TÜRKÖK Projesiyle Yaklaşık 300 Bin Kişilik Donör Havuzu Oluşturuldu

TÜRKÖK Projesiyle Yaklaşık 300 Bin Kişilik Donör Havuzu Oluşturuldu

TÜRKÖK Projesiyle Yaklaşık 300 Bin Kişilik Donör Havuzu Oluşturuldu

Bizi Takip Et


Türk Hematoloji Derneği (THD) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Güner Hayri Özsan, “TÜRKÖK attığı adımlarla yaklaşık 300 bin kişilik donör havuzu oluşturdu, birçok yönden bu işimizi kolaylaştırdı. Donör bulmada yurt dışına bağımlılığımızı azalttı, 5-8 ay olan donör bekleme süresi 88 güne geriledi” dedi.  Türk Hematoloji Derneği Doç. Dr. Ali İrfan Emre Tekgündüz(THD) tarafından bu yıl 10’uncusu düzenlenen Ulusal Kemik İliği Transplantasyonu ve Hücresel Tedaviler Kongresi, Antalya Belek’te gerçekleştirildi.
Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısında konuşan THD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Güner Hayri Özsan, Türkiye’de düzenli yapılan en büyük kongrelerden biri olduğunu ulusal ve uluslararası alanda yoğun bir katılımın olduğunu söyledi.

Kongrenin bilimsel programının çok zengin olduğunun altını çizen Prof. Dr. Özsan, “Birbirinden değerli konuşmacı ve oturum başkanları ile bilimsel programda transplantasyonu ayrıntılı olarak inceledik ve güncel gelişmelerle birlikte sorunlarımızı tartışıp çözüm yolları aradık.  Türkiye’de 84 kemik iliği nakli merkezi var, bu sayının gelecekte artacağını bekliyoruz. Ünitelerin başarısında hekimlerin yanında hemşire ve diğer çalışanların eğitimi önemli rol oynamaktadır. Bu bağlamda bu sene ilk defa kemik iliği nakli merkez koordinatörlerine yönelik bir kurs düzenledik. Kongrenin son gününde 10. Kemik İliği Transplantasyon ve Aferez Hemşirelik Eğitim Programı’nı düzenledik. Bu sene aferez hemşirelerini de aramızda görmek üzere programı yeniledik” diye konuştu.

“YURTDIŞINA BAĞIMLILIK AZALDI”

Türkiye’de artan sayıda kemik iliği merkezi ve nakil sayısı olduğunu işaret eden Prof. Dr. Özsan, “Kemik iliği nakli sayımız arttı, eskiden geride olduğumuz için son dönemdeki atılımlarla bu açık kapandı. Bu artış devam edecektir, bu merkezler kalitelerini artıracak kemik iliği hastalarına yardımcı olacaklardır. Başka kişiden yapılan nakiller için akraba taramaları donör bulamayan ciddi sayıda hasta vardı. Akrabalarından yüzde 30 hasta verici bulabiliyordu. Akraba dışı uyumlu ilik örneklerinin elde edilmesi vardı. Bu noktada TÜRKÖK attığı adımlarla yaklaşık 300 bin kişilik donör havuzu oluşturdu. Birçok yönden bu işimizi kolaylaştırdı. Hızlı hareket ederek, donör bulmada yurt dışına bağımlılığımızı azalttı” ifadelerini kullandı.

Sağlık Bakanlığı’nın, hematopoietik kök hücre nakli tedavisi olması gereken hastalar için oluşturduğu Türkiye Kök Hücre Koordinasyon Merkezi’nin adının TÜRKÖK olduğunu belirten THD Yönetim Kurulu Araştırma Sekreteri Prof. Dr. Meltem Kurt Yüksel, projenin amacının, Türkiye’de kemik iliği nakli olması gereken hastalar için bir Kemik İliği Bankası oluşturulması ve bu bankaya gönüllü olarak kemik iliği veya kandan elde edilen kök hücre bağışlamak isteyen bağışçı adaylarının bulunmasının olduğunu vurguladı.

“290 BİN GÖNÜLLÜ VERİCİ”

Geçmişte Türkiye’de kemik iliği bankacılığının, 1999 yılında İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’ne bağlı olarak kurulan TRİS ve 2006 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne bağlı olarak kurulan TRAN adlı iki banka aracılığıyla yürütüldüğünü hatırlatan Prof. Dr. Yüksel, “Gönüllü verici sayısını artırabilmek, sistemin daha etkin ve verimli çalısabilmesini sağlamak amacıyla TÜRKÖK projesi hayata geçirildi. Sağlık Bakanlığı tarafından 1 Nisan 2015 tarihinde faaliyete geçirilen TÜRKÖK Projesi kapsamında kemik iliği nakli için bekleyen hastalar ve çok sayıda gönüllü vericiye ait bilgilerin depolandığı Kemik İligi Bankası, doku tiplendirme laboratuvarı ve gönüllü verici kazanımı programı yer alıyor” diye konuştu.
Prof. Dr. Yüksel, belirlenen merkezlerde bugüne kadar 290 bin gönüllü vericinin kaydının alındığını bildirdi.

“BEKLEME SÜRESİ GERİLEDİ”

TÜRKÖK’ün kısa süre içinde yurt dışı taramalarına da başlayacağını işaret eden Prof. Dr. Yüksel, “TÜRKÖK bize donör bekleme süresini kısalttırdı. 5-8 ay olan bekleme süresini 88 güne gerilettirdi. Bu da tanı konduktan, nakle kadar geçen süre için geçerlidir. Bu büyük bir başarıdır. Verici bularak 600’e ulaştı nakil sayımız 10 kadarı yurt dışına gitti. Sağlık turizmi kapsamında Türkiye’ye gelen hastalara da kök hücreden nakil yapılıyor” ifadelerine yer verdi. Prof. Dr. Yüksel, donörler üzerinde yapılan bir ankette yüzde 80’inin ya aynı hastaya ya da bir başka hastaya yeniden verici olabileceklerini söylediklerini bildirdi.

“TÜRKİYE’DE KEMİK İLİĞİ”

Ankara Dr. Abdurrahman Yurtaslan Hematoloji Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Hematoloji Kliniğinden Doç. Dr. Ali İrfan Emre Tekgündüz, kemik iliği naklinin, başta kan kanserleri, kemik iliği yetersizlikleri, metabolik hastalıklar, bağışıklık sistemi yetersizlikleri ve diğer kanserler gibi çok sayıda hastalığın tedavisinde kullanılan bir tedavi yöntemi olduğunu belirtti.
Son yıllarda tüm dünyada yapılan kemik iliği nakil sayılarında belirgin artış olduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Tekgündüz, “Avrupa ülkelerinde 2015 yılı itibarı ile gerçeklestirilen kemik iliği sayısı 42 bin 171’e ulaşmıştır. Genel eğilim ile uyumlu olarak Türkiye’de de kemik iliği nakillerinde özellikle son 15 yılda belirgin artış gözlenmektedir. Avrupa Kan ve Kemik İliği Nakli Birliği (EBMT) tarafından yayımlanan 2014 tarihine ilişkin raporda, 2004-2014 döneminde Türkiye’nin nakil sayısı artış açısından Avrupa’nın ilk 4 ülkesi arasında yer aldığı görülmektedir” diye konuştu.

“MERKEZ SAYISI DEĞİL KALİTE ARTMALI

Türkiye’de 2004 yılında 7 pediatrik ve 12 erişkin olmak üzere toplam 19 Hematopoetik Kök Hücre Nakki Merkezi (HKHN) varken bu sayının 2017 yılında 27 pediatrik ve 57 erişkin olmak üzere toplam 84’e ulaştığını kaydeden Doç. Dr. Tekgündüz, “2016 yılı itibarı ile ülkemizde 792 pediatrik, 3 bin 27 erişkin olmak üzere toplam 3819 HKHN işlemi gerçekleştirilmiş, toplam kemik iliği nakil sayısı 2017 yılında 4 bin 52’ye ulaşmıştır. Ülkemizin son 15 yıllık süreçte kemik iliği nakillerinde gelmiş olduğu nokta sevindiricidir. Bundan sonraki temel hedef sadece kemik iliği nakil sayılarının artırılması değil, nakil kalitesinin arttırılması ve İstanbul’a 4 saatlik uçuş mesafesinde 2 milyara yakın insan yaşıyor. Bu merkezlerdeki 800 yatağı sadece kendi vatandaşlarımız için değil, sağlık turizmi kapsamında dünyaya açılmalıyız” dedi.  Kemik iliği naklinin ülkelerin gelişmiş düzeyi ile doğru orantılı olduğunu aktaran Doç. Dr. Ali İrfan Emre Tekgündüz, Türkiye’de nakil fiyatının Avrupa’ya göre 8 kat daha ucuz olduğunu işaret etti.

“BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ YABANCI MADDELERİ ANLAR” 

THD Genel Sekreteri Prof. Dr. Muhlis Cem Ar ise, bağışıklık sisteminin vücuda dışarıdan giren maddeleri yabancı olarak kabul ettiğini ve saldırarak yok etmeye çalıştığına değindi.  Kanserle mücadelede yeni yöntemlerden olan, İspanya’da son evredeki yedi lösemi hastası üzerinde uygulanan “Car T hücre tedavisinde” alınan olumlu sonuçların da, kongrede paylaşıldığını belirten Prof. Dr. Ar, “Car T hücre tedavisi, bağışıklık sisteminin bir parçası olan ve T lenfosit adı verilen beyaz kan hücrelerinin laboratuvarda belli bir kanser türüne karşı duyarlı hale getirilerek hastaya verilmesi ilkesine dayanmaktadır. Car T hücre tedavisinin nasıl çalıştığını daha iyi anlamak için bağışıklık sistemi ve kanser ilişkisi hakkında biraz daha bilgi sahibi olmak yardımcı olabilir. Bağışıklık sistemi, vücuda yabancı maddeleri bu maddelerin yüzeyinde bulunan ve antijen adı verilen yapılar aracılığıyla tanır ve imha eder. Kanser hücreleri de yüzeylerinde bulunan özel bazı antijenlere sahiptir, ancak bağışıklık sistemi hücreleri (özellikle T lenfositler) bu antijenleri her zaman tanıyamaz, dolayısıyla kanser hücrelerinin vücuda yabancı olduğunu anlamakta zorluk çeker. Bu durum kanserin yayılmasını kolaylaştırır. T lenfositler bir kanser hücresinin antijenini tanımak için reseptör adı verilen yapıları kullanırlar. Reseptörlerin yardımıyla kanser hücresi üzerindeki antijene yapışıp onu ortadan kaldırırlar. Ancak uygun reseptöre sahip değillerse kanser hücresine bağlanamazlar ve hücrenin imha edilmesine yardımcı olamazlar” dedi.

Dr. ISPİZUA: “7 LÖSEMİ HASTASINDA UYGULADIK VE HASTALIĞI YENDİ”

Hastanın kendi kanının alınıp kansere neden olan bağışıklık sistemi hücrelerindeki genetiğin değiştirilerek tekrar hastaya nakledildiği “Car T” hücre tedavisi, lösemi, lenfoma ve miyelom kanseri hastaları için umut ışığı oldu.

Hücresel kanser tedavisinin uygulayıcılarından İspanya’daki Josep Carreras Leukaemia Research Institute’den Dr. Alvaro Urbano Ispizua, tedavinin amacının hastanın kendi kanserini daha iyi tanıyıp kaldıracak şekilde, hastanın T hücrelerini genetik olarak değiştirmek, bir anlamda eğitmek olduğunu vurguladı.

Herhangi bir kemoterapi ilacının hastaya verildiği zaman hastanın vücudunda saatlerce dolaştığını anlatan Ispizua, şöyle konuştu:

“Car T hücre yöntemiyle içeriye verdiğiniz şey, hastaya ait bir hücre. Sadece eğitim almış bir hücre. O hastanın kanında aylarca ve yıllarca kalıyor. Sadece hastalığı ortadan kaldırmak değil tekrar etmesini engellemek açısından da büyük bir anlayış değişikliğidir. Tedavi hasta için çok kolay ancak yöntemi uygulayacaklar için son derece karmaşık bir yöntem. Hastadan sadece kan alınıyor, bağışıklık sistemi hücreleri toplanıyor. Onların içerisine üç tane yeni gen yerleştiriliyor ve bu çoğalan hücreler, yeni genetik değişiklikle birlikte tümörü tanıyacak şekilde genişliyor. Daha sonra hastaya geri veriliyor. Şimdiye kadar akut lösemi tanısı olan ve birçok ilaca dirençli olduğu bilinen 7 hastada uyguladık ve hepsinde hastalığı ortadan kaldırdı. O zamana kadar yapılan tedaviler hiçbir işe yaramazken, bu yeni tedavi yöntemiyle bağışıklık sisteminin eğitilmesi ve kansere duyarlı hale getirilmesi yöntemiyle lösemi ortadan kaldırıldı.”

Tedavinin şu an itibarıyle Amerika Birleşik Devletleri ve Çin’de yapılabildiğini anlatan Dr. Alvaro Urbano Ispizua, kendilerinin bunu Barselona’da akut lösemi üzerine yaptıklarını, gelecekte lenfoma ve miyelom kanserlerinde de bunu deneyeceklerini açıkladı.

TÜRKİYE’DE ÇOCUKLARDA HEMATOPOETİK KÖK HÜCRE NAKLİ 

THD Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akif Yeşilipek, hematopoetik kök hücre nakli çocukluklarda birçok hastalıkta önemli tedavi yöntemlerinden biri olduğunu vurguladı.  Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsatlı yaklaşık 25 çocuk nakil merkezi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Yeşilipek, “Bu merkezlerde yılda 700 kadar çocuk hastaya kök hücre nakli yapılmakta ve Türkiye nüfus başına en çok nakil yapılan ülkeler arasında yer almaktadır. Çocukluk çağı kemik iliği nakil endikasyonları erişkinlere göre bazı farklılıklar göstermektedir. Erişkinlerde önemli bir grup olan otolog nakiller çocuk hastaların yüzde 10’u kadar küçük bir kısmını içerir. Ayrıca çocukluk çağı akut lösemilerinde kemoterapi ile tedavi olabilme şansı erişkin hastalara göre daha yüksek olduğu için nakil yapılan hasta sayısı daha azdır” dedi.

“KALITSAL HASTALIKLARIN YÜZDE 40’I AKRABA EVLİLİĞİNDEN”
Kanser dışı hastalıklarında önemli bir hasta grubunu oluşturduğunu ifade eden Prof. Dr. Yeşilipek, “Ülkemizde akraba evliliğinin yaygın olması nedeniyle birçok kalıtsal hastalık daha sık görülmektedir. Bu grupta hastalıkların yüzde 40’ı akraba evliliklerinden kaynaklanıyor. Bu hastalıkların büyük bir kısmında bugün için tek kesin tedavi yöntemi kök hücre naklidir. Türkiye’de özellikle batı ve güney bölgelerimizde önemli bir sağlık sorunu olan talasemi (akdeniz anemisi) nakil yapılan hastalarımız içinde ilk sırayı almaktadır. Bugüne kadar 1100’den fazla talasemili hastaya nakil yapılmıştır. Son yıllarda bilimsel ve teknolojik gelişmeler ile birlikte deneyimli nakil merkezlerinde aile içi vericisi olmayan talasemili olgulara da gönüllü akraba dışı vericilerden kök hücre nakli yapılmakta ve son derece başarılı sonuçlar alınabilmektedir. Diğer bir grup olan primer immün yetersizlikli çocuklarda kök hücre nakli yaşamsal önem taşımaktadır. Bağışıklık sistemleri yetersiz olan bu çocuklar kök hücre nakli yapılamazsa yaşamlarının erken döneminde enfeksiyon nedeniyle kaybedilirler” diye konuştu.


İçeriği Paylaşın