Tedavileri Sürerken İşten Çıkartılan Hastaların Hakları

Tedavileri Sürerken İşten Çıkartılan Hastaların Hakları

Tedavileri Sürerken İşten Çıkartılan Hastaların Hakları

Bizi Takip Et


47 yaşındaki Cemal Keçeci kusma ve midesinde ağrı gibi belirtiler nedeniyle hastaneye gitti ve pankreas kanserine yakalandığını öğrendi.

İşyerinden verilen “Hiçbir hak iddia etmeden iş akdimin feshedilmesini kabul ediyorum” yazısını imzalamayı reddetti. Ancak  evine gelen mektupta acı gerçekle tanıştı. Mektupta yazanlar şuydu:

“4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin 1 b bendine göre iş akdiniz feshedilmiştir.”

Cemal Keçeçi, bir yandan kanseri yenmek için mücadele verip, tedavi görürken; diğer yandan da en zor günlerinde işten çıkartılmanın travmasını yaşadı…

Peki, kanser tedavisi gördüğü bir sırada, Keçeci’nin iş akdinin fesih edilmesine yol açan  25. maddenin 1 b bendi neleri kapsıyor? Bu maddeye göre işveren Cemal Keçeci gibi  kansere yakalanan çalışanını tedavi sırasında işten çıkartabilir mi? Kanser hastası olan Cemal Keçeci’nin hakları nelerdir?

Hasta ve Hasta Yakını Hakları Derneği (HAYAD) Başkan Yardımcısı Avukat Ümit Erdem’e “Cemal Keçeci’nin ve bu durumla karşı karşıya kalan pek çok hastanın hakları nelerdir?” diye sorduk…

Avukat Ümit Erdem, “25. maddenin birinci fıkrasının b bendine göre; İşçinin tutulduğu hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte olduğu ve işyerinde çalışmasında sakınca bulunduğunun Sağlık Kurulunca saptanması durumunda” işveren iş sözleşmesini bildirim süresini beklemeden feshedebili. Ancak Keçeci’nin hastalığının tedavi edilebilir olduğu anlaşılmaktadır, bu nedenle fesih haksız  niteliktedir” diye konuştu.

İş Kanunu’nun 20. maddesini anlatan Avukat Erdem, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği ya da gösterilen nedenin geçerli olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin işçiye tebliği tarihinden başlayarak bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabileceğini de belirtti.

İşte, Avukat Ümit Erdem ile yaptığımız şöyleşinin ayrıntıları.

. Cemal Bey’in pankeas kanseri tedavisi sırasında işten çıkartılmasında gerekçe gösterilen İş Kanunu’nun 25. Maddesi konusunda bizleri bilgilendirir misiniz?
“ İş Kanunu’nun 25. maddesi işverenin haklı nedenlerle iş sözleşmesini feshedebileceği durumları düzenlemektedir. İş Kanunu`nun 25. maddesinin birinci fıkrasının b bendine göre
“b) İşçinin tutulduğu hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte olduğu ve işyerinde çalışmasında sakınca bulunduğunun Sağlık Kurulunca saptanması durumunda” işveren iş sözleşmesini bildirim süresini beklemeden feshedebilir.

Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre “…İşçinin hastalık, kaza, doğum ve gebelik gibi hallerde işveren için iş sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkı; belirtilen hallerin işçinin işyerindeki çalışma süresine göre 17’nci maddedeki bildirim sürelerini altı hafta aşmasından sonra doğar. Doğum ve gebelik hallerinde bu süre 74 üncü maddedeki sürenin bitiminde başlar. Ancak işçinin iş sözleşmesinin askıda kalması nedeniyle işine gidemediği süreler için ücret işlemez.”

Dolayısıyla bu maddeye göre işçinin hastalığı tedavi edilemeyecek nitelikte ve çalışmasında sakınca bulunduğu takdirde haklı sebep olabilir, oysaki Cemal Keçeci’nin hastalığının tedavi edilebilir nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Bu açıdan fesih haksız niteliktedir. “

“İŞ  MAHKEMESİNDE DAVA AÇABİLİR”

. Peki, iş sözleşmesi haksız yere fesih edildiğini düşünen bir işçinin ne tür hukuki hakları vardır?
“25. maddenin son fıkrasına göre haksız nedenle iş sözleşmesi feshedildiğinde işçi, 18, 20, 21. maddeler çerçevesinde yargı yoluna başvurabilir. Gönderme yapılan maddeler iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshine ilişkindir. Bu bakımdan haksız bir nedenle iş sözleşmesi feshedildiğinde fesih nedeninin geçerli bir neden olup olmadığına bakılmalı, geçerli ise de fesih usulüne uyulup uyulmadığı araştırılmalıdır. İş Kanunu’nun 18. maddesine göre işveren belirsiz süreli iş sözleşmesini feshederken işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından kaynaklanan geçerli bir nedene dayanmak zorundadır. Bu çerçevede işçinin hastalığı nedeniyle iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmesi çok güçleşmiş durumda ise ve işlerin aksamasına yol açıyorsa iş sözleşmesini feshedebilir. Ancak hastalık ve buna bağlı yetersizlik bahane gösterilerek bir fesih söz konusu ise yani gerçek ve samimi bir fesih söz konusu değilse fesih geçersizdir. Ayrıca fesih bildiriminde fesih sebebi açık ve kesin şekilde belirtilmemişse ya da fesih bildirimi yazılı yapılmamışsa fesih geçersizdir.

İş Kanunu’nun 20. maddesine göre fesih bildiriminde sebep gösterilmediği ya da gösterilen nedenin geçerli olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin işçiye tebliği tarihinden başlayarak bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir. Feshin geçerli nedene dayandığını ispat yükü işverene aittir. Mahkeme feshin geçersizliğine karar verdiği takdirde işveren işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. İşçinin başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmazsa işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur. Ayrıca kararın kesinleşmesine dek çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları ödenir.

Bu çerçevede işten çıkarılan Cemal Keçeci, eğer süre dolmamışsa işe iade davası açabilir. Çünkü kanser tedavisinin bitmesine az bir zaman kalmış iken yetersizlik nedeniyle işten çıkarılması samimi olmayabilir. Eğer fesih nedeninin geçerli olduğu işverence kanıtlanırsa bu takdirde kıdem tazminatının ödenmesine karar verilmesini de davasında ileri sürmelidir.

. Peki, malulen emeklilik hakkı var mıdır bu durumdaki kişilerin?
“Malullük aylığı konusunda 5510 sayılı yasanın 19. maddesine bakılmalıdır, bu madde sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanmanın koşullarını düzenlemektedir. Yasanın 19. maddesine göre “İş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az yüzde 10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalı, sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanır.

Sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış olan sigortalının yeniden tedavi ettirilmesi halinde meslekte kazanma gücünü ne oranda yitirdiği, birinci fıkrada belirtilen sağlık kurullarından alınacak raporlara göre yeniden tespit olunur.

Sürekli iş göremezlik geliri, sigortalının mesleğinde kazanma gücünün kaybı oranına göre hesaplanır. Sürekli tam iş göremezlikte sigortalıya, 17 nci maddeye göre hesaplanan aylık kazancının yüzde 70`i oranında gelir bağlanır. Sürekli kısmî iş göremezlikte sigortalıya bağlanacak gelir, tam iş göremezlik geliri gibi hesaplanarak bunun iş göremezlik derecesi oranındaki tutarı kendisine ödenir. Sigortalı, başka birinin sürekli bakımına muhtaç ise gelir bağlama oranı yüzde 100 olarak uygulanır.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanlara, sürekli iş göremezlik geliri bağlanabilmesi için, kendi sigortalılığından dolayı, genel sağlık sigortası dahil prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.”

Tedavi sürecinde mağduriyetinin önüne geçecek düzenlemeler ise 5510 sayılı yasanın 63. maddenin sondan ikinci fıkrası ile 67. maddenin sondan ikinci fıkrasıdır.

Yasanın 63. maddesinin sondan ikinci fıkrasına göre “60’ıncı maddede sayılan genel sağlık sigortalısı sayılma şartlarının yitirilmesi halinde, devam etmekte olan tedavi nedeniyle sağlanacak sağlık hizmetleri kişinin iyileşmesine kadar sürer.”

İSTEĞE BAĞLI SİGORTALI DA OLABİLİR

Yasanın 67. maddesinin sondan ikinci fıkrasına göre “60’ıncı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılanlar, zorunlu sigortalıklarının sona erdiği tarihten itibaren on gün süreyle genel sağlık sigortasından yararlanırlar. Bu kişilerin sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten geriye doğru bir yıl içinde 90 günlük zorunlu sigortalılıkları varsa, sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten itibaren 90 gün süreyle zorunlu sigortalılıklarından sonraki genel sağlık sigortalılıklarından dolayı prim borcu olup olmadığına bakılmaksızın bakmakla yükümlü olduğu kişiler dahil sağlık hizmetlerinden yararlandırılırlar.”

Dolayısıyla Cemal Keçeci, bu hükümler doğrultusunda iyileşinceye dek sağlık hizmetlerini almayı sürdürebileceği gibi bakmakla yükümlü olduğu kişilerle birlikte sigortalılığının sona ermesinden itibaren 90 gün boyunca sağlık hizmetlerinden yararlanabilecektir. “

Cemal Keçeci, eğer çalışmak istemiyorsa ve sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanması durumunda isterse bunun yanında isteğe bağlı sigortalı da olabilir. SGK’ye yapacağı başvuru ile primlerini ödeyerek isteğe bağlı sigortalı olabilir, sürekli iş göremezlik geliri alması buna engel değil ama tam zamanlı çalıştığı takdirde isteğe bağlı sigortalılık sona erer. Bu konuda ayrıntılı bilgi için http://www.turkhukuksitesi.com/makale_1152.htm adresindeki makaleye bakılabilir.”

. Cemal Keçeci’nin gibi kanser tedavisi sırasında işten atılan bir hastanın başka hangi hakları vardır?
“Cemal Keçeci, kendisine bilgi verilmediği halde ameliyat sırasında dalağının alındığından söz ediyor. Bu da akla aydınlatılmış onam alınıp alınmadığı sorununu getiriyor. Çünkü hekim, hastasına yapacağı tıbbi müdahalenin niteliği, nedeni, sonuçları, yan etkileri hakkında ayrıntılı bilgi vererek aydınlatmalı ve buna dayanarak rızasını almalıdır. Bilgilendirmeden alınan rızanın hukuksal bir değeri yoktur. Eğer hekim, hastanın dalağının alınacağını bildiği ya da öngördüğü halde bilgi vermemişse hasta hakkı ihlali söz konusudur. Eğer ameliyat sırasında dalağının alınması gerekmişse ve rızasının alınması olanaklı olmamışsa müdahale hukuka uygun sayılacaktır. Cemal Keçeci, bu doğrultuda hasta haklarına uyulmamışsa şikayette bulunabileceği gibi zarara uğramışsa tazminat isteminde de bulunabilir. Ancak haklarını kaybetmeden kullanabilmesi için mutlaka bir avukattan hukuksal destek alması gerekir. Eğer parasal gücü elverişli değilse baronun adli yardım bürosuna başvurarak kendisine ücretsiz avukat atanmasını isteyebilir.”

Cemal Keçeci ile yaptığımız ve www.sagligimicinhersey.com `da yayınlanan söyleşiye ulaşmak için tıklayınız.


İçeriği Paylaşın