Yeni Tedaviler Lösemide Yaşam Süresini Uzattı

Yeni Tedaviler Lösemide Yaşam Süresini Uzattı

Yeni Tedaviler Lösemide Yaşam Süresini Uzattı

Bizi Takip Et


Türk Hematoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Güner Hayri Özsan, 22 Eylül Dünya Kronik Myeloid Lösemi (KML) günü nedeniyle yaptığı açıklamada, tanı ve tedavinin ihmal edilmesi halinde 2-3 yıl içerisinde ölümcül boyuta erişebilen kronik myeloid löseminin, hedefe yönelik tedavilerin gelişmesiyle yönetilebilir hale geldiğini ve hastaların yaşam süresinin uzadığını söyledi.

KML EN SIK 50-60 YAŞ GRUBUNDA ORTAYA ÇIKIYOR

Türkiye’de her yıl ortalama 550 kişinin, kemik iliği ve kan hastalığı olan kronik myeloid lösemiye yakalandığını ifade eden Özsan, KML’nin batılı ülkelerde görülme oranının yüz binde bir ölçüldüğünü bildirdi.

Tanı ve tedavinin ihmal edilmesi halinde hastalığın 2-3 yıl içerisinde ölümcül olabilecek boyutlara eriştiği vurgulayan Özsan, KML’nin her yaş grubunda görülebildiğini ancak en sık 50-60 yaşları arasında ortaya çıktığını söyledi. KML’nin yavaş seyirli kanser türleri arasında yer aldığından, erken dönemde hastalar tarafından fark edilemediğine dikkati çekti.

Hastalığın ilerlemesiyle aşırı yorgunluk, gece terlemesi, dalak büyümesi, kemik ağrıları, karnın sol kısmında dolgunluk ve kilo kaybı gibi belirtilerin kendini göstermeye başladığını aktaran Özsan, “KML hastalarının yaklaşık yüzde 40’ında, kan sayımında tesadüfen ortaya çıkan yüksek lökosit değerleri görülüyor. Belirtiler birçok farklı hastalıkta da görülebildiğinden, KML’nin tanısı için muayene ve tam kan sayımı, mikroskobik incelemeler, kromozom bozukluğunu gösteren genetik ve moleküler testleri yapılması gerekiyor.” diye konuştu.

UZUN VE KALİTELİ BİR YAŞAM SÜRMELERİ MÜMKÜN

KML hastalığının 9. ve 22. kromozomların birer parçasının karşılıklı yer değiştirmesi sonucu ortaya çıktığını dile getiren Özsan, bu kromozom bozukluğunun hücre içi mekanizmalarda değişikliğe yol açmasıyla özellikle beyaz kan hücrelerinin etkilendiğini söyledi.

KML’nin kemik iliğinde hücrelerin aşırı derecede çoğalmasıyla sonuçlandığını ve tedavi edilmediğinde ortalama 3-6 yıl içerisinde ölümcül bir hastalığa dönüşebildiğini belirten Özsan, şunları kaydetti:

“Geliştirilen tedaviler sayesinde her yıl daha fazla sayıda KML hastası, yaşamlarını sürdürmeye devam edebilecek duruma erişebiliyor. Bundan 20 yıl öncesinde KML ölüme neden olma potansiyeli yüksek bir hastalıktı. Hedefe yönelik tedavilerin gelişmesiyle birlikte KML, yönetilebilir hale geldi ve hastaların yaşam süresi uzadı. Günümüzde KML tedavisinde, hücre içi değişiklikleri hedef alan ilaçlarla erken teşhis ve takiple hastalar kaliteli ve uzun bir hayat sürebiliyor.”

YENİ İLAÇLAR KULLANIMDA

Özsan, bu alanda kullanıma giren ilaçlar sayesinde KML hastalarında hedefe yönelik tedavi uygulanması imkanı doğduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

“Zaman içinde bunlardan da daha etkili olan başka ilaçlar dünya ile birlikte Türkiye’de de kullanım imkanı buldu. KML hastalığı üç farklı evrede tespit edilse de hastaların büyük çoğunluğu kronik evrededir. Bunlar içinde kullanıma giren ‘imatinib’ isimli etken maddeli ilaç, Türkiye’de de yeni tanı alan tüm KML hastalarında birinci basamak tedavide kullanılmaktadır. Diğer ‘dasatinib’ ve ‘nilotinib’ isimli etken maddeli ilaçlar da özellikle ‘imatinib’ tedavisine dirençli ve bu tedavi altında yan etki görülen hastalarda uygulanmaktadır.”

KML hastalarının, tedavi edilmedikleri takdirde ortalama 5 sene içerisinde hastalığın son evresine geçeceklerinin kabul edildiğini anlatan Özsan, “Hedefe yönelik tedavi ile özellikle kronik evredeki KML hastalarının gerek yaşam süreleri gerekse hayat kaliteleri belirgin ölçüde arttı.” dedi.

KML TEDAVİSİNDE ETKİLİ YAKLAŞIM: MOLEKÜLER MONİTORİZASYON

Türk Hematoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Naci Tiftik de, “KML tedavisinde en etkili unsurlardan biri olan hastalık takibinin, hastalarda hücre içi bozukluğun moleküler yöntemlerle tetkiki sayesinde daha etkili bir şekilde yapıldiğini belirtti. Bu yöntemin “moleküler monitorizasyon” olarak da adlandırıldığını belirten Tiftik, “Türkiye’de moleküler yanıt düzeyinde sonuç alabilen hasta oranı yüzde 85 civarında. Bu yöntem sayesinde hekimler, hastalığın ilerleyiş sürecini standart bir formatta takip edebiliyor ve yavaş seyirli bu kanser türünün tedavisini daha etkin bir biçimde gerçekleştirebiliyorlar. KML’nin batılı ülkelerde görülme oranı yüz binde bir olarak ölçülüyor. Türkiye’de yaklaşık 2.800 KML hastası bulunuyor. Erken tespit edildiği, takibinin iyi yapıldığı ve yeni tedavi seçenekleri uygulandığı takdirde, KML hastaları kaliteli ve uzun bir hayat sürebiliyor.” dedi.

TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ 50. YILINDA, TOPLUM SAĞLIĞI İÇİN ÇALIŞMAYA DEVAM EDİYOR

Eylül ayı hematolojik hastalıklar açısından ayrı bir öneme sahiptir. 2010 yılında Amerika’da Eylül ayı Kan Kanserleri Farkındalık Ayı olarak seçildi ve 22 Eylül Dünya KML Farkındalık Günü olarak belirlendi. Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ahmet Muzaffer Demir konuyla ilgili şu açıklamaları yaptı:

Türk Hematoloji Derneği’nin amacı, hematoloji ve hematoloji ile işbirliği yapan bilim dallarında bilgi akışını ve bilimsel güncel verilere ulaşılmasını sağlamaktır. Bu amaçla hematolojik hastalıkların tanı, tedavi ve önlenmesi için hematoloji eğitimi kalitesini arttırır ve standart oluşturur, araştırıcı ve araştırmaları destekler ve Türk hematolojisinin ulusal ve uluslararası düzeyde en iyi şekilde temsil edilmesini sağlar. Türk Hematoloji Derneği, Türkiye’de hematoloji alanında çalışan uzmanları çatısı altında toplar ve  etik değerlere sadık kalarak hastaların en iyi şekilde tanı alması ve tedavi edilebilmesine yönelik bilgi, tecrübe ve teknolojinin paylaşılması, yaygınlaştırılması ve geliştirilmesine aracılık eder. Türk Hematoloji Derneği bu yıl 50. kuruluş yıldönümünü kutlayan ülkemizin en eski dernekleri arasında yer alan bir sivil toplum örgütüdür.”

Eylül ayı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kan hastalıkları tanıtım ayı olduğunu söyleyen Demir, “Birçok kişi Lösemi, Lenfoma gibi kan hastalıklarının adını bilmektedir. Ama önemli olan bu hastalıkların erken tanısı için belirtilerini, nedenlerini bilmek ve zamanında doktora başvurmaktır. 50 yıldır hematoloji alanında verdiğimiz eğitim ve bilinçlendirmeye yönelik hizmetler arasında yer alan halkın farkındalığını arttırmaya yönelik bu bilgiler bu özel günlerde önemle vurgulanmaktadır.” dedi.


İçeriği Paylaşın