Diyabetik Retinopati ve Sarı Nokta Hastalığı

Diyabetik Retinopati ve Sarı Nokta Hastalığı

Diyabetik Retinopati ve Sarı Nokta Hastalığı

Bizi Takip Et


Diyabetin göz sağlığına etkisi nedir? Diyabet hangi problemlere yol açar? Diyabetik retinopati nasıl bir hastalıktır? Tip2 diyabet hastası ne sıklıkla gözlerini muayene ettirmelidir? Diyabetik retinopatinin belirtileri nelerdir? Diyabetik retinopatinin alternatif tedavisi var mıdır? Vitrektomi nasıl bir ameliyattır? Sarı nokta hastalığının belirtileri nelerdir? Sarı nokta hastalığı riski kimlerde yüksektir? Sarı nokta hastalığının yaş ve kuru tipi nedir? Hangi tip daha sık görülür? Sarı nokta hastalığına bağlı görme kaybının geri dönüşümü mümkün müdür? Tedavi edilmezse kalıcı görme kaybına sebep olur mu? Göz içi enjeksiyonlar nasıl uygulanır? Ne tür belirtiler, altta retinayla ilgili bir hastalık olduğunu düşündürür?

Dünya Göz Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Burcu Çalık, diyabetik retinopati ve sarı nokta hastalığı hakkında merak edilen soruları Sağlığım İçin Herşey’de yanıtladı.

DİYABETE BAĞLI GÖRME SORUNLARI

. Diyabetin göz sağlığına etkisi nedir? Diyabet hangi problemlere yol açar?

Tip1 diyabet, çocuklukta ve çok gürültülü başlayan bir diyabet hastalığı olduğu için hastalar çeşitli şikayetlerle gelirler. Ama Tip2 diyabette hastalar bazen kullandıkları gözlükle görememe şikayetiyle bazen de ‘gözlüksüz görmeye başladım’ diye gelirler. Çünkü diyabet başlangıçta kırma kusurlarını değiştirir. Erken yaşta katarakta yol açabilir; göz tansiyonunu yükseltebilir ve en önemlisi gözün arkasındaki ağ tabakasını etkileyen diyabetik retinopati hastalığına yol açabilir.’’

. Diyabetik retinopati nasıl bir hastalıktır?
“Diyabet bir damar hastalığıdır. Gözün ağ tabakası da damarlardan ve sinir lifi tabakasından oluşur. Buradaki küçük kılcal damarlar diyabette tutulur. Tip1 diyabet hastalarında 10 yaşından sonra her ilk 5 yıl içerisinde mutlaka göz taraması yapılmalıdır. Tip2 diyabet hastaları genellikle farkına varamazlar. Muayene geldiklerinde yüzde 20 oranında diyabetik retinopati sıklığı görülür. O yüzden dahiliye doktorları Tip2 diyabet teşhisi koyduklarında hastayı mutlaka göz dibi muayenesi için yönlendirmelidirler.”

. Tip2 diyabet hastası ne sıklıkla gözlerini muayene ettirmelidir?
“Teşhis konulduğu anda mutlaka Tip2 hastasına özellikle bir retina uzmanı tarafından göz dibi muayenesi yapılmalıdır. Eğer şeker hastalığı gözüne vurmadıysa yılda 1 kere mutlaka göz dibi muayenesi istenir. Ama diyabetik retinopati saptandıysa muayene sıklığı 3-6 ay arasında değişir.”

DİYABETİK RETİNOPATİNİN BELİRTİLERİ

. Diyabetik retinopatinin belirtileri nelerdir?
“Şeker hastalığı, ilk damarları tutmaya başladığı zaman hastalarda hiçbir bulgu olmaz. Görme merkezi etkilenene kadar bir şikayet söz konusu değildir. Diyabetik retinopatinin başlangıç evresi, nonproliferatif ve proliferatif diyabetik retinopati olmak üzere iki tipe ayrılır. Nonproliferatif evrede kılcal damarlarda küçük balonlaşmalar meydana gelebilir. Genellikle ağ tabaka tutulur. Proliferatif evrede ise gözün arkasındaki jele doğru yeni damarlanmalar oluştuğunda hasta gözünde sinek uçuşmaları, görme kaybı şikayetleriyle gelir. Bir de diyabetik makula ödemi vardır; görme merkezinin tutulması sonucu damarlardan sızıntılar meydana gelir. Yağ ve sıvı sızıntısı nedeniyle bu sefer hasta bulanık görme şikayetiyle muayeneye gelir.”

DİYABETİK RETİNOPATİDE TEDAVİ YÖNTEMLERİ

. Diyabetik retinopatinin alternatif tedavisi var mıdır?
“Başlangıçta hastaya FFA (fundus fluorescein angiography) denilen bir tetkik yapılır. Damar yolundan bir boya maddesi (fluorescein) enjekte edilir ve gözün arkasındaki damarların siyah-beyaz fotoğrafları çekilerek aydınlanması sağlanır. Bu şekilde ağ tabakanın ne kadar beslendiği ve beslenmeyen damarlar, yeni damarlar oluşumu gözlenir. Görme merkezindeki makula denilen sarı nokta bölgesinde ne kadar ödem olduğu tespit edilir. Bunun için OCT (optic coherence tomography) denilen cihazlar da vardır. Bu tetkiklerden sonra tedaviye başlanır. Eğer retina tabakasında beslenmeyen alanlar varsa buraya laser fotokoagülasyon uygulanır. Bu da poliklinik ortamlarında hastayı yatırmadan önce uygulanan, ışıkla yapılan bir ağrısız bir tedavidir. Retinada beslenemeyen alanlar yakılarak yeni damarların üremesi engellenir. Görme merkezinde herhangi bir sıvı oluşumu varsa göz içerisine ameliyathane koşullarında çeşitli VEGF (vascular endothelial growth factor) inhibe edici maddeler enjekte edilir. Bu işlem 4-6 hafta arayla yapılır.”

. Vitrektomi nasıl bir ameliyattır?
“Eğer gözün içerisinde yeni damarlar oluştuysa ve kanama geçirilemiyorsa bir müddet göz içerisindeki kanamaların geçmesi için beklenir. Ama 1-2 aydan daha uzun süre geçmezse ve yapışkan bantlar oluştuysa bu sefer hasta, vitrektomi ameliyatından fayda görür.’’

Op. Dr. Burcu Çalık

SARI NOKTA HASTALIĞI VE BELİRTİLERİ

. Sarı nokta hastalığının belirtileri nelerdir? Sarı nokta hastalığı riski kimlerde yüksektir?
“Sarı nokta hastalığı özellikle 55 yaşın üzerindeki kişilerde görülür. Yaşla beraber cilt nasıl kırışıyorsa gözün en pigmentli ve ışığa en duyarlı kısmı olan sarı nokta alanı da yaşlanır. Oradaki hücrelerde biriken materyaller en net görmeyi sağlayan fotoreseptör hücrelerine hasar verirler. Sarı nokta hastalığı, drusen denilen bu birikintilerin ortaya çıkmasıyla başlar. Hipertansiyon ve obezite özellikle kadınlarda daha sık görüldüğü için sarı nokta hastalığına da en çok kadınlarda rastlanır. Sigara da gözün fotoreseptör denilen ışığa duyarlı hücrelerinde oksidasyon mekanizmasını bozar. Bu yüzden sarı nokta hastalığının ilerlemesinden en önemli faktörlerinden birisidir.”

. Sarı nokta hastalığının yaş ve kuru tipi nedir? Hangi tip daha sık görülür?
“Başlangıçta yüzde 80-90 oranında kuru tip görülür. Kuru tipte drusen denilen yağ ve protein içeren birikintiler vardır. Bunlar giderek fotoreseptörlerin hasar görmesine ve hücre kaybına yol açarlar. Bu hastalık başladıktan yaklaşık 10 yıl sonra görme kaybı yaşanır. Yaş ise yüzde 10-20 oranında nadir görülen bir tiptir. Yalnız ani görme kaybına yol açması bakımından önemlidir. Çünkü yaş tipte yeni damar oluşumları vardır ve bunlar görme merkezine sarı noktaya yağ ve sıvı birikmesine yol açarlar. Lipid yağ çıkışı buralarda kanamalar yapar ve hasta ani görme kaybıyla gelir. Ayrıca sarı nokta hastalığında iki göz birden tutulur; fakat bir gözde hastalık daha ilerleyici formda görülebilir.”

HASTALARA BESLENME ÖNERİLERİ

. Sarı nokta hastalığına bağlı görme kaybının geri dönüşümü mümkün müdür? Tedavi edilmezse kalıcı görme kaybına sebep olur mu?
“Kuru tipte şu anda vitamin tedavisi uygulanmaktadır. Hastalara özellikle yeşil yapraklı sebzeleri tüketmeleri önerilir. Meyve ve omega 3 açısından haftada iki kere balık yemeleri istenir. Ayrıca sigaradan uzaklaşmaları, mutlaka güneş gözlüğü takmaları tavsiye edilir. Özellikle aile öyküsü olanlarda 55 yaşından sonra yılda 1 muayene gerekir. Çünkü sarı nokta hastalığında genetik faktörler çok önemlidir. Yaş tipte ise göz içerisine enjeksiyonlar uygulanır. Diyabette kullanılan VEGF (vascular endothelial growth factor) inhibitörler yapılır. Bunlar 4-6 hafta aralıklarla göz içerisine enjekte edilir. Bu enjeksiyonlar sayesinde eskiden olan görme kayıpları şu an çok büyük oranda önlenmektedir. Ama bunların belli aralıklarla tekrarı gerekir.”

GÖZ İÇİ ENJEKSİYONLAR

. Göz içi enjeksiyonlar nasıl uygulanır?
“Göz içi enjeksiyonları ameliyathane ortamında göze bir damla tedavisiyle (topikal tedavi) yapılır. Gözün içerisine beyaz kısımdan küçük bir insülin enjektör yardımıyla enjekte edilir. Steril şartlarda olması gereken bu işlem, kısa süreli bir işlemdir. İşlem sonrası bir hafta damla şeklinde antibiyotik tedavisi uygulanır. Onun dışında 4-6 hafta aralıklarla tedaviye devam edilir. Fakat yaş tipteki yeni oluşan damarları gerilettiği için çok etkili bir tedavidir.”

.  Tedavi sonrası hastalığın tekrarlama durumu var mıdır?
“Kuru tipin her zaman yaş tipe dönüşme riski vardır. Bu açıdan mutlaka hastalar takip edilir. Takipte amsler grid kartı denilen kareli bir kağıt testi uygulanır. Hastalar haftada 2 kere yakın gözlüklerini takarak bu kareli kağıt yardımıyla eğer kuru tip yaş tipe dönerse daha erken bize başvururlar.”

. Ne tür belirtiler, altta retinayla ilgili bir hastalık olduğunu düşündürür?
‘‘İki gözümüzle gördüğümüz için genellikle retina hastalıkları çabucak atlanır. Eğer diyabet varsa teşhis konulduktan sonra herhangi bir şikayet olmasa dahi mmuayene şarttır. Diğer şikayetlerden gözde sinek uçuşmaları, şimşek çakması çok önemli bulgulardır. Gözlerin tek tek muayene edilmesi gerekir. Her bir gözü bir dakika kapatarak muayene etmek çok önemlidir. Bulanık görme, sisli görme, buzlu bir cam arkasından bakar gibi görme, merkezi görmenin zayıflaması, net görememe gibi şikayetlerde mutlaka bir retina uzmanına başvurulmalıdır.”


İçeriği Paylaşın