Fenerbahçe, Aşk ve Acı!


Bizi Takip Et


Bazen bir şarkı sana O’nu anımsatır. Sarı -Lacivert sevda uğruna yağmur, çamur, kar, soğuk demeden tribünlere koştuğun, şampiyonluk şarkıları söylediğin günler gelir aklına. Yüreğin sızlar. Bir şarkı, bir marş alır seni yıllar öncesine götürür, Alparslanlı, Osmanlı, Cemilli şampiyon Fenerbahçe’ye, Brezilyalı teknik direktör Didi’ye alkış tutan minik kız çocuğunun masum mutluğunu hatırlar, duygulanırsın.

Stada yaklaşırken hayattaki en büyük sevdasına kavuşmanın heyacanıyla pır pır eden yüreğini, ter içinde kalan ellerini hatırladıkça, arkadaş ve iş toplantılarını Fenerbahçe’nin maçına göre organize eden, araba kullanırken kilit haline gelen şehir trafiğinde Fenerbahçe şarkıları dinleyip stresini atmaya çalışan aşık çılgın kadını düşündükçe, hüzünlenirsin. O günleri özlersin, hem de çok!

Sen ne kadar kalbinde hapsetmeye çalışsan da; bir şarkıyla, bir fotoğrafla, bir golle sarı lacivert sevdan yüreğinde devleşir.

Çünkü Fenerbahçe büyük bir aşktır. Verdiği mutluluklar ne kadar büyükse, yaşattığı acılar da o kadar büyük ve tarifsizdir. İhanet eden, sana sürekli acı veren birini çıkartırsın hayatından. Fenerbahçe sevdasını ise silmek imkansızdır hafızalardan, yüreklerden. Tek yapabileceğin
yaklaşık 20 yıldır sürekli hayal kırıklıkları yaşatan Fenerbahçe’ye olan aşkını kendini korumak için yüreğinin derinliklerine itmeye çalışmaktır. Ta ki, bir şarkı, bir marş, bir gol ya da bir fotoğrafla tüm dengelerin alt üst olana kadar. İşte o an, yaşadığın aşkın yüreğini burkan acısından kendini korumaya karar vermene neden olan olaylar film şeridi gibi geçmeye başlar gözlerinin önünden.

LİGİN SON MAÇINDA KAÇAN ŞAMPİYONLUKLAR…

Ligin son karşılaşmasında olaylı Denizli deplasmanında şampiyonluk kupası ellerinin arasından kayıp Galatarasay’ın oluverir. Galatasaraylılılar’ın bile beklemediği bu lig şampiyonluğu, Fenerbahçe aşığı kadında ciddi bir travma yaratır. Diğer sezon yine ligin son maçında yanlış anons skandalı ile “Fenerbahçe Şampiyon” diye duyurulur. Oysa, şampiyon Bursa’dır. Tribünlerde mutluluk dağının zirvesine tırmanıp, sonra karanlık bir uçurumdan aşağı atılmak gibi bir duygudur bu. Fenerbahçe sevdalısı kadının ruhu yine acıların esiri olur ama umutla her sezon kombinesini alıp tribünlerdeki yerini almaya devam eder.

FUTBOL TUTKUSUNU SORGULADIĞI GÜN!

Galatasaray’ın Saraçoğlu’nda şampiyonluk kupasını kaldırdığı gece ise O’nun çok sevdiği bir spor olan futbolun psikolojisini, sosyolojisini masaya yatırdığı, futbol tutkusunu sorguladığı büyük gündür. Biber gazlarına maruz kalan ailelerin, çocukların yaşadıklarına tanık olur, arkasındaki locaya sığınır arkadaşlarıyla. Biber gazının etkisi ve olaylar nedeniyle 1,5 saat locadan, 1,5 saatte ise stadın otoparkından çıkamaz. Tribünlerde O’na herşeyi unutturan, binlerce insanla tek yürek olma duygusunu yaşatan futbol, o gün tanık olduğu oyun ve sonrasında yaşananlar asla değildir.

Sonra paslarıyla, golleriyle, profesyonelliğiyle, adam gibi adamlığıyla, futbol yeteneğiyle hayran olduğu kaptan Alex gönderilir Fenerbahçe’den Aziz Yıldırım ve Yönetimi tarafından. Yıldırım, “Alex nerede” diye soran kadın taraftarları mikrofonu eline alıp azarlar.

Büyük umutlarla oy verdiği Ali Koç, tüm iyi niyetine rağmen Fenerbaçe’yi eski günlere götürecek, yeniden şahlandıracak adımlar atamaz. Futbol piyasasındaki finansal zorluklara, Yıldırım döneminden teslim aldığı borçlara karşın, O’nun Ali Koç ve yönetiminden beklediği tribünleri ateşleyecek bir isimdir. Bu, Galatasaray’da oynadığı günlerde “Fenerbahçe formasına tükürürüm” diye demeç veren Emre değildir mesela. Bir şekilde Alex’i yönetimde, kulüp içinde idari bir göreve bekler ama Koç yönetimi buna nedense pek yanaşmaz.

Pierre Van Hooijdonk

ALİ KOÇ YÖNETİMİNDEN NELER BEKLEDİ?

Gözleri kadroda tribünlerin yorgun ve kırgın kalplerine umut olarak doğacak Pierre Van Hooijdonk,Toni Schumacher
gibi bir yıldız arar. Bir çıkış yolu, bir proje bekler yeni yönetimden. Mesela alt yapıdan özel olarak yetiştirilecek gençlerle 3-4 yıl sonrasının Avrupa futbolunda iddialı Fenerbahçe futbol takımının planlanmasına dair. Aslında bu Türk ekonomisinin lokomotiflerinden biri olan Koç Holding’in yöneticisinin başında olduğu bir futbol takımının ilk yapması gerekendir. Kulübün yeni başkanından bu tür projeleri dinlemek isterken, O’nun Galatasaray’ı, Fatih Terim’i, hakemleri hedef alan açıklamalarını duyar sürekli. Fenerbahçe’nin haklarını korumak elbette son derece önemlidir ama kulubün geleceğini planlamak, sarı lacivert camiayı şaha kaldırmak amacıyla projeler üretmek de bir yönetimin taraftarına en büyük sorumluluğudur.

Şimdi nereden mi geldi bunlar aklıma! Çalışmak için bilgisayarımın başına geçtiğimde arşivimdeki Fenerbahçe marşlarını dinlemek istemiştim sadece. Ama aşk bu, bir şarkıyla alevlenir işte!

Esra Kazancıbaşı Öztekin


İçeriği Paylaşın