Rekabet: Günlük Yaşamın “En”leri

Rekabet: Günlük Yaşamın “En”leri

Rekabet: Günlük Yaşamın “En”leri

Bizi Takip Et


“Benim babam senin babanı döver” diyen çocuk bu soruyu babasına sorsa sizce ne cevap alacaktır? Doğru cevap nedir?

En zeki olmak.

En iyi işte çalışmak.

En yüksek maaşı almak.

En sevilen kişi olmak.

En başarılı işleri yapmak.

En doğru olanı yapmak.

En iyi anne olmak.

En iyi baba olmak.

En iyi notu almak.

En iyi doktara gitmek.

En iyi okula gitmek…

“En” leri yazarken bile bir an hırslandığımı hissettim. Bu kadarı yeterli sanırım…Daha fazlasını bulmak için içimdeki tuhaf ve sonrasında yorucu olan bu duygu ile uyum içinde yaşanabilir mi? Nasıl?

En, en çok, süper, en iyi, mükemmel kelimeleri çok kışkırtıcı oluyor bazen. Bu sıfatlarla kendi benliğimizi yanyana getirdiğimizde ilk anda kulağa çok hoş geliyor. Ama sırf böylesi bir “ben”e ulaşmak için ruhsal dünya da ödenecek fatura çok yüksek bana kalırsa. Benliği sıfatlar içine hapsetmek ve sadece “en” lerle tanımlamaya çalışmak hiç de sağlıklı bir şey değil.

Rekabet etmek dediğimizde genelde olumsuz bir durumdan bahseder gibi oluruz. Rekabet eden, rekebet içinde olduğunu hem kendinden hem de başkalarından gizlemeye çalışır. Sanki kötü bir şey yapıyormuş gibidir. Çünkü rekabete yüklenen anlam yıkıcıdır.

Psikolog Nilgün Sarı

Psikolog Nilgün Sarı

Yaşamda hep rekabet halindeyiz.

İki küçük çocuk kendi aralarında “benim babam senin babanı döver” diye iddaalaşıp durur. Babaların bu hesaplaşmadan haberi bile yoktur! Küçük çocuk babası aracılığıyla ne kadar da güçlü olduğunu önce kendine sonra da arkadaşına ispatlama derdindedir. Çünkü o zaman kendini değerli ve iyi hissedecektir.

Rekabetin, kazanmanın, kaybetmenin anlamını ailemizden öğreniriz. Ailemiz kazandığımızda ilgi ve sevgiyi göstermişse, kötü not aldığımızda da eve gitmeye cesaret edemediysek bizim için rekabetin anlamı yıkıcıdır. Rakiplerini yok etmeyi hedefleyen rekabet stresli ve oldukça endişe vericidir.

Bazen de biz istemeden (yıkıcı) rekabetin içine çekiliveririz. Çevremizde bazı insanlar daha rekabetçi olabilir ve kendimizi farkında olmadan bu çatışmanın ortasında bulabiliriz. Özellikle iş yerinde bu gibi deneyimlerle sık karşılaşılır.

Çocuklar en iyi notu alarak anne babalarının, öğretmenlerinin gözüne girmeye çalışıyor, kardeşler en sevilen olma derdinde, anne babalar en iyi ebeveyn olma yarışı içindeyken bir de iş yerinde en iyi olmaya çabalıyorlar. Gençler en iyi üniversiteyi ve gelecekte en iyi işi hedeflerken sınav stresi denilen tuhaf yaratıkla mücadele ediyorlar.

Her ne konumda olursak olalım sürekli kazanmayı hedeflemek kaygı ve stres yaratır. O zaman sağlıklı rekabeti yaşamımızda prensip edinmeliyiz. Rekabet etmek büyütür, geliştirir, zenginleştirir ama sağlıklı olmak koşuluyla.

  • Sağlıklı rekabet için rakiplerimizle işbirliğine ihtiyacımız var.
  • Amacımız kendimizi aşmak olmalı. Kendi kendimizin rakibi olmalıyız.
  • İşimizi en iyi yapmaya odaklanmalıyız. Elimizden gelenin en iyisini yapmak     için çaba göstermeliyiz.
  • Rekabet içinde olduklarımıza karşı saygılı, destekleyici, kabul edici ve olumlu duygular içinde olmalıyız.

“Benim babam senin babanı döver” diyen çocuğa babanın cevabı: Tabi ki ben daha güçlüğüm, Mert’in babasını ezer geçerim…olursa eğer, bu sorunlu bir durumdur.

Babanın doğru cevabı şu olmalıdır: İkimiz de güçlüyüz…

Nilgün SARI

Uzman Psikolojik Danışman


İçeriği Paylaşın