Tükenmişlik Sendromuna En Çok Onlar Giriyor

Tükenmişlik sendromunda bireyin zihinsel bloklama yaşadığını ve verimliliğin düştüğünü dile getiren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu sendromu en çok hizmet sektöründe ve sürekli aciliyet isteyen işlerde çalışan kişilerde görüyoruz”dedi.

Tükenmişlik Sendromuna En Çok Onlar Giriyor

Bizi Takip Et


Çağın problemlerinden biri olan tükenmişlik sendromu, çoğunlukla rekabetin yoğun olduğu çalışma ortamlarında ortaya çıkıyor. Yorgunluk gibi fiziksel belirtiler, karamsarlık ve ümitsizlik gibi duygusal belirtilerle kendini gösteriyor. 

Tükenmişlik sendromunda bireyin zihinsel bloklama yaşadığını ve verimliliklerinin düştüğünü belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu sendromu en çok hizmet sektöründe ve sürekli aciliyet isteyen işlerde çalışan kişilerde görüyoruz. Bu kişilerin bir özelliği de sorumluluk duygularının yüksek olmasıdır.”dedi. Tarhan, takdir, övgü, onay sözlerinin yoğun şekilde kullanıldığı işyerlerinde tükenmişlik sendromunun daha az görüldüğünü belirtiyor.

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, tükenmişlik sendromuyla ilgili önemli bilgiler verdi. 

TÜKENMİŞLİK SENDROMU EN ÇOK KİMLERDE GÖRÜLÜR?

Tükenmişlik sendromunun sanayi toplumlarında ve rekabetin yoğun olduğu ortamlarda çok fazla görüldüğünü kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Rekabetin yoğun olduğu ve sosyal desteğin zayıf olduğu ortamlarda çok daha kolay çıkıyor ve kişinin stresini yönetememesiyle çok yakından ilgili. Stres kelimesi de aslında sanayileşmeyle ortaya çıkan bir kavram. Stres kelimesi ilk olarak 1800’lü yıllarda madencilik sektöründe kesişme noktası, stres noktası, basınç noktası, tazyik noktası olarak ortaya çıktı. Madencilerin yorulması ve maden yüklerinin normalin üzerinde olan yerleri stresli olarak tanımlandı. 60’lı yıllardan sonra ise tıp literatürüne girdi.” dedi.

VÜCUT STRESE SAVAŞ KAÇ TEPKİSİ VERİYOR

Stresle ilgili Kanadalı bir fizyologun çok güzel bir keşif yaptığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Vücudun stresle savaş ve kaç tepkisi ortaya çıkarıldı. Tehlike anında vücut iki türlü tepki veriyor. Ya savaşıyor ya kaçıyor. Savaşırsa salgılanan adrenalinle sinir sistemi uyarılıyor, omuz boyun sırt kasları kasılıyor, damar direnci artıyor, tansiyon yükseliyor, göz bebekleri büyüyor, dikkat artıyor, kaslar geriliyor saldırı ve savunmayla ilgili savaşma duygusu oluşuyor. Ancak tehlike çok büyükse beyinde kaç duygusu oluşuyor. Beyin nöro enerjiyi fazla salgılıyor tansiyon düşüyor ve kişi düşüp bayılıyor. Bu beynin tamamen fizyolojik bir tepki verdiğinin göstergesidir.” dedi.

TÜKENMİŞLİK BELİRTİLERİ NELERDİR?

Vücudun tükenmişlik sendromuyla ilgili çok hassas olduğunu, fiziksel belirtilerin ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kişide son derece müthiş bir yorgunluk vardır. Kişi bir bardağı alıp diğer tarafa koymak istemez. Bir ev hanımıysa bulaşığı yıkamak gözünde büyür, merdiveni çıkarken dinlenme ihtiyacı hisseder, uykuda düzensizlik vardır. Bu uyku düzenindeki bozulma, bitkinlik, yorgunluk hissi fiziksel belirti olarak dikkat çeker. Onun için tükenmişlik diyoruz.” dedi.

KİŞİ KENDİNİ KAPANA KISTIRILMIŞ GİBİ HİSSEDER

Tükenmişlik sendromunda duygusal belirtilerin de ortaya çıktığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Duygusal belirtilerden en önemlisi kişinin karamsar olması, ümitsiz olması, kendini değersiz, başarısız görmesi, mesleki özgüvenin gitmesi ve en çok olan ben yapamam, başaramam demesidir. Hatta buna kapana kıstırılmışlık sendromu da diyenler var. Kişi öyle bir ruh halindeki kendini kapana kıstırılmış gibi hissediyor. Dipsiz, derin bir kuyuya atıldığınızı düşünün. Nasıl bir ruh halinde hissedersiniz? Bu kişiler öyle hissediyorlar kendilerini.” dedi.

TÜKENMİŞLİK SENDROMUNDA ZİHİNSEL BLOKLAMA YAŞANIR 

Bu sendromda düşünsel belirtilerin de bulunduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu kişiler normalde düşüncelerini yönetselerdi o duygularını ve streslerini yönetebilirlerdi ama düşünsel olarak da tükendikleri, çöktükleri için var oldukları psikolojik kaynaklarını kullanamıyorlar. Çünkü onlar sürekli düşündüğü zaman beyin 60 dakikanın 59 dakikasında hep olumsuz şeyler düşünüyor. ‘Ben yapamam, ben beceremem, bu iş beni aşıyor, bittim tükendim artık’ diye düşünüyorlar. Burada zihinsel olarak bloklanma var, ümitsiz ve karamsar olma var.” diye konuştu.

DAVRANIŞSAL BOZULMALAR ORTAYA ÇIKAR 

Tükenmişlik sendromundaki davranışsal belirtilere de işaret eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Davranış alanında da bozulma vardır. Bu kişide sosyal içe çekilme olur, insanlardan izole olur böyle durumlarda. Daha çok tükenmişlik sendromu hizmet sektöründe çok fazla, insanlara hayır diyemeyen kişiler çok rahatlıkla tükenmişlik sendromuna girer. Hayır diyemediğinden dolayı içine atıyor ve ben tükendim yapamam diyor. Sanatçılarda ortaya çıktığını görüyoruz. Çekimleri yarım bırakabiliyorlar, seti terk edebiliyorlar.”diye konuştu.

Tükenmişlik sendromunda ilk başta ilaç tedavisine gerek görülmediğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu kişilerin sadece düşünce alışkanlıklarını değiştiriyoruz. Olaylara bakış tarzını, ele alış tarzını değiştiriyoruz. Böyle olunca stresin yönetilebilir olduğunu, stresle başa çıkmanın aslında bir yolu olduğunu öğreniyor ve yönetiyor.” diye konuştu.

İŞTE VERİMLİLİK DÜŞER

Tükenmişlik sendromu yaşayan kişilerin işte verimliliklerinin düştüğünü, küçük sorunları çok fazla büyüttüğünü kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İşlevsellikleri çok düşüyor, iş doyumunu sağlayamayan kişiler oluyor. Bu sendromu en çok hizmet sektöründe ve sürekli aciliyet isteyen işlerde çalışan kişilerde görüyoruz. Bu kişilerin bir özelliği de sorumluluk duyguları yüksektir. Sorumluluk duyguları yüksek olduğu için kimseye hayır diyemezler ve ben yapamam başarısızlığına tahammül edemezler. ‘Başarısız olduktan sonra ölsem daha iyi’ gibi düşünceleri vardır aslında. Bu iyi niyetli bir yaklaşımdır ama insanın da bir sınırı vardır.” diye konuştu.

TÜKENMİŞLİK SENDROMUNDA OLANLAR HEP ŞİKAYET EDERLER 

Ön belirtilerle hissedilebilen tükenmişlik sendromunda bu kişilerin düşünce alışkanlıklarının yanlış olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan,  “Bu kişiler hep yakınır. Hep hallerinden şikâyet ederler. Küçük şeylerden mutlu olamazlar, sahip olduğu olumlu şeyleri göremezler hep olumsuz şeylere odaklanırlar. ‘Yoğun çalışmama rağmen çok az kazandığımı düşünüyorum, çok çabuk yoruluyorum, sebepsizlik, karamsarlık yaşıyorum’ derler. Bu kişilerde çabuk yorulmayla beraber unutkanlık da çok artar. Bu kişilerin çok kolay üzülen kişiler olduğunu görürüz. Çok alıngandırlar. Bu kişilerde fiziksel hastalıklar daha sık ortaya çıkmaya başlar. Mesela içinden gelerek gülmez. Cinselliği zevk almadan, görev gibi yapma eğilimindedir.” diye konuştu.

TÜKENMİŞLİK SENDROMUNA KARŞI NELER YAPILMALI?

Tükenmişlik sendromunu önlemek için bazı tavsiyelerde de bulunan Prof. Dr. Nevzat Tarhan,  “Kişinin iş yerinde duruma, şarta ve konumlara göre sorumluluk altına, yük altına girmesi gerekiyor. Küçük molalar vermek gerekiyor. Küçük molalar verilemez ise bir süre sonra moratoryum vermek gerekiyor. Tükendim, iflas ettim diyor. Her şeyden tükenince ona güvenerek başlanılmış işleri yarım bırakmış oluyor.” dedi.

PSİKOTERAPİ İLE ORTADAN KALKABİLİR

Dünya Sağlık Örgütü’nün bu sendromu hastalık kategorisine aldığını ve tükenmişlik sendromu olarak tanımladığını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sendromun başlangıç döneminde fark edildiğinde psikoterapi ile ortadan kalktığını söyledi.

PSİKOLOJİK SAĞLAMLIK EĞİTİMİ 

Tükenmişlik sendromu başladığının hissedildiği anda kişinin muhakkak B planına geçmesi tavsiyesinde bulunan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Alternatif değişiklik oluşturulmalı. Bu sendrom aceleci ve sabırsız kişilerde çok oluyor. Hemen, şimdi, çabuk olsun deyip aceleci, sabırsızlıkta yeni gençlerin en önemli risklerinden birisi. Biz onlara dayanıklılık eğitimi veriyoruz. Psikolojik sağlamlık eğitimi veriyoruz. Bunlardan bir müddet sonra güçlenerek çıkıyorlar.” dedi.

İŞ DOYUMU TÜKENMİŞLİK SENDROMUNU ÖNLEYEBİLİR

Kişilerin iş doyumunun çok önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan,  “Kişi yapmalısın, başarmalısın, sen aslansın denilerek yüksek motivasyon alıp o işi yapamayınca kendini bırakıyor. Halbuki böyle durumlarda kişinin küçük başarılara ve ödüllere ihtiyacı var. Takdir, övgü, onay sözlerinin yoğun şekilde kullanıldığı işyerlerinde tükenmişlik sendromu daha az oluyor ama devamlı eleştirinin olduğu iş yerlerinde daha fazla oluyor. Negatif iletişimin olduğu, öfke, bağırma, çağırma ile korkutarak yönetilmeye çalışılan ortamlarda tükenmişlik sendromu artıyor. Diyalogla ve paylaşımla yönetileni, açık iletişimin olduğu iş yerlerinde tükenmişlik sendromu daha az oluyor.” dedi.


İçeriği Paylaşın