ yöntemle gerçekleştirilebiliyor. Ortalama 4 cm’lik bir kesi ile açık kalp ameliyatlarının hasta üzerindeki etkileri minimal hale geliyor.  Açık ameliyatta iki hafta süren iyileşme süresi, minimal invazivle cerrahiyle üç güne iniyor.  Kesi küçük, iyileşme süresi de kısa olunca ameliyat büyük bile olsa yöntem kalbi yormuyor. Kişi ameliyattan hemen sonra araba kullanabiliyor, sosyal hayatına rahatlıkla dönebiliyor.

Açık kalp ameliyatına giren hastalar en çok göğüs kemiklerinin kesilmesinden rahatsızlık duyuyor. Hatta birçoğu ‘iman tahtamı kestirmem’ diyor! Ancak çoğu hastanın gözünü korkutan bu ameliyat artık minimal invaziv yani küçük kesi işlemiyle gerçekleştirilebiliyor. Ortalama 4 cm’lik bir kesi ile açık kalp ameliyatlarının hasta üzerindeki etkileri minimal hale geliyor. Bu nedenle bazı hastalar bu işlemi ‘iman tahtası koruyucu cerrahi’ diye adlandırıyorlar.

Açık kalp ameliyatlarında ameliyat sonrasında kuvvetli öksürüklerde göğüs kemiğinde oynamalar ve ayrılmalar olabiliyordu. Bunları düzeltmek için tekrar bir ameliyat yapmak gerekebiliyordu. Ama minimal invaziv yöntemle böyle bir durum söz konusu olmuyor. Açık kalp ameliyatı sonrası hastalar solunum ve öksürük egzersizleri yaparken yastık kullanmaları gerekebiliyor; minimal invazivle yapılan kalp ameliyatları sonrasında ise yastık tutma zorunluluğu da ortadan kalkıyor. Medical Park Bahçelievler Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Barış Çaynak minimal invaziv cerrahi hakkında önemli bilgiler verdi:  

SOSYAL HAYAT DEVAM EDİYOR

Minimal İnvaziv kalp ameliyatları, açık olarak yapılan kalp ameliyatlarını birebir daha küçük kesilerle yapma işlemidir. Açık ameliyattan farklı olarak yapılan bir işlem yoktur. Örnek olarak; eğer kalbe by-pass işlemi yapıyorsanız, aynı şekilde by-pass işlemi yaparsınız. Aradaki fark sadece bu işlemlerin çok küçük kesilerle yapılıyor olmasıdır.

Küçük kesiyle ameliyat sonrası toparlama süreci çok hızlı oluyor. Kimi hastalar birinci ayda dağcılık yapıyor, tırmanıyor. Kimi hastalar dalış yapmaya gidiyor. Taksicilik yapan hastalarımız var, ameliyat sonrası hastaneden evinlerine kendi araçlarına binip gidebiliyorlar. Oysa biz açık kalp ameliyatlarından sonra hastanın 6 hafta araba kullanmasına izin vermiyoruz.

İŞLEM NASIL YAPILIYOR?

Minimal invaziv by-passs cerrahisinde kalbin ön duvarındaki damarlara müdahale ediyoruz. Bu müdahaleyi yaparken; sol göğüs altından yaklaşık 4 cm’lik küçük bir kesiyle, sol göğüs atardamarını çıkarıyoruz ve tıkalı damara dikiyoruz. Gerekirse, kalbin ön duvarında başka damarlar varsa, o damarlara da aynı kesiden müdahale ediyoruz. Bacaktan damar almayı gerektirecek durumlar olduğunda, bacak damarlarını da endoskopik olarak çıkartıyoruz. Boydan boya uzun bir kesi yerine 2 cm’lik bir kesiden bütün bacak damarı çıkartılabiliyor. Eğer mitral kapak ameliyatı olacaksa veya kalp içerisinde kalp deliği gibi, kalp tümörü gibi sorunlar varsa o ameliyatları da sağ göğüs altından 4 cm’lik kesiyle yapıyoruz. Eğer aort kapak ameliyatı veya aort atardamarında genişleme ile ilgili bir ameliyat olması gerekiyorsa bu sefer göğüs kemiğinin tamamını açmadan ön taraftan yine 4 cm’lik bir kesiyle bu ameliyatları yapıyoruz. Kesilerin yeri değişse de yapılacak işlem yaklaşık 4 cm’lik bir kesiyle yapılıyor.

PSİKOLOJİK ÜSTÜNLÜK SAĞLIYOR

Minimal İnvaziv KVC, hastanın iyileşme sürecini hızlandırır. Hasta ne kadar hızlı iyileşirse, o kadar hızlı bir şekilde günlük hayata döner. Hastanın ameliyatla ilgili travmaları daha az oluyor. Ameliyatta göğüs kafesi açılmıyor, halk arasında iman tahtası olarak adlandırılan kemiğimiz kesilmiyor. Hasta kan nakli olmayabiliyor, enfeksiyon riski azalıyor, yoğum bakımda ve hastanede kalış süresi de daha az oluyor. Bu yöntemin hasta üzerinde ciddi derecede psikolojik avantajı var. Günümüzde birçok kişi göğsünde uzun bir yara izi ile hayatının geri kalanına devam etmek istemiyor. Çünkü kişilerde farklı travmalara yol açabiliyor. Cerrahi kesi ne kadar küçük ve kemik travması ne kadar azsa günlük hayata dönüş o kadar hızlı oluyor. Özellikle kadın hastalarda bu tür kesiler genellikle göğüs altında kalan kesiler oluyor. Bu nedenle kozmetik olarak görünen bir bölgede yer almıyor. Ben bu şekilde yaptığımız işlemleri ‘bikini cerrahisi’ olarak adlandırıyorum. Çünkü hiçbir şekilde dışarıdan bakıldığında ameliyat izi fark edilmiyor.


İçeriği Paylaşın