Meme Kanserine Yakalandılar, Beraber Tedavi Oldular

Meme Kanserine Yakalandılar, Beraber Tedavi Oldular

Meme Kanserine Yakalandılar, Beraber Tedavi Oldular

Bizi Takip Et


RÖPORTAJ: Demet DEMİRKIR

Nazan Kazazi 48 yaşında evli ve çocukları olan bir kadın. Tesadüfen göğsünde fındık büyüklüğünde bir şey olduğunu görüyor ve doktora gidiyor. Tesadüfen arkadaşına gittiğinde hastaneye giderek mamografi çektirdiğini söylüyor ve şikayetlerini anlatıyor. Aynı şikayetin kendisinde de olduğunu söyleyen 43 yaşındaki Sevda Gürbüz ise bir hafta sonra hastaneye giderek mamografi çektiriyor. Sonuçları birkaç saat arayla alan iki arkadaşa da meme kanseri teşhisi konuyor.

Nazan Kazazi birinci evrenin son aşamasında, Sevda Gürbüz ise üçüncü evrede meme kanseri olduğunu öğreniyor. Birbirlerine destek olarak hastalıkla daha kolay baş eden iki arkadaş, kemoterapiyi bile aynı anda aldılar.

Meme kanserine yakalanan bu iki arkadaş, kanserle mücadele sürecini ve bu süreçteki arkadaş dayanışmasını  www.sagligimicinhersey.com anlattılar.

. Memenizde bir sorun olduğunu nasıl fark ettiniz ve arkadaşınızda da sorun olabileceğinden nasıl şüphelendiniz?

Nazan KAZAZİ: Gerindiğim zaman elimi göğsüme attım ve orada bir sertlik hissettim. İlk kez öyle değişik bir şey gördüm, fındık büyüklüğünde sert bir şeydi. Şüphelendim ve mamografi çektirmeye gittim, daha sonra arkadaşım Sevda’ya uğradım. Mememde bir şey olduğunu, doktora gittiğimi söyledim. O da kendisinde de öyle bir şey olduğunu söyleyince bu kez de Sevda için hastaneye gittik.

. Ne zaman oldu bu olay?
Şubat sonu gibiydi mememde bir şey olduğunu fark ettiğimde, ameliyatı da 19 Nisan 2011’de oldum ve kitle alındı.

. Arkadaşınızın mamografi teklifine nasıl baktınız?

Sevda GÜRBÜZ: Ben kendi göğüslerimi hep kontrol ederdim, yazın göğsümde şekil bozukluğu olduğunu fark ettim. Mandalinanın dışı gibi bir gariplik hissettim ama yanlış görüyorum herhalde diye üzerinde durmadım. Sonra yaz bitti kış başlangıcında yine kendimi kontrol ederken göğsümün altında fındık büyüklüğünde bir şey fark ettim daha önce öyle bir şey hissetmemiştim. 2-3 ay önce o görüntüyü görmüştüm ama fındık büyüklüğündeki kitleyi ocak ayı gibi fark ettim, kitleyi fark ettikten sonra doktora gitmem birbuçuk ayı buldu.

Nazan ile konuşurken “Bende de o kitleden var ama bir şey değildir heralde” dedim.

O hastaneye gittikten bir hafta sonra ben de gittim mamografi çektirdim. Doktor bana sonuçları bir cerraha göstermem gerektiğini söyledi. Nazan’ın bulduğu doktora gittik ikimizde o arada parça aldırdım vs. beraberce başladık.

Kimse kimsenin sağlığının kötü olmasını istemez ama o an arkadaşınızın da aynı durumda olması size bir destek oluyor çünkü en iyi, yaşayan bilir. Herkes moral veriyor ama birlikte hastalığı yaşarken bir yerimde karıncalanma ya da ağrı oluyor ya da  tırnaklarımızın yapısı değişiyor kat kat oluyor. Arıyorum sende de var mı diyorum, o diyor ki korkma bende de var her şeyi paylaşıyorduk.

. Daha önce hiç mamografi çektirmiş miydiniz?

Sevda GÜRBÜZ: Mamografi çektirmiştim ama bir yıl aksattım. Mamografi çekildiği zaman da herhangi bir sorun yoktu. Mamografi çektirmediğim dönemde bir şey oldu sanırım, biraz da ekonomik yönden sıkıntılı dönemlerimiz olmuştu. Zaten doktor hemen soruyor “Son 6 ayda üzüldüğünüz bir şey oldu mu?” diye… Olmuştu ama sebebini bilmiyorum sıkıntıdan dolayı mı yoksa değil mi çünkü ondan önce bir sorun yoktu.

“HEP BAŞKALARINA OLUR DİYE DÜŞÜNÜYOR İNSAN”

. Siz ilk mamografinizi ne zaman çektirmiştiniz?

Nazan KAZAZİ: Bu olaya kadar daha önce hiç çektirmemiştim. 4 yıl önce ultrasonla bakılmıştı, doktor mememin kistik bir yapısının olduğunu ve mamografi çektirmem gerektiğini söylemişti ama ben çektirmedim, kontrol de etmiyordum tesadüfen bulmuş olmama çok şaşırıyorum. Bana olmaz, hep başkalarına olur diye düşünüyor insan.

“KANSER OLDUĞUNU İNTERNETTEN ÖĞRENDİ”

. O süreci anlatabilir misiniz, mamografi çektirmeye gittiniz. Nasıl bir sonuçla karşılaşmayı umuyordunuz?

Nazan KAZAZİ: Mamografiyi çektirdim, kötü bir şey olmaz, yağ dokusudur diyordum ama sonuçları doktora götürdüğümde onun normal bir yağ dokusu olmadığını söyledi. Yapısı da sertti, diğerleri daha yumuşak oluyormuş. Parça alacaklarını söyledi, parçayı aldılar. Sonuç için 20 gün bekledik, o sırada çok fazla moral bozukluğu oldu. Sonuçlarda “malign görülmüştür” diye bir şey yazıyordu. Telefondan internete girdim, internette onun kanser olduğu yazıyordu. Nitekim doktora gittiğimizde de aynısını söyledi. Aşırı derecede moralim bozuldu, çok ağladım.

Sevda GÜRBÜZ: Mamografi çektirmeye gittim, doktor parça alınması gerek diyene kadar kötü bir şey olmadığını düşünüyordum. Kendimce internetten bir şeyler araştırmaya başladım öyle olunca kafam karıştı. Herkes kendisiyle ilgili bir şey yazmış, patoloji sonuçlarını görmeden kafamı takmamam gerektiği konusunda birtakım yazılar okudum. Patolojiden sonra sonuçları öğrenince çok üzüldüm çünkü kendime hiç kondurmuyordum bu hastalığı.

. Tetkik sonucunu ilk önce alan kimdi? Aynı anda mı gördünüz?

Nazan KAZAZİ: İlk önce ben aldım sonucu, birkaç saat sonra ise Sevda aldı.

. Hastalığın hangi aşamasında öğrendiniz?

Sevda GÜRBÜZ: Benimki 3. evrede tespit edildi.

Nazan KAZAZİ: 1. evrenin sonunda tespit edildi.

. Ailenizde kanser öyküsü var mıydı?

Nazan KAZAZİ: Ailede annem tarafında kanser var, anne ve babamda yok ama annemin teyzesinde meme kanseri, dedemde ise akciğer kanseri vardı.

Sevda GÜRBÜZ: Babamın 2007’de midesi alındı mide kanseri vardı. Midesi alınırken karaciğere de metastaz yaptığı tespit edildi. Tahlillerde anlaşılmamıştı ama mide için açıldıktan sonra metastaz yaptığı görüldü. Şu an herhangi bir sorun yok, tetkikleri 6 ayda bir yaptırıyoruz. Anne tarafımda da var, ananem kan kanseriydi, dayılarımda da akciğerle ilgili birtakım sorunlar var.

“HAYATIMDA HİÇ O KADAR AĞLAMAMIŞTIM”

. Kanser olduğunuzu öğrendiğiniz anda ne hissettiniz? Kanserle yüzleşmek nasıl oldu? Bazı kişiler saklar bazı kişiler ise paylaşır. Siz hangisini yapmayı tercih ettiniz?

Nazan KAZAZİ: Ben söyledim çünkü hastalığı saklamak bana saçma gelir. İnsan birisiyle paylaştığı zaman moral buluyor. Çok üzüldüm öğrendiğim zaman çünkü olmaz gibi geliyordu. Dedem ve teyzem öldü ama çok yakın çevremizde başka kanserli kişi yoktu.

O hastalığı önce kendime konduramadım, kanser değildir ya da kanserse de çabuk geçer diye düşündüm. Ölürüm diye düşünmedim hiç. Meme kanseri çabuk tedavi edilir, bende daha ilk evredeyim diye düşündüm. Aslında beni sarsan bu değil, diğer aşamalardı.

PET çekimine girdim, boğazımda üç tane kitle bulundu. Doktor burada da bir şey var, bakılması gerekiyor dedi. Meme ameliyatından sonra boğazımdaki kitleden parça alınması için tekrar ameliyat yaptılar. Ameliyattan çıktığımda doktor aileme sonucu iyi görmediğini söylemiş. O sonucu beklerken çok kötü oldum. Onun sonucunu da 15 gün bekledim, memeden o kadar etkilenmedim, iki ameliyat peş peşe oldu, vücudum zaten yorgun, ameliyatta gözümü zor açtım, yoğun bakımda kaldım, tansiyonum çok yükseldi vs. kimse bana bir şey söylemedi ama sonucun kötü olduğunu hissediyordum.

Doktor boğazımda da bir şeyler olduğunu söylediği gün eve gittim, o kadar çok ağladım ki hayatımda hiç o kadar ağlamamıştım. Müziği de açtım ve avaz avaz, bağıra bağıra ağladım.

Sonra sonuçlarım temiz çıktı ama sinirlerim çok bozulmuştu. O günden sonra içim boşaldı sanki kendimi daha frenlemeye başladım. Çığlık çığlığa ağlamak bana iyi geldi.

BABAMLA YÜZLEŞİNCE RAHATLADIM

Sevda GÜRBÜZ: Hastalığı sadece ailemden sakladım. Ameliyat gününe kadar annemden de babamdan da sakladım çünkü onların üzülmesi beni daha çok üzüyordu. Onlarla paylaşmak istemedim, arkadaşlarımla paylaştım. Ameliyata iki gün kala anneme söyleyeyim de şok olmasın dedim ve söyledim. Kanser olduğumu yine söylemedim, mememde kitle varmış onu alacaklar dedim. Annem akıllı bir kadın olduğu ve babamın hastalığına da yakinen tanıklık ettiği için anladı ama benimle hiç yüzleşmedi hastalığımla ilgili. Ameliyat günü konuşmalardan anladı ama bana belli etmedi.

Yazın kemoterapilerim başladı ve saçlarım dökülmeye başladı. Devamlı kafama bir şeyler takıyordum. Babam bana başörtü takmaya mı başladın neden devamlı onu takıyorsun dedi. O da bir şeyler hissediyor ama benle yüzleşmiyordu. Ben de moda olduğu gerekçesiyle kafama onları taktığımı söylüyordum. 3. kemoterapimde sinirlerim çok bozuldu, ağlama krizleri geliyordu. Tesadüfen babam bize geldi, saçım dökülmüş, bir tarafı açılmıştı. Senin saçların mı döküldü deyince ben hastayım baba dedim ve babam da öylece öğrenmiş oldu. Saklamak sinirimi bozuyordu, babamla da yüzleşince rahatladım.

Babam çok üzüldü, eve gidip ağlamış bana neden söylemediniz demiş. Ben babama bunun koruma amaçlı olduğunu söyledim, sonuçların temiz çıktığını söyledim.

Ben bazı şeyleri kendi kendime yaşamayı daha çok seviyorum çünkü etraftan gelen şeyler beni tedirgin ediyor, mecbur kalınca paylaşırım. Arkadaşlarım da çok yakın oldukları için öğrendiler.

TELEFONDA KONUŞAMADIM, EŞİM DE KONUŞAMADI…

. İlk önce kime haber verdiniz, sevdiklerinizin yaklaşımı nasıl oldu?

Sevda GÜRBÜZ: Her zaman moralini yüksek tut, meme kanseri kanserler içinde en iyisi diyerek hepsi çok destek verdiler. Ben göğsümü alacaklar diye çok tedirgin oluyordum, birkaç doktor göğsümü alacaklarını söyledi. Nazan’ın doktoruna gittim o bana memeyi almayacaklarını söyleyince ben de bir sempati oluştu. Memenin sağlıklı tarafını almanın gereksiz olduğunu söyledi, o da benim için moral oldu. Sağlık açısından alınması gerekiyorsa ona bir şey demezdim, diğer memeye de metastaz yapar diye…

Göğsümün dörtte üçünü aldılar ama silikon ile normal boyutuna geri geldi.

Nazan KAZAZİ: İlk önce eşimi aradım ama konuşamadım, o da konuşamadı.
Yaklaşımı üzülmemem yönünde oldu. Meme kanseri kolay tedavi edilir, zaten daha hastalığın başındaymışsın dedi.

Yaklaşımlar hep iyiydi, durum kötü de olsa onlar hep iyileşeceğimi, çabuk geçeceğini söylüyorlardı. Ben evde yalnız kalmak istemiyordum onun için sürekli dışarıya çıkıyordum. Evi de bırakmıştım, her şeyi zamanı gelince yaparım diyordum. Hiçbir şey umurunda olmuyor o an ve kendini düşünüyorsun.

İYİLEŞİNCE HEMEN GEVŞİYORLAR

. Çocuklarınıza nasıl söylediniz? Onlar nasıl karşıladı?

Nazan KAZAZİ: Biri 24 yaşında diğeri de 18 yaşında iki oğlum var. Onlar da çok üzüldüler, şimdi iyileştik diye kanıksadılar. Sabahları yataklarını topluyorlar, bulaşık bırakmıyorlardı, bana yardımcı olmaya çalışıyorlardı hep.

Sevda GÜRBÜZ: Benim 18 yaşında bir oğlum var. Babasıyla kendisi çok tembellerdi, hiçbir şeyi kaldırmaz, her şeyi benden isterlerdi. Biraz daha yardımcı oldular bana.

Oğluma başlangıçta söylemedik, ergenlik döneminde bunalım yaşar, okulu etkilenir diye son ana kadar söylemedik, gizli konuşuyorduk sonra babası, annenin göğsünde kitle var o alınacak demiş kanser olduğumu söylemeden. Ama etraftan duymuş, “Annen nasıl oldu, hastalığı nasıl” diye sorular sorunca anlamış.

“Anne sen kanser mi oldun?” diye sorunca ben de evet ama kötü bir döneminde değil başında yakaladık, ameliyatla halledeceğiz dedim. Şimdi bana yardımcı oluyorlar ama iyi gördükçe gevşiyorlar…

Kemoterapi aldığım zaman üç beş gün çok kötü geçtiği için o zaman her şeyi istedim, keyfini sürdüm. Her şeyi ayağıma istedim, ama 10. gün ayağa kalkınca hemen gevşiyorlar.

. Tedavi sürecinden bahseder misiniz? Beraber mi gidiyorsunuz tedavi almaya, bu iyi bir şey mi, birbirinize destek olmak açısından nasıl bir duygu?

Sevda GÜRBÜZ: İlk iki tedavimiz farklı günlerdeydi ama üçüncü kemoterapiden sonra aynı gün, aynı saate doğru almaya başladık. Ayrı ayrı odalarda veriyorlardı, benim onu görmem onun da beni görmesi biz de sanki kafeye gidiyormuşuz hissi uyandırıyordu. Arkadaşlarımız refakatçi olarak geliyordu biz dört kişi farklı bir odaya geçiyorduk, bize kahve, çay, kurabiye ikramında bulunuyorlardı. Hiç anlamadan kemoterapi saatleri geçiyordu. Bizim için büyük bir moral oldu.

Nazan KAZAZİ: İnsan yanında bir destek istiyor, mesela iğneyi batırıyorlar, Sevda’ya soruyorum. Seninki de morardı mı, sana ne kadar ilaç verdiler diye karşılaştırma yapıyorduk.
Ertesi gün arıyordum benim şuram ağrıyor seninki de ağrıyor mu diye… Bakıyorum onda da var aynı şey o şekilde birbirimizi destekliyorduk.

Mesela kemoterapiden sonra bir yerim ağrıyordu, doktor olmaz diyordu ama Sevda’ya soruyordum onda da aynı ağrı var. Demek ki o da kemoterapinin bir belirtisi diye düşünüyorduk.

. Şu an nasıl gidiyor tedaviniz?

Nazan KAZAZİ: İki gün önce son ışını aldık, altı seans kemoterapi aldık, 30 gün ışın aldık şimdi ise doktor randevumuz var. Hormonlarımızı durduracaklar, menopoza sokacaklar bizi yani şimdi aşı kısmına geldik. Bir de bir ilaç kullanacağız, sonra bir şey isterler mi bilmiyorum.

. Kanser tedavisi aşamasında ne gibi zorluklar yaşadınız?

Nazan KAZAZİ: Tedavi konusunda biz çok şanslıydık çünkü sigortamızla özel bir hastanede tedavi olduk. O açıdan çok iyiydi daha moralli, steril bir ortamdı. Kemoterapi sonrası yaşadığımız ilk bir hafta çok kötü geçiyor.

Kemoterapi arasında ayağım burkuldu, alçıya aldılar. O dönem çok sıkıntı yaşadım. Evin içindeyim kıpırdayamıyorum, havalarda sıcaktı. Büyük bir sıkıntıydı o üç hafta. Bizim evin koridoru çok uzun olduğundan eşim bana tekerlekli sandalye almıştı.

Sevda GÜRBÜZ: Ben bu yıl hiç denize giremedim. Doktor bazı şeyleri yasaklamıştı yememiz içmemizle de ilgili.

Mesela greyfurt ve narı yasakladı. Meyvelerden kabuğu soyulabileni yeyin dedi. Üzüm, dut, kiraz gibi meyveleri yemememiz gerektiğini söyledi. Çiğ olan gıdalardan uzak durmamız gerektiğini, pişmiş gıdalar yememiz gerektiğini söyledi. Kıvırcık salata, maydanoz yasaklı gıdalar arasındaydı.

Kemoterapi olduğu zaman dayak yemiş gibi oluyordum. Doktor bize tır çarpmış etkisinde olduğumuzu söyledi. Normalde hareketli bir insanım ama vücudun yavaşlaması sinirlerimi bozuyordu, iki katlı evde yaşlılar nasıl çıkıyorsa merdivenleri ben de öyle çıkıyordum.

Bu hastalığın tedavi süreci de sıkıntılı oluyor. İnsanın ister istemez psikolojisi bozuluyor.

. Yemek yeme anlamında aileniz size destek oldu mu, mesela size yasak olan gıdaları yanınızda tükettiler mi?

Onlar faydalı olan gıdaları öğrendikçe bana pişirdiler. Buğday, yeşil mercimek gibi şeyler pişirdiler. Annem kara üzüm suyu sıkıyordu, zorla kilo almama sebep oldular. Protein ağırlıklı beslenmem daha faydalıydı eşim hiç ihmal etmedi bu konuda. Yiyemeyeceğim şeyleri almadılar ve bana son derece destek oldular.

. Oyuncu Vahide Gördüm de meme kanserine yakalandı. Saçlarını sıfıra vurdurarak o şekilde görünmeyi tercih etti. Siz peruk takmayı düşünmüş müydünüz, nasıl bir dönemden geçtiniz?

Nazan KAZAZİ: Ben saçlarım dökülmeden önce kısa kestirdim doktor söylemişti. Saçlarıma bir dokundum, bir demet saç geldi elime, moralim bozuldu çünkü elimi attığım yerlerde boşluklar oluşuyordu o gün kuaföre gittim ve kazıttım. O şekilde dışarı çıkmak beni çok rahatsız ediyordu. Evde o şekilde duruyorum misafirim gelse de ama dışarıya çıkınca peruk kullanıyorum. Yazın bandana bağlıyordum şimdi bandanalar kış için çok renkli kalıyor. Eşarp bağlasam tesettürden dolayı kapanmışım görüntüsü oluyordu. Şimdi soğuklarda şapka kullanıyorum. Kapalı bir yerde oturmak gerekiyorsa şapkayı çıkarmak gerekeceğinden peruk kullanıyorum. Bir bakış oluyor o gerçekten rahatsız edici.

Sevda GÜRBÜZ: Saçlarımızı kestirmeden hemen önce birer peruk edindik ama sayılı taktım. Peruklar bana çok sıkıntı verdi yaz olması sebebiyle. Bir de benim saçım daha çabuk uzadı artık bu şekilde geziyorum dışarıda. Zamanında bandana taktım ben de, yazlıkta kel gezdim çünkü insanlar beni eskiden beri tanıdığı için tuhaf tuhaf bakmadılar. Şehrin içinde gezsem belki daha farklı olurdu.

ŞİMDİKİ AKLIM OLSA HER ŞEYİ ZAMANINDA YAPTIRIRDIM

. Meme kanseriyle ilgili olarak kadınlara bir uyarınız, öneriniz var mı?

Nazan KAZAZİ: Mutlaka mamografi çektirmeliler, ben önceden hiç çektirmiyordum şimdi keşke daha önce çektirseydim diye düşünüyorum belki daha küçükken bulunurdu ve kemoterapi görmezdim. Onun için bence dikkat etmeliler.

Mutlaka her yönden insanın kendine baktırması gerekiyor, şimdi her şeyi düzenli olarak yaptırmayı düşünüyorum daha önce yaptırmam gerekiyordu. 48 yaşına gelmiş bir kadının mutlaka bir mamografi çektirmesi gerekiyordu.

Sevda GÜRBÜZ: Hepimiz hayatın güllük gülistanlık geçeceğini zannediyoruz ama insan başına gelince anlıyor. Şimdiki aklım olsa her şeyi zamanında yaptırırdım diye düşünmeye başlıyoruz. Jinekolojide de öyle, bazen sancımız olunca gidiyoruz doktora ama devamlı gitmek gerek. Bundan sonra daha düzenli takip ettireceğim kendimi. Bence herkes yıllık muayenesini yaptırmalı.

Psikolog Selin KOÇKAYA: “HER KANSER TİPİNDE PSİKOLOJİK DESTEĞE İHTİYAÇ VAR”

Sadece meme kanserinde değil her kanser tipinde psikolojik desteğe ihtiyaç var. Hem hastamız hem hasta yakını bu desteğe ihtiyaç duyuyor. Psikolojik desteğin, tedaviyi olumlu etkilediği, hastanın daha olumlu ve hızlı cevap verdiği araştırmalar tarafından da onaylanmıştır.


İçeriği Paylaşın